Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Medeni Yıldırım davasının bugünkü 9. Duruşmasında uzman kurumların bilirkişi raporu veremeyeceğine dair yanıtları okundu.
Mahkeme bu yanıtların ardından savcıdan esas hakkındaki mütalaasını hazırlamasını istedi.
Olay döneminde er olarak zorunlu askerliği yapan davanın tek sanığı A.Ç., vareste tutulduğu için duruşmaya katılmadı.
TRT, TÜBİTAK, ATK, İTÜ’den rapor verilmedi
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre bugünkü duruşmaya Yıldırım ailesinin avukatları Serdar Çelebi, Sidar Avşar, Zeynep Işık, Sevcan Delidere, Halise Dakalı, Süleyman Şahin katıldı, sanık avukatı Kasım Kutboğa da duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden bağlandı.
Olayda kullanılan silahların belirlenmesi ve ateş yönlerinin tespiti için TRT, TÜBİTAK, ATK'nin ardından İstanbul Teknik Üniversitesi'nden (İTÜ) de gelen olumsuz yanıt dava dosyasına eklendi.
Mahkemenin önceki celsede istediği uzman kişi raporuna yanıt İTÜ, raporu hazırlayacak uzman kişi bulunmadığı için talebi karşılamayacaklarına dair cevabı dava dosyasına konuldu.
Bilirkişi raporlarının düzenlenmemesi ve raporlar arası çelişkinin giderilmemesinin beraatla sonuçlanan davanın istinaf mahkemesinin bozma gerekçeleri arasında olduğunu belirten Yıldırım ailesinin avukatı Serdar Çelebi, “İstinaf kararında belirtildiği şekilde bu raporun alınması dosyanın aydınlatılması açısından gereklidir. Raporu tanzim edebilecek kurumun mahkemece tespit edilmesini talep ediyoruz” dedi.
Mahkeme, görüntülerin bilirkişiye gönderilerek rapor hazırlanması yönündeki talebin reddine karar vererek, dosyanın mütalaasını hazırlamak için Cumhuriyet Savcısına gönderilmesine hükmetti. Bir sonraki duruşma 8 Temmuz 2021’de görülecek.
Ne olmuştu?
Medeni Yıldırım Diyarbakır, Liceli. 18 yaşındaydı.
28 Haziran 2013’te Diyarbakır Lice ilçesine bağlı Hêzan-Kayacık’ta kalekol yapımını protesto eden ve “Barış İstiyoruz” pankartıyla yürüyen kalabalığa askerler ateş açtı, Medeni Yıldırım öldürüldü. Olayda sekiz kişi de yaralandı.
Olayla ilgili önce Lice’de soruşturma açıldı. Yıldırım’la ilgili dosya görevsizlik kararıyla Lice Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. Sonra da dosyaya gizlilik kararı konuldu.
Olaydan bir yıl sonra, Mayıs 2014’te Yıldırım’ın vurulduğu görüntüler ortaya çıktı, jandarmaların kalabalığa ateş açtığı kesinleşti. Buna rağmen Yıldırım’ın ölümüyle ilgili o tarihte de hiçkimse suçlanmadı.
Öldürülmesinden yaklaşık iki yıl sonra olay yerinde keşif yapıldı. Dava ise ancak Eylül 2015’te açılabildi.
Cumhuriyet Savcısı Yunus Ferhat Sorgut, hazırladığı iddianamede Medeni Yıldırım’ın karakola taş atanları izlediğini söyledi.
Savcı, şüpheli asker A.Ç.’nin “haksız tahrik altında olası kasıtla ateş ederek Yıldırım’ın ölümüne neden olması” nedeniyle Türk Ceza Kanunu'nun kasten öldürmeyi düzenleyen 81. ve olası kastı içeren 21/2. maddelerinden yargılanmasını istedi.
A.Ç. ise savunmasında olay sırasında nizamiye nöbet kulübesinde kendisinin bixi marka silahın başında olduğunu, silahın kurma kolunu çektiğini ancak ateş etmediğini belirterek suçlamayı kabul etmedi.
Olayla ilgili İçişleri Bakanlığı müfettişlerince hazırlanan rapor üzerine Kayacık Karakol Komutanı, silah kullanma emri veren Jandarma Özel Harekat Tim komutanı ve karakolda görevli askerler hakkında “görevi kötüye kullanma” ve “taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma” iddiaları başlatılan soruşturmada da takipsizlik kararı verildi.
O dönem er olan A.Ç.’nin beraat etmesiyle sonuçlanan dosya Yargıtay’da bozuldu, şimdi yeniden yargılama yapılıyor. (AS)