“Fethullahçı Terör Örgütü” (FETÖ) soruşturması kapsamında tutuklanan aralarında Ahmet Altan, kardeşi Prof. Dr. Mehmet Altan, gazeteci Nazlı Ilıcak ile kapatılan Zaman Gazetesi'nin eski genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı'nın da bulunduğu 17 sanıklı dava ilk duruşmasının ikinci oturumu bugün görülüyor.
Paylan ve Tanrıkulu davayı takip ediyor
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü ikinci duruşmasını Article 19, Uluslararasu Af Örgütü (Amnesty International), Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) ile Uluslararası Kıdemli Avukatlar Projesi (International Senior Lawyers' Project) de izliyor.
Halkların Demokratik Partisi Milletvekili Garo Paylan ile Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da izleyiciler arasında.
Duruşmada tutuklu sanıklardan Ahmet Altan, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden davayı izlerken, Mehmet Altan, Fevzi Yazıcı, Şükrü Tuğrul Özşengül ve Yakup Şimşek ile tutuksuz sanık Tibet Murat Sanlıman ise duruşmada hazır bulundu.
TIKLAYIN - ILICAK: BUGÜN'Ü 2000'LERDE KURDUK, DEVİR İÇİN AKIN İPEK İSMİNİ ABDULLAH GÜL VERDİ
TIKLAYIN - ILICAK: ERDOĞAN'LA GEÇMİŞTE YOL ARKADAŞLIĞIMIZ OLDU, NASIL DARBE İSTERİM?
Duruşmada tutuklu sanıklardan Nazlı Ilıcak savunmasını tamamladı, Fevzi Yazıcı, Yakup Şimşek savunma yaptı.
Savcının Ergenekon ve Balyoz davalarını “meşrulaştırdığı” iddiaları üzerine konuşan Ilıcak, “Bugün gelinen noktada bu işin çok sulandırıldığını, kumpasla bu işin içine atıldığını yüzde yüz kabul ediyorum” dedi.
Ilıcak: Hayatım boyunca talimat almadım
Bu davalar görüldüğü sırada bazı sanıkların yaşadığı hak ihlalleri üzerine yazdığını, bir kısım Balyoz sanığının yakınlarının da kendisini cezaevinde ziyaret ettiğini ekleyen Ilıcak “Ben Ergenekon ve Balyoz diye bir şey var ama suistimaller de var deyince FETÖ'yü meşrulaştırmış oluyorum; aynısını Cumhurbaşkanı ya da Başbakan söyleyince onları kimse suçlamıyor” diye konuştu.
Ilıcak'ın savunmasından satır başları şöyle:
* Daha Balyoz ve Ergenekon davaları devam ederken, suistimaller üzerine yazılmış yazılarım var. Ama o gün iktidarın yanında olanlar hiç böyle yazı yazmadı. Çünkü onlar talimatla hareket ediyor, ben hayatım boyunca talimat almadım.
* 28 Şubat'ı, internet andıçını yaşadık. Hükümete yönelik kara propaganda için internet siteleri açtırıldı ve Taraf'ta haber çıktıktan sonra kapattılar. Demek ki kabul ediyorlar.
"MGK kararına uymak zorunda değilim"
* FETÖ'nün “terör örgütü” olduğuna yönelik bir yargı kararı yoktu. Ben hukukun üstünlüğüne inanan bir olarak Milli Güvenlik Kurulu [MGK 26 Mayıs 2016'da Fethullah Gülen cemaatini “terör örgütü” listesine almıştı] kararına uymak zorunda değilim. Öyle olsaydı, 28 Şubat'ta da uyar, başörtülülere cihat açmam gerekirdi.
* [Can Erzincan TV'deki 14 Temmuz tarihli programda, Cizre hakkında konuşmaların “PKK ve FETÖ/PDY terör örgütleri lehine, kaos ortamı oluşturulmaya çalışılması faaliyeti doğrultusunda dezenformasyon faaliyeti” olduğu iddiasına ilişkin] İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Cizre raporu var. Bundan bahsetmeyek darbeye zemin hazırlamak anlamına mı geliyor?
"Cemaati işini geç fark ettim"
* [15 Temmuz darbe girişimi sonrası toplu tutuklamaları “cadı avı” olarak nitelemesine ilişkin iddiaya dair] “Cadı avı” demek “at izi it izine karıştı” demek, kurunun yanında yaşın da yanması demek. Birden bire darbe oluyor ve toplu tutuklamalar oluyor. Ben buna “cadı avı” dedim. Hakaret etmedim ki uyardım. Hukuka saygılı kalın, hukuk içerisinde insanları yargılayın dedim.
* Ben bu cemaat işini geç fark ettim. Bunu söylüyorum. Bir şeye inandım mı, burnumun dikine giderim, doğru. Uyarılara kulak asmayabilirim. Demokrat Parti'den gelen, Tercüman gibi muhafazakar bir gazetede çalışan biri olarak dindar kesime yönelik hep duyarlı oldum. Dindar insanların yalan söylemek olduğunu düşünüyordum ama sonunda gözüme sokulduğunda ne olduklarını fark ettim. Bunu Ahmet Davutoğlu da TBMM Darbe Komisyonu'na cevabında söylemişti.
"Yurtdışına çıkamam"
* 73 yaşındayım, kaçmam mümkün değil. Ülkemin dışında yaşamamı imkanı yok. 12 Eylül'de kocam vardı, kocamın parası vardı ama bir an bile Türkiye dışına çıkmadım. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum.
Ilıcak'ın savunması alkışlarla karşılandı. Mahkeme Başkanı salonda alkışlayanlara “Burası tiyatro değil, ciddi bir iş yapıyoruz burada” dedi.
Yazıcı: Reklam filminin senaryosuna dahlim yok
Ilıcak'ın ardından 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan Zaman Gazetesi görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı'nın savunmasına geçildi.
Ekim 2015'te yayınlanan ve “darbe girişimini haber veren”, videoda bir bebeğin ve uçak seslerinin yer aldığı “Sükutun Çığlığı” başlıklı reklam filmi nedeniyle ağırlaştırılmış üç kez müebbet hapis istemiyle yargılanan Yazıcı, gazetenin yayın politikasına dahlinin olmadığını söyledi.
2005'ten beri Zaman'da çalıştığı ve Medya-İş Sendikası'na üye olmasının “terör örgütü üyeliği” delili olarak sayıldığını belirten Yazıcı “E-devlet şifremle sendikaya üye oldum. Bu nasıl delil?” diye sordu.
Söz konusu reklamın pazarlamasında ve senaryosunda bir dahli olmadığını belirten Yazıcı, “Ben Anayasal düzende eğitim aldım, evlendim, çocuk sahibi oldum. Bu düzeni ortadan kaldırmayı düşünmem” diye konuştu.
Şimşek: Yetki Ekrem Dumanlı'daydı
Yazıcı'nın ardından Zaman gazetesinin marka müdürü Yakup Şimşek savunma yaptı. Yazıcı ile aynı sebepten üç defa ağırlaştırılmış hapis istemiyle yargılanan Şimşek, “Reklam mevzu tamamen [reklam filminin] sahiplerinin burada olmaması, ya da olup da sahip çıkmaması durumundan kaynaklanıyor” dedi.
Reklamın fikir aşamasında, senaryosunda bir katkısının olmadığını belirