Avukat Aytaç Ünsal, tutuklu bulunduğu Burhaniye Cezaevinden bianet’e yazdığı mektubunda, kendisini değil, müvekkilinin başına gelenleri anlattı.
Müvekkili Cemil Kurt ile aynı hapishaneye, evinden ve davasının görüldüğü İstanbul’dan yaklaşık 500 kilometre uzaktaki Balıkesir’de olduğu için “memnun”, çünkü bu şekilde müvekkiline tutukluyken de yardım edebildiğini söylüyor:
“Cemil benim hem müvekkilim hem hücre arkadaşım. Okmeydanı’ndaki Gençlik Federasyonu binasında gözaltına alınmıştı. Gözaltındayken Emniyet Müdürlüğünde kendisiyle görüştüm, operasyon tutanağında, binaya baskın yapılmasının sebebi olarak, ‘binaya zararlı madde sokulduğuna dair’ isimsiz bir ihbar olduğu ifade ediliyordu. Aradan 2,5 yıl geçti, bu ‘ihbar’ hala isimsiz…”
“Soruşturma davaya dönüştü, bu arada ben de tutuklandım. Cemil’e hapishanede hukuki destek, avukatlık hizmeti vermeye devam ettim.”
“Önce uzağa götürüldü, sonra uzaklık bahane edildi”
Ünsal mektubunda, Cemil Kurt’un yargı sürecini de şöyle anlattı:
“Yargılandığı dosya İstanbul’da olmasına rağmen – benim gibi – o da Burhaniye’ye getirilmiş. Sonra da aradaki mesafe gerekçe gösterilerek (bahane edilerek) duruşmalara götürülmedi.
“İlk duruşmada Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile ifade vermesine hükmedildi. Cemil de bunu kabul etmediğini, fiziken mahkemede bulunmak istediğini söyledi. Mahkeme kabul etmedi.
“SEGBİS birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü duruşmalarda arızalandı. Beşinci duruşmada hiç çalışmadı, SEGBİS bağlanmadı. Ama mahkeme yılmadı, altıncı duruşmada da yine SEGBİS’le ifade alınmasına karar verdi. Cemil savunma hakkını kullanamadı.
Tanık diye gelen polis olaya “tanık” olmamış
“Yargılama sürecinde deliller de araştırılmadı. Mahkeme baskına katılan polisleri tanık olarak dinlemek istedi, her duruşma Emniyet Müdürlüğüne yazı yazdı. Emniyet cevap vermedi. Mahkeme son duruşmada tanık çağırma müzekkeresine suç duyurusu ihtarını da ekleyince yanıt geldi.
“Ama duruşmaya tanık sıfatıyla gelen polisin adının olay yeri tutanağında olmadığı anlaşıldı. Polis de hiçbir şey söyleyemedi zaten. Mahkeme de tanık dinlemekten vazgeçti.
“Yani Cemil hiçbir delil olmadan, sadece baskının yapıldığı gün binada bulunduğu için 29 Şubat 2016’dan beri tutuklu.”
“Terörist tuğlalarla yapılmış örgütlü duvarlar”
“Cemil’in tutuklanma sebebinin sadece binada bulunmasıyla ilgili olduğu savcılık mütalaasında da kabul ediliyor.
“Mütalaada yer alan ifadelerden bazıları şöyle: ‘Sözkonusu binaya giren herhangi biri tarafından, binanın örgüt tarafından kullandığının anlaşılabilecek durumda olduğu…’; ‘Dışarıdan örgüt yeri olduğu anlaşılabilecek binalar…’
“Nasıl ola ki? Savcılık, ‘terörist tuğlalarla yapılmış terörist duvarları’, binanın kapısının çelik olmasıyla açıklamış. Anlaşılan bina kapısını çelikle güçlendirmek orayı ‘örgüt yeri’ haline getiriyor. Polisin burada bulduğu kişiler de otomatik olarak örgüt üyesi oluyor.
“Peki savcı bunu gördü mü? Olay yerinde keşif yaptı mı? Hayır. Nasıl bu kadar emin olabiliyor? Polis öyle diyorsa doğrudur diye düşünüyor herhalde... Dosyada Cemil’e yöneltilen tek bir somut suçlama yok. Çürüteceği tek delil, ‘terörist tuğlalar ve örgütlü duvarlardan’ ibaret.”
Aytaç Ünsal, hapishanede avukatlığını yapmaya devam ettiği dosyayı böyle anlattı. Şu anda bu davaya ilişkin savunmasını hazırlayan Ünsal, avukatlığı hapishane hücresinden yapmayı sürdüreceğini ifade ediyor, “Biz çok iyiyiz. Her koşulda adalet mücadelemizi sürdüreceğiz” diyor.
Ne olmuştu?
Çağdaş Hukukçular Derneği ve Halkın Hukuk Bürosu’ndan avukatlardan 17’si, bir yıl tutuklu kaldıktan sonra 10 Eylül 2018’de mahkeme karşısına çıktı, hepsi 14 Eylül’deki duruşmada tahliye edildi, 15 Eylül’de hapishaneden bırakıldılar. Ancak savcı tahliyelerine itiraz etti ve mahkeme ertesi gün 12 avukat hakkında tutuklamaya dönük yakalama kararı çıkardı.
TIKLAYIN - Tutuklu Avukat Behiç Aşçı: 6 Saatte Ne Değişti?
Tekrar tutuklanan avukatlar şu hapishanelerde: Selçuk Kozağaçlı ve Behiç Aşçı Silivri, Aycan Çiçek Düzce, Ahmet Mandacı Edirne, Aytaç Ünsal ve Naim Feyzullah Eminoğlu Burhaniye, Engin Gökoğlu Tekirdağ, Buket Yılmaz Ankara’daki Sincan Cezaevinde.
12’si tutuklu toplam 20 avukatın İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı davanın gelecek duruşması, 3-7 Aralık’ta Silivri Cezaevindeki 3 Nolu Duruşma Salonunda. (AS)