* Fotoğraflar: MA
Haberin Kürtçesi için tıklayın
Mezopotamya Ajansı (MA), 18 Ağustos 2022'de hayatını kaybeden ağır hasta mahpus Bazo Yılmaz'ın 8 Şubat 2021'de Adli Tıp Kurumu (ATK) Başkanlığı 3'üncü İhtisas Kurulu'na sevk edilmek üzere 4 gün süren yolculuğu esnasında kaleme aldığı notlara ulaştı.
Notlar, Urfa 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde hayatını kaybeden Bazo Yılmaz'a İstanbul'da bulunan ATK'ye götürüldüğü 2021 yılında 4 gün süren yolculuk boyunca yemek verilmediğini ortaya koydu.
Yılmaz, durumunun ağırlaşması üzerine ölümünden yaklaşık 1,5 sene önce, 8 Şubat 2021'de ATK Başkanlığı 3'üncü İhtisas Kurulu'na kaldırılmıştı.
MA'dan Emrullah Acar, Bazo Yılmaz'ın kendi el yazısı ile bu yolculukta kaleme aldığı notlara ulaştı. Yılmaz'ın koğuş arkadaşlarının ulaştırdığı notta, yolculuk esnasında jandarmaların kendisine "Üstünde nakit para" olmadığı gerekçesiyle yemek vermediği yazıyor.
"Yemek yediler, bana bir şey vermediler"
Yılmaz'ın kaleme aldığı notlar şu şekilde:
"8.02.2021 saat 08.00: Urfa'dan çıkış.
16.00: Pozantı'da yemek yediler bana bir şey vermediler.
20.00: Bolu'da yemek yediler yine bana bir şey vermediler.
24.00: Metris yatım. (Metris 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu)
09.02.2021: Metris öğlen ve akşam yemeği verdiler.
10.02.2021 saat 08.00: Metris'ten Adli Tıp'a (ATK Başkanlığı 3'üncü İhtisas Kurulu)
11.00: Adli Tıptan dönüş.
19.00: Ankara Sincan yattık yine yemek yok.
11.02.2021 saat 11.00: Ankara Sincan'dan çıkış.
16.00: Pozantı'da yemek yediler.
19.00: Osmaniye Bahçe'de çay içtiler.
23.00: Urfa T2'ye vardık."
"Para yoksa yemek yok"
Yılmaz, not aldığı bu yolculuğa dair aynı odada tutulduğu arkadaşlarına da aktarımlarda bulundu. Yolculuğun ilk günü Pozantı'da yemek molası verildiğini belirten Yılmaz, yaşananları şu şekilde aktarıyor:
"4 gün boyunca gidip geldik, bana yemek vermediler. Pozantı'da yemek molası verildiğinde jandarmalar kapıyı açtılar ve bana üstünde para var mı diye sordular. Tutukluların üstünde nakit para götürmesi gibi bir durum olmadığı için bende yok dedim. Görevli bana 'para yoksa yemekte yok' dedi.
"Onlar yemek yedi ancak bana vermediler. Diğer günlerde de üstümde para olmadığı gerekçesi ile bana yemek vermediler."
Habere göre, sevkten bir yıl sonra akrabaları ile görüşen Yılmaz, söz konusu sevkten söz ederek, "Bir yıl geçti ama çok zorlanmıştım. Bana yolda bir bardak su bile vermediler. Aç gittim, aç geldim" dedi.
"Cezaevinde kalabilir" raporu
Öte yandan, 4 gün yemek verilmeden Urfa'dan İstanbul'a sevki yapılan Yılmaz için ATK de "cezaevinde kalabilir" raporu verdi. Raporun detayları ise, Yılmaz'ın avukatları ve ailesi ile paylaşılmadı. Rapora dair Anayasa Mahkemesi'ne yapılan başvuru da "Cezaevi şartlarında cezasının infazına devam edebileceği" gerekçesiyle oy birliğiyle reddedildi.
Cezaevinde sağlık durumu kötüleşen Yılmaz, 13 Ağustos'ta Urfa Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Yılmaz'ın durumuna dair avukatları yeniden ATK'ye sevk için başvuruda bulundu.
Bazo Yılmaz'ın 8 Şubat 2021'de kaldırıldığı ve "Cezaevinde kalabilir" raporu veren İstanbul'da bulunan Adli Tıp Kurulu (ATK) Başkanlığı 3'üncü İhtisas Kurulu'na kaldırılması kararı alındı. Ancak, Yılmaz'ın ne zaman sevk edileceği "güvenlik" gerekçesiyle açıklanmadı.
Yılmaz'ın, 18 Ağustos 2022 tarihinde akşam saat 23.45'te yaşamını yitirdiğinde sedyede kelepçeli olduğu iddia edildi. Yılmaz'ın ölümü hastane epikriz formuna "Doğal ölüm" olarak kaydedildi.
Yılmaz, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) soruşturması nedeniyle 12 Aralık 2016 tarihinde 284 kişiyle birlikte gözaltına alınmıştı.
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) ve astım hastalığı olmasına rağmen Yılmaz, 25 gün kapalı spor salonunda sağlık ve hijyenden uzak koşullarda gözaltında tutulduktan sonra 80 kişiyle birlikte tutuklandı. Yılmaz'a 2018 yılında "örgüt üyeliği" iddiasıyla 9 yıl hapis cezası verildi.
Tanrıkulu'ndan ATK ve Bakanlığa çağrı
Öte yandan, Yeni Yaşam gazetesinin haberine göre, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da dün (27 Ağustos) Menemen Cezaevi'nde bulunan hasta tutuklu emekli imam Halil Karakoç'u ziyaret ederek ziyaret sonrası açıklamalarda bulundu.
Türkiye'de bin 600'e yakın hasta mahpus olduğunu ve bunların 600'ünün ağır hasta mahpus olduğunu belirten Tanrıkulu, şu çağrılarda bulundu:
"Yaşlı tutuklu ve hükümlüler var, bebekleri ile cezaevinde kalan hamile kadınlar var, kadınlar var, çocuklu anneler var, bebekler var. Bunlara karşı kolektif bir cezalandırıcı işlem yapılıyor maalesef. Hasta hükümlü ve tutukluların başka bir tedbirle tahliye olmaları gerekiyor.
"Halil Karakoç da onlardan birisi. Sadece eşi var yaşayan, çocukları yok, o da Manisa'da. Hem görüşmesi, gidip gelmesi de çok zorluk içerisinde.
"Ben Adli Tıp Kurumu'na bir kez daha sesleniyorum: Bu raporları verirken biraz vicdani olun. Tıbbın etik kurallarına uyun ve bu hükümlüleri cezaevinde ölüme mahkum etmeyin. Çünkü aynı zamanda tümünün yaşam hakkı tehdit altında.
"Bir kez daha Bakanlığa sesleniyorum, Adli Tıp Kurumuna sesleniyorum: Bu kolektif cezalandırıcı uygulamalardan vazgeçin, hasta hükümlü ve tutuklulara, yaşlı hükümlü ve tutuklulara ve bebekli annelere daha vicdani davranın." (SD)