Fotoğraf: Abdurrahman Gök
Haberin Kürtçesi için tıklayın
Diyarbakır’da 2017 Newroz kutlamaları sırasında üniversite öğrencisi Kemal Kurkut'u “kasten öldürmekten” yargılanan polis Y.K.'nın yargılandığı dava cezasızlıkla bitti.
Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesinin bozma kararının ardından Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden yapılan yargılamada mahkeme kararını açıkladı.
MA’nın haberine göre, İstinaf Mahkemesinin "Kurkut'un öldürülmesinde silah kullanma koşullarının oluştuğu" değerlendirmesi yaparak, Y.K.’ya verilen beraat kararının kaldırılarak "ceza verilmesine yer olmadığı" dair yeni bir hüküm tesis edilmesi yönünde verdiği karar sonrası yeniden başlayan yargılamada, "polise ceza verilmesine yer olmadığı" kararı çıktı.
- Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, 5271 sayılı CMK'nın 223/3-4 maddesinde düzenlenmiştir. Ceza verilmesine yer olmadığı kararı beraat kararı mahiyetinde değildir, fiil suç teşkil etmesine rağmen faile belli nedenlerle ceza verilmemesi sonucunu doğuran nihai bir karardır.
“Yanlış sanık” savunması
Bugün Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen karar duruşmasına, sanık polis ve Kurkut'un kardeşi, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katılırken, Kurkut ailesinin avukatları Serdar Çelebi ve Mehmet Emin Aktar ile sanık avukatı Ahmet Fırat duruşmada hazır bulundu.
Savcı, celse arasında İstinaf Mahkemesinin kararı doğrultusunda "ceza verilmesine yer olmadığı" hükmünün kurulmasını istedi. Sanık polis Y.K., suçlamaları kabul etmeyerek, "Yanlış sanık yargılanıyor. Dosya soruşturması gerçek anlamda yürütülseydi, gerçek sanık ortaya çıkardı" dedi.
İlk alınan bilirkişi raporunda, Kurkut'u öldüren kurşunun müvekkilinin silahından değil başka bir silahtan çıktığının tespitinin yer aldığını ifade ederek, dosyanın Terörle Mücadele Şubesine gönderilmesinden sonra durumun değiştiğini söyledi.
Avukat Fırat müvekkili hakkında her "ceza verilmesine yer olmadığı" yönünde hüküm kurulmasını istedi.
“Amaç dosyayı cezasızlıkla kapatmak”
Adaletin yerini bulmasını istediklerini belirten Kemal Kurkut'un kardeşi Cihan Kurkut, dosyadaki deliller ve olaydaki fotoğrafların nasıl meydana geldiğinin belli olduğunu ifade ederek, sanığın cezalandırılmasını istedi.
Dosyanın tipik bir cezasızlık dosyası olduğunu dile getiren Kurkut ailesinin avukatı Serdar Çelebi, “Failin polis olduğu, maktulün Kürt olduğu, sıradan bir yargılama. Gönül isterdi ki fail tespit edilsin yargılama yapılsın ancak ilk baştan beri tüm taleplerimiz reddedildi. Böylesi bir davada keşif talebi nasıl reddedilir? İddia ediyorum, keşif yapılmadığı için heyetin hiçbir üyesi sanığın nerede durduğunu, maktulün nerede durduğunu bilmiyor. Maktule en yakın polis Onur Mete, 'Ben maktulün kendimi patlatırım dediğini duymadım' diyor. Ama maktule uzak olanlar 'Biz duyduk' diyor. Başından beri, Valinin canlı bomba açıklamasından sonra amaç dosyayı cezasızlıkla kapatmaktı” dedi.
Avukat Çelebi, Ulusla Kriminal Büronun düzenlediği raporda, sanığın Kurkut'u doğrudan hedef alarak ateş ettiği yönünde rapor verdiğini ve hiçbir itiraz olmadan mahkemenin kurduğu bir ara kararla raporun yeniden düzenlemesini talep ettiğini ve Ulusal Kriminal Büronun ikinci raporunda, tam tersi bir rapor düzenlediğini hatırlattı. Adli Tıp Kurumu'nun düzenlediği raporda, Kurkut'u öldüren kurşunun yukardan girdiğini hatırlatan Çelebi, "Yerden seken bir kurşun nasıl yukardan vücuda girer?" diye sordu.
“Yaşam hakkı ihlalinin gerekçesi yok”
İstinaf Mahkemesinin beraat kararının bozduğunu hatırlatan Çelebi, “Bölge Adliye Mahkemesinin aslında bunca delile rağmen beraat kararı verilmeyeceğini, 'hukuka uygunluk sebebini bul' diyerek dosyayı bozmuş, ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini istemiştir. Yaşam hakkının hangi durumda ihlal edileceği bellidir. Yaşam hakkı ihlali, meşru müdafaa hali, yakalama ve tutuklamaya karşı bir işlem gerekiyorsa ya da isyan, olağanüstü hal varsa olabilir” diye konuştu.
Bu dosyada yaşam hakkının ihlalini gerçekleştirebilecek hiçbir durumun olmadığını dile getiren Çelebi, İdare Mahkemesinde süren devada, mülkiye müfettişlerinin sunduğu raporlarda, "silah kullanma koşullarının oluşmadığı" ve "amirlerin ateş etme emri vermediğine" dair raporları bulunduğunu kaydetti.
Çelebi, “raporlarda, tehdit etse de tehdidi gerçekleştirecek koşulların bulunmadığını, ateş etmenin kabul edilebilir yöntem olmadığına dair tespitler var” dedi.
Sanığın bilerek isteyerek cinayeti işlediğini söyleyen Çelebi, kasten öldürmekten hapis cezasıyla cezalandırılarak, tutuklanmasını talep etti.
“Başka türlü etkisiz hale getirebilirdi”
Kurkut ailesinin avukatı Mehmet Emin Aktar da, tipik bir cezasızlık politikası pratiğiyle karşı karşıya olduklarını vurgulayarak, bu dosyanın ne ilk ne de son dosyanın olduğunu dile getirdi. Dosyadaki raporlara işaret eden Aktar, söz konusu raporların cinayetin sanık tarafından işlendiğine kuşku bırakmadığını anlattı.
Olay anında 20'ye yakın polisin havaya ateş ettiğini vurgulandığı ve sanığın doğrudan maktulü hedef alarak ateş açtığını hatırlatan Aktar, maktulün silah kullanılmadan etkisiz hale getirmenin imkânı bulunduğunu kaydederek, “Başka türlü etkisiz hale getirmek imkânı mevcuttur. Keşif talebi neden reddedildiğini anlayabilmiş değiliz. Mahkeme bugün karar vermek yerine keşif yapmasına karar verecek olursa toplumun adalet duygusu zedelenmeyecektir. İlk beraat kararından sonra müvekkilimiz, maktulün annesi bir daha duruşmalara gelmemiştir, çünkü adalete olan inancını kaybetmiştir” diye konuştu.
Mülkiye müfettişlerinin raporlarında amirlerin ateş emri vermediğine işaret eden Aktar, bundan dolayı sanığın amirin emrini yerine getirdiği söylenemeyeceğini belirterek, sanığın kasten öldürmekten cezalandırılmasını ve tutuklanmasını istedi.
Mahkeme ise silah kullanmanın yasal koşulları oluştuğuna kanaat getirerek, sanık polis Yakup Şenocak'ın cezalandırılmasına yer olmadığına karar verdi. (AS)