Haberin İngilizcesi için tıklayın
Gazeteci Levent Gültekin’e 8 Mart'ta yapılan fiziki saldırı Türkiye’de habercilere yönelik ne ilk ne de son şiddet vakası. Öyle ki Türkiye'de 2021’in ilk üç ayında 7, 2020’de 18, son beş yılda ise 139 gazeteci saldırıya uğradı.
Siyasetteki nefret söylemleriyle gazetecilere yönelik saldırılar arasında paralellik olduğu da bir gerçek. Levent Gültekin vakası bu paralelliğin ve gazetecilere yönelik şiddette cezasızlığın tekrar konuşulmasını sağlayan son gazeteci.
Yeniçağ gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ, Odatv yazarı Sabahattin Önkibar, Akdeniz'de Yeni Yüzyıl gazetesi köşe yazarı İdris Özyol, gazeteci Can Dündar, Korkusuz yazarı Ahmet Takan ve Karacabey Yörem gazetesi imtiyaz sahibi Şaban Önen de gazetecilere yönelik fiziki saldırıların mağdurlarına son yıllardaki örneklerinden sadece birkaçı.
Gelin gazetecilere yönelik şiddette cezasızlığı bir de onlardan dinleyelim:
Dündar: Hakim iyi hal görmüş
(Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde MİT TIR'ları davasında karar beklenirken silahlı saldırıya uğradı. Saldırıda NTV muhabiri Yağız Şenkal bacağından yaralandı. Saldıran kişi Murat Şahin’di. | Mayıs 2016)
"İstanbul’un en korunaklı alanında gerçekleşti saldırı. O dönem tehditler aldığım için emniyet koruma vermişti bana ama o gün başka işi olduğunu söyleyip gelmemişti korumam. Murat Şahin diye biri çıkıp İstanbul’un en korunaklı alanında bana 'Vatan haini' deyip ateş etti. Yağız Şenkal yanımdaydı. 'Hedef sensin, uzaklaş buradan' diyerek bana kalkan oldu Yağız ve bir kurşun onun ayağına geldi. Hemen orada yakaladılar saldırganı. Bildiğim kadarıyla da 12 yıla kadar hapis istendi hakkında saldırıdan ötürü.
Süreçte iki bağlantısı açığa çıkartıldı, bir mafya lideriyle bağlantısı saptandı ama mahkeme bunların üzerine gitmedi. Dava iki buçuk yıl kadar sürdü. İki buçuk yıl sonunda gelin görün ki bana saldıran ceza filan almadı. En azından bana saldırdığı için ceza almadı. Saldırgana 10 ay hapis 4 bin 500 TL para cezası verildi. Para cezası Yağız yaralandığı için kuruldu.
Mahkeme saldırıdan ve yaralamadan verdiği cezanın daha ağırını saldırgana ruhsatsız silah taşıdığı için verdi aslında. O da 10 ay hapis. Zaten onun da 6 ayını yatıp çıktı. Sonuç olarak bir gazeteciyi yaralamanın bedelinin 4500 lira olduğunu gördük ki onu da iyi halden taksite bağlamış mahkeme.
Bu arada saldırganın pasaportunu geri verdiler, benim ve eşimin pasaportunu aldılar. Bir nevi saldırganı belki yurtdışına gitmek istersin diye ödüllendirdiler.
Takan: 2 bin lirayı 20 ayda ödeyecek
(Ankara Dikmen’de evinin önünde beyzbol sopalı saldırıya uğradı. Saldırıyı gerçekleştiren Emre Aydemir’di. | Kasım 2019)
“Bana bir araba adam geldi ama saldıran bir kişiydi. Bir kişiyi sanık olarak çıkarttılar karşıma, arabanın içindeki diğer kişiler hakkında soruşturma bile yürütmediler. O kadar komikti ki, her şey önceden hazırlanmıştı. Ben saldırganın yakalandığını bile çok sonradan öğrendim. Benden epey bir süre sakladılar. Yüzleştirme istediğimde de yapmadılar. Öyle bir zorunluluk yok dediler. Ben nasıl olur dedim ama gelin de anlatın.
Benim avukatım yoktu. Arkadaşımdan rica ettim. Bana saldıranın ise iki avukatı vardı duruşmada. Düşünebiliyor musunuz, bana saldıran bir çapulcu ve iki avukatı var.
Mahkemede çocuk esirgeme kurumuna giderken beni arabadan inerken gördüğünü, bir yazımı sorduğunu, benim ona ters cevap verdiğimi, elimi belime atınca da ona saldıracağımı zannederek saldırdığını söyledi. Oysa benim oturduğum semtte ne bir çocuk esirgeme kurumu var ne de benim bir silahım.
Ben bunu mahkemede hakime anlatmaya çalıştım hakim anlamamazlıktan geldi. Bana saldırı yapılan beyzbol sopasını mahkeme delil bile saymadı. Saldırgan iyi halden 2 bin lira cezaya çarptırıldı. Onu da 1 er ay arayla yani 20 ayda ödeyecek. Hakim iyi halini görmüş. Altı üstü iki duruşma oldu ve sanık zaten bir duruşmaya katılmadı. Hakim iyi hali nerede gördü bilemiyorum. Fırsat bulursam bir gün gidip 'Kardeş sen zahmet etme, onu da ben ödeyeyim' diyeceğim kendisine.
Öyle bir yargı düzeni kuruldu ki istinafa bile gitmiyorum. Bu komediye, bu oyuna, bu tiyatroya ne yapılır bilmiyorum."
Önkibar: Gazeteciye saldırının müeyyidesi yok
(Kasım 2017’de 36. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın ilk gününde ve Mayıs 2019’da Ankara’da evinin önünde saldırıya uğradı.)
