*Fotoğraf: 18 Temmuz 2019 / Çağlayan Adliyesi
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın tutukluğu birinci ayını geride bıraktı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da Korur Fincancı hakkında hazırladığı iddianameyi tamamladı.
Savcı, iddianamede, Milli Savunma Bakanlığı'nın Korur- Fincancı hakkında şikayette bulunduğunu ve bunun üzerine soruşturma başlatıldığını belirtti.
İddianamede, Korur- Fincancı'nın "basın yoluyla örgüt propagandası" yaptığı (Terörle Mücadele Kanunu 7/2) iddiasıyla üst sınırdan 7 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep edildi.
İddiname, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi, iddianameyi kabul eden mahkeme, yetkisizlik kararı verdi ve dosyayı İstanbul’a gönderdi. Tutukluluğa yapılan itirazı da reddetti.
TIKLAY/IN-Şebnem Korur- Fincancı: Susmadığımı defalarca kez kanıtladım
"İddianame tutuklama sevk yazısının aynısı"
Korur- Fincancı’nın avukatı Meriç Eyüpoğlu, iddianamede yer alan suçlamayı ve Korur- Fincancı’nın tutuklanması sürecini bianet'e değerlendirdi.
Eyüpoğlu, iddianamede yeni bir şey olmadığının altını çizdi ve “Savcının bir ay önce mahkemeye sunduğu tutuklama sevk yazısıyla aynı” olduğunu söyledi:
“Şebnem Korur Fincancı'nın tutuklandığı gün soruşturma savcısı tutuklama sevk yazısı oluşturmuştu, tutuklama sevk yazısını da bizimle paylamamıştı. Hatta biz tutuklamaya sevk edildiğini basından öğrendik.
"O tutuklamaya sevk yazısı herhangi bir kelime değişikliği olmadan iddianame olmuş. Savcı bu iddianame için bir ay beklemeyebilirdi. Şebnem Korur Financı tutuklandıktan bir- iki gün sonra dahi hazır edilebilirdi ama süreci uzatma istemiş olmalı ki bir ay bekletildi."
TIKLAYIN- Şebnem Korur-Fincancı: Hakikat bizi insan kılar
"Medya Haber'e konuşması suç sayılamaz"
Savcının, iddianamede Korur- Fincancı'nın Medya Haber TV'ye konuşmasını suçlama konusunu yapmasına değinen Eyüpoğlu, bu durumun suç olmayacağını söyledi:
"İddianame, Şebnem Hoca'nın ne söylediğinden ziyade nerede söylediğinin tartışmasını yapıyor. Medya Haber’in yayın çizgisini tartışıyor. Halbuki ceza yargılamasında kişilerin fiillerine bakılır. O kişi ne yapmıştır ya da ne yapmamıştır, söz konusu olan budur.
"Dolayısıyla Şebnem Korur Fincancı’nın katıldığı haber kanalının politik çizgisiyle yargılama arasında bir paralellik yok. Bu sadece savcının kendisinin kurduğu ve içinden geçtiğimiz süreçte de hukukta sürekli karşımıza çıkan varsayımsal bir durum.
"Kaldı ki, bir bilim insanı ve bir hak savunucusu bilgisine başvuran mecranın veya kişinin dünya görüşünün ne olduğuna bakmaz, böyle bir ayrıma gitmediği için hak savunucusudur. Şebnem Korur Fincancı’nın hayatında da bunun sayısız örneği vardır.
"Bilgisine başvuranın, politik algısı, dünyaya nasıl baktığı veya mikrofon uzatanların kim olduğu onun için bir ölçüt değil. Şebnem Hoca, savcılıkta da ifade etti; 'beni kimin aradığıyla ilgilenmiyorum, benim için tek ölçüt söylediklerimin herhangi bir sansüre uğramadan yayınlanıp yayınlanmayacağıdır, sadece bu ölçüte bakıyorum. Hangi yayın kuruluşunun aradığı benim için bir ölçüt değil' dedi.
