* Çizim: Zeynep Özatalay.
Lice katliamı davasında mahkeme, tek sanık Eşref Hatipoğlu’nun beraatına karar verdi.
Davanın müdahillerinden, katliama 13 yaşındayken tanık olmuş olan, Lice Adalet Arıyor Platformu Sözcüsü Şiyar Kaymaz, 8 Aralık’taki duruşmayı ve dava sürecini bianet’e anlattı.
Kaymaz, hukuk mücadelelerini sürdüreceklerini, bunu da gelecekte bu tür katliamların bir daha yaşanmaması için yapacaklarını anlattı.
TIKLAYIN - Lice Davasının Tek Sanığı Beraat Etti
“Yaşananlar tekrarlanmasın diye yola çıktık”
Şiyar Kaymaz, sözlerine, bu davanın, öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin büyük çabalarıyla açıldığını söyleyerek başladı ve şöyle devam etti:
“Bu davayı, yaşananları, tekrarlanmaması adına kamuoyuna anlatma amacıyla yola çıktık. Davayı takip ederek, bağımsız, objektif şekilde suçlu kim olursa olsun hesap sorulması için yola çıktık…
“O dönemki çözüm sürecinin getirdikleriyle de adalet talebini dillendirdik. Tepkiler de aldık, bölgede bu tür olayların ardından mahkemede adalet talebinde bulununca ‘Deli’ diye nitelendiriyorlardı.
“Ama biz devam ettikçe Lice halkı da bu talebi benimsedi, arkasında durdu.”
“Dava ilk açıldığında büyük umut içindeydik”
“Olayın kamuoyuna aktarılması bile önemliydi. Dava ilk açıldığında büyük umut içindeydik.
“Bir anda dava nakli kararı verilince adaletin bizden uzaklaştığını hissettik. Oysa adalet talebimiz sadece Licelileri değil, olay günü öldürülen asker Yüksel Bayar’ı, Bahtiyar Aydın’ı da kapsıyordu. Onlarla da dava sürecinde görüştük, beklentileri yoktu ama davayı takip ettiler.
“Dosyanın Diyarbakır’dan İzmir’e nakli sonrasında ise sonuç az çok tahmin edilir olmuştu.”
“Manevi mağduriyetlere maddileri de eklendi”
“İzmir’de duruşmalar başladı, 1500 kilometre yol gidip geldik, manevi mağduriyetlere maddi mağduriyetler de eklendi.
“Ama her duruşmaya gittik. Sanığın gitmemesine rağmen biz takip ettik, oradaydık. Duruşmalara Diyarbakır’da olsaydı mağdur sayısı daha fazla olacaktı tabii. İzmir’de her seferinde 20-30 kişi olurken Diyarbakır’da olsa binlerce kişi giderdi. Nakilden kaynaklı insanlar gelemedi.
“Ama dava süresince 1500’den fazla insan mahkemeye dilekçe verdi, hem dosya Diyarbakır’a nakledilsin diye hem de davaya müdahil olmak için…”
“Sanıkla yüzleştik, ‘Hatırlamıyorum’ diye cevapladı”
“Ne yazık ki sanık duruşmalara getirilmedi, bizden kaçırıldı.
“Son duruşmada sanığın ifadesi alınırken yüzleştik, yaptıklarını söyledik. ‘Hatırlamıyorum’ diye cevap verdi.
“Zaten davada sürekli mahkeme heyeti değişiyordu. Son heyette de mahkeme başkanı ‘Siz niye buradasınız’ havası içindeydi.
“Savcının mütalaasını da duyunca yüzleşme davalarındaki cezasızlık politikası teyit edilmiş oldu. Beraat çıkacağını anladık.
“Mağdurlar bir kez daha 93’ü yaşadı”
“Bir komutanın emri altında bir ilçe yakılmış, mahkeme verdiği kararla ‘bunu kimin yaptığını bilmediğini’ ifade etti.
“Son duruşmada mağdurlar tekrar tanık olduklarını, gözleriyle gördüklerini, yaşadıklarını anlattılar. Karşılarında onları duymayan bir heyet vardı. Mağdurlar bir kez daha 93’ü yaşadı.
“Dosyada 27 klasör olmasına rağmen sanık delil yetersizliğinden beraat etti.”
“En azından kamuoyuna Lice’yi anlatabildik”
“Ama en azından kamuoyuna Lice davasını, yaşananları anlatabildik. Kazanımımız bu…
“Toplumun bir kısmı olayın medyada yazılanlar gibi olmadığını gördü. Bu dava en azından toplumsal yüzleşmeye önayak olur umarız…
“Bu süreç bizim için devam edecek, avukatlarımızla değerlendirip yasal başvurularımızı yapacağız. Adalet arayışımız devam edecek.
“Bu tür davalar vicdanlarda çözülür. Bu dava bir gün mutlaka Hakikatlerle Yüzleşme Komisyonu’nda konuşulacak. Bu mücadeleyi, gelecekte çocuklarımız da aynı korkuları yaşamasın diye veriyoruz.
“Ceza verilmeyen bir eylemin tekrarlanma ihtimali yüksektir. Buna alan açmamak için davanın yasal takibini yapmaya devam edeceğiz.”
Lice'de ve Lice davasında ne oldu? |
Diyarbakır'ın Lice ilçesinde 22 Ekim 1993'te 16 kişi öldürüldü, çok sayıda ev ve işyeri yakıldı. Yüzlerce kişi göçe zorlandı. Öldürülenler arasında Tuğgeneral Bahtiyar Aydın da vardı. Katliamla ilgili iddianame zamanaşımına bir gün kala kabul edildi, yargılama 21 yıl sonra, 16 Ocak 2015’te başladı. İddianameye göre saldırıyı, o dönem yetkililerin açıkladığının tersine, PKK yapmadı. Olayın failleri olarak belirlenen, dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Eşref Hatipoğlu ile Üsteğmen Tünay Yanardağ hakkında "Taammüden öldürme", "Halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik", "Cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 24 yıla kadar hapis cezası istendi. Sanıklar tutuklanmadı. Dava Diyarbakır'dan Eskişehir'e, oradan tekrar Diyarbakır'a gönderildi, burada Terörle Mücadele Kanunu 10. maddeyle yetkili ağır ceza mahkemesi olmadığından dava İzmir'e taşındı. 13 Haziran 2014'te dava durduruldu. İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının ardından, sanıkların yargılanmasının izne tabi olduğunu öne sürerek yargılamayı durdurup izin gerektiğine hükmetti. HSYK 3. Dairesi ise 29 Ocak 2015'te verdiği kararla müdahil avukatları haklı buldu ve davanın durdurulma kararını bozdu, davanın İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinde devam etmesine karar verdi. Sanıklardan Tünay Yanardağ Ağustos 2015'te hayatını kaybetti. Davanın tek sanığı Hatipoğlu kaldı. Mağdur avukatları Yanardağ'ın ölümüne inanmadıklarını söyleyerek mahkemeden araştırma talep etti ancak talepleri kabul edilmedi. |
(AS)