Bitlis Yukarı Olek Köyü’nde bulunan ve Kobani’de hayatını kaybeden kızı Dilan Bingöl’ün mezarını ziyaret etmek isteyen Lezgin Bingöl, kızının mezarı dahil, 267 mezarın yıkıldığını öğrendi.
Olaya ilişkin suç duyurusunda bulunan Bingöl, 15 Ekim 2010’da Kobani’de ölen 22 yaşındaki kızı Dilan’ın cenazesini, 17 Ekim’de Şanlıurfa Adli Tıp Kurumu’ndan verilen nakil ve defin ruhsatıyla birlikte Bitlis’teki mezarlığa defnettiklerini söyledi.
Bingöl ailesinin avukatı Berdan Acun ise dosyada gizlilik kararı olması nedeniyle Adli Tıp Kurumu’ndan bilgi alamadıklarını söyledi.
Bingöl: Şimdi de ölülerimiz faili meçhul oluyor
Mezarlığın yıkıldığı söylentileri üzerine Bitlis Valiliği’ne bir dilekçe verip kızının mezarını ziyaret etmek istediğini anlatan Bingöl, dilekçesinin jandarmaya havale edildiğini ve 19 Aralık’ta Jandarmanın kendisini telefonla bilgilendirdiğini söyledi.
“Jandarma dilekçemi aldığını ama savcılık kararıyla mezarlıkta bulunan 267 mezarın açılarak cenazelerin İstanbul Adli Tıp Mezarlığı’na gönderildiğini söyledi. Mezarlığı görmek istediğimi ilettim, bunun sorun olmadığını söylediler.
“Gidip kendi gözlerimle gördüm, kızımın dahil bütün mezarlar yıkılmıştı, o tablo karşısında insanlığımdan utandım. Daha önce canlılarımız faili meçhul olurdu, şimdi ölülerimiz.”
Savcı “kimlik tespiti” için yapıldığını söylemiş
Avukatıyla birlikte savcılığa gittiklerini söyleyen Bingöl şunları aktardı:
“Yetkili savcı yoktu, görevli savcıyla konuştuk. Savcı durumu bildiklerini, mezarlıkta kimliği belli olmayan bazı mezarların olduğunu, kimlik tespiti için bu kararı aldıklarını söyledi.
“Ben, kızımın kimliğinin belli olduğunu, Urfa Adli Tıp Kurumu’ndan (ATK) aldığım nakil ve defin ruhsatıyla gömdüğümüzü, hakkımızda açılan davanın beraatla sonuçlandığını anlattım, benim durumumun farklı olduğunu söyledi, cenazelerin mezardan çıkartılmasındaki amacın, kimlik tespiti olduğunu yineledi.
“Suç duyurusunda bulundum ve kızımın cenazesini istediğimi söyledim. Ama 22 Aralık’ta mahkeme kararıyla dosyaya gizlilik kararı konulmuş, bu yüzden İstanbul Adli Tıp’tan da herhangi bir şey öğrenemedik. Cenazelerimizin haberimiz olmadan mezardan çıkartılması, maneviyatımıza yapılan bir saldırıdır, yapılan bu şey bir devlete yakışır davranış değildir.”
“Kızımı oraya gömdük diye hakkımızda dava açılmıştı”
Bingöl, Bitlis il merkezine 10 kilometre uzaklıktaki Yukarı Olek köyü yakınındaki mezarlığın eski olduğunu ama 90’lardan itibaren çatışmalarda ölen bazı PKK mensuplarının cenazelerinin dönem dönem mezarlığın bir bölümüne defnedildiğini söyledi:
“Halk arasında bu mezarlığa ‘Ziyaret, Garzan Şehitliği’ deniliyor. Kızımı o mezarlığa gömdük diye hakkımızda dava açılmıştı, yargılandık ve beraat ettik.
“2015 yılında da mezarlık tahrip edilmişti, mezar taşları yıkılmıştı ama bu son olayda, 267 mezarın tamamı iş makineleriyle yıkılmış, cenazeler ailelerin bilgisi olmadan çıkartılmış. Hangi hukuk ve vicdana sığar? Mezardaki ölüler bile rahat bırakılmıyor.”
