Bayrampaşa Cezaevine 19 Aralık 2000’de “Tufan” planı kapsamında düzenlenen Hayata Dönüş Operasyonu’yla ilgili Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın 28. duruşması dün görüldü.
12 kişinin hayatını kaybettiği Bayrampaşa Cezaevi’yle ilgili operasyona katılan askerlere açılan davada mahkeme, yanarak hayatını kaybeden veya ağır yaralanan mahpusların üzerindeki giysilerde kimyasal analizi yapılması için giysilerin Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesine karar vermişti.
Müşteki avukatlarından Güçlü Sevimli bianet’e yaptığı açıklamada, Adli Tıp Kurumuna operasyonda bulunan hangi eşyaların gönderildiğinin, dolayısıyla da Adli Tıp’ın neyi incelediğinin bilinmediğini söyledi.
“Adli Tıp’ın neyi incelediğini bilmiyoruz”
Dünkü duruşmada mahkemeye ulaşan raporda, biber gazı dışında kimyasal izine rastlanılmadığı belirtiliyor.
Ancak avukat Sevimli, Adli Tıp’a gönderilen eşyaların adli emanet numarası ile mahkeme dosyasındaki adli emanet numaralarının birbirini tutmadığını, Adli Tıp’ın neyi incelediğini bilmediklerini söyledi:
“Raporda kimyasal izine rastlanmadığının belirtilmesi, cezaevinde kimyasal kullanılmadığı anlamına gelmiyor. Adli Tıp’a operasyona maruz kalmamış eşyalar gönderilmiş olabilir. Adli Tıp uzmanlarının görevi de kendilerine gönderilen eşyaları incelemekle sınırlı. Uzmanlara hangi eşyaların gönderildiğini bilmiyoruz.
“Yanarak ölen tutukluların eşyalarının da Adli Tıp’a gönderilip gönderilmediğini bilmiyoruz. İncelenmesi için koğuşta bulunan herhangi bir eşyayı, örneğin bir kalemi gönderdilerse kimyasal çıkmaması doğal.”
“Adli emanet fişi numaraları tutmuyor”
Avukat Sevimli, mahkeme dosyasında adli emanet fişlerinin numaraları ile Adli Tıp Kurumunda incelenen eşyaların fişinin numarasının aynı olmadığını söyledi:
“Bu nedenle de önceki duruşmalarda da incelenecek eşyaların öncelikle mahkeme huzuruna gelmesini, burada incelenerek Adli Tıp’a gönderilmesini istemiştik. Ayrıca emanet fişlerinin de incelenmesini istemiştik. Mahkeme bu talepleri kabul etmeyip adli emanetteki eşyaları direkt Adli Tıp’a gönderdi.
Avukatlar dünkü duruşmada mahkemede inceleme yapılması talebini tekrarladı, mahkeme bu talebi gelecek celse karar bağlayacak.
Adli Tıp uzmanları operasyon kasetini mi izledi?
Avukat Sevimli ayrıca, Adli Tıp raporunda adli emanetteki bir video kasetten bahsedildiğini, ancak adli emanette kayıtlı bir kaset olmadığını söyledi:
“Adli tıp raporunda, o dönemin teknolojisine uygun olarak bir VHS veya Beta kasetten bahsediliyor. Ancak böyle bir kaset mahkemenin emanet makbuzunda yok. Mahkeme bu kasetin bilirkişiye gönderilerek incelenmesine karar verdi.”
“O video kaseti biz de incelemek istiyoruz”
Duruşmada söz alan avukatlardan Several Ballıkaya da video kaseti müşteki avukatları olarak kendilerinin de incelemek istediğini söyledi:
“Adli emanet makbuzunda herhangi bir video kaset olmadığı halde Adli Tıp Kurumu raporunda incelenen bir video kasetten bahsediliyor. Bu video kaseti biz de incelemek istiyoruz. Ayrıca İçişleri Bakanlığı ve Jandarma Komutanlığına müzekkere yazılarak operasyona ait kamera kayıtları var ise bu kayıtların incelenmek üzere mahkemeye gönderilmesini talep ediyoruz.”
