* Çizim: Ercan Altuntaş
Haberin Kürtçesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) siyasetçilerin yargılandığı Kobanî davasının 3. Duruşmanın 4. Oturumu bugün Sincan Kampusundaki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Duruşma sırasında HDP İzmir binasına düzenlenen ve Deniz Poyraz’ın öldürüldüğü saldırı nedeniyle duruşmanın öğleden sonraki oturumu yarına ertelendi.
Duruşması sonrası açıklama yapan HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu’ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, “6-8 Ekim’de yaşanan bütün olayların sorumlusu ‘400 vekil verin bu işi güzelleştirelim’ diyenlerdir. Deniz’e sıkılan kurşunun azmettiricisi de onlardır” dedi.
Dede, “Deniz arkadaşımızın katledildiği saatlerde duruşma salonunda Günay Kubilay’ın duruşması devam etmekteydi. Üzerine cüppe giymiş, kendisine hakim diyen bir kişi, Kubilay’a ‘6-7-8 Ekim olaylarında neden hiçbir HDP’li zarar görmedi’ deme gafletinde bulundu. Bu soruyla Deniz’e sıkılan kurşun arasında bir fark yok. O zihniyet Deniz’i katlederken, diğer taraftan 37 insanın ölümüne sebep olan gerçek kişilerin kimler olduğunu gizlemek amacıyla yürüttükleri bu kumpas davasında, hayatında bir karıncayı incitmemiş arkadaşlarımızı yargılıyor” diye konuştu.
108 kişi yargılanıyor
Davada, HDP önceki dönem Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 24’ü tutuklu, 10’u hakkında adli kontrol kararı, 75'i hakkında da yakalama kararı bulunan 108 kişi yargılanıyor.
TIKLAYIN - Kobanî davasında reddi hakim talebine ret
“6 - 8 Ekim Kobanî protestoları” olarak bilinen, 2014 yılındaki eylemlerle suçlanan siyasetçiler hakkında, 38'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
TIKLAYIN- HDP: Kobanî protestolarında aslında ne oldu?
TIKLAYIN - Demirtaş neyle suçlandı, gerçekler neydi?
“Ala ‘kontrol edemediğimiz güçler var’ dedi”
Duruşma mahkeme heyetinin gelmesinin ardından dava dosyasına eklenen evrakların okunmasıyla başladı.
HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın ana davasının görüldüğü 19. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın Kobanî davasıyla birleştirme kararı okundu.
Ardından Günay Kubilay savunmasını yapmak üzere söz aldı.
Kubilay, dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın “kontrol edemediğimiz güçler var” sözlerini hatırlattı. Kubilay, Ala’nın yapmış olduğu açıklamanın, HDP tarafından olaylara ilişkin sorulan pek çok sorunun neden yanıtsız bırakıldığına ve önergelerin neden engellendiğine ışık tuttuğunu söyledi:
“Bakan Ala’nın söylediklerine bir ‘hukuk devleti’ perspektifiyle bakıldığı zaman eğer bu davanın amacı, siyasi bir tasarrufla HDP’yi yargı yoluyla cezalandırmak değil de hakikate ulaşmak ise, o zaman mutlaka o dönemde hükümet adına siyasi sorumlular olan Başbakan Ahmet Davutoğlu ve İçişleri Bakanı Efkan Ala da mahkemece dinlenmelidir. Son zamanlarda sıkça ‘şeffaf devlet’ten ve ‘dürüst devlet adamlığı’ndan söz eden Ahmet Davutoğlu mutlaka konuşmalı, kol kırılıp yen içinde kalmamalıdır. Şeffaflığın tam da yeridir.”
İddianamenin temelini oluşturan tweetin, hükümetin Kobanî’ye yönelik politikasına karşı atıldığını ifade eden Kubilay, “AİHM’in Demirtaş kararında da tescil ettiği gibi ifade özgürlüğü sınırları içinde kalan şiddet içermeyen tweetterdir. Bu nedenle gelişen bu üzücü olaylardan HDP sorumlu tutulamaz" dedi.
“Neden 6 yıl sonra bu dava?”
Açılan davada siyasi saiklerle hareket edildiğinin altını çizen Kubilay, “Neden 6 yıl sonra bu dava? Neden 6 yıl sonra HDP?” sorularını yöneltti.
Kubilay, 7 Haziran seçimlerinde iktidarın aldığı yenilginin ardından gidilen 1 Kasım seçimlerini ve HDP'ye yönelik yapılan siyasi tasfiye operasyonlarını hatırlattı. HDP’nin anahtar parti rolü devam ettikçe ve iktidar bloğunun karşısında konumlandıkça ilk seçimde Saray iktidarının ve parlamento çoğunluğunun el değiştirme ihtimalinin yüksek olduğunu dile getiren Kubilay’ın savunması şöyle devam etti:
“İşte bu nedenle HDP'nin şu ya da bu şekilde verili politik denklemin dışına düşürülmesi ve seçimlerde belirleyici bir politik faktör olmaktan çıkarılması amaçlanmıştır. Artık iktidarın varlığı HDP’nin yokluğuna bağlanmış durumdadır”.
