Fotoğraf: bilgi.edu.tr
Nihat Hatipoğlu'nun, canlı yayında bir çocuğun dinini değiştirmesi ile ilgili olarak, Bilgi Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü'nden Prof. Mesude Atay, çocuğun toplum önünde taahhüt vermesinin onun omuzlarında, psikolojisinde ayrı bir yük oluşturacağını belirtti.
İlahiyatçı ve Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Hatipoğlu, İstanbul Sultanahmet Meydanı'nda yaptığı ve televizyondan canlı yayınlanan iftar programında, 13 yaşındaki Ermeni bir çocuğun dinini değiştirmiş ve çocuk canlı yayında Kelime-i Şehadet getirmişti.
Dinini değiştirdiği 21. kişi olduğunu belirten Hatipoğlu ayrıca birkaç kez çocuğun ailesinden izin aldıklarını ifade etmişti.
Prof. Mesude Atay, programda yaşanan olaydan reyting adına biraz kurgu kokusu aldığını belirterek olayı çocuk hakları ve çocuk gelişimi açısından değerlendirdi.
Nihat Hatipoğlu, canlı yayınlanan programında bir çocuğun dinini değiştirmişti.
"13 yaşındaki bir çocuk için yeni kavramlar"
Atay, bir gelişimci olarak 12 yaşından önce din öğretiminin çocuk hakkı ihlali olduğunu düşünüyor.
"13 yaşında bir çocuktan söz ediyoruz burada. Tam olarak zihinsel düşünce fonksiyonlarında, soyut döneme gelemedi. Soyut kavramları içselleştirmesi çok zor.
"Çocuk gelişimi açısından baktığım zaman gördüğüm şu ki henüz soyut düşünme döneminde, öteki dünya, din, cennet, cehennem - ki Hatipoğlu da programda bunu çok vurguladı- Müslümanlığa göre ölümden sonra dirilme ve hesap verme gibi konulara çok değindi programda.
"Bu kavramlar henüz 13 yaşındaki bir çocuk için çok yeni kavramlar. Henüz soyut düşünme döneminin olgunlaşmadığı, yeni başladığı bir süreç. Dolayısıyla biz bu çocukta tam olarak doğru karar verme sürecini göremeyiz.
"Her türlü ehliyet alma, seçime katılma, evlenme gibi şeyler 18 yaşından sonra olmalı. Hem biyolojik olgunluk hem doğru karar verme açısından. Sonuçta doğru karar verebilme, analiz yapabilme, neden/sonuç ilişkisi kurabilme becerisi çok önemli. Dolayısıyla din değiştirme konusu da doğru karar vermeyi gerektiren bir şey."
"Çocuğa toplum önünde taahhüt verdirildi"
Öte yandan bunu topluluk ve ekran önünde yapmanın çok sakıncalı bulduğunu belirtiyor Prof. Atay.
"Henüz olgunlaşmamış, doğru karar verme aşamalarına, olgunluğuna gelmemiş bir çocuk için toplum önünde din değiştirmek çocuğun omuzlarında, psikolojisinde ayrı bir yük oluşturacaktır. Çünkü bir taahhüt veriyor toplum önünde. Bu da büyük olasılıkla çok ciddi anlamda çocukta bir takım ruhsal sıkıntılara yol açacaktır.
"Ergenlik anıları önemlidir"
"Bir de ergenliğin farklı özelliklerinden biri kimlik arama sürecidir. Ergen sürekli kendisine şu soruyu sorar. "Ben kimim?" "Ben kimim?" sorusu içinde din de vardır. Dini de sorguladığı bir süreçtir. Bu süreçte henüz sorgulamayı tamamlamadan buna toplum önünde karar vermek ve omuzlara çok büyük bir sorumluluk yüklemek ergenliğin dürtüsel gelişimine uygun ortaya çıkarabileceği bir takım çatışmaları bastırmak olacaktır.
"Belki ergenlik döneminde yapacağı hoş bir çılgınlık bile -ki bu ergenin kimlik gelişimi için çok önemlidir- yapamayacak. Ergenlik anıları önemlidir. Yani ergenliğini yaşayamayacak çocuk. Bu da ruhsal ve davranışsal problemler yaratacaktır."
"Çocuğun aklı, geçmiş kültürü yok sayıldı"
Çocuk hakları açısından ise ekran başında yaşanan olayda medyanın çocuğu nesneleştirdiğini söylüyor Mesude Atay.
"Ve Nihat Hatipoğlu kendisiyle de övündü fark ettiyseniz ekran önünde. Dinini değiştirdiği 21. kişi diyerek, bunu kendisine bir övünç kaynağı olarak gösterdi. Yani kendisine de bir şekilde cennet kapılarını araladı.
"Böyle baktığımızda çocuk nesneleşiyor toplum önünde.
"13 yaşındaki A. değil, aslında 13 yaşında Ermeni bir çocuk, ama bir nesne. O çocuğun ruhu, bedeni, aklı geçmiş kültürü vesaire bunlar yok sayıldı."
"Hatipoğlu çocuk haklarını ihlal etti"
Diğer taraftan gerçekten farklı dinlerdeki diğer ergenlere de "var olmak" ve görünür olmak için de bir model oluşturduğunu aktarıyor Prof. Mesude Atay.
""O Ses Türkiye"ye katılmak çocuklar arasında inanılmaz bir ilgi yoğunluğu getirmişti. Ve aileleriyle birlikte yollara düşmüşlerdi. Bunun "O Ses Türkiye"den çok da farkı yok bence.
"Nihat Hatipoğlu 13 yaşında bir çocuğu aldı, orada da bir anda ünlü yaptı. Popüler kültüre de hizmet etti çocuğu nesneleştirerek.
"Mahremiyet ve kimlik korunmalıydı"
"Bu çocuğun kararı yönlendirme olabilir, gerçekten çocuk toplum içinde aidiyet duygusunu yaşayamıyor olabilir. Aidiyeti kazanmak açısından da böyle bir şey yapmış olabilir.
"Çocuğun gerçekten kafası karışıktır din konusunda. Bunu daha gizli ve örtülü, basına kapalı bir şekilde yapıp çocuğun mahremiyetini ve kimliğini koruyarak yapabilirdi. Ve çocuk bunu deneyebilirdi.
"Biliyoruz ki bugün pek çok insan 40-50 yaşında dahi ateist olabiliyor, din değiştirebiliyor, deist olabiliyor. Bunlara saygı duyuyoruz. Bu açıklamalarım din değiştirmeye saygısızlık olarak algılanmamalı. Bu açıklamanın sadece kaç yaşında, nerede ve nasıl yapıldığı çok önemli."
"Bilişsel fonksiyonları göz ardı ediyoruz"
Hatipoğlu'nun ekranlarda çocuğun ailesinden izin aldıklarını belirtmesini ise şöyle değerlendiriyor Mesude Atay:
"Bu işin ailenin iznini aldık diyerek yapılması da şuna benziyor; '13 yaşında, ailesinin onayını aldık, evlendirelim o halde.' Bu onunla aynı kapıya çıkıyor bir bakıma aslında.
"Bilişsel fonksiyonları çok göz ardı eden bir toplumuz. Görünür olanları kabul ediyoruz hep. Ergenini, çocuğun zihninin nasıl çalıştığı üzerine çok kafa yormuyoruz. Zaten çocuk hakları kavramı da oradan çıkmıştır; gelişimleri farklı, algılamaları farklı ve bunun bir hiyerarşisi var. Bu basamakları da göz ardı ediyoruz." (AÖ)