Avukat Ballıkaya, Adli Tıp raporuyla ilgili de şunları söyledi: “Adli Tıp Kurumu raporu ile adli emanetteki numaralar ve o numaradaki eşyaların niteliği birbirini tutmuyor. Bu nedenle emanetteki eşyaların duruşma sırasında veya naip hakim tayini ile tespitini ve daha sonra Adli Tıp Kurumuna gönderilerek rapor ve emanet makbuzundaki bu çelişkilerin giderilmesini; raporun açıklığa kavuşturulmasını talep ediyoruz.”
Operasyonun telsiz konuşmaları ortaya çıkacak mı?
Avukat Güçlü Sevimli bu duruşmada, operasyonun telsiz konuşmalarının dökümünün dosyaya iletilmesi taleplerinin de kabul edildiğini belirtti:
“Her telsiz konuşması, merkezde kayıt altına alınır ve dökümü yapılır. Bu telsiz dökümlerinin çok öneli olduğunu düşünüyoruz çünkü tüm emirler, örneğin mahpuslarının vurulmasının emri gibi konuşmalar kayıt altına alınmış olabilir.
Müşteki avukatlar olarak dava açıldığında, 2010 yılında bu telsiz konuşmalarının dosyaya iletilmesini talep etmiştik, talebimiz reddedilmişti. Ancak geçen duruşmada, o dönem Jandarma Komando Özel Asayiş Birlik komutanı olan ve operasyonu yöneten Yusuf Burhan Ergin ifade verdi ve ifadesinde operasyonu telsizle yönettiğini, operasyona katılanların hepsinde telsiz olduğunu ve tüm iletişimin bu telsizlerle yapıldığını söyledi. Biz de bunun üzerine tekrar kayıtları talep ettik, mahkeme bu defa talebimizi kabul etti.
“12 saatlik telsiz dökümü gelirse yargılamaya ciddi katkı sağlayacaktır. Tabii mahkeme bu dökümleri Telsiz İşleri Genel Müdürlüğünden değil, jandarmadan istedi ancak dökümler müdürlükte tutuluyor…”
Sanık, "Metris’te görevli olduğunu" söyledi
Duruşmada ifade veren sanıklardan biri, operasyon sırasında Metris Cezaevinde görevli olduğunu söyledi. Müşteki avukatları ve mahkeme ise Metris Cezaevine operasyon yapılmadığını hatırlattı.
Mahkeme bunun üzerine ara kararında, sanık askerlerin operasyondaki görev yerlerinin sorulmasına karar verdi.
Avukat Sevimli, “Normalde hangi birlikte, cezaevinin neresinde görevli olduğu belli olan sanıklar, görev yerleri konusunda doğru söylemiyor” dedi.
“Cezaevi içerisinde görevli olanların hepsi bahçede görevli olduğunu söyledi. Mahkeme de Tufan Planında askerlerin hangisinin nerede görev yaptığına dair dokümanın dosyaya gönderilmesine karar verdi.”
Mahkeme kamera ile telsiz kayıtlarını istedi
Mahkeme Başkanı Mehtap Yılmaz ara kararında, Adli Tıp raporunda bahsedilen kamera kayıtları ve telsiz görüşmeleriyle ilgili mağdur avukatlarının taleplerini kabul etti:
“Jandarma Genel Komutanlığına ve İstanbul Jandarma Bölge Komutanlığına müzekkere yazılarak Bayrampaşa Cezaevinde suç tarihinde yapılan operasyon ile ilgili görevlendirme yazı ve belgeler ile ayrıca operasyon sırasında çekilmiş kamera kayıtları, telsiz kayıtları varsa mahkemeye gönderilmesine karar verildi.”
Ayrıca, adli emanetteki video kasetinin çözümünün yapılması için bilirkişiye iletilmesine hükmetti.
Bir sonraki duruşma, 16 Ekim 2018’de. (AS)