* Çizimler: Murat Başol
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu’ndan (HHB) altısı tutuklu 20 avukatın yargılandığı davanın üçüncü sıralı duruşmalarının ilki bugün Silivri Kampusundaki İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Mahkeme sanık avukatlarının tüm taleplerini reddetti, esas hakkında savunmaların alınması için duruşma yarın devam edecek.
Mahkeme heyeti: Başkan: Akın Gürlek, üyeler: Ferhat Gülbağça ve Ferhat Şahin; savcı: Alaattin Çolak
İlk duruşması 10 Eylül 2018’de görülen davada savcı 21 Şubat’ta esas hakkındaki mütalaasını vererek tüm sanıkların “silahlı terör örgütü üyeliğinden” cezalandırılmaları istemişti.
TIKLAYIN - 20 Sanıklı, 70 Klasörlü Avukat Davasının 6. Ayında 4 Sayfalık Mütalaa Verildi
Tutuklu avukatlar, yargılamadaki hukuksuzluklara dikkat çekmek için 54 gündür açlık grevinde. Açlık grevindeki avukatlar ve tutuklu bulundukları hapishaneler şöyle: Aycan Çiçek (Düzce), Aytaç Ünsal (Burhaniye), Behiç Aşçı ve Selçuk Kozağaçlı (Silivri), Engin Gökoğlu (Tekirdağ).
Mahkeme salonunda avukatların açlık grevinde olduğu da gözönünde bulundurularak sağlık ekipleri hazır bulundu.
16 baro başkanı duruşmada
Avrupa Demokrat Avukatlar Birliği (AED) ve Dünyada İnsan Hakları ve Demokrasi İçin Avrupalı Avukatlar Birliği'nden (ELDH) avukatlar ile İtalya, Belçika, Almanya, Fransa ve Yunanistan'dan avukatlar da duruşmayı izlemek üzere Silivri'de.
Duruşmayı CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker, Ali Haydar Hakverdi ve Mahmut Tanal da izledi.
Bugünkü duruşmaya tutuklu sanıklar ile tutuksuz sanıklardan Ahmet Mandacı, Zehra Özdemir, Ezgi Çakır, Didem Baydar, Ayşegül Çağatay ve avukatları ile 16 barodan baro başkanı katıldı.
“Acilen karar vermeye çalışıyorsunuz”
Sabah 10.16’da başlayan duruşmada mahkeme heyeti başkanı Akın Gürlek hemen tutuksuz sanıkların savunmalarına geçmek isteyince sanık avukatları itiraz etti. Henüz deliller tartışılmadan ve tanık beyanları incelenmeden hemen savcıdan mütalaa istenmesinin usule aykırı olduğunu belirttiler.
Salona getirilen tutuklu sanıkların etrafını jandarma görevlilerinin sarmasına avukatları itiraz etti, mahkeme, jandarma görevlilerinin sanıkların etrafında değil, yanında durmasına dair ara karar aldı.
İlk olarak söz alan İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel, mahkemenin adil yargılama hakkının ihlal ettiğini söyledi:
“Acilen bir karar vermeye çalışıyorsunuz ama meslektaşlarımız adil yargılamayı hak ediyor. Kovuturmanın genişletilmesi taleplerine dair karar vermeden nasıl olur da savcıdan mütalaa istersiniz?”
“Delilleri toplayan polisler dinlensin”
Avukat Atıf Şeker de savunma hakkının elinden alındığını ifade etti: “Dijital deliller tek başına delil değildir, birbirini tekrarlayan 787 sayfalık ifade de öyle…”
Avukat Şeker, dijital delillerin ne şekilde toplanıp değerlendirildiğini tartışılması için delilleri toplayan kolluk görevlilerinin tanık olarak mahkemeye çağrılmasını talep etti. Ayrıca kovuşturmanın genişletilerek yeniden mütalaa alınmasını istedi.
“Adil yargılanmak için açlık grevindeler”
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, adil yargılama hakkının ihlal edildiğini ifade etti:
“Celse arasında zorla alınmış mütalaaya savunma istenmesi, yargılama hakkında fikir veriyor. Buradaki sanıklar sadece adil yargılama talebi için açlık grevi yapıyor.”
Mahkeme tüm talepleri reddetti
Mersin Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğan, Aydın Baro Başkanı Gökhan Bozkurt, Adana Baro Başkanı Veli Küçük ve Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın da kovuşturmanın genişletilmesi taleplerinin dikkate alınmasını istedi.
Avukat Aydın, Selçuk Kozağaçlı’nın Temizöz davasında Diyarbakır’da bulunduğunu, Diyarbakır Barosunun da onun yanında olduğunu belirtti.
Ancak mahkeme “delillerin toplanmış olması ve mütalaanın verilmiş olduğu dikkate alınarak” avukatların tüm taleplerini reddetti.
“Siz davaya tanıklarınızla gelmişsiniz”
Ara kararın ardından tekrar başlayan duruşmaya tutuklu sanıklar salona slogan atarak girdiler.