“HDP’nin kapısına kilit vurmak için açılmış bir dava”
HDP’nin hukuk dışı yollarla devre dışı bırakılmasının amaçlandığına dikkat çeken Kubilay, “Bütün bu süreçten anlaşılıyor ki bu dava, 7 Haziran 2015’in nefret duygusunun 31 Mart 2019’un siyasi intikam duygusuyla birleşip yargıya yansımış 2021 versiyonudur” dedi.
“Bu dava 6 buçuk yıl aradan sonra, karanlıkta kalan o olayları aydınlatmak için açılmış bir dava değildir. HDP’den kurtulmanın ve kapısına kilit vurmanın zeminini oluşturmak için açılmış bir davadır. HDP artık çok yaşamsaldır. Çünkü 19 yıl boyunca devasa bir sömürü çarkını ve sarsılmaz bir sarayı bunun üzerine inşa ettiler. Kurulmuş olan saraydaki saltanatın sarsılmasını, bu çarkın durmasını istemiyorlar. Bu çarkın önünde duran ve saray saltanatını sarsan HDP'nin önünü kesiyorlar şimdi. HDP’den sonra diğerlerine sıra gelecektir. Bu nedenle bu sorun sadece HDP’nin değil demokratik geleceği sorun eden herkesin sorunudur.”
“İddianamede talimatçı zihniyetin derin izleri var”
İddianamede yer alan iddialara da değinen Kubilay, “Bu iddianamede talimatçı zihniyetin derin izlerini görüyorum. Bizler dünyanın gözü önünde yaşanan insanlık trajedisine karşı tutum alacak insanlarız, bunun için talimat almamıza gerek yok. Bizler talimatlarla yönetilen küçük dünyaların değil büyük ideallerin peşinde koşan insanlarız. Böyle iddiaların HDP’nin meşruiyetine gölge düşürmek için yapıldığını biliyor ve reddediyorum. Benim bütün insanlığı talimatlardan da talimatçılardan da kurtaracak eşitlikçi ve özgürlükçü sosyalist bir dünya görüşüm var. Siyasal bilincim ve özgür iradem var. Talimatlı siyaseti sosyalist kimliğime ve kişiliğime hakaret sayıyor ve reddediyorum” dedi.
Kobanî Davası kapsamında 25 Eylül 2020’de gözaltına alındığı sırada evinde yapılan polis aramasında suç delili olarak iddianameye eklenen materyallerden de bahseden Kubilay, “Tüm bu gelişmelere rağmen, çıkmayan candan umut kesilmez. Hukuk devleti hala retorikten ibaret değilse hukuktan ve hakikatten yana bir karar vermenizi bekliyorum” dedi.
Kobane davasıAnkara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla 7 ilde 82 kişi hakkında gözaltı kararı verilen Kobani eylemlerine ilişkin operasyon kapsamında akademisyen Cihan Erdal, Prof. Dr. Beyza Üstün ve Can Memiş de 25 Eylül 2020 Cuma günü gözaltına alındı. Kanada'daki Carleton Üniversitesi'nde doktora öğrencisi olan Erdal, tez araştırması kapsamında İstanbul'daydı. 2 Ekim 2020 Cuma günü Cihan Erdal HDP'nin gözaltına alınan eski MYK üyelerinin de aralarında olduğu 17 kişiyle birlikte tutuklandı. Soruşturma kapsamında toplamda 108 kişi için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçlarını Soruşturma Bürosunca iddianame hazırlandı ve Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, hazırlanan Kobani iddianamesini kabul etti. İddianamede 27'si tutuklu, 6'sı hakkında adli kontrol kararı, 75'i hakkında da yakalama kararı bulunan 108 kişi için 38'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Ceza istenenler arasında HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da bulunuyor. İddianame, AİHM Büyük Daire'nin 22 Aralık 2020'de Demirtaş için verdiği "Derhal tahliye edilsin" kararından sekiz gün sonra, 30 Aralık 2020'de hazırlanmıştı. İddianameden İddianamede şu suçlamalara yer verildi: "Sanıkların terör olaylarını, başlamasında ve devamında sorumlu düzeyde organize etmeleri, örgütün talimat bütünlüğü içinde şiddetli sokak olayları şeklinde ülke geneline yayıp terör olaylarına kitlesel boyut kazandırmak için örgüte müzahir taban kitleye talimatlar vermiş olmaları, talimat aldıkları kişilerin örgüt içi pozisyonları, teşhis beyanlarının