*Fotoğraflar: Tuğçe Yılmaz/bianet
“Gariplere kapımızı açık tutmayı sürdüreceğiz. Bugün Ukrayna'dan geliyorlar, yarın nereden geleceklerini bilemeyiz. Ana muhalefet, 'Biz seçimi kazandığımızda mültecileri ülkelerine göndereceğiz' diyor. Biz göndermeyeceğiz."
Çok değil bir ay önce yerel yöneticilerin Suriyelilere yönelik tepkilerine bu sözlerle yanıt vermişti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
Aradan bir ay geçti bu kez Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Suriyeliler'i davul ile zurna ile geri göndereceğiz” dedi.
Kılıçdaroğlu'nun bu sözlerine Erdoğan da kayıtsız kalmadı. Cumhurbaşkanı bir ay önce "Göndermeyeceğiz" sözünden döndü ve Kılıçdaroğlu'na “Suriyeli kardeşlerimizin gönüllü ve onurlu geri dönüşleri için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz” yanıtını verdi.
Tartışma Kılıçdaroğlu ve Erdoğan ile sınırlı kalmadı, İYİ Parti, MHP hatta Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da Suriyelilerin geri gönderilmesiyle ilgili düşüncelerini ifade etti. HDP hariç siyasetin ortak fikri Suriyelilerin gitmesi oldu.
Peki, tartışmanın asıl öznesi Suriyeliler geri dönmek istiyor mu, gönderilecek olurlarsa gidecekler mi? Yıllardır Türkiye’de yaşayan ve yeni bir hayata başlayan Suriyeliler için geri dönüş ne kadar mümkün?
Suriye’den Irak’a, Afganistan’dan Cezayir’e neredeyse bütün ülkelerden mültecilerin buluştukları "ortak vatan Aksaray’da" Suriyelilerle konuştuk.
Hemen hepsi en az yedi yıldır Türkiye’de yaşıyor ve neredeyse hepsinin buraya gelirken arkalarında bıraktıkları sevdikleri var. Bir gün dönmek istediklerini söylüyorlar “ama o gün bugün değil” diyorlar...
Aksaray Muratpaşa Parkı, bugünlerde Ramazan dolayısıyla biraz sakin ama Muratpaşa'ya ne vakit uğrasanız, bir tarafta sırtında çantasıyla İstanbul'a yeni ayak basan mültecileri diğer tarafta parkın müdavimi mültecileri görürsünüz.
"Zorla gitmeyeceğim"
Rim, 30 yaşında sekiz yıl önce Şam’dan eşi, 3 yaşındaki oğlu ve henüz birkaç aylık bebeğiyle ailelerini arkalarında bırakarak İstanbul’a geliyor.
Aksaray’a yerleşiyorlar, hâlâ aynı yerde yaşamaya devam ediyorlar. Eşi bir süre işçilik yapıyor daha sonra kendi işini kuruyor. Bu sırada 5 yaşındaki en küçük kızı dünyaya geliyor.
Sekiz yılın sonunda Türkiye’ye alışıyorlar. Çocukları okula gidiyor, arkadaşlar ediniyorlar hatta Rim Türkiye’de üniversiteye yerleşiyor.
"Suriye hâlâ güvenli değil"
“Suriyeler evlerine dönsünler” sözünün son dönemlerde tekrar dile getirildiğini ve ne düşündüğünü soruyoruz.
Tereddütsüz, “Suriye normale dönsün, tabi geri döneceğiz” diyor. Ama zorla gönderilirse gitmeyeceğini söylüyor.
Suriye’deki koşulların düzelmesi halinde döneceklerini aksi halde dönmek istemediğini vurguluyor: “Biz burada misafiriz, evimize geri döneceğiz, ailelerimiz orada ama şu an dönemeyiz çünkü Suriye hâlâ güvenli değil.
"Ailem için Türkiye'deyim"
Halepli 26 yaşındaki Ahmed ise; 2015 yılında İstanbul’a geliyor, ailesi Suriye’de kalıyor. Geldiği ilk birkaç ayda oldukça zorluk yaşadığını, sokaklarda kaybolduğunu, kandırıldığını hatta dolandırıldığını söylüyor.
Üç ay sonra bir lokantada bulaşıkçılığa başlıyor. Ardından kendi mesleği, fırıncılıkta iş buluyor. Suriye’de fırında usta olarak çalışıyor, lahmacun, pide her şeyi yapıyor. İstanbul'da da yedi yıla yakın Sultançiftliği’nde bir fırında çalışıyor. Son dört aydır da Aksaray’da bir pide salonunda usta olarak çalışmaya başlıyor. Bekar evinde kalıyor, 1500 TL kira ödüyor:
“Babam çalışmıyor, Suriye’de fiziksel savaş durdu ama şu an ekonomik ve psikolojik savaş var. İnsanlar işsizlikten intihar ediyormuş, intihar edenler çok oluyormuş. Bir ekmek Türkiye parasıyla 15 TL olmuş. Ben aileme yardım ediyorum, para gönderiyorum ama herkesin böyle bir şansı yok. Ben de zaten ailem için burada kalıyorum.”