Avukat Hasan Fehmi Demir söz alarak tanık beyanlarına karşı beyanda bulunacaklarını, djital delillerle ilgili de uzman değerlendirmesi sunacaklarını ifade etti:
“Dijital delillerin tartışılması yasal bir zorunluluktur. Bu davada iki grup delil bulunuyor: Tanıklar ve dijital deliller. Üç gizli üç de açık tanık var ancak tüm tanıklar duruşma salonuna getirilmeden ve yüzleri kapatılarak dinlendi.
“Diğer tanık B.E. 2017’de tutuklandı, tutuklayan hakim sizsiniz [Akın Gürlek], açılan dava İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesindeki davayla birleştirildi, orada da hakim sizsiniz. Sizin 37. Ağır Cezadaki yargılamaya tanıklarla geldiğiniz görülüyor.”
“Dijital deliller dosyada yok”
Avukat Demir, dosyada dijital delillerin de bulunmadığını ifade etti:
“Dijital delilleri İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinden istediğimizde mahkeme kalemi bize, delillerin Terörle Mücadele Şubesinden izin alınmadan verilemeyeceğini söyledi. Delillerin asılları o mahkeme dosyasında da yok. Ne asılları ne imajları verilmedi.
Dosyaya adli bilirkişi olan, adli bilişim uzmanı Tuncay Beşikçi’nin verdiği bilimsel mütalaası sunuldu.
Avukat Demir, mütalaadakileri şöyle açıkladı:
“Tuncay Beşikçi dosyadaki imaj raporlarını inceledi. Sanık veya sanık vekillerine iletilmediğinden delilleri inceleyemediğini belirtti. Delil torbaları açılırken de sanık vekilleri yoktu. Dosyada değişiklik yapılıp yapılmadığına dair de üst veri bilgileri dosyada yer almıyor.
“Deliller toplandıktan 167 gün sonra delil torbaları açıldı, arada geçen sürede manipülasyon yapılıp yapılmadığı söylenemez. Beşikçi’nin raporuna göre, dijital delillerin delil niteliği bozulmuştur deniyor.”
“Tek kişi 141 dosyada tanıklık yapıyor”
Sanıklardan Ebru timtik’in avukatı Several Balıkaya da dosyadaki tanıklara dair beyanda bulundu:
“Açık tanık olmasına rağmen İ.Ö. de SEGBİS ile dinlendi ve ilk sözü ‘Ben çok mahkemede tanığım, bu hangi mahkeme bilmiyorum’ dedi. Kendisi 141 DHKP-C dosyasında tanık, ayrıca bazı FETÖ davalarında da tanıklık yapıyor.
“İ.Ö. 1995’ten 2005’e kadar istihbarat görevlisi olarak örgütte çalıştığını beyan etti. Ancak bu dosyada suç tarihi 2013 ve sonrası. Ayrıca bu kişi silahlı yağma, kişiyi özgürlüğünden alıkoyma, bıçaklı saldırı gibi adli suçlardan hükümlü ve bu 10 yıl içerisinde hapiste ve askerde olmadığı süre toplam 2-3 ay. Bu kadar sürede bir örgütte üst düzey görevli olmayı nasıl başardı?
Avukat Ballıkaya, “10 yaşında istihbarat görevlilerince eğitime alındığı ve iki yıllık eğitimden sonra göreve başlatıldığı iddia edilen” İ.Ö.’nün ifadelerinde adı geçen ve kendilerine bağlı görev yaptığını söylediği istihbarat görevlilerinin nerede görev yaptığını araştırılarak mahkemeye tanık olarak çağrılmasını talep etti.
“Yunanistan’da eğitim aldığı söylenen sanığın pasaportu var mı?”
Öğle arasının ardından avukatlar kovuşturmanın genişletilmesi taleplerine devam ettiler.
Avukat Ali Şafak, iddianamede “Yunanistan’da eğitim aldığı ileri sürülen” sanık Şükriye Erden’in pasaportunun olup olmadığını, yurtdışı çıkışı olup olmadığının Emniyet Müdürlüğünden sorulmasını istedi.
Avukatların sık sık sözü kesen mahkeme başkanı, avukatları “yüksek sesle konuştukları” ve “polemiğe girmeye çalıştıkları için” sık sık uyardı ve bu uyarılarını tutanağa da geçirdi.
“Dinlenen tanığın kim olduğu belli değil”
Beyanda bulunan tüm avukatlar hem gizli hem de açık tanıkların “güvenilir olmadığını” belirterek buna dair araştırma yapılması için, tanık oldukları veya yargılandıkları diğer dosyaların mahkemeye getirilip incelenmesini istedi.
Tanıkların birçok ayrı beyanı olduğunu, bu beyanların da birbiriyle çeliştiğini ifade eden avukat Güçlü Sevimli, tanığın ifade sırasındaki kimlik tespitinin bile usule aykırı olduğunu belirtti.
Gizli tanıkların da açık tanıkların da yüzünün kapatıldığını, iki tanığın sesinin de değiştirildiğini söyleyen avukat Sevimi, “dinlenen tanığın gerçekten o kişi olup olmadığını dahi bilmediklerini” söyledi.