"Doğru olan da budur zaten, diğer türlü herkesin TRT, Sabah ve AHaber'e demeç vermesi, bunun dışında hiçbir yere konuşmaması gerekir. Çünkü diğer medya kuruluşlarının hepsi nerede duracak olursa olsun, iktidara muhalif oldukları için buralara konuşanlar suç işlemiş olacak. Yani bu akıl yürütmeyle benim bianet'e demeç vermem de bir iddianameye konu olabilir."
TIKLAYIN-Avukat Meriç Eyüboğlu: "Karalama operasyonu yapılıyor"
"Değerlendirmeleri bilimsel özgürlüktür"
Eyüpoğlu, Korur- Fincancı'nın yargılamaya konu edilen yayındaki konuşmasının da suç unsuru barındırmadığını, konuşmanın bilimsel özgürlük çerçevesinde olduğunu belirtti:
"Şebnem Hoca bir canlı yayında, birkaç dakikalık bilimsel bir ön değerlendirmede bulunmuştur. Bu en geniş anlamda ifade özgürlüğüdür, fakat bu ifade özgürlüğü durumu herhangi bir vatandaşın bir konuda görüşlerini açıklaması olarak nitelendirilemez.
"Şebnem Korur Fincancı, adli tıp uzmanlığı alanında uzun yıllar akademide yer almış bir isimi aynı zamanda insan hakları ve işkencenin tespitinde dünyanın birçok ülkesinde çalışmalar yapmış biri.
"Burada bilimsel bir ön değerlendirme yapmıştır, dolayısıyla söz konusu herhangi bir vatandaşın açıklamasından daha farklı olarak kendi bilimsel çalışma alanında yaptığı bir ön değerlendirmedir, bu nedenle bilimsel özgürlük çerçevesinde ele alınması gerekiyor."
TIKLAYIN-TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı tutuklandı
"Algı operasyonu sonucu tutuklandı"
Şebnem Korur- Fincancı'nın tutuklanmasının ve tutuklu yargılanmasının Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına aykırı olduğunu ifade eden Eyüpoğlu, tutuklamanın bir algı operasyonu sonucu gerçekleştiğini vurguladı:
"Önce en yetkili ağızlardan Şebnem Korur Fincancı hakkında karalama kampanyası başladı, ağır bir lince maruz kaldı. Ardından iktidar medyası hedef gösterdi. Bütün bunlar yaşanırken; kendisi yurtdışındaydı.
"Türkiye'deki politik iklim nedeniyle tüm bu açıklamaların tutuklanmayla sonuçlanacağını öngörebiliyordu fakat tutuklanacağını bile bile Türkiye'ye döndü. Biz avukatları defalarca savcının kapısını çalıp, müvekkilimizin ifade için hazır olduğunu söyledik, buna rağmen evi basıldı.
"Evi aranırken; Sabah, TRT, Ahaber canlı yayınla evden evden çıktığı iddia edilen bir dizi materyal öne sürdü. Aslında günlerdir süren algı operasyonunun bir parçasıydı tüm bunlar. Ama kıyamet koparılan o sözde deliller soruşturma savcısının iddianamesinde yer bulmadı bu bile bütün bunların safsata olduğunu gösterdi.
NOT: İktidara yakın medya Korur- Fincancı'nın evinin aranması sırasında kitaplığında yer alan Bejan Matur'un 'Bir Dağın Ardına Bakmak' kitabını "örgüt yayını" şeklinde servis etti. Koruru- Fincancı'nın asker olan dedesi ile babasından yadigar kalan mermiler ise; "suç unsuru" olarak öne sürüldü. Ancak Savcı, her iki durumu savcılık sorgusunda gündeme getirmedi ve iddianame de yer vermedi.
"Tutuklanması AYM ve AİHM kararlarına aykırı"
"Bırakalım tutuklamayı iddianame hazırlanması bile abesi iştigal. Bir yargılama söz konusu olmamalıydı. Bunu sadece bizler, söylemiyoruz; onlarca AYM ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları söylüyor.
