* Fotoğraf: AA arşiv
Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Anayasa Mahkemesi (AYM), hapishanede intihar vakasında yaşam hakkı ile eziyet yasağının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiğine karar verdi.
Sincan Cezaevi’nde 6 yıl önce intihar eden R.B.’nin ailesine, toplam 105 bin lira manevi tazminat ödenecek.
AYM ayrıca, yaşam hakkı ile eziyet yasağına ilişkin ihlallerin sonuçlarının ortadan kaldırılması için, kararın yeniden soruşturma yapılmak üzere Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığına ve yeniden yargılıma yapılmak üzere Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verdi.
“Cezaevi gereken tedbirleri almadı”
Mahkemenin kararında, “Sincan Ceza İnfaz Kurumu yetkililerinin bilinen intihar riskini önlemek için makul ölçüler çerçevesinde ve sahip oldukları yetkiler kapsamda almaları gereken tedbirleri almadıkları açıktır” dendi.
Rapor: İntihar düşüncesi bulunuyor
R.B. hakkında verilen toplam 41 yıl 25 ay 15 günlük hapis cezasının infazına 21 Kasım 2005’te başlandı. İlk olarak Silivri Cezaevi’nde tutulan R.B. götürüldüğü Silivri Devlet Hastanesi’nde hazırlanan raporda, antisosyal kişilik bozukluğu olduğu, intihar düşüncesinin bulunduğu ifade edildi.
İstanbul Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde R.B.’ye farklı tarihlerde reçeteler yazıldı.
5 Kasım 2014’te, fazla sayıda ilaç kullanarak intihar girişiminde bulundu. Ardından yine Bakırköy’deki hastanede verilen raporda, kendisine veya başkalarına zarar verebilecek nitelikte davranışları olabileceğinden R.B.’nin yakın gözetim alında bulundurulması ve ilaçların kontrollü bir biçimde verilmesi gerektiği ifade edildi.
“Sorumlu cezaevi idaresidir”
Sonrasında sevk edildiği Edime F Tipi Cezaevinde de birçok kez psikologla görüştü. Eylül 2015’te tekrar intihar girişiminde bulundu. Bu girişim nedeniyle de bir sağlık merkezinde yatarak tedavi gördü.
R.B. Ankara’daki Sincan 2 Nolu F Tipi Cezaevine sevk edildi. Kasım 2015’te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere Sincan Ceza İnfaz Kurumuna verdiği dilekçesinde geldiği günden beri dövüldüğünü ve hakarete uğradığını, işkenceye maruz kaldığını, 11 Kasım 2015 tarihinde ölüm orucuna başladığını ve öldüğü takdirde sorumlunun Ceza İnfaz Kurumu idaresi olduğunu yazdı.
“Seni idam edeceğiz” tehdidi
Ayrıca babasıyla yaptığı telefon görüşmesinde, cezaevi müdürü ve infaz koruma memurlarınca üç kez ağır şekilde dövüldüğünü, “Seni burada idam edeceğiz” diye tehdit edildiğini anlattı. Annesiyle konuşmasında da “artık dayanamadığını ve kendisini öldüreceğini” beyan etti.
14 Kasım 2015’te hücresinde ölü bulundu. Hapishane görevlilerince kendini asarak intihar ettiğine dair tutanak tutuldu. Ölümüyle ilgili cezaevi idaresi hakkında takipsizlik kararı verilince ailesi AYM’ye başvuru yaptı.
Başvuruda, “geçmişinde birden fazla intihar girişimi bulunan R.B.’nin yaşamının korunması için gerekli tedbirlerin alınmaması sebebiyle intihar etmesi ve bu olay hakkında yürütülen ceza soruşturmasının etkisizliği nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği” ayrıca R.B.’yi darp eden gardiyanların da yargılanıp hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıyla eziyet yasağının ihlal edildiği belirtildi.
AYM: Bilinen intihar riski önlenemedi
AYM’nin gerekçeli kararı bugünkü Resmi Gazete’de yayınlandı.
Kararda, intihar riskine karşı gereken tedbirlerin alınmadığı ifade edildi:
“R.B.’nin daha önceki intihar girişimleri ile cesedinde tespit edilen yaralar, ölümünün infaz koruma memurlarının kötü muamele teşkil ettiği ileri sürülen eylemlerin doğrudan bir sonucu olduğu ve bu bağlamda infaz koruma memurlarının eylemleri nedeniyle R.B.’nin intihara sürüklendiği söylenemez ise de Sincan Ceza İnfaz Kurumu yetkililerinin bilinen intihar riskini önlemek için makul ölçüler çerçevesinde ve sahip oldukları yetkiler kapsamda almaları gereken tedbirleri almadıkları açıktır.
“Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair ek kararda; soruşturmadaki unsurlar gerektirmesine rağmen R.B.nin ceza imfaz koruma memurlarının kötü muamele teşkil ettiği iddia edilen eylemleriyle intihara sürüklenip sürüklenmediği, bir başka ifadeyle infaz koruma memurlarının kötü muamele oluşturduğu öne sürülen eylemleri ile R.B.nin ölümü arasında bağlantı olup olmadığı ve intihara ilişkin gerçek bir riskin varlığına teğmen R.B.nin yaşamının koruması için gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığı konusunda hiçbir değerlendirme yer almamıştır.”
AYM bu sebeplerle, savcılığın, sorumluların tespitine yarayabilecek bütün delillerin toplandığının söylenemeyeceğine karar verdi ve ihlal gerçekleştiğine hükmetti. (AS)