Haberin İngilizcesi için tıklayın
Ağır çalışma koşullarının düzeltilmesi ve iş cinayetlerinin önüne geçilmesi için 3. Havalimanı şantiyesinde protesto düzenleyen 1'i tutuklu 61 kişinin yargılanmasına Gaziosmanpaşa 14. Asliye Ceza Mahkemesi'nde devam edildi.
Yargılama adliyedeki duruşma salonlarının kapasitesinin çok az olması nedeniyle, yine adliye yemekhanesinde yapıldı.
5 Aralık'ta 2018'de görülen ilk duruşmada mahkemenin geçici hakimi Ayhan Arduç avukatların derhal beraat talebini reddederek, tutuklu ve tutuksuz işçilerin savunmalarını dinlemiş, 31 tutuklu işçiden 30'unu adli kontrol şartıyla tahliye etmişti.
TIKLAYIN - 31 Havalimanı İşçisinden 30'u Tahliye Edildi
Bugün görülen duruşmada ise Aralık ayındaki duruşmada savunma yapmayan işçiler savunmalarını yaptı.
Duruşmaya yargılanan işçilerin yanı sıra işçilerin aileleri ve gazeteciler katıldı. Duruşma salonunda silahlı polisler bekledi.
Ara kararını açıklayan mahkemenin hakimi Elif Tanyeri Özgilik, bir önceki duruşmada adli kontrol kararıyla serbest bırakılan işçilerin adli kontrol kararlarının kaldırılmasına karar verdi. Duruşma 26 Haziran saat 9.30'a bırakıldı.
Beydilli: Demokratik hak arama çalışması
Savunmalara geçilmeden önce söz alan işçilerin avukatlarından Songül Beydilli işçilerin eyleminin demokratik hak arama çalışması olduğunu belirterek, eylemin düşünce özgürlüğü olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Olayın bu kadar büyümesinin nedeninin havalimanını hükümetin prestij çalışması olarak nitelemesi olduğunu söyleyen Beydilli, hükümetin havalimanı inşaatın belirlenen tarihte yetişmemesinin sorumlusu olarak işçileri gördüğünü söyledi.
"Dava süreci hukuki süreç olmaktan çıkıp her türlü hukuksuzluğun yaşandığı bir süreç oldu. Önceki duruşmada alınan sanık beyanlarına göre aslında işçilerin değil, havalimanı yöneticilerinin yargılanması gerekiyor.
"İşçilerin hak arama çalışması, kolluk kuvvetlerinin aşırı ve orantısız müdahalesiyle kesildi. Hazırlanan iddianame hukuki dayanaktan uzak, bir çorba gibi. Hiçbir somut delile dayanmıyor.
"İşçilerin ifadeleri müdafi avukatlar olmadan baskı altında alınmış. Yapılan eylem iş kanunu gereğince yapıldı. Eğer iş yerinde iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri alınmamışsa işçilerin eylem yapma hakkı vardır.
"Ayrıca bu eylem bir sendikal eylemdir. Burada sendikal hakların da yargılanması söz konusudur."
Beydilli ayrıca işçilerin tutuklanma nedeninin hükümetin projesinde eylem yapmaları olduğunu belirterek derhal beraat talebinde bulundu.
Ünder: Müşteki Gür, işçilerden şikayetçi olmadı
Beydilli'nin ardından söz alan avukat Mürsel Ünder ise Şubat 2019 tarihli ikinci bir iddianame düzenlendiğini ama düzenlenen iddianamede müşteki konumundaki Ali Gür'ün işçilerden şikayetçi olmadığını belirtti. Suç unsurları oluşmadığı gerekçesiyle derhal beraat kararı verilmesini talep etti.
Usule ilişkin taleplerin ardından hakim işçilerin savunmalarını dinledi.
Avukatlarla hakim arasında vekalet tartışması
İlk olarak konuşan havalimanı işçisi Mehmet Demir iddianamede belirten suçlamalarla alakasının olmadığı söyledi.
Eylemlerin başladığı günü anlatan Demir şöyle konuştu:
"Sabah 07.00 civarında görev yerime gitmek için servis araçlarının geldiği noktada toplandık. Yağmur yağıyor ve onlarca kişi servis araçlarının gelmesini bekliyordu. Servislerin yetersizliğinde işçiler yağmur altında bekledikleri için bir anda şikayet etmeye başladılar.
"Olaylar başladığında ben kimsenin şantiyeye veya etraftaki araçlara zarar verdiğini görmedim. İddianamede iddia edildiği gibi bir Whatsapp gurubuna dahil edilmedi ki öyle bir guruptan yeni haberim oldu. Suçlamaları kabul etmiyorum."
Savunma sırasında hakim Demir'e "Yargılama sonucunda ceza çıkması halinde suçtan dolayı maddi zarar görenlerin zararını karşılamayı kabul ediyor musun?" diye sordu. Avukatların soruya müdahale etmesi üzerine işçilerin avukatları ve hakim arasında vekalet tartışması çıktı.
Bazı işçilerin avukatları olmadığının anlaşılması üzerine salondaki avukatlar avukatı bulunmayan işçilerin savunmaları üstlenmek istedi. Hakim avukatlardan bu yönde vekalet talep etti.
