* Fotoğraf: Evrensel
Click to read the article in Turkish
Latin Amerika ve Karayipler'den 11 kuruluş, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur-Fincancı'nın tutukluluğu hakkında, Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a mektup yazdı.
Latin Amerika ve Karayipler İşkence, Cezasızlık ve Diğer İnsan Hakları İhlallerine Karşı Sağlık Kurumları Ağı'na mensup örgütler, 23 Aralık Cuma günü görülecek ilk duruşması öncesinde Prof. Dr. Korur-Fincancı için "derhal ve koşulsuz özgürlük" çağrısında bulundu.
Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı'na da gönderilen mektupta Şebnem Korur-Fincancı'nın iktidar tarafından hedef alınmaması çağrısında da bulunan örgütler, Korur-Fincancı'ya isnat edilen suçların, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Mektupta, Korur Fincancı'nın önde gelen bir insan hakları savunucusu, adli tıp uzmanı ve TTB Merkez Konseyi Başkanı olarak uluslararası düzeyde tanındığı, kamu otoritesinin hekimlerin mesleki özerkliğine ve meslek örgütlerinin bağımsızlığına karşı baskı uyguladığı kaydedildi.
"Onu bir daha asla hedef almayın"
Kamu otoritesine insan hakları konusundaki sorumluluklarını hatırlatan örgütler, Erdoğan ve iki bakanlığa hitaben yazdıkları mektupta, şöyle dedi:
"Dünyadaki her devlet, her insanın insan haklarının güvence altına alınması ve bu haklara saygı duyulmasını sağlama yükümlülüğünü taşır.
"Devletlerin ayrıca her tür insan hakları ihlalini engelleme ve bilinen her insan hakkı ihlalini raporlama sorumluluğu da vardır. Bu sebeple, her devlet, insan hakları savunucularını korumalı ve onlara işlerini yapabilecekleri güvenli ve uygun ortamı sağlamalıdır.
"Yetkili merciler, ceza soruşturmalarının, gözaltıların ve kovuşturmaların insan hakları savunucularını susturmak için amacı dışında ve kötüye kullanılmamasını temin etmelidir, aksi takdirde bu, devlet iktidarının ciddi bir ihlalini doğurur, muhtemel insan hakları ihlalleri hakkında tüm sesini yükseltenler üzerinde onulmaz bir etkisi olur, ve nihai aşamada, onları yaptıkları zaruri işi sürdüremeyecek şekilde korkutarak, dünyada insan Haklarının yaygınlaştırılmasında muazzam bir geri adım atılmasıyla sonuçlanır.
"Bu mektubu imzalayan Latin Amerikalı örgütler, Profesör Şebnem Korur Fincancı'yı derhal ve koşulsuz olarak özgür bırakmanızı ve bir insan hakları savunucusu olarak çalışmaları bağlamında kendisini ifade ettiği için onu bir daha asla hedef almamanızı talep ediyor."
Mektupta imzası bulunan örgütler şöyle:
· Ruh Sağlığı ve İnsan Hakları Merkezi (CINTRAS), Şili.
· İşkencenin Engellenmesi ve İşkence Mağdurlarının ve Ailelerinin Tedavi ve Rehabilitasyonu Merkezi (CPTRT), Honduras.
· Psikososyal Bakım Merkezi (CAPS), Kolombiya.
· Psikososyal Bakım Merkezi (CAPS), Peru.
· İşkence ve Cezasızlığa Karşı Kolektif (CCTI), Meksika.
· Arjantin Psikososyal Çalışma ve Araştırma Ekibi (EATIP), Arjantin.
· Toplum Araştırmaları ve Psikososyal Eylem Ekibi (ECAP), Guatemala.
· Şiddet Mağdurlarının Kapsamlı Rehabilitasyonu Vakfı (PRIVA), Ekvator.
· İşkence ve Devlet Şiddetinin Sonuçları Üzerine Terapi ve Araştırma Enstitüsü (ITEI), Bolivya.
· Guatemala Başpiskoposluğu İnsan Hakları Ofisi (ODHAG), Guatemala.
· Çocuk ve Aile Ağı (REDINFA), Peru.
Mektubun aslı ve Türkçe çevirisi için tıklayın
Ne olmuştu? |
Medya Haber'e konuşan Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur-Fincancı, TSK'nın askeri operasyonlarda kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin görüntüleri incelediğini belirtti: "Belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda. Her ne kadar kullanılması yasak olsa da çatışmalarda kullanıldığını görüyoruz." Bağımsız heyetlerin bölgede inceleme yapmasının uluslararası sözleşmeler gereği zorunlu olduğunu belirten Prof. Dr. Şebnem Korur-Fincancı, "Uluslararası sözleşmelerin uygulanması ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan Cenevre Sözleşmesi kapsamında böyle bir iddia ortaya çıktığında nasıl bir araştırma yapılacağı da Minnesota Protokolü'nün ilkelerinin ele alınması gerekiyor" dedi. Korur-Fincancı bu açıklamalarının ardından iktidara yakın medya kuruluşlarınca hedef gösterildi. Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Savunma Bakanı Hulusi Akar da kimyasal silah iddialarını yalanlayan açıklamalar yaptı. Ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında "Terör Örgütü Propagandası Yapmak", "Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama" suçlamalarından soruşturma başlattığını açıkladı. Korur-Fincancı'nın soruşturma kapsamında ifade vermesi bekleniyordu. Fakat 26 Ekim'de polisin evine yaptığı baskınla gözaltına alındı ve Ankara'ya götürüldü. Şebnem Korur-Fincancı, 27 Ekim'de "örgüt propagandası" suçlamasıyla tutuklandı. İddianamede ne var?Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu'nun hazırlanan iddianamede, Korur- Fincancı'nın "basın yoluyla örgüt propagandası" yaptığı (Terörle Mücadele Kanunu 7/2) iddiasıyla üst sınırdan 7 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep edildi. İddianamede, Milli Savunma Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün 20 Ekim 2022 tarihinde Korur- Fincancı hakkında "örgüt propagandası" yaptığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunulduğu ve adli soruşturma başlatıldığı ifade edildi. Korur-Fincancı'nın "kimyasal silah kullanılması" iddialarına ilişkin bilimsel değerlendirme yaptığı Medya Haber TV'nin "PKK ile irtibatlı olduğu" belirtildi. Ayrıca iddianamede, Korur- Fincancı'nın "videoyu izleyerek" yaptığı bilimsel değerlendirmenin "kuvvetli bir suç unsuru teşkil ettiği" iddia edildi. İddianame daha sonra Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. Yetkisizlik kararı veren Mahkeme, dosyayı İstanbul'a gönderdi. Dosyayı kabul eden İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi, 23 Aralık'a duruşma günü verdi. |
(SD)