Fotoğraf: osmankavala.org
“Osman Kavala Gezi Davasında beraat verildiğine göre, bu karar üst mahkeme tarafından bozulmadıkça, özgürlükten mahrum bıraktıracak bir sonuç doğuramaz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı varken tutuklama kararı verilmemeliydi. Kavala 15 Temmuz darbe girişimi soruşturmasından en kısa süre de tahliye edilmelidir.”
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sibel İnceoğlu, Osman Kavala’nın tutuklanmasıyla ilgili bianet’e verdiği görüşte bu sözleri dile getirdi.
Gezi Davasından beraat eden Osman Kavala’nın tam da tahliyenin gerçekleşeceği saatte 15 Temmuz darbe soruşturması kapsamında gözaltına alınmasını “En hafif deyimiyle şaşkına çevirici bir gelişmedir” şeklinde yorumlayan İnceoğlu, “15 Temmuz darbe girişimi soruşturması devam etmekte idiyse ve delilleri karartma ya da kaçma şüphesi var idiyse neden bu soruşturmayla ilgili ayrı bir tutuklama kararı mevcut değildi?” diye sordu.
"AİHM, 'Makul suç şüphesi yok' dedi"
Tutuklama kararını eleştiren İnceoğlu şöyle devam etti:
“Darbe girişiminin üzerinden üç buçuk yıldan fazla bir süre geçmişti, bu süre boyunca elde edilememiş bir delil mi aniden tam da tahliye günü ortaya çıktı ve Savcılık acilen gözaltı kararı aldı? Açıkçası bu soruların hiçbirine yönelik makul bir cevap verilemedi. Savcılık ve mahkeme bu sorulara inandırıcı cevaplar vermediği müddetçe gözaltı ve tutuklama kararlarına toplum kuşkuyla bakacaktır.
“Bu aşamada Gezi davasında beraat verildiğine göre, bu karar üst mahkeme tarafından bozulmadıkça, Osman Kavala'yı özgürlükten mahrum bıraktıracak bir sonuç doğuramaz. Fakat 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin yapılan soruşturma özelinde ayrıca değerlendirme yapmak gerekir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ileri sürülen her iki suçlama bakımından da makul bir suç şüphesi bulunmadığı kanaatine varmıştır.
"AİHM bununla yetinmeyip suç olduğu ileri sürülen eylemlerin aslında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde güvence altına alınan hakların olağan kullanımı ya da bir insan hakları savunucusunun normal aktivizminin parçası olduğunu belirtmiştir.
"Tutuklama kararı verilmemeliydi"
“AİHM bir ülke için en ağır karar diyebileceğimiz kararlardan birini vererek, Sözleşmenin 18. maddesi bakımından ihlal vermiştir. Bu madde, bir devletin yetkisini kötüye kullanması ya da yetki saptırması durumunda ele alınan bir maddedir. AİHM bu maddenin ihlal edildiğine istisnai olarak karar vermektedir; daha önce Azerbaycan, Rusya, Ukrayna, Gürcistan hakkında 18. maddenin ihlali kararlarını vermişti. Türkiye de ne yazık ki bu ülkeler arasına katıldı.
“Diğer bir deyişle Mahkeme, söz konusu tutuklamanın amacının bir suçu soruşturmak olmadığı, başka bir amaca ulaşmak için -başvurucuyu susturmak için - tutuklamanın araç olarak kullanıldığı kanaatindedir.
"Bu şartlar altında, hem kendi hukukumuz hem de uluslararası insan hakları hukuku bakımından özgürlüğün kural tutukluluğun istisna olduğu ilkesini dikkate alarak, tutuklama kararı verilmemeliydi. Doğru olan; Osman Kavala’nın 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması bakımından da en kısa sürede tahliye edilmesidir.” (HA)