"TÜYAP’daki kitap fuarında bana saldırınlar hakkındaki karar Eylül 2020’de çıktı. Saldırıda bulunan Alperen Gül ve Sinan Paktunç’a mahkeme az bir para cezası verdi.
Ankara’daki saldırının davası ise hala devam ediyor. Saldıranlar hemen o gün yakalandılar zaten. Saldırı olduğu günün gece yarısı Ankara Valisi aradı. Araç kiralamışlar, kiraladıkları şirketi bulduk, birazdan saldıranları da alırız dedi. Öyle de oldu, gece yarısı üç kişiyi aldılar. Daha sonra serbest bırakıldılar. Hiç tutuklama olmadı zaten. Dava açıldı. Yargılama hala devam ediyor. Bugün yarın sonlanır ama ilk saldırıda olduğu gibi ufak bir para cezasıyla bunlar da kurtulur.
Burada ilginç olan şey şu: Üç kişinin üçü de hem uyuşturucudan hem de hırsızlıktan sabıkalı. Birisinin ise cinsel saldırıdan da sabıkası var. Yeni ‘ülkücü’ profili bu. Diğer gazetecilere saldırılarda da aynı profili görüyoruz. Ne tutuklama var ne bir şey. Türkiye’de gazetecilere saldırmanın bir müeyyidesi yok.
Tam tersine Devlet Bahçeli hedef gösteriyor, hedef gösterilen listelerde bizler de baş rollerdeyiz, aşağıdaki ergenler de saldırıyorlar. Türkiye’deki realite maalesef bu."
Demirağ: Savcı daha beni ifadeye çağırmadı
(Ankara’da evinin önünde 8-9 kişilik bir grubun sopalı saldırısına uğradı. Kafasından ve kolundan yaralandı. | Mayıs 2019)
"Aradan neredeyse iki yıl geçti. Hala bir iddianame yok ortada. Sadece ben hastanedeyken polis geldi, ifademi aldı. Savcı henüz beni ifadeye çağırmış değil, bana saldıran kişilerin ifadesini de almış değil.
Saldırganlar gözaltına alındıktan sonra savcı tarafından hayati tehlikem yok diye serbest bırakıldılar. Bir saldırı dosyasında iki senede yaşanan gelişmeler sadece bundan ibaret. Adamlar kahraman edalarıyla geziyor. Saldırganlar cezalandırılmadığı için mahallenin diğer bıçkın delikanlıları da onlardan cesaret alıyor.
Avukatlarımla başvuruda da bulundum savcılığa ama herhangi bir cevap vermediler. Beni muhatap almıyorlar, beni bir vatandaş yerine koymuyorlar.
Ben daha hastanedeyken bunların önlemi alınmazsa gazetecilere yönelik şiddet giderek artacak demiştim. Nitekim de şiddet giderek artıyor. Sopanın yerini artık silah almaya başladı. Endişe verici bir şey."
Önen: Tutuksuz bir şekilde dışarıdalar
(Karacabey Belediyesine ait kamyon garajında yer alan otoparkta AKP’li Belediye Başkanı Ali Özkan’ın yakınlarının saldırısına uğradı. | Ağustos 2020)
"Bana saldıranlar Belediye Başkanı Ali Özkan’ın adını kullanarak saldırdılar. Saldırırlarken dayım diye bahsettiler. Özkan’ın akrabası olduklarını o zaman anladım. Gazeteci olarak Özkan hakkında yazıyorum diye bana saldırdılar. Saldırırken 'Dayım hakkında bundan sonra yazmayacaksın, çizmeyeceksin' gibisinden bir şeyler söylediler.
Ama sonuçta saldıranlar tutuksuz bir şekilde dışarıdalar. Kolluk sadece saldırganların ifadelerine başvurdu. Daha sonra ellerini kollarını sallaya sallaya gezmeye devam ettiler burada.
Hukuki süreç devam ediyor ama daha ilk duruşma bile görülmedi. Bir ay kadar önce uzlaşmacı geldi. Ben de mahkemeye taşımak istediğimi söyledim. Şimdi davayı bekliyorum. Hukuk biraz ağır işliyor."
Özyol: Saldırganlar MHP binasında yakalandı
(MHP Muratpaşa İlçe Başkanı Talu Bilgili’nin şoförünün beyzbol sopalı saldırısına uğradı. Saldıranlar iki kişiydi. | Mayıs 2019)
"Saldırganlar kameralardan tespit edildi, görüntüleri vardı ve saldırıdan sonra gittikleri parti ilçe binasında yakalandılar. Ben de teşhis ettim ama ifadeleri alındıktan sonrası serbest bırakıldı bu kişiler.
Uzun bir süre dava açılmasını bekledik. Şu ana kadar sadece iki duruşma görüldü ama süreç devam ederken saldırıyı azmettiren MHP Muratpaşa İlçe Başkanı Talu Bilgili benim hakkımda hakaret davası açıtı. Bu dava jet hızıyla görüldü ve bana üç ay hapis cezası çıktı. Saldırı davası ise devam ediyor. Savcı basit yaralamadan ceza istiyor. Saldırı davasında süreç nasıl devam edecek, ceza alırlar mı bilmiyorum. Açıkçası çok da umudum kalmadı. Çünkü Türkiye’de gazeteciyi cezalandırma düşüncesi bir siyaset yapma biçimi haline geldi, sistematik bir hal aldı."
Fiziki saldırıya uğrayıp bu süreçte yaşadıklarını anlatmak isteyen gazeteciler [email protected] veya [email protected] adresinden bizimle iletişime geçebilirler. |
(HA)