* Çizim: Murat Başol, Silivri Kampusu
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), dernek üyesi avukatların yargılandığı davanın 5-6-7 Ocak’ta Silivri Hapishane Kampüsü Duruşma Salonunda, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek duruşmasına çağrı yaptı.
ÇHD, yargılanan avukatlar hakkında hızlıca bir hüküm kurulmak istendiğini belirtti.
Mahkeme bilirkişi raporunu "görmüyor" |
ÇHD davasında Selçuk Kozağaçlı’nın başvurusuyla yapılan bilirkişi incelemesinde, davanın dayandığı dijital delillerin “hukuki delil olarak kabul edilemeyeceği ve hükme esas alınamayacağı” ifade edildi. TIKLAYIN - "Varolmayan delille" avukatlara 159 yıl ceza Dosyada bulunmayan “dijital delillerle” ilgili polisin verdiği bilgiye göre, delil incelemesi el konulduktan 167 gün sonra başladı. Bilirkişi raporunda, bu geçen sürede ekleme-çıkarma yapılıp yapılmadığının bilinemeyeceği belirtildi. TIKLAYIN - 3 dakikada “yaratılan” dijital delillerde 167 gün “kayıp” Mahkeme ise alanında uzman ve yargının bilirkişi olarak kabul ettiği uzmanların hazırladığı iki raporu da görmezden geldi. |
10 saatliğine tahliye edildiler
ÇHD’li ve Halkın Hukuk Bürosu çalışanı olan avukatlar, 12 Eylül 2017’de gözaltına alınarak tutuklanmıştı.
14 Eylül 2018’de görülen ilk duruşmada “dosyadaki mevcut delil durumu, suç vasfının değişme ihtimali, sanıkların savunmalarının alınmış olması ve sanıkların avukat olması, tutuklamanın tedbir olması, tutuklulukta geçen süre, Avrupa İnsan Hakları ve Anayasa Mahkemesinin tutuklama konusundaki başvurular hakkında vermiş olduğu kararlar, bu aşamada adli kontrol hükümlerinin uygulanması ile yargılamada amaçlanan tedbirlerin sağlanabilecek oluşu dikkate alınarak” gerekçesi ile tahliye edildiler.
Ancak savcılık itirazı üzerine henüz 10 saat bile geçmeden haklarında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarıldı.
Avukatların bir kısmı yeniden tutuklanırken tahliye kararı veren heyet dağıtılarak yerine yeni bir heyet atandı.
Ebru Timtik hayatını kaybetti
ÇHD, yargılama sürecini şöyle özetledi:
“Adil yargılanma hakkı ihlalleriyle dolu bir sürecin sonunda meslektaşlarımız hakkında İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından toplam 159 yıla varan cezalar verildi.
“Bu hukuksuz dosya üzerinden tüm ülkede hüküm süren adil yargılanma hakkı ihlallerini duyurmak ve bununla mücadele etmek amacıyla avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal ölüm orucuna başladılar. Ebru Timtik 27 Ağustos 2020’de hayatını kaybetti. Onun yaşamını yitirmesinden çok kısa bir süre sonra dosyada Yargıtay karar verdi.
“Yargıtay yaptığı değerlendirmede, dosyadaki adil yargılanma hakkı ihlallerini göz ardı etti ve yalnızca üç avukat yönünden dosyanın bozulması gerektiğine hükmetti.”
Tutuksuz dosyada tutuklu hale geldiler
Yargıtay’ın bozma kararı üzerine ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve üyesi Barkın Timtik’in yargılandığı dosya, 2013 yılında başlatılan ve o süreçte tutuklu yargılandıkları İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinin dosyasıyla birleşti.
Her iki avukat da tutuksuz olarak yargılandıkları 18. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosya kapsamında tutuklu hale geldiler.
Ancak Kozağaçlı ve Timtik’le aynı şekilde İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıyor olmalarına rağmen avukatlar Özgür Yılmaz, Naciye Demir ve Şükriye Erden yönünden birleştirme kararı verilmedi, dosya onandı.
“Yargıtay mahkemeye talimat verdi”
ÇHD bu kararı şöyle değerlendirdi:
“Yargıtay kararında, İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasında bu kişiler yönünden davanın reddine dair karar verilebileceğini belirtti. Yani Yargıtay hukukumuzda yeri olmayan bir biçimde, hala devam eden ve önüne gelmemiş olan bir dosya hakkında görüş bildirerek açıkça ilk derece mahkemesine talimat verdi.”
