Haberin İngilizcesi için tıklayın
Büyükada’da hak savunucularının güvenliği konulu bir toplantı nedeniyle haklarında dava açılan 11 hak savunucusunun yargılandığı davanın dördüncü duruşması bugün İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Mahkeme Uluslararası Af Örgütü Türkiye Başkanı Taner Kılıç’ın tutukluluğunun devamına karar verdi.
Duruşmaya tutuksuz sanıklardan, İnsan Hakları Gündemi Derneği’nden Günal Kurşun ve Eşit Haklar İçin İzleme Derneği’nden Nejat Taştan katıldı. İzmir Şakran Cezaevi’nde tutuklu bulunan Kılıç mahkeme salonuna SEGBİS (ses ve görüntülü bilişim sistemi) ile bağlandı.
Büyükada toplantısında çevirmenlik yapan Ahmet Tunç Tunçten tanık olarak dinlenmesinin ardından, iddianamede “gizli tanık 1” diye geçen şahıs da duruşmaya SEGBİS ile bağlandı. “Gizli tanık 1”in görüntüsü mozaiklendi ve sesi değiştirildi.
Bir sonraki duruşma 7 Kasım 2018’de görülecek.
Tanık: Toplantının yasadışı ya da gizli olduğu izlenimine kapılmadım
Toplantıda tercüman olarak görev alan Tunçten, toplantının "yasa dışı” ya da "gizli” olduğuna dair bir izlenime kapılmadığını belirtti:
“İlk bölümde katılımcılar mesleki açıdan yorgun düştükleri için birbirlerine psikolojik açıdan destek oldular. Hatta birbirlerine sarılıp ağladıklarını hatırlıyorum. İkinci bölümde de dijital veri gizliliği konuştular. Genel hatlarıyla üçüncü şahıslar ve polisten verilerimizi nasıl gizleriz konuşmasıydı. Toplantıya katılan avukat hanımlardan biri, ‘biz neden böyle bir şey görüyoruz, gizlememize gerek yok’ demişti hatırladığım bu.
“İşkence görmüş insanlar, şiddet görmüş kadınlarla çalıştıkları için mesleki açıdan amaçlarının yasadışı olduğuna dair bir izlenimim olmadı. Zaten olsaydı o toplantıda durmazdım.”
Gizli tanık soruları cevaplamadı
Soruların çoğunu “Sorduğunuz sorular kimliğimi tespite dönük”, “Sanık avukatı beni sorgulamaya çalışıyor”, “Hatırlamıyorum ama hatırlasam da söylemem” diyerek cevaplamayan gizli tanık şunları söyledi:
“Hatırladığım kadarıyla bir toplantı vardı kendilerini elektronik takipten korumak için ne gibi önlemler alabiliriz şeklinde şeyler anlatıyorlardı.
“(Sanıklar veya yakınları tarafından tehdit) Edilmedim ama şimdi aktaramadığım o tarihte duymuş olduğum şeylerle ilgili bu kişilerin bu bu tür eylemler yapabileceği ile ilgili kaygıya kapıldım. Medyada örgütlerle ilgili bir şeyler duydum. Polis sıkıntısı olan kişiler tehdittir diye düşünerek şikayet etmeye karar verdim”
Kılıç’ın telefonunda ByLock olmadığına dair ek rapor geldi
Taner Kılıç’ın telefonuna ilişkin ByLock raporu, duruşmadan birkaç gün önce dosyaya eklenmişti. Siber Suçlarla Mücadele Büro Amirliği’nin Taner Kılıç’ın telefonu, diz üstü bilgisayarı ve harici belleklerindeki dosyaların kopyaları üzerinde yaptığı incelemede, soruşturma kapsamında suç sayılacak herhangi bir bilgiye rastlanılmadı. Ancak mahkeme raporda açık bir şekilde ‘ByLock yoktur’ ibaresinin yer almadığını söyleyerek ek rapor talep etmişti.
Ek rapor duruşmada mahkemeye sunuldu. Ek raporun geldiğini öğrenen Kılıç, “Ek rapor geldiyse her şey ortadadır, ekstra bir şey söylememe gerek yok. Bu raporla iddia makamının iddiaları çökmüştür” dedi ve şöyle konuştu:
“Mahkemeniz ilk duruşmada bütün sanıkları tahliye etti, davanın ne kadar boş olduğunun heyetinizce de okunduğunu gördüm tahliye kararınızla. 31 Ocak’ta tahliye edilmeme rağmen aynı günün gecesi savcının itirazı ve 36 Ağır Ceza Mahkemesi’nin alelacele kararıyla davanın tek tutuklu sanığı oldum. Ailem tahliye edildim diye saatlerce soğukta beklerken ben cezaevinden bırakılmadım başka bir suçtan tutuklandım. Nereden biliyordu cezaevi yönetimi sizin kararınıza itiraz edileceğini?”
Kılıç’ın telefonunda ByLock olmadığına dair çıkan ek raporla iddianamenin çöktüğünü savunan avukatlar da müvekkillerinin tahliye ve beraatini talep etti.
Savcı mütalaasında Kılıç'ın tutukluluğunun devamını istedi. Mahkeme tutukluluğun devamına karar verdi.
Ne olmuştu?
Haziran 2017’de 22 diğer avukatla birlikte tutuklanan Af Örgütü Türkiye Başkanı Taner Kılıç’ın dosyası Ekim 2017’de Büyükada davasıyla birleştirilmişti. 31 Ocak 2018’de hakkında tahliye kararı verilen Kılıç hakkında, cezaevinden tahliye edilmeden “tutuklamaya yönelik yakalama kararı” çıkartıldı. Taner Kılıç, Büyükada davasının tek tutuklu sanığı olarak halen cezaevinde.
Dava kapsamında İdil Eser (Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü), Özlem Dalkıran (Yurttaşlık Derneği), Günal Kurşun (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Veli Acu (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Ali Garawi (İsveç vatandaşı insan hakları eğitimcisi), Peter Steudtner (Almanya vatandaşı insan hakları eğitimcisi), İlknur Üstün (Kadın Koalisyonu), Nalan Erkem (Yurttaşlık Derneği), Nejat Taştan (Eşit Haklar İçin İzleme Derneği) ve Şeyhmuz Özbekli (Hak İnisiyatifi Temsilcisi) de “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" (TCK 220/6), "silahlı terör örgütüne üyelik" (314/2 ve 314/3) suçlamalarıyla yargılanıyor. (ÇT)