* Fotoğraf: Sora Shimazaki / Pexels
Yargı paketlerinin dördüncüsü yoldayken, basına yansıyan düzenlemelerin yargılamalara olası etkilerini, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi Başkanı, Avukat Çiğdem Akbulut ile konuştuk.
4. yargı paketinde çok sayıda vergi düzenlemesinin yanı sıra, soruşturma diğer yargı süreçlerine dair de değişiklikler öngörülüyor. Bu düzenlemelerden öne çıkanları, katalog suçtan tutuklamaya “somut delil” koşulu, suç iddiası dışındaki delillerin iddianameye konulmaması, avukat görüşüne kısıtlama, sulh ceza hakimliği kararlarının denetime açılması ve ev hapsinin cezaya mahsup edilmesi.
Avukat Akbulut, bu düzenlemelerin bazılarının olumlu olarak değerlendirilebileceği, bazılarının da varolan hakları daha da kısıtladığı düşüncesinde.
“Baskıyı artırarak tanık, itirafçı yaratma projesi”
Paketin en dikkat çekici bölümlerinden biri, avukatın müvekkiliyle görüşmesinin kısıtlanması.
Teklif aynen yasalaşırsa, “soruşturmanın amacını tehlikeye düşürecek somut varlıkların bulunması halinde”, avukatın müvekkiliyle görüşmesi “bekletilebilecek”, yani gerekçe ortadan kalkana kadar izin verilmeyecek.
Çiğdem Akbulut, bu düzenlemenin olası etkilerini şöyle açıkladı:
“Zaten örgüt iddiasıyla yürütülen soruşturmalarda çoğunlukla 24 saatlik kısıtlamayla karşı karşı kalıyoruz. Bu 24 saatin ardından yaptığımız ilk görüşmede de, gözaltı süresiyle ilgili duyduklarımız genellikle işkence, baskı, itirafa zorlamak gibi uygulamalar oluyor. Yeni düzenlemedeki süre belirsizliği keyfiliği artırarak bu uygulamaların da artmasına yol açabilir.
“Düzenleme bu haliyle, soruşturmanın hızlandırılması ya da selametinden ziyade işkenceyle varılmak istenen bir amaç olduğunu düşündürtüyor. Çünkü son yıllardaki yargılamaların neredeyse tek dayanağını açık veya gizli tanık beyanları oluşturuyor. Bu beyanlar soyut halde kalsa dahi Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırı şekilde hükme esas alınıyor. Bu şekilde birçok davada hukuksuzluğa tanık olduk.
“Bu yeni düzenleme de işkenceyi, baskıyı artırarak tanık yaratma, itirafçı yaratma projesi gibi görünüyor. Bu haliyle yasalaşırsa başlı başına bir savunma hakkı ihlali oluşturur. Hiçbir soruşturma sebebi de savunma hakkı ihlalini haklı gösteremez.”
İstismar dosyalarında da “somut delil” aranacak mı?
BBC Türkçe’nin haberine göre, henüz Meclis’e sunulmayan yargı paketindeki değişikliklerden bir diğeri de katalog suçlardan tutuklamalara “somut delil” kriteri getirilmesi.
Bu düzenlemeye göre örneğin örgütlü suçlardan şüpheli görülen kişinin “örgüt ile ilişkisi”, somut delillerle kanıtlanmak zorunda olacak.
Çiğdem Akbulut, tutuklama tedbirinin, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 100. Maddesinde düzenlendiğini, buna göre de somut delil veya kuvvetli şüpheye dair gerekçe şartının zaten aranması gerektiğini ifade etti:
“Bazı katalog suçlarda kuvvetli şüphe tek başına gerekçe kabul ediliyor. Katalog suçlarda tutuklamada somut delil aranması, az önce bahsettiğim, tanık beyanlarına dayalı kurulan hükümlere karşı olumlu bir etki yaratabilir. Anayasal düzene karşı işlenen suçlarda somu delil aranması olumlu bir düzenleme olur.
“Ama çocuğun cinsel istismarı veya cinsel saldırı suçları sözkonusu olduğunda bu tür dosyaların en büyük problemi somut delil konusunda olabiliyor. Dolayısıyla bu tür dosyaların da bu düzenlemeye uygun yürütülmesi, kadınların mücadelesiyle katedilen yolun yok sayılması sonucunu doğurabilir. Bu tür suçlarda cezasızlık yolu açılabilir. Zaten iktidarın bugüne kadarki pratiklerine ve tavrına baktığımızda akla ilk gelen de bu amaç oluyor.”
Katalog suçlar: Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100/3. Maddesinde düzenlenen suçlar. Anayasal düzene karşı suçlar, insanlığa karşı suçlar, göçmen kaçakçılığı, insan ticareti, kasten öldürme, çocuğun cinsel istismarı, hırsızlık, yağma, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, suç işlemek için örgüt kurma, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, düşmanla işbirliği yapma, cumhurbaşkanına suikast ve fiili saldırı, yasama organına karşı suç, hükümete karşı suç, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyanın da aralarında bulunduğu suçlar…
“Düzenleme, olması gerekeni hatırlatıyor”
Yargı paketindeki diğer düzenleme de “suç iddiası dışındaki delillerin iddianameye konulamayacak” olması: “Lekelenmeme hakkı çerçevesinde sanıkla ilgili sadece hakkındaki suçlamaya ilişkin deliller iddianameye konulacak. Beraat kararı verilmesi halinde tespit ve dinlemeye ilişkin kayıtlar imha edilecek.”
Avukat Akbulut düzenlemenin bu haliyle olumlu göründüğünü söyledi:
“Aslında yeni bir şey söylemiyor, olması gerekene dikkat çekiyor. Kanunun mevcut halinde de iddianamede sadece suç konusu olay ve şüpheliyi suç konusu olayı gerçekleştirdiğini düşündürten deliller olmalı. Ama ne yazık ki uygulamada, şüphelilerle ilgili olaydan bağımsız ya da olayla ilgili olsa da sanıktan bağımsız her şeyin toplandığı dosyalar, hakimlerin kanaatini etkilemeye yönelik tablolarla karşı karşıya kalıyoruz.
“Neredeyse her yargılamada, örneğin kişi hakkındaki daha önceki gözaltı kayıtlarını görüyoruz. Dava kayıtları olabilir ancak gözaltı kayıtlarının bulunması sadece kanaati etkilemeye yönelik ve hukuki değil. ‘Çok sık basın açıklamasına katılmış, demek ki örgüt üyesi’ şeklinde bir altmetin taşıyor bu kayıtların sunulması… Ama her dosyada ayrı karara varılır, her dosya kendi başına değerlendirilir. Bu yeni düzenlemeyle olması gereken hatırlatılıyor, uygulamada bunun dikkat alınmasının olumlu sonuçları olabilir.”
Avukat Çiğdem Akbulut ayrıca, yeni düzenlemedeki “Sulh ceza hakimliği kararlarının üst mahkemece denetime açılması ve ev hapsinin cezaya mahsubunun” da olumlu göründüğünü belirtti. Yargı paketinin detayları, Meclis’e sunulduktan sonra ortaya çıkacak. (AS)