Haberin İngilizcesi için tıklayın
İstanbul'da Neve Şalom ve Beth İsrael Sinagoglarına düzenlenen, 24 kişinin hayatını kaybedip 300 kişinin yaralandığı saldırıların 18. yıldönümü.
TIKLAYIN - İstanbul'da Yahudilerin Ayak İzleri'nin peşinde
Özgür Kaymak, İstanbul'un gayrimüslim toplumlarını inceleyen doktora tez çalışması için görüştüğü farklı yaş gruplarından İstanbullu Yahudilerin kolektif belleğinde iki baskın cemaat-içi seçilmiş travmanın yer tuttuğunu tespit etti.
Bunlardan ilki 1934'de doğrudan Yahudileri hedef alan Trakya Pogromu ile İstanbul'daki Neve Şalom ve Bet İsrail sinagoglarına düzenlenen saldırılar.
https://www.avlaremoz.com/'da paylaştığı görüşmeleriyle ilgili olarak şunları söylüyor:
"Yahudi cemaati mensuplarıyla yaptığım görüşmeler sırasında bugün 30'lu-40'lı yaşlarındaki birkaç görüşmeci ve birinci kuşaktan ise sadece bir görüşmeci patlamalardan bahsetmiştir. Bir kadın görüşmecimin ailesinde patlamalar sonucunda kayıplar yaşanmış; bir erkek görüşmecimin babası her cumartesi rutin olarak gittiği sinagoga tesadüf eseri o hafta gitmediği için kurtulurken diğer erkek görüşmecimin de ailesi dua töreni 15 dakika uzayınca olayı şans eseri ufak yaralarla atlatmışlardır.
"Sinagog patlamaları ile gayrimüslim toplumları ortak olarak derinden yaralamış olan Varlık Vergisi, 20 Kur'a Askerlik, 1934 Trakya Pogromu ve 6-7 Eylül Pogromu'nun Yahudi görüşmecilerin belleklerinde tuttuğu yer ve bu belleği aktarım şekli arasında önemli bir fark bulunduğunu tespit ettim. Sinagog patlamaları dışında bahsedilen diğer bütün travmalar/acı yüklü anılar görüşmecilerin belleklerinde, vatandaşı oldukları devletin bilgisi ve yetkisi dahilinde 'kendi vatandaşlarına' karşı gerçekleştirmiş olduğu olaylar/saldırılar şeklinde yer tutmaktadır. Bu menfi olaylardan sonra içlerinde hep bir 'kırgınlık, güvensizlik, dışlanmışlık' duygusu ile yaşadıklarını belirtmeleri tam da bu sebepten dolayıdır. Sinagog bombalamaları ise yabancı bir terör örgütü tarafından gerçekleştirildiği için cemaat içinde büyük bir travma yaratmasına rağmen kendi devletlerine karşı bir güvensizlik hissetmelerine sebep olmamıştır. Sadece dört görüşmecim dışında diğer Yahudi görüşmecilerimin patlamalara değinmemesinin bu nedenle olduğunu düşünüyorum."
"Her ülkenin faşisti vardır"
Bazı görüşmecilerden alıntılar şöyle:
"Şakayla karışık o sinagoga yapılan terörde babam, o hafta abim geldiği için Kanada'dan, onu görmek için kaldı evde. Ben kızımı da onlara bırakmıştım o haftasonu. Öyle kurtuldu hayatı. Yoksa yüzde yüz ölmüştü. Babam o sinagogun mümini gibiydi. Diğer 25 kişi öldü... Ama olan olay Türklerin yaptığı mantığıyla değildi. Filistinlilerdi, ikinci bombalama da öyleydi. Hiçbir Musevi bu işi Türkler yaptı diye düşünmedi. Tam tersine çok büyük destekler aldık. Arjantin'de de oldu, orda koca bir binayı aşağı indirdiler. Birinci olayda hiç güvenlik yoktu sinagogda. İkinciden sonra güvenlik arttırıldı. Şimdi 60 cm. duvarlar var. Şişli'de ölenlerden de bir tanesi benim can dostumun kuzenidir. Cam düştü kesti içeride. Diğerleri kapının girişinde öldü. Bir tane de kalp krizinden öldü. Çıktı iyiyim dedi sonra yere yığıldı. Ölenlerden biri de 19 yaşında güvenlikçiydi. Üzücü, acı şeyler bunlar... bir anne baba için bundan daha kötü birşey olamaz. Neve Şalom'da anneanne ile torun öldü ya! O anneanne benim çocukluğumda kızı ile (ölen çocuğun annesi) Tepebaşı'na gelir kuşlara yem atardı parkta, çok iyi hatırlıyorum. Kız da Müslüman bir koca ile evli. Dediğim gibi kimse bu olaylardan dolayı bırakın düşünmeyi hissedilmedi bile Türklerin yaptığına dair. Her ülkenin faşisti vardır. (Yaş:64, Erkek)