"Mecburum burada kalmaya"
“Suriyelilerin geri gönderilmesi” söylemlerine cevabı oldukça net: "Burada hiç yakınım yok, sadece burada tanıştığım Suriyeli arkadaşlarım var. Hayatım yok, evli değilim, sadece çalışıyorum.
"Her gün 14 saat çalışıyorum hiç iznim yok. Benim durumum yaşamak değil ama ailem için mecburum burada kalmaya. Ailemi çok özlüyorum bir gün döneceğim ama şimdi değil."
Son olarak, bayramda Suriyelilerin ülkelerine gönderilmesinden söz ediyor ve bayram ziyareti hakkının herkese tanınmasını istiyor: "Bayramlarda kapıları açıyorlar, izin veriyorlar ama sadece İdlib'e gidenlere gitmemize izin yok, bizim gitmemize de izin verilsin."
"Türkiye'ye çok alıştık"
El Muhammed ve Vahid, Halepli iki yakın arkadaş, her ikisi de 16 yaşında. Vahid yedinci sınıfa gidiyor, Muhammed ise okula gitmiyor. Bir berber dükkânında çalışıyorlar. İstanbul’da tanışıyorlar, kardeş kadar yakın olduklarını söylüyorlar.
Suriye’den hemen hemen aynı zamanda, 10-11 yaşlarında geliyorlar. Türkiye’de olmaktan memnun olduklarını ama yine de ülkelerini merak ettiklerini ve gitmeyi istediklerini söylüyorlar.
Türkiye’ye çok alıştıklarını, arkadaşları arasında Türkiyelilerin de olduğunu bazen sorun yaşadıklarını ama genel olarak iyi arkadaşlıkları olduğunu anlatıyorlar.
Muhammed, instagramını açıyor arkadaşlarıyla olan fotoğraflarını gösteriyor. Diyarbakırlı, Mardinli arkadaşlarını gösteriyor. “Kardeşlerim onlar” diyor. Telefonundan bir de Ahmet Kaya’yı açıyor “çok seviyorum” diye ekliyor...
"Suriye'ye değil Avrupa'ya gitmek istiyorum"
Eşini altı yıl önce savaşta kaybeden 42 yaşındaki Ehlem Husein, iki çocuğuyla birlikte önce Urfa’ya oradan da İstanbul’a geliyor.
Kızı evli, 9 yaşındaki oğluyla birlikte yaşıyor, o da okula gidiyor, okuldan kalan zamanında ise su satıyor. Oldukça zor durumda olduğunu, iki büyük ameliyat geçirdiğini, çalışmakta zorlandığını, ilaçlarını dahi alamadığını anlatıyor.
İlerlemiş eklem romatizması nedeniyle parmaklarında bozulmalar başladığını, bir ilacının bin 700 TL olduğunu ve alamadığını söylüyor.
“Suriyelilerin hastanelerde öncelikli değil mi, ilaçlarınızı ücretsiz almıyor musunuz?” diye soruyoruz.
Telefonundan ameliyat fotoğraflarını gösteriyor ne kadar zorlu bir operasyın geçirdiğini anlatmak için. Ameliyatını İstanbul'da yaptıramadığını tanıdıkları aracılığıyla Urfa'da yaptırabildini belirtiyor. Ağrı kesici dışında hiçbir ilacı da parasız verilmediğini ekliyor:
"Parkta ekmek satıyorum, oğlum da okuldan sonra su satıyor. Bazen Kızılay'dan yardım alıyorum ama zorlanıyorum, her şey çok pahalı. İlaçlarımı alamıyorum, romatizma ilacı ve insülin ilacı kullanmam gerekiyor ama para yok."
"Suriye dönmek istiyor musunuz?" diye soruyoruz. "Suriye'de kıyım var, dönmek istemiyorum. Avrupa'ya gitmek istiyorum, Türkiye'de zor ama Avrupa'da ilaç alabilirim, hastaneye gidebilirim" yanıtını veriyor.
ayında açıkladığı 'Suriyeliler Barometresi' başlıklı rapora göre; Türkiye'de geçici koruma altında 3 milyon 746 bin Suriyeli var. Türkiye'de bugüne kadar yaklaşık 750 bin Suriyeli bebek doğdu, 1.2 milyon çocuk ise okul çağında. 190 bin civarında Suriyeli Türkiye vatandaşlığı alarak çifte vatandaş oldu. Yaklaşık 1 milyon Suriyeli de aktif olarak çalışıyor. | |
(RT/TY)