Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Büyükada’da hak savunucularının güvenliği konulu bir toplantı nedeniyle haklarında dava açılan 11 hak savunucusunun yargılandığı davanın üçüncü duruşması bugün İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Davanın gizli tanığı ise duruşmada hazır edilmedi. Büyükada'daki toplantıda çevirmen olarak görev yapan açık tanık A.T. ise adres beyanı yanlış olduğu için bulunamadı ve duruşmada hazır edilmedi.
Metin Bakkalcı: 8 ayın hesabını kim verecek?Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, Kılıç’ın tahliyesini bianet’e şöyle yorumladı: "Öncelikle sevgili Taner’le 8 ay sonra kucaklaşmanın sevincini yaşıyoruz. Bu sevinç, kendi başına çok değerlidir. Bununla birlikte, bir kez daha sormak istiyoruz: Bu 8 ayın hesabını kim verecek? "8 aydır bizim bildiğimiz sevgili Taner, bir keyfi gözaltı işlemine maruz kaldı. Bununla birlikte TTB Merkez Konsey üyelerinin tamamını oluşturan 11 arkadaşımız, ki kendileri hem meslektaşlarım hem de dostlarımdır, dün itibarıyla gözaltına alındılar ve üzerinden 36 saat geçti. "Burada her bir saatin, her bir saniyenin insan yaşamındaki kıymetinin altını çizmek gerek. Kimse keyfi olarak özgürlüğünden alıkonulamaz. Dolayısıyla, sadece Taner Kılıç’la sınırlı değil, Türkiye’de hepimizin tanıklığında gerçekleşen bu uygulama kabul edilemez. "İkinci olarak dikkat çekilmesi gereken nokta şu: Bu insanlar gözaltına alındığında, yargı süreci resmi olarak başlamadan ve hepimizin tanıklığında, yanlış bilgilerle yanlış bilgilerle doğrudan hedef haline getiriliyor; toplum nezdinde kabul edilemez bir hedef gösterilmeyle karşı karşıya kalıyorlar. Oysa masumiyet bunun için çıkmıştır. Kesinleşen hükme kadar herkes masumdur, kimsenin kimse hakkında konuşma hakkı yoktur. Bunu yapanlar suç işlemektedirler. "Bu durum hem kişiler için yıkıcı etkiler yarattığı gibi, toplum olarak bir arada yaşamamızın değerlerini de tahrip ediyor. Bu da beraberinde toplumsal çürümeye yol açma riski taşıyan bir sorun. "Taner için de onun yanlış bilgilere dayalı olarak hedef haline getirilmesinde suç işleyenler hakkında etkin bir soruşturma başlatılmalıdır. "Benzer örneklerde de bu gibi gayri insani ve gayri hukuki işlemler hakkında etkin soruşturmalar başlatılması gerekir." |
Mahkeme Taner Kılıç'ın tahliye edilmesine karar verdi.
10 hak savunucusunun duruşmalardan vareste tutulmalarına karar verildi. Bir sonraki duruşma 21 Haziran'da görülecek.
Adliye önünde basın açıklaması
Duruşma öncesi adliye önünde yapılan basın açıklamasında davanın tek tutuklu sanığı olan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı avukat Taner Kılıç’ın serbest bırakılması talep edildi.
Duruşmaya tutuksuz yargılanan İdil Eser, İlknur Üstün, Nalan Erkem, Özlem Dalkıran, Günal Kurşun, Nejat Taştan ve Veli Acu katıldı. Tutuklu olan Kılıç da Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.
Uluslararası Af Örgütü’nden bir heyet de duruşmayı takip ediyor. Heyette Af Örgütü Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, Avrupa Direktörü Gauri van Gulik, Tehlike Altındaki Bireyler Kıdemli Kampanyacısı May Carolan, Birleşik Krallık Şube Direktörü Kate Allen, Almanya Şube Direktörü Markus Beeko, Fransa Şube Direktörü Sylvie Brigot-Vilain, Norveç Şube Direktörü John Peder Egenæs ve İspanya Şube Direktörü Esteban Beltran yer alıyor.
Otel müdürü: Özel veya gizli toplantı yeri talebi olmadı
Duruşmayı takip eden gazeteciler ve hak savunucuları, saat 11 itibarıyla duruşma salonuna alındı.
Duruşmada, toplantının yapıldığı ve polislerce basılan Büyükada'daki otelin müdürünün dinlendi. Otel müdürü şöyle konuştu:
“Gerek Özlem hanım gerek diğer katılımcıların bize özel veya gizli bir toplantı yeri talepleri olmadı. Toplantı süresince otel personelinin toplantı yapılan yere girmemesi yönünde bir talepleri de olmadı. Toplantının yapıldığı yer rutin olarak başka kişilere de tahsis ettiğimiz bir toplantı odasıydı. Normal otel müşterileri gibi havuza giriyorlardı, yemek yiyorlardı.”
Gizli tanık yoktu
Bu duruşmada ifadesi alınması beklenen gizli tanık duruşmada hazır edilmedi.
Talimatla alınan ifadesinde toplantı konusunun bilgisayar, veri güvenliği ile kişisel verilerin korunması olduğunu, siyasi bir şeyin konuşulmadığını söyledi.
Gizli tanık, karakolda kendisine bir harita gösterildiğini ancak toplantıda böyle bir harita görmediğini belirtti.
Savcı Kılıç'ın tutukluluğunun devamını istedi
Taner Kılıç ve avukatları, ByLock konusunda gereken incelemenin 8 aydır yapılmadığını belirterek, bu haliyle yargılamanın adil olmadığını ifade etti.