İşçiler HAGB'yi bilmiyor
Savunma yapan bir başka işçi Sabri Dik'in savunması sırasında ise yine hakim ve avukatlar arasında HAGB tartışması yaşandı. Hakim'in HAGB'yi kabul edip, etmediğini sorması üzerine, işçilerin HAGB'nin ne anlama geldiğini bilmediklerini söyleyen avukatlar, müdahalede bulunmak istedi. Yine vekalet tartışması yaşandı. Hakim HAGB'nin anlamını savunma yapan işçilere açıklamaya başladı.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB)Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği takdirde, kişi beş yıl içinde kasten yeni bir suç işlemezse hüküm ortadan kaldırılıyor. Ceza Muhakemesi Kanunu madde 231’deki düzenlemede şu ifadeler öne çıkıyor. “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir. Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar.” |
Hakim kolluk ifadesini okudu, tartışma çıktı
Dik'ten sonra söz alan Tuncay Yalçın'ın savunması sırasında ise hakim Yalçın'ın kolluk ifadesini okudu. Kolluk ifadesinin okunmasına karşı çıkan avukatlar bu durumun yasalara aykırı olduğunu belirterek duruma itiraz etti.
"Kolluk beyanı yasadışı delildir. Kolluk kuvvetleri ifadelerin avukat huzurunda alınmasını engellendiği için bu ifadelerin burada okunması kanunsuzdur. İtiraz ediyoruz."
Avukatların bu talebi hakim tarafından reddedildi.
"Yargılanması gerekenler havalimanı yöneticileridir"
Tuncay Yalçın'ın savunmasının ardından Yasin Yalçın savunma yaptı. Üstüne atılı suçları kabul etmeyen Yalçın şöyle konuştu:
"Havalimanı inşaatında çalışan bir servis şoförü olarak sabah işçilerin servise binmek için nasıl bir çaba harcadığını ben biliyorum. Oradaki işçilerin yağmurun altında ne kadar kötü bir durumda beklediklerini ben biliyorum. Asıl yargılanması gerekenler buradaki işçiler değil havalimanı yöneticileri ve müdürleridir. Bütün müdürlerin ve yöneticilerin yargılanmasını talep ediyorum.
"Şu an yargıladığınız işçilerin haklı olduğunu biliyorum. Servis alanından yolcularımı alıp işe götürdüm. Geri geldiğimde işçiler eylem yapmaya başlamışlardı. Yaşanan haksızlık ve hukuksuzluk karşısında ben de onlara katıldım. Oturduklarında oturdum, yürüdüklerinde yürüdüm.
"Kamptaki kötü çalışma koşullarını daha önce defalarca yöneticilere söyledik. Yatakların yatılamaz halde olduğunu defalarca söyledik. Taleplerimiz hiçbir zaman dikkate alınmadı, karşılanmadı. Ciddi hastalıklar geçirdik. Havalimanı yönetimi biz yatak veremeyiz dediler. Dışardan yatak getirmek istediğimizde dışardan içeriye getirmenin yasak olduğunu söylediler.
"Bu çalışma koşullarında işçiler aldıkları eylem kararında tamamen haklıdırlar. Görevli askerlerimize ya da kamu malına zarar veren hiçbir arkadaşımız olmamıştır. Suçlamaları kabul etmiyorum."
Kolluk ifadesi tartışması
Bir başka işçi Gürgün Işık'ın savunması sırasında hakim yine Işık'ın kolluk ifadesini okuyunca avukatlar ve hakim arasında tekrar tartışma yaşandı. Avukatların itirazlarını hakim reddetti.
Bunun üzerine Songül Beydilli kolluk ifadelerinin müdafii avukat olmadan alındığını söyledi. "Sizin burada sanıkların savunmalarını okumanız hukuksuzdur. Söz konusu ifadeler baskı altında verildi. Tutanaklar okutulmadan imzalatıldı" diyen Beydilli'nin talebi hakim Elif Tanyeri Özgilik tarafından yine reddedildi.
Adli kontrol kaldırıldı
Savunmaların ardından avukatlar ve işçiler taleplerini sıralarken elektriklerin gitmesi üzerine duruşmaya yarım saat ara verildi. Verilen aranın ardından işçiler ve müdafi avukatlar tüm adli kontrol kararlarının kaldırılmasını ve işçilerin duruşmalardan vareste tuttulmalarını talep etti.
Kararını açıklayan mahkeme çalışma ve aile hayatları adli kontrol nedeniyle zarar gören 67 işçi ve sendika yetkilisinden 64'ü hakkında tüm adli kontrol kararlarını kaldırdı.
Mahkeme ayrıca biri yabancı uyruklu üç işçi hakkında ise yakalama kararı verdi.
Mahkeme bazı işçilerin savunmalarının alınamaması ve HAGB beyanlarının eksik olması nedeniyle işçilerin duruşmalardan vareste tutulmaları taleplerini reddetti.
Bir sonraki duruşma 26 Haziran saat 9.30'a bırakıldı.
Ne olmuştu?
Güvencesiz çalışma şartlarını, barınma ve servis sorunlarına ek olarak yemekhanede yaşanan sıkıntıları ve yaşanan iş cinayetlerini protesto eden 3. Havalimanı işçilerinin eylemi üzerine 14 Eylül 2018'de polis ve jandarma havalimanının Akpınar yerleşkesine girmiş ve biber gazıyla işçilere müdahalede bulunmuştu.
Sabaha karşı ve daha sonrasında yerleşkeye yapılan baskınlarla 537 işçi gözaltına alınmış, çıkarıldıkları mahkemelerde ise 31 işçi tutuklanmıştı. Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı ise bu işçilerden 61'i için iddianame hazırlamıştı.
İddianamede işçilere 'görevi yaptırmamak için direnme, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali, kamu malına zarar verme, toplantı ve yürüyüşlere silah veya 23. maddede belirtilen aletlerle katılma ve mala zarar verme' suçlamaları yöneltilmişti. (HA)