Fotoğraf: Hikmet Adal / bianet
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Deri Tekstil ve Kundura İşçileri Derneği “Pandemide mülteci işçi olmak” başlığıyla bir rapor hazırladı. Rapora göre yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınından en çok etkilenenlerin başında mülteciler geldi.
Birleşmiş Milletler’e bağlı Ekonomik ve Sosyal İşler Organizasyonu'nun (DESA), verilerine göre 2019'da Türkiye’deki toplam mülteci-göçmen sayısının 5 milyon 678 bin 800 olduğu ifade edilen raporda bu rakamın kayıtsız olanlarla birlikte daha da büyüdüğü bilgisi paylaşıldı.
Türkiye’deki göçmen ve mültecilerin yüzde 71,4’nün çalışma yaş aralığında olduğu ifade edilirken bu işçilerin neredeyse tamamına yakınının kayıt dışı çalıştırıldığı ortaya kondu.
Salgının ekonomiye etkisinden dolayı Türkiye genelinde binlerce işyerinin üretime ara vermek zorunda kaldığı aktarılırken üretime ara veren işyerlerinin başında mülteci ve göçmen işçilerin yoğun olarak çalıştığı tekstil, kundura, sanayi atölyeleri ve inşaat gibi sektörlerin yer aldığı ifade edildi.
Mülteci işçilerin kayıt dışı çalıştırıldıkları için pandeminin etkilerini azaltmak için verilen desteklerden yararlanamadığı belirtilen raporda “Pandemi döneminde mülteci işçiler aileleri ile birlikte yok sayıldı. Bu süreçte yüz binlerce mülteci çalışamadı, ailesinin ve evinin ihtiyaçlarını karşılayamadı” denildi.
Mültecilerin yararlanamadığı destek programları için Hükümetin "Ekonomik İstikrar Kalkanı Programı" adıyla açıkladığı 100 milyar TL'lik mali paket içindeki 3 aylık maaş desteği ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın “Pandemi Sosyal Destek Programı” kapsamında dağıttığı 1000’er liralık sosyal yardım örneği verildi.
Bu yardımlardan yararlanamamalarının nedeni olarak kayır dışı çalışma ve vatandaş olamama gösterildi.
Raporda mültecilerin ulaşabildiği tek yardım olarak belediyelerin ve Vefa Grupları'nın dağıttığı gıda paketleri gösterildi fakat bunun da sınırlı sayılı ilde mültecilere ve göçmenlere ulaşabildiği aktarıldı.
"100 işçiden sadece 5'i kayıtlı"
İzmir’de farklı iş kollarında çalışan 100 mülteci işçiyle yapılan görüşme sonucunda hazırlanan rapordan kesitler şöyle:
- Anket için görüşülen mülteci işçilerin, 37’si tektil ve kundura atölyelerinde, 13’ü sanayi atölyelerinde, 15’i fabrikalarda, 8’i hizmet sektöründe, 6’si geri dönüştürebilir atık toplamada ve 21’i inşaatlarda çalışıyordu. İşçilerin büyük bir kısmı Suriyeli uyruklu mülteci olmakla beraber, Afganistanlı, İranlı ve Afrikalı işçiler de görüşme yapıldı.
- 100 mülteci işçiden sadece 5 işçi kayıtlı çalıştırılırken geriye kalan 95 işçi kayıt dışı çalıştırılıyordu. Kayıtlı işçilerin tamamı fabrikalarda çalışıyordu. Kayıtlı işçilerin tamamı erkek işçi idi.
- Anket için cinsiyet dağılımına dikkat edilmeye çalışılsa da mülteci kadınların çalışma yaşamına katılım oranının daha düşük olmasından dolayı görüşülebilen kadın işçi sayısı 32'de kaldı.
- Anket için görüşülen mülteci işçilerin 83’ü salgının Türkiye’de etkisini gösterdiği Mart ayında işsiz kaldığını ya da ücretsiz izne gönderildiğini, 8’i çalışmaya devam ettiğini, 9’u ise kısmi zamanlı çalışmaya devam ettiğini dile getirdi.
- Pandemi sürecinde işsiz kalan 83 mülteci işçinin 71’i Mart ayından itibaren 6 aydır çalışmadığını, 8’i 5 ay boyunca çalışamadığını 4’ü ise 4 ay boyunca çalışamadığını belirtti.
- 100 mülteci işçinin sadece 4’ü pandemi sürecinde gelirinin azalmadığını cevabını 13 işçi ise azaldığını belirtti. 83 mülteci işçi ise gelirinin tamamen kesildiğini dile getirdi.
- 100 işçiden sadece 23’ü pandemi döneminde yerel yönetimlerden ya da insani yardım dağıtan derneklerden gelen gıda ve hijyen paketlerinden yararlandıkları cevabını verdi.