Polisler, savcılar ve hakimler mahkum oldu
Açıklamada, diğer hukuksuzluklar da şöyle sıralandı:
“Kozağaçlı ve Timtik’in tutuklu yargılandığı dosyada yurtdışından istinabe yoluyla getirildiği söylenen bir kısım dijitallerde yer aldığı iddia edilen dokümanların aslı bulunmuyor.
“Ayrıca bu dokümanları yurtdışından temin eden polisler, savcılar ve hakimler hakkında “örgüt üyeliği, sahte delil üretme, kumpas/komplo dosyalar oluşturma” gibi iddialardan ötürü kesinleşmiş mahkûmiyet kararları da verilmesine rağmen bu dokümanların hukuka uygun olmadığına dair savunmalar da mahkemece dikkate alınmıyor.”
“Tanışmadıkları tanıkların” beyanları dosyada
“Bugüne kadarki hukuka aykırı yargılamalara ek olarak, dosyaya gizli tanık/ itirafçı tanık beyanları halen girmekte, her ne kadar daha öncekilerden farklı bir şey söylemiyor olsalar da meslektaşlarımızı hiç görmemiş, onlarla hiç tanışmamış kişilerin beyanları dosyada yer almaktadır.”
Tanıktan "psikolojim bozuk" dilekçesi |
Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuruda, bianet’in gündeme taşıdığı “kadrolu tanık” İ.Ö. ile gizli tanık Derya Altın ve diğer tanıklardan B.E.’nin de “psikolojik olarak ifade vermeye elverişli olmadığı” belirtildi: TIKLAYIN - “Kadrolu tanık”: Psikolojim bozuk, beyanlarımı dikkate almayın “Örneğin, İ.Ö.’nün 10 yaşından bu yana istihbarat elemanı olarak çalıştığı şeklindeki tamamen kurgusal ifadeleri ve B.E.’nin savcılığa gönderdiği mektup, resmi tıbbi rapora rağmen, mahkumiyet kararına esas alınmıştır. “İ.Ö. daha önce yalan tanıklıktan ceza almış olmasına rağmen, bu dosyaya ilişkin bilgiler, talep edilmesine rağmen, savunma ile paylaşılmamıştır. Tanıkların kimliklerinin neden gizli tutulduğuna dair tatmin edici bir açıklama yapılmamıştır. “Tanık ifadelerinin çoğu zaman polis zoru ya da kişilerin kendi haklarındaki ceza tehdidinden kurtulmak için verildiği, başvurucular hakkındaki soruşturma ile eş zamanlı yürütülen bir başka soruşturmada açığa çıkmıştır.” Ebru Timtik’in hayatını kaybetmeden önce yaptığı Yargıtay başvurusunda da bu konuyla ilgili şu haberlerin fotokopisi dilekçe eki olarak Yargıtay’a sunuldu: TIKLAYIN - “10 Yaşında Muhbirliğe Başladım” TIKLAYIN - Babasını da İhbar Eden Kadrolu Muhbir İ.Ö. Hapishanede “Kayboldu” TIKLAYIN - Emniyet, Kadrolu Tanığın İfadesini Doğrulamadı: Bahsettiği Görüntü Bizde Yok TIKLAYIN - Kadrolu Tanık, Polisin Polisi Tehdidinde de Kullanıldı |
Tutukluluk infaz aşamasını geçti
Davada son olarak 15 Eylül 2021 tarihinde görülen duruşmada, duruşmadan bir gün önce dosyaya atanan duruşma savcısı yaklaşık 7 yıldır devam eden dosyada “esas hakkında mütalaa” sunabileceğini beyan etti, 17 Kasım tarihli duruşmanın hemen öncesinde esas hakkında mütalaa sunuldu.
Mütalaada Kozağaçlı’nın “Yasadışı Örgüt Yöneticiliği”nden cezalandırılması talep edildi. Dosyada yargılanan diğer tüm avukatlar hakkında da “Yasadışı Örgüt Üyeliği”nden ceza istendi.
Avukatların tutuklulukları bu süreç boyunca beş yılı aştı. ÇHD, bu tutukluluğun infaz aşamasını çoktan geçtiğinin altını çizdi. (AS)