Haberin Kürtçesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 142 yıl hapis istemiyle tutuklu yargılandığı ana davanın duruşması başladı.
Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülen duruşmaya Demirtaş, tutuklu bulunduğu Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.
Demirtaş, sözlerine geçtiğimiz hafta yaşamını yitiren HDP Mersin eski Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat’ı anarak başladı.
Ardından savunmaya geçen Demirtaş, tutukluğunun hukuka aykırı olduğunu söyledi.
Demirtaş, savunmasına şu sözlerle devam etti:
“Yargı bazı davalarda çok hassas!”
“Mahkeme beni, hukuka aykırı bir şekilde tutuklu olarak yargılıyor. Tutuklu yargılama esas, tutuksuz yargılama istisnaymış gibi bir hava yaratılıyor. Tutuklu yargılama, sadece siyasi davalarda esas haline gelmiş durumda.
“Tecavüzcüler, hırsızlar, gaspçılar ve özellikle güvenlik personeliyle ilgili davalarda, yargı çok hassas. Daha bir kaç ay önce Diyarbakır’da bir parkta, Recep Hantaş isimli bir genç, bir güvenlik personeli tarafından hiç yere öldürüldü.
“O güvenlik personelinin çocuğu, babasının serbest bırakılması için CİMER’e bir mektup yazıyor.
“CİMER bu dilekçeyi, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına gönderiyor. Başsavcılık, dilekçenin geldiği gün, tahliye talebinde bulunuyor. Mahkeme aynı gün, daha yargılanması başlanmamış olan güvenlik personelini tahliye ediyor.
“CİMER üzerinden perspektif veriliyor”
“Dolayısıyla Türkiye’de yargı, öyle sanıldığı gibi tutukluluğu esas olarak kabul etmiyor. Gerektiğinde, böyle işliyor işte.
“Tabii ki benim ailem de partim de CİMER’e başvurmadı, başvurmayacak. Ama mahkemeye CİMER üzerinden, hatta başka kanallar üzerinden, davamla ilgili perspektifler geliyordur.
“Ankara Adliyesi gözlerimi yaşartıyor”
“Ali Babacan ile ilgili soruşturma talebi konusunda, Bülent Arınç’ın TV’de yaptığı, savcılara yönelik adeta tehdit içeren açıklamadan bir gün sonra, soruşturmaya yer olmadığı kararı verildi.
“Gözlerimizi yaşartacak kadar adalet uygulanıyor Ankara Adliyesi’nde. Sanki ben bu şekilde tutuklu yargılanıyorum da, Türkiye’deki bütün dosyalarda tutuklu yargılama esas olarak kabul ediliyormuş gibi sanılmasın. Tutanağa geçmiş olayım.
“Külliye’den temsilciler gelsin”
“AİHM bir kararında, tutukluluğumun siyasi faaliyetlerimi engellediği, siyasi amaçlarla olduğunu tespit etmişti. 18 Eylül’de Strasbourg’da, AİHM Büyük Daire önünde bu dava tekrar görülecek.
“Bu mahkemedeki dosya, çok daha kapsamlı bir şekilde, biz ve Adalet Bakanlığı tarafından, karşılıklı olarak masaya yatırılacak. Orada ilk kez gerçek muhataplarım, Adalet Bakanlığı var. Burada siz varsınız ve sanki yargılama yapılıyormuş gibi oluyor.
“Strasbourg’da, tam da olması gerektiği gibi, bir tarafta Adalet Bakanlığı’nın yetkilileri, bir tarafta ben ve avukatlarım… Burada da olması gereken bu. Adalet Bakanlığından temsilciler, Külliye’den temsilciler savcılık makamına otursaydı gerçekçi bir görüntü oluşurdu.”
“Meclis’teki görevimden alıkoydunuz”
“Tutuklu yargılamak suretiyle beni TBMM görevlerimden ve faaliyetlerimden alıkoydunuz.
“AİHM ve AYM’de tutanağa geçmesini istediğim bazı bilgiler var. Tutuklu olduğum süre zarfında milletvekilliği görevimi, eşgenel başkanlık görevimi sürdürdüğüm dönemde parlamentoda hangi faaliyetler yapıldığı ve benim bunların kaçından mahrum kaldığıma dair resmi bilgileri avukatlarım dosyaya sunacak.
“Yine tutuklama gerekçesinde ‘Sanık 19 Nisan 2016 Meclis Grup Toplantısı’nda yapmış olduğu konuşmada ‘Tek bir arkadaşım kendi ayağı ile ifade vermeye gitmeyecek. Nasıl götürüyorlarsa kendileri bilirler. Bu iş öyle kolay olmayacak. Zannediyorlar ki dokunulmazlığı kaldırırız, tereyağından kıl çeker gibi bunları mahkeme önüne atarız. Yok öyle yağma’ şeklindeki açıklamaları ve mahkeme huzurunda önceki açıklamalarının tamamı göz önüne alındığında adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı kanaatindeyiz.