Tanıklar hakkında suç duyurusu talebi
Avukat Derviş Emre Aydın da tanık B.E.’nin Emniyet Müdürlüğünde verdiği ifadesini 36. Ağır Ceza Mahkemesinde reddettiğini, bu ifadesini de 26. Ağır Ceza Mahkemesinde reddettiğini söyledi.
Avukat Bahattin Özdemir de tanıkların yalan beyanda bulunduğu gerekçesiyle haklarında suç duyurusu yapılması gerektiğini ekledi.
“Savcılık ‘Böyle bir gizli tanık yok’ dedi”
Tutuklu avukatlardan Behiç Aşçı’nın avukatı Bahattin Özdemir, “Kişisel olarak mahkemenin adalete ulaşamayacağı kanaatindeyim” ifadelerini kullanınca mahkeme başkanı Gürlek tarafından, mahkemeyi itham ettiği gerekçesiyle sözlü olarak uyarıldı.
Sözlerine devam eden Özdemir, Kenan Doruk kod adlı gizli tanığın yeminli olarak verdiği iki ifadenin birbirinden farklı olduğunu belirterek heyetin bu durumda nasıl bir tutum takınacağını sordu.
“Savcılığa dilekçe yazarak Kenan Doruk kod adlı tanığı sorduk. Savcılık, ‘elimizde öyle bir tanık yok’ dedi. TEM’e yazdık, TEM mevzuya uyandı buldu getirdi. Dosyanız içerisinde bu kişinin üç ayrı ifadesi var.
Mahkemenin İrem Kıvrak kod adlı gizli tanığı dinlemekten vazgeçtiği ara kararını hatırlatan Özdemir bunu, Kenan Doruk ile İrem Kıvrak’ın aynı kişi olmasına bağladı. Özdemir, Doruk ve Kıvrak’ın ifadelerinin birebir aynı olduğunu söyledi.
Avukat Güray Dağ da mahkemeye, “70 klasörlük dosyada üç duruşmada karar vermeye çalışıyorsunuz” diye itiraz etti.
Sanıklardan Özgür Yılmaz’ın avukatı Dağ şunları söyledi:
“Hukukun esamisinin okunmadığı bir yargılama yaşanıyor. Duruşma savcısı başından beri uyuyor, neredeyse yok. Ama siz onun görevini de yapıyorsunuz. CMK, savcıya bile aleyhe ve lehe delil toplama görevi vermişken siz savcıyı bile geçip sadece aleyhe delil topluyorsunuz. Siz bu yargılamayı kafanızda bitirmişsiniz.”
Avukatlar ayrıca dinletmek istedikleri tanıklar olduğunu da söyledi.
Mahkeme: Talepler davayı uzatmaya yönelik
Avukat beyanlarının ardından ara kararını açıklayan mahkeme, kovuşturmanın geliştirilmesine, tanıkların araştırılmasına ve dijital delillerin bilirkişi tarafından incelenmesine dair tüm taleplerin reddine karar verildiğini ifade etti.
Ara kararda, tanıkların dinlendiği, gerekli araştırmanın yapıldığı ve taleplerin “davayı uzatmaya yönelik olduğu” ifade edildi.
Yarınki duruşmanın sanıkların esasa ilişkin son savunmalarıyla devam edeceğini açıklayan mahkeme başkanının sözleri, avukatlarca slogan ve alkışlarla protesto edildi.
Ne olmuştu?
Avukatlar, 12 Eylül 2017’de bürolarına yapılan polis baskının ardından gözaltına alındı, 20 Eylül’de tutuklandı. Selçuk Kozağaçlı da 13 Kasım 2017’de tutuklandı.
İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi, 14 Eylül 2018’de görülen duruşmada tutuklu avukatlar Ahmet Mandacı, Aycan Çiçek, Ayşegül Çağatay, Aytaç Ünsal, Barkın Timtik, Behiç Aşçı, Didem Baydar Ünsal, Ebru Timtik, Engin Gökoğlu, Naciye Demir, Özgür Yılmaz, Selçuk Kozağaçlı, Süleyman Gökten, Şükriye Erden, Yağmur Ererken, Yaprak Türkmen, Zehra Özdemir’in tahliyesine hükmetti.
TIKLAYIN - Tutuklu Avukat Behiç Aşçı: 6 Saatte Ne Değişti?
Ancak kararın uygulanmasının üzerinden 24 saat geçmeden savcı tahliye kararına itiraz etti. Bu kez mahkeme tahliye edilen avukatların tekrar tutuklanmasına karar verdi. Beş avukat, bir gün dışarıda kaldıktan sonra tekrar tutuklanarak ayrı kentlerdeki hapishanelere gönderildiler. Bu arada mahkeme heyeti de değiştirildi.
Davada firari sanık olarak yer alan avukatlar Günay Dağ ve Oya Aslan hakkındaki yakalama kararı devam ediyor. (AS)