"Yok mudur sizce on yaşında son kez babasını gören bir çocuğun hayalleri? Babasıyla aynı berbere saç tıraşına giderken, 'Yanlar üstlere göre biraz daha kısaltılsın, böyle daha havalı oluyor benim oğlum' diye tarif edecek bir babası mesela..."
Bu sözleri Türkan Elçi yazdı, 4 yıl önce 28 Kasım'da kaybettiği Tahir Elçi'nin oğluyla çekilmiş fotoğrafının altına...
Dün (28 Kasım) dördüncü yılına girdi Tahir Elçi'nin Dört Ayaklı Minare'nin altında katledilişi. Elçi'yi anma haftası etkinlikleri kapsamında tarihi Hasan Paşa Hanı'nda fotoğraf sergisi yapılacaktı; Diyarbakır Vakıflar Bölge Müdürlüğü yapılan başvuruyu, "müşteri yoğunluğu" gerekçesiyle reddetmesiydi eğer...
Engellenen sergide içinde Tahir Elçi'nin de olduğu her fotoğrafın altında, onun yaşamında yolunun kesiştiği birçok kişinin kısa metinleri vardı.
Tahir Elçi anısına sergideki kimi fotoğrafları paylaşıyoruz...
Oya Baydar: Belki de ilk kurşun Cizre'de saplanmıştı kalbine
"Belki de ilk kurşun Cizre'de saplanmıştı kalbine, belki o rezil ve meşum televizyon programında linçe uğratılırken, belki çok daha öncelerde, bir daha yaşanmaz diye düşünüp beterlerini yaşadığımız 90'larda, 2000 başlarında köy köy, mezra mezra gezip dilsizlerin dili, çaresizlerin çaresi olmak için çırpındığın günlerde. Ama öldürücü darbe, dört ayaklı minarenin altında, tam da "çatışma istemiyoruz" dediğin, ve tam da çatışma istemediğin için geldi..."
Türkan Elçi: On yaşında kocaman bir adam olmuşsa bir çocuk...
"Yok mudur sizce on yaşında son kez babasını gören bir çocuğun hayalleri? Babasıyla aynı berbere saç tıraşına giderken, “Yanlar üstlere göre biraz daha kısaltılsın, böyle daha havalı oluyor benim oğlum,” diye tarif edecek bir babası mesela... Ta ki yanlardan biraz daha kısa, üstler biraz daha uzun, böyle daha havalı oluyorum diyesiye kadar. Çünkü çak çak çaklayan makasın sesi, yani akıp geçen zamanın sesi, gidenlerin bir daha dönmeyeceklerine kani olmanın belki de tesellisi.
"On yaşında kocaman bir adam olmuşsa bir çocuk, dünya berber dükkânı kadar daralır, günden güne içinde biriktirdiği yalnızlığının müsebbibine belki de nefreti çoğalır. Hele bir de yanında bir gölge gibi dolaşan annenin yüzünde hüzünlü çizgiler mütemmim cüzü olarak çoğalıyorsa, gerilerden ilerilere o çizgilerin acısından başka ne kalır? Gecenin gündüze, gündüzün geceye bağlandığı zamanın boşluğunda, doğduğu evin kilometrelerce uzağında, sessizlik sadece biraz sessizlik istenen günlerin sabahında akşamında yedi yabancıdan dökülen ‘ Aaa biz senin babanı tanıyoruz, ...’ bir minare öyküsünün cümlelerinin tekerrüründen, çocuğa hüzün ve gururdan mürekkep bir hatıradan başka ne kalır."
Karin Karakaşlı: Kavimdaşlar birbirini gözünden tanır
"Kavimdaşlar birbirini gözünden tanır. Onu, kederli ve bir o kadar da inançlı bakışında taşıyandır. Yükünü sırtlayandır. Hrant Dink ve Tahir Elçi tarihin tekerrüründen acıları yeniden yaşatmayı, zulmü kopyalamayı anlamaya inat, başka türlü bir hayatın emekçileridir"
Murat Bayram: Bir annenin gözyaşlarında kaybetti son çırpınışını
"Li Cizîra Botanê, kevokekê lê nêrî ku çar hêkên di hêlîna wê de derizî ne. Roja derketina çîçokan bû. Hêkek şikest, kenek jê firîya çû Şingalê di hêsrên dayikekê de xeniqî." (Cizresinde bir güvercin yuvasındaki dört yumurtanın çatladığını görür. Gün yavruların çıkma günüydü. İlk çatlayan yumurtadan bir gülücük çıkıverdi. Şengal'e doğru uçtu. Orada bir annenin gözyaşlarında kaybetti son çırpınışını...)
Muharrem Erbey: Kayıpların akıbetini en iyi bilenlerdi
"Tahir gözaltındaki kayıpların akıbetini, neden kaybolduklarını en iyi bilenlerdi, onların dipsiz bir kuyuya veya bir kuyuya elbiseleriyle üst üste atıldığını, elbiselerinin kemiklerine yapıştığını da en iyi bilenlerdendi..."
Mustafa Orman: Şimdi koca adamlar, kadınlar ağlasın dursun
"Uzun uzadıya dünyaya kahırlandım. Elimin öfkesini cebimde sakladım durdum...Felaketimizin dizlerinde kaldım. Sebep olanlarımızı nesnelerimizde de gördüm. Şimdi bizden içerli koca adamlar, kadınlar ağlasın dursun..."
Abdullah Aren Çelik: Kutsal ateşi, yangını olmuştu bir kavmin
"Genç avukat bütün bu yaşanan kötülüğün tanığıydı, cebinden not defterini çıkardı, 'Kutsal ateşi, yangını olmuştu bir kavmin' diye yazdı."
Cihan Ülsen: İyilikle kalın...
"İyilikle kalın. Şirazeden çıkmış bir dünyaya muhatap kılınırken iyilik, bir fotoğrafta asılıdır şimdi. Su yasaklanabilir susuzluk asla, cümlesine 'Ruhları zehirleyerek öldürme, suç çetelesinde neden yer almıyor?' soru cümlesine... " (RT)