“Bugüne kadar ne yargılandığım bir mahkeme ne beni tutuklayan Sulh Ceza Hakimi ne itirazımızı değerlendiren 7. Ağır Ceza Mahkemesi ne AYM buna dayanarak, tutukluluğun devamı ve adli kontrol şartlarının yetersiz kalacağını yazmamıştı.
“Yeni icatlarda bulunuyorsunuz”
“AİHM kararlarında 'tutukluluk devamı ile ilgili somut ikna edici ve kişiselleştirme yani sanıkla doğrudan bağ kurma olmadığı müddetçe tutukluluk devamına karar verilemez' dediği için siz yeni bir şey icat ettiniz. 18 Eylül’de Strasbourg’da yapılacak AİHM duruşması öncesi kendinizce yeni gerekçe yazmış oldunuz.
“Ben heyetinizi şahsınızı her seferinde tenzih ederek belirttim. Ama bu karar tarafsız olmadığınızı, politik tutum almaktan çekinmeyeceğinizi gösterdi. AKP’ye söylediğim cümleyi üstünüze alınmışsınız. Üstelik de savcılara hitaben söylemişim. Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi 3 buçuk yıl sonra böyle bir konuşmayı neden üstüne alındı. Merak ediyorum.
“Ben tutuklu değilim aynı zamanda hükümlüyüm. Adli kontrol şartı uygulanamaz çünkü ‘kendi ayağımızla ifadeye gitmeyeceğiz, kaçacağız’ mı demişiz? ‘Bizi zorla getirme kararı alacaksınız’ demişiz. Siz ne yaptınız? Tutukladınız.
“Tutukluğumda nasıl bir kamu yararı var”
“Seçmenlerimin, milletimin onurunu koruyacağım. Hiçbir şey yazmayabilirsiniz ama benim kaçacağım şeklindeki gerekçeleri yazmamanızı şahsi olarak istiyorum. Başka gerekçeleri yazabilirsiniz. İstirham ediyorum, yapmayın böyle.
“Beni Yunanistan sınırından öteye bıraksanız, kaçmam. Bizi buraya atanlardan hesap sormak için gelirim.
“Ben burada ‘siyasi rehine’ olarak tutuluyorum. Beni burada tutmanızda hangi kamu yararı var?"
"Beni durdurabilmek için azami çaba sarf ettiler"
Demirtaş, duruşmanın öğleden sonraki oturumunda şunları söyledi:
“Siyasetçinin önünü tıkamak, söz söylemeyi suç saymak, ‘Sayın Öcalan’ demeyi terör propagandası saymak; barış süreci olsun, müzakere olsun demeyi terör propagandası saymak. Bunları yapmak şiddeti teşvik etmektir asıl.
"O gün 100 bin kişilik miting yapılmış. Benden başka en az 10 kişi konuşmuş. Ben de konuşmuşum. Aşağı yukarı aynı şeyleri ifade etmişiz. Konuşmacılar Sayın Öcalan demiş, müzakere olsun demiş ama bir tek bana fezleke hazırlanmış. İlginç değil mi? Ben partime eş genel başkan olduğumdan bu yana, kesintisiz bir şekilde birileri beni, yargı eliyle durdurabilmek için azami çaba sarf etti.
“Siyasetçi, canların feda edilmesini beklemez”
“Barış süreci başarılı olsaydı o günden bugüne yaşanan hiçbir acı yaşanmayacaktı. Binlerce insanın canı kurtulurdu.
"Siyasetçinin işi, canların feda edilmesini izlemek değildir. Durdurmaktır, çözmektir. Biz bunu yapmaya çalıştık.
"Sırrı Süreyya Önder, hapiste. İdris Baluken, duruşma salonunun biraz ilerisinde, hapiste. Yüz yüze anlatmaya çalıştık. Hükümetin bilgisi ve çıkmış olan bir yasanın sağladığı güvenceyle bu görüşmeleri mi yapmak doğru yoksa pençe harekatı yapmak mı?
"Kimse ölmeden sonuç alınacaksa sorunu konuşarak, müzakere ederek çözmek daha erdemli bir tutum değil mi?
“Türkiye demokratikleşmeye odaklanmalı”
“Yerel seçimler bitmiştir. Türkiye demokratikleşmeye, yeni anayasaya ve barışa odaklanmalıdır. HDP de ben de seçmenlerimiz de kim ki demokrasiden yana tutum alırsa onun yanında yer alma konusunda kararlı olacağız. Bütün partileri de, parlamentoyu da bu şekilde dikkatle izlemeye devam edeceğiz.
"Ne cumhur ittifakının, ne de millet ittifakının parçası değiliz. Demokrasinin yanındayız. Kim ki demokrasi konusunda samimi, ciddi, somut, hızlı adımlar atar ve yanında durursa, seçmenlerimizle birlikte oraya doğru on adım atarız.
Saat 18.10 itibariyle duruşma, Demirtaş'ın savunmasıyla devam ediyor. (RT/EKN)