Türkiye ile Yunanistan arasındaki sınırı oluşturan Meriç Nehri üzerindeki bir adada 39 mülteci 14 Temmuz’dan bu yana mahsur durumda.
Ne Türkiye’nin ne de Yunanistan’ın kabul ettiği mülteciler sivil toplum kuruluşlarından kendilerine yardım etmelerini istedi.
Mültecilerin yaşadıkları, gruptaki Baida isimli bir kadının İngiltere merkezli Channel 4’in editörü Lindsey Hilsham’a ses kayıtları ve adadan videolar göndermesiyle ortaya çıktı.
Hilsham da Baida’nın talebi üzerine elindeki tüm veriyi açık kaynak haline getirerek gazetecilerle paylaştı.
9 yaşındaki kız çocuğunun durumu kritik
Baida’nın aktarımına göre Yunanistan sınırları içerisindeki adada yiyecek, su veya tıbbi olanaklara erişimi olmayan mülteciler arasından şu ana kadar 4 kişini yaşamını yitirdi.
Ölenler arasındaki 5 yaşındaki Suriyeli kız çocuğu akrep sokması nedeniyle 9 Ağustos Salı günü hayatını kaybetti. Benzer şekilde 9 yaşındaki bir başka kız çocuğunun akrep sokması nedeniyle durumu kritik. İki kişi ise Yunanistan tarafına yüzmeye çalışırken boğuldu.
Baida grupta 8 aylık hamile bir kadının ve yaşlıların olduğunu da ekledi. Baida ses kayıtlarında "Bulunduğumuz yer bir adacık. Yiyecek ve suya erişimimiz yok.” dedi, nehir suyundan içerek hayatta kalmaya çalıştıklarını söyledi.
Teknelerinin Yunanistan askerlerince batırıldığını aktaran Baida “Bizi gözaltına alıp Türkiye’ye yüzmemiz için suya girmeye zorladılar.” diye konuştu.
Türkiye tarafına dönmelerine de Türkiye askerlerinin izin vermediğini belirten Baida, “Her iki taraf da sürekli bizi kendi sınırlarından itiyor. Bu ada dünyadaki cehennem.” dedi.
"Yalnızca güvenli bir yere götürülmeyi talep ediyoruz"
Baida ayrıca Yunanistan askerlerinin kendilerini dövdüğünü sözlerine ekledi. Türkiye ve Yunanistan yetkililerinin kendi varlıklarını kabul etmediğini anlatan Badia “Bizim burada olmadığımızı söylüyorlar. Onlara fotoğraf ve videolarla burada olduğumuzu kanıtlamaya çalışıyoruz. Herhalde ölü bedenimiz aradıkları kanıt olacak. İnsani yardım kuruluşlarının bize ulaşmasına izin vermiyorlar. Yalnızca güvenli bir yere götürülmeyi ve daha fazla aç kalmamayı talep ediyoruz. Defalarca Yunanistan ordusu tarafından hakaret edildik, aşağılandık. Bize hayvan gibi davrandılar. Yalnızca sığınma hakkı talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Yunanistan AİHM’e direniyor
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), mahsur kalan sığınmacıların Yunanistan topraklarından çıkarılmasını ve onlara yiyecek, su ve tıbbi bakım sağlanması gerektiğini belirten bir karar da yayınladı. Ancak Yunanistan bu karara uymadı.
Yunanistan Mülteciler Konseyi ve İnsan Hakları 360, AİHM’in kararına rağmen mültecileri karaya çıkarmayan yetkililer hakkında Atina Savcılığına resmi şikayette bulundu. Ancak Yunanistan makamları, mültecileri aradıklarını ve bulamadıklarını iddia etti.
Ayrıca Yunanistan Göç ve İltica Bakanı Notis Mitarakis de "Sınırlarımız yakınında mahsur kalan göçmenlerden biz de derin endişe duyuyoruz ancak olay topraklarımızın dışındadır" açıklaması yaptı.
Mültecilerin yaşadıklarını tüm dünyaya duyuran gazeteci Hilsham ise bakanın açıklamasına karşılık "Yunan ve Türk yetkililer mültecilerin burada olduğunu kabul edene kadar daha kaç kişinin ölmesi gerekiyor" diye sordu.
12 çocuk var
İnsan Hakları 360’ın avukatı Evgenia Kouniaki ve Yunanistan Mülteciler Konseyi hukuk birimi koordinatörü Maria Papamina, Al Jazeera'ya verdiği demeçte, adada üç hamile, bir yaşlı kadın ve 12 küçük çocuk olduğunu belirterek "39 mültecinin durumu ve özellikle çocuklar için çok endişeliyiz" dedi:
“Yunanistan-Türkiye sınırında yaşananlar insan hakları ihlalleri açısından acımasız bir gerçektir. Ölümler, geri itmeler, keyfi gözaltılar, zorla kaybetmeler ve adacıklarda umutsuz bırakılan insanlar… Beş yaşındaki kızın ölümü, bu politikanın ne kadar mantıksız ve canice olduğunu kanıtlıyor.”
BM iki tarafı sorumluluk almaya çağırdı
Bu gelişmelere karşılık Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) Twitter’dan “Yunanistan-Türkiye sınırındaki bir adacıkta mahsur kaldığı iddia edilen yaklaşık 40 kişinin güvenliği ve sağlığı için ciddi endişe duymaya devam ediyoruz. Acil önlem alınmazsa, daha fazla hayatın tehlikede kalmasından korkuyoruz. UNHCR ve ortaklarının bölgeye erişimi yok, ancak her iki ülkenin yetkililerini, grubu derhal kurtarmak için mümkün olan her şeyi yapmaya çağırıyoruz.” açıklaması yapmakla yetindi.
Türkiye tarafı bir açıklama yapmadı
Uluslararası hukuka göre yasa dışı olan geri itmeleri belgeleyen Sınır Şiddeti İzleme Ağı da yaptığı açıklamada, Türkiye ve Yunanistan makamlarının "mültecileri siyasi bir oyunun parçaları gibi kullandığını" söyledi.
Yunanistan yıllardır sığınmacıları şiddetle geri itmekle suçlanıyor. Mayıs ayında Yunanistan Vatandaşı Koruma Bakanı Takis Theodorikakos, ülkenin 2022'nin ilk dört ayında 40 bin belgesiz göçmenin Meriç sınırından topraklarına girmesini engellediğini belirtmişti. Adada mahsur kalan mültecilerle ilgili olarak şu ana kadar Türkiye tarafından bir açıklama gelmedi.
(HA)