Kılıç şöyle konuştu:
“Gerekli bilişim incelemeleri yapılmadığı için tutukluluk halimin devam etmesi adil değil, siber şubeden gerekli raporların gelmemesinin nedeninin artık Af Örgütü YK Başkanı olmam ve bu yüzden cezalandırıldığımı düşünüyorum. Benim şahsımda Af Örgütü, Bunun üzerinden de tüm insan hakları kurumları ve savunucularına göz dağı verilmeye çalışıldığını cezalandırıldığını düşünüyorum. Dosyamın Büyükada davası ile birleştirilmiş olmasının başka mantıklı bir açıklaması yok.”
Savcı, Kılıç’ın tutukluluğunun devamı yönünde talepte bulundu.
Kılıç’ın avukatları ise siber raporun bir sonraki duruşmaya yetişecek şekilde gelmesi, kaçma şüphesi olmadığı için tutuklama gibi ağır ve orantısız bir tedbir yerine adli kontrolle yargılamanın sürmesini talep etti.
Tanığın “gizlilik” statüsü kaldırılsın
Taner Kılıç’ın avukatları, tanığın gizlilik statüsünün kaldırılmasını isterken şöyle konuştu:
“Tuvalet sırası beklerken duyduklarıyla gizli tanık olan kişinin, şu an bulunamıyor ve hazır olmaması, objektif nedenlerle gizli tanık statüsünün kaldırılması gerekir. Bu subjektiflik, yaşan beyan ihtimalini de düşündürmektedir.
“Büyükada davasında açık tanık olan kişinin de adres tespiti yapılamamış, hatta verdiği adresin dava avukatlarından birinin ofisinin sokağı olduğu ve yanlış olduğu tespit edilmiştir. Açık ve gizli tanıkların güvenirliğine dair adres tespiti adımında karşılaştığımız tablo bunlar.”
SuçlamalarBüyükada’da gözaltına alınan 10 hak savunucusu “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" (TCK 220/6), "silahlı terör örgütüne üyelik" (314/2 ve 314/3) suçlamalarıyla; Kılıç ise "silahlı terör örgütüne üyelik” (314/2) suçlamasıyla yargılanıyor. Cumhuriyet savcısı Can Tuncay’ın hazırladığı iddianamede hak savunucularının üye oldukları iddia edilen örgütler “FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C” olarak sıralanıyor. TIKLAYIN - Büyükada İddianamesinde Hangi "Deliller" Yer Aldı? Ne olmuştu?İstanbul Büyükada'da “insan hakları savunucularının korunması dijital güvenliği” konulu bir atölye çalışması için bir otelde biraraya gelen 10 insan hakları savunucusu, 5 Temmuz’da otele düzenlene polis baskınıyla gözaltına alınmıştı. 18 Temmuz’da İnsan hakları savunucuları İdil Eser (Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü), Özlem Dalkıran (Yurttaşlık Derneği), Günal Kurşun (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Veli Acu (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Ali Garawi (İsveç vatandaşı insan hakları eğitimcisi), Peter Steudtner (Almanya vatandaşı insan hakları eğitimcisi) “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" (TCK 220/6), "silahlı terör örgütüne üyelik" (314/2 ve 314/3) suçlamalarıyla tutuklandı. Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan İlknur Üstün (Kadın Koalisyonu), Nalan Erkem (Yurttaşlık Derneği) ise savcının itirazı üzerine 23 Temmuz’da tutuklandı. 25 Temmuz'da Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli haftada iki gün adli kontrol şartıyla ve yurtdışına çıkma yasağıyla serbest bırakıldı. Hazırlanan iddianameye Haziran 2017’den beri tutuklu bulunan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı avukat Taner Kılıç da “şüpheli” olarak eklendi. Cumhuriyet savcısı Can Tuncay’ın hazırladığı iddianamede hak savunucularının üye oldukları iddia edilen örgütler “FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C” olarak sıralandı. TIKLAYIN - Büyükada İddianamesinde Hangi "Deliller" Yer Aldı? Hak savunucuları, 25 Ekim 2017’de ilk kez hakim karşısına çıktı. İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi, Günal Kurşun, İlknur Üstün, İdil Eser, Nalan Erkem, Peter Steudtner, Özlem Dalkıran, Ali Garawi ve Veli Acu'nun tahliyesine karar verdi. Ayrıca Özlem Dalkıran ve Veli Acu hakkında yurtdışına çıkış yasağı koydu. Tutuksuz sanıklar Şeyhmus Özbekli ve Nejat Taştan hakkında 25 Temmuz 2017'de verilen adli kontrol kararı ise kaldırıldı. Mahkeme dosyaya sonradan "şüpheli" olarak eklenen Taner Kılıç hakkında "terörizmin finansmanı ve casusluk" iddiasıyla tutuklu bulunduğu, İzmir 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dosyanın Büyükada davasıyla birleştirilmesine de karar verdi. TIKLAYIN - Sekiz Hak Savunucusu Hakkında Tahliye Kararı 22 Kasım 2017'de görülen ikinci duruşmada, mahkeme heyeti Taner Kılıç’ın tutukluluğunun devamına hükmetti. Mahkeme tüm sanıklar hakkında adli kontrolün kaldırılmasına, gizli tanığın dinlenmesine, sanıkların vareste talebinin tanımlar dinlendikten sonra karar verilmesine karar verdi. TIKLAYIN - Büyükada Davasının Tek Tutuklusu Taner Kılıç'a Tahliye Yok |
(ÇT)