- Mülteci işçilerin 83’ü pandemi sürecinde kira ödemelerinde sorun yaşadığını 91’i gıda ihtiyaçların gidermekte sorun yaşadığını, 77 ise fatura ödemelerinin etkilendiğinin cevabını verdi.
İşçiler anlatıyor: Pandemi nasıl geçti?
Yayınlanan raporda mülteci işçilerle yapılan görüşmeler de yer alıyor. Geri dönüşüm işçisi Muhammed pandemide unutulduklarını söyleyerek şöyle konuşuyor:
Pandemi döneminde tamamen unutulduk. Kimse nasıl olduğumuzu nasıl geçindiğimizi sormadı. Bize iki tercih sunuldu 'ya açlıktan öleceksiniz ya da hastalık kapacaksanız'. Çöplerde bazen maske ve eldiven atıkları ile karşılaşıyoruz ama koronaya yakalanmayı göze alarak çöplerden ekmeğimizi çıkarmaya devam edeceğiz.
Koronadan ölmeme şansımız var ama çıkmasak açlıktan öleceğiz. Bizim başka geçim kaynağımız da yok. Aylardır kirayı ödeyemiyoruz. Tek derdim çocuklarıma yiyecek bir şey götürebilmek. Daha önce belediye günlük yemek veriyordu, şimdi o da kesildi. Mülteci derneği sadece bir paket gıda kolisi verdi.
Tekstil işçisi Halil: 5 ay bize ölüm gibi geldi
Pandemi döneminde 5 ay kadar işşsiz kaldım ve bu süre bizim açımızdan açlıkla ölüm arasında bir kalım savaşı gibi geçti. Şimdi toparlanmaya çalışıyoruz ama o da uzun zaman alacak. Ev sahibine ve bakkala borçluyuz. Mesaiye kalmam lazım ki ancak borçlarımızı kapatalım ama işler henüz az. Bazen eve erken gittiğimiz bile oluyor. Biz de destek alabilmiş olsak bu kadar yıkıcı geçmez idi. Çalıştığım atölyedeki Türkiyeli işçiler sigortalı oldukları işçiler hem maaş desteğinden yararlandılar. 'Evde kal' dediler ama bu süreci işsiz kalana sormak lazım. Şimdi de sosyal mesafe diyorlar ama işyerlerinde özellikle makine başındakiler için bu çok mümkün değil. Çoğu işyerinin doğru düzgün bir havalandırması yok.
Tekstil işçisi Leyla: İlk kadınlar gözden çıkarıldı
Kadın olduğumuz için ilk fırsatta gözden çıkarılan biz olduk. Çalıştığım işyeri kısmı olarak da pandemi sürecinde üretime devam etti ama ilk olarak bütün kadın işçileri işten çıkardılar. Erkek işçiler de yarı zamanlı da olsa çalışmaya devam etti. Kadın olduğumuz için bizim ev geçindirme sorumluluğumuz yok mu?
Raporda yer alan çözüm önerileri ise şöyle:
- Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesine (1951) konan coğrafi kısıtlama kaldırılmalı ve sözleşmenin ‘ayrımcılık yasağı’ ilkesi doğrultusunda herhangi bir şart koşulmadan bütün mültecilere statü verilmelidir.
- Mülteci ve göçmen işçilerin sosyal güvenlik kaydı işlemleri kolaylaştırılmalı ve işveren tarafından başvuru yapılmadığı durumunda mülteci ve göçmen işçinin Sosyal Güvenlik Kurumu’na başvurusu yeterli olmalıdır.
- Pandeminin etkilerinin azaltmak için hükümetin hayata geçirdiği sosyal destek uygulamaları mültecileri de kapsamalıdır. Destekler sunulurken vatandaş – mülteci ayrımı yapılmamalıdır.
- Pandemi döneminde mülteci işçilerin yaşadığı kayıpların giderilmesi için hükümetin 6 aylık çalışma ödeneklerinden kayıtsız mülteci işçiler de geriye dönük faydalanmalıdır.
- Pandemi döneminde mültecilerin yaşadığı kayıpların giderilmesi için Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın Pandemi Sosyal Destek Programı kapsamında dağıttığı biner liralık sosyal yardımdan mülteci aileler de faydalanabilmeli.
- Pandemi ile yapılan mücadelenin bulaş tehditlerinin azaltılması için gelir seviyesi bitme noktasında olan mültecilerin temel gıda, dezenfektan ve maske ihtiyaçları karşılanmalıdır.
- Yerel yönetimler, Belediyeler Kanunu’nun 13. maddesinde yer alan hemşehrilik hukuku uyarınca yapacakları sosyal yardımları mültecileri de dahil etmelidir
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz
(HA)