"'Örgüt propagandası' suçu tutuklanmayı gerektiren bir suç değil. Diyelim ki; Şebnem Korur Fincancı'yı bu nedenle yargılamaya karar verdiler fakat tutuklu yargılanmaması gerekiyor. Ayrıca CMK'nın 100. maddesinin 3. fıkrası da hangi durumlarda tutuklama olacağını belirtiyor.
"Belirtilen suçlamalar arasında örgüt propagandası yok. Diğer yandan yurt dışından kendisi gelmiş birinden söz ediyoruz, kaçma şüphesi delilleri karartma şüphesi olduğu gerekçesiyle tutuklanması hem hukuk hem de akıldışı."
TIKLAYIN-Savcı, Prof. Dr. Korur- Fincancı'ya üst sınırdan ceza istedi
"İstanbul yetkisizlik verirse dosya Yargıtay'a gider"
Eyüpoğlu, son olarak Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği yetkisizlik kararına ve dosyanın İstanbul'a gönderilmesinin olası sonuçlarına değindi:
"Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Şebnem Korur Fincancı'nın ikametgah adresinin İstanbul olması gerekçesiyle yetkisizlik kararı verdi ve dosyayı İstanbul'a gönderdi.
"Dosyanın Ankara'dan İstanbul'a gönderilmesi kararı hukuki bir tartışma sonrasında alınan bir karar mı yoksa süreci sürüncemede bırakıp tutukluluk halinin uzaması mı için mi verildi? Bu soru aklımızın bir yerinde duruyor.
"Bu durumda iki ihtimalle karşı karşıyayız, birincisi İstanbul'da gönderildiği ağır ceza mahkemesi yetkili olduğuna karar verip yargılamaya başlayabilir.
"Bir diğer olasılık ise; İstanbul'daki mahkeme de yetkisizlik kararı verebilir. Bu durumda hem Ankara hem de İstanbul yetkisizlik kararı vermiş olacak kural gereği dosya Yagıtay'a gidecek ve Yargıtay hangi mahkemenin yetkili olduğuna karar verecek, bu da uzun ve belirsiz bir süreç. Tutukluluk durumu devam ettiği için Şebnem Hoca, uzun bir süre daha özgürlüğünden mahrum kalabilir."
TIKLAYIN-Kimi "muhalifler" söylediklerime katılmıyorlarmış!
Ne olmuştu? |
Medya Haber'e konuşan Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur-Fincancı, TSK'nın askeri operasyonlarda kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin görüntüleri incelediğini belirtti: "Belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda. Her ne kadar kullanılması yasak olsa da çatışmalarda kullanıldığını görüyoruz." Bağımsız heyetlerin bölgede inceleme yapmasının uluslararası sözleşmeler gereği zorunlu olduğunu belirten Prof. Dr. Şebnem Korur-Fincancı, "Uluslararası sözleşmelerin uygulanması ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan Cenevre Sözleşmesi kapsamında böyle bir iddia ortaya çıktığında nasıl bir araştırma yapılacağı da Minnesota Protokolü'nün ilkelerinin ele alınması gerekiyor" dedi. Korur-Fincancı bu açıklamalarının ardından iktidara yakın medya kuruluşlarınca hedef gösterildi. Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Savunma Bakanı Hulusi Akar da kimyasal silah iddialarını yalanlayan açıklamalar yaptı. Ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında "Terör Örgütü Propagandası Yapmak", "Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama" suçlamalarından soruşturma başlattığını açıkladı. Korur-Fincancı'nın soruşturma kapsamında ifade vermesi bekleniyordu. Fakat 26 Ekim'de polisin evine yaptığı baskınla gözaltına alındı ve Ankara'ya götürüldü. Şebnem Korur-Fincancı, 27 Ekim'de "örgüt propagandası" suçlamasıyla tutuklandı. |
(RT)