"Çok stresli, sıkıntılı dönemlerdi"
"86'da Neve Şalom'u taradılar. Ben dokuz yaşındaydım. 2003'teki sinagog patlamasında benim annem Şişli'deki sinagogdaydı. İçeriden çıktı. Ciddi stresler yaşandı o dönemler. Kardeşim de kek yemeye çıkmış geri gelecekmiş. Patlama oluyor annem bir şekil kendini hemen dışarı atıyor. Deli gibi sokaklarda kardeşimi arıyor tabi. Film gibi... çok stresli, sıkıntılı dönemlerdi. Baya sevimsizdi." (Yaş:31, Erkek)
"Hep tetikte kalmalıyım"
"Bu memlekette 86'da Neve Şalom Sinagogu herkese açıktı, bir adam girip herkesi tarayınca arama sistemi kuruldu. Benim kuzenim ikinci patlamada bombanın üstünden atlamış. Babanemin abisi ilk taramada öldü içerde, zannediyorum. Galiba... Bilmiyorum. Ben beş yaşındaydım çok anlatmamaya çalıştılar. Ben hayal meyal şunu hatırlıyorum, odamda ranza vardı, bir şeyler oluyor televizyonda belki de senesiydi, 88 sanırım, ama çocuğum ben, daha korkacak kadar çocuğum. Ranzadan eğilip bakıyordum "N'oluyor" dediğimde hemen değiştirdiklerini hatırlıyorum. Zannediyorum babaannemin abisiydi. 2003 patlamasında kuzenimin eşini kaybettik Şişli'de. Kadın her zamanki rutinle çocuğu basketten alıyor babasıyla Kal'a (Sinagoga İbranice de verilen ad.) götürüyor, kız birazcık geç kalmış o gün almak için öyle çocuk kurtulmuş. Bende hep tetikte durmalıyım duygusu var. (Yaş:33, Kadın)
"Beklediğimiz oldu aslında"
"2003'te sinagogdaydı benim bütün ailem. Dedem, babam, annem... dayım ve çocukları Neve Şalom'daydı; dedem, anneannem, babam, annem hepsi Şişli'deydi. Hiçbirine bir şey olmadı, basit yaralanmalarla atlattılar. Planlanmış, hangi saatte duanın bittiğini hesaplamışlar. O gün tesadüfen bir adam konuşma yapmış ve 15 dakika uzamış tören. Bunun sayesinde kurtuldular. Yani, bu evet travmatikti.... ama garip bir şekilde çok da travmatik yaşanmadı cemaat içinde, insanlar çok büyük bir travma olarak görmedi. Daha önce olmuş bir şey, 86'da olmuştu. Şiddet olarak daha büyük değildi bir kere 86 patlamasından. Kimse Türkiye'yle bağdaştırmadı bunu, zaten bütün dünyada oluyor bu tip olaylar. Beklediğimiz oldu aslında. Ucuz atlattık sayılır hatta. Babam da, dedem de anneannem de 'hadi gidiyoruz bu ülkeden' demediler. Öbür haftaya gitmeye devam ettiler sinagoga. Ben bunun ne kadar büyük bir şey olduğunu yurtdışında başkalarına anlattığım zaman anlıyorum." (Yaş:29, Erkek)
Ne olmuştu?
15 Kasım 2003'te bomba yüklü araçlarla İstanbul'da bulunan iki sinagoga saldırıldı. Saldırıda 24 kişi öldü, 300'den fazla kişi yaralandı.
Saldırganlar Neve Şalom ve Beth Israel sinagoglarının bulunduğu sokaklarda havaya uçurdukları araçlar ile bölgede büyük hasara, yoldan geçen onlarca kişinin de hayatını kaybetmesine ve yaralanmasına neden oldu.
15 Kasım 2003'ten beş gün sonra 20 Kasım'da İstanbul İngiliz Konsolosluğu'nu ve HSBC genel merkezine ikinci bir saldırı düzenlendi. Saldırıda 30 kişi ölürken 400 kişi de yaralandı.
Gazetelerin, saldırının IBDA-C örgütü tarafından yapılmış olabileceğini açıklamasından kısa bir süre sonra El Kaide bağlantılı Şehit Ebu Hafs el- Mısri Tugayı bir açıklama ile saldırıların sorumluluğunu üstlendi. Saldırıya karışan 26 kişi güvenlik güçleri tarafından yakalanarak mahkemeye çıkartıldı.
Mahkeme sonunda 26 sanıktan 10'u beraat ederken, diğer 14 kişi 10 ayla 20 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı.
(AÖ)