içeriği, talimatların uygulanış biçimleri ve iletildiği muhatapları, olaylarda inisiyatif almaları, ısrarlı şekilde kararları uygulama biçimleri, örgütün amaçları doğrultusunda aldıkları sorumlulukların ağırlıkları, olayları sorumlu düzeyde organize ettikleri anlaşılmıştır. "Şüpheliler hakkında örgüt adına bu yönde faaliyetler yürüttüklerine ilişkin yapılan diğer tüm tespitler birlikte dikkate alındığında, şüphelilerin PKK/KCK silahlı terör örgütünün sözde yöneticisi olarak kabul edilmeleri gerektiği, bu kabulün sonucu olarak TCK'nın 220/5. maddesi gereğince örgütün faaliyeti çerçevesinde işlendiği belirlenen bütün suçlardan bu madde gereğince ayrıca sorumlu oldukları tespit edilmiştir." Suçlamalar Olay tarihlerinde ülke genelindeki tüm eylemlerden sorumlu tutulan 108 kişiye yöneltilen suçlamalar şöyle: Birer kez "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma", 37'şer kez "insan öldürme", 31'er kez "insan öldürmeye teşebbüs", 24'er kez "yağma", 38'er kez "alıkoyma", 1750'şer kez "alıkoymaya teşebbüs", 397'şer kez "yakarak mala zarar verme", 1060'ar kez "kamu malına zarar verme", 503'er kez "yakarak kamu malına zarar verme", 53'er kez "iş yeri dokunulmazlığını ihlal", 294'er kez "geceleyin iş yeri dokunulmazlığını ihlal", 26'şar kez "geceleyin açıktan hırsızlık", 20'şer kez "açıktan hırsızlık", 114'er kez "hırsızlık", 272'şer kez "geceleyin hırsızlık", 5'er kez "basit yaralama", 43'er kez "silahla basit yaralama", 264'er kez "kamu görevlisini silahla basit yaralama", 7'şer kez "kamu görevlisini kasten basit yaralama", birer kez "kemik kırığı oluşacak şekilde kasten silahla yaralama", birer kez "kamu görevlisini kemik kırığı oluşacak şekilde kasten silahla yaralama", 78'er kez "silahla kasten yaralama", 51'er kez "kamu görevlisini silahla yaralama", 3'er kez "iş ve çalışma hürriyetinin ihlali", 4'er kez "ibadethanelere zarar verme", birer kez "düşük yapmaya neden olma", 24'er kez "bayrak yakma", 25'er kez "5816 sayılı yasaya muhalefet" ve "suç işlemeye tahrik etmek". Sanıklar Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, Selahattin Demirtaş, Selma Irmak, Sırrı Süreyya Önder, Gülfer Akkaya, Gülser Yıldırım, Gültan Kışanak, Ahmet Türk, Ali Ürküt, Alp Altınörs, Altan Tan, Ayhan Bilgen, Nazmi Gür, Ayla Akat Ata, Aysel Tuğluk, İbrahim Binici, Ayşe Yağcı, Nezir Çakan, Pervin Oduncu, Meryem Adıbelli, Mesut Bağcık, Bircan Yorulmaz, Bülent Barmaksız, Can Memiş, Cihan Erdal, Berfin Özgü Köse, Günay Kubilay, Dilek Yağlı, Emine Ayna, Emine Beyza Üstün, Mehmet Hatip Dicle, Ertuğrul Kürkçü, Yurdusev Özsökmenler, Arife Köse, Ayfer Kordu, Aynur Aşan, Ayşe Tonğuç, Azime Yılmaz, Bayram Yılmaz, Bergüzar Dumlu, Cemil Bayık, Ceylan Bağrıyanık, Cihan Ekin, Demir Çelik, Duran Kalkan, Elif Yıldırım, Emine Tekas, Emine Temel, Emrullah Cin, Engin Karaaslan, Enver Güngör, Ercan Arslan, Fatma Şenpınar, Fehman Hüseyin, Ferhat Aksu, Filis Arslan, Filiz Duman, Gönül Tepe, Gülseren Törün, Gülten Alataş, Gülüşan Eksen, Gülüzar Tural, Güzel İmecik, Hacire Ateş, Hatice Altınışık, Hülya Oran, İsmail Özden, İsmail Şengül, Kamuran Yüksek, Layika Gültekin, Leyla Söğüt Aydeniz, Mahmut Dora, Mazhar Öztürk, Mazlum Tekdağ, Abdulselam Demirkıran, Mehmet Taş, Mehmet Tören, Menafi Bayazit, Mızgın Arı, Murat Karayılan, Mustafa Karasu, Muzaffer Ayata, Nazlı Taşpınar, Neşe Baltaş, Nihal Ay, Nuriye Kesbir, Remzi Kartal, Rıza Altun, Ruken Karagöz, Sabiha Onar, Sabri Ok, Salih Akdoğan, Salih Müslüm Muhammed, Salman Kurtulan, Sara Aktaş, Sibel Akdeniz, Şenay Oruç, Ünal Ahmet Çelen, Yahya Figan, Yasemin Becerekli, Yusuf Koyuncu, Yüksel Baran, Zeki Çelik, Zeynep Karaman, Zeynep Ölbeci, Zübeyir Aydar. |
(AS)