Acun: “Usulsüz ölü gömme” hususunda soruşturma başlatıldı
Bingöl ile Bitlis Savcılığı’nda yaptığı görüşmeyi anlatan Avukat Acun, savcının “Usulsüz ölü gömme” hususunda soruşturma başlatıldığını söylediğini belirtti:
“Mezarlık olan alan dışında eğer gömülme varsa bu usulsüz gömülme olarak kabul edilir. Ama orası en az yüz yıllık bir mezarlık ve sivillerin de mezarları var. Örgüt üyesi olduğu düşünülen 267 kişinin mezarı kaldırılmış.
“Savcı, cesetlerin kimlik tespiti için ATK’ye gönderildiğini söyledi. Dilan Bingöl’ün ATK ve defin nakil ruhsatı vardı. Duyumlarımıza göre birçok mezarın defin ve nakil ruhsatı var ve kimlikleri biliniyor. Diyelim ki defin ve nakil ruhsatı olmasa bile hukukumuzda ‘tüm cenazenin alınması kabahattir’ ve bunun idari cezası vardır.
“Bu keyfi bir karardır”
“Ama dosyaya kısıtlama kararı kondu, CMK 153. Maddeye göre hangi suçlu için kısıtlama konacağı açıktır. Ölü gömme suçu kısıtlama kararı verilecek suçlardan değildir. Bu keyfi bir karardır.
“Lezgin Bingöl ve ailesi bu durumda mağdurdur. Kimliği belli kızlarının cenazesi, aileye haber verilmeden mezarından çıkartılmış, oysa DNA için mezardan alınacak küçük bir materyal, numune yeterli olurdu. Yani cenazenin tamamını çıkarmaya gerek yok.
“Ayrıca kimliğin tespiti için ailelerden de DNA materyali alınması gerekirdi. Ölü gömme suçu bahanesiyle mezarların açılıp, cenazelerin çıkartılması hukuka göre suç, en azından Lezgin bey’in kızı için durum böyle.”
Milletvekili Irgat soru önergesi verdi
Konuyu meclis gündemine taşıyan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Bitlis Milletvekili Mizgin Irgat, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanıtlaması isteğiyle soru önergesi verdi. Irgat, Soylu’nun şu soruları yanıtlamasını istedi:
* Söz konusu olay bilginiz dahilinde midir? Hangi amaçla gerçekleştirilmiştir? Mezarların açılması ve cenazelerin taşınması kararı kim tarafından verilmiştir? Bu konuda cenaze sahiplerden bir talep gelmiş midir?
* Ailelere cenazelerin Adli Tıp Kurumu'na gönderildiği bilgisi neden verilmedi, cenazelerin ailelere ne zaman teslim edilecek, 2015’ten beri değişik illerde yıkılan mezarlık ve çıkartılan cenaze sayısı kaçtır?
* Açılan mezarlarda 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, Mezarlık Yerlerinin İnşası ile Cenaze Nakil ve Defin İşlemleri Hakkında Yönetmelik, Ölülerin Nakli Hakkında Genelge ve Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün, CMK'nin yasa ve ilgili genelgelerinde yer alan hükümlerini dikkate alınmış mıdır? Mezarların açılması hakkında resmi karar mevcut mudur ve karar usulüne uygun uygulanmış mıdır?
Mecliste açıklama yapılmıştı
22 Aralık'ta Halkların Demokratik Partisi (HDP) Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalı, Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp ile konuyla ilgili mecliste bir basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasında 2013-2015 arasında bölgede çatışmalarda hayatını kaybeden PKK mensupları için 13 mezarlığın yapıldığı ifade eden Gaydalı, çözüm sürecinin bozulmasıyla bu mezarlıkların tahrip edilip yıkıldığını söyledi.
Açıklamada vali ile görüşme taleplerinin kabul edilmediğini belirten vekiller konunun incelenmesini talep ettiler.
“Defin işlemleri kamuya açık yapıldı”
"2013’de müzakerelerin başlamasıyla Bitlis, Şırnak ve Diyarbakır gibi ilde 90'lı yıllarda çatışmalarda hayatını kaybeden örgüt mensupları için toplam 13 mezarlık kuruldu. Toplu mezarlarda bulunan birçok cenaze de bu mezarlıklara defnedilmiştir. Cenazelerin tamamı aileler tarafından bulunmuş ve buralara taşınmıştır.
“Mezarların inşa sürecinde devlet hiçbir şekilde müdahale etmemiştir. Defin işlemleri kamuya açık şekilde gerçekleşmiştir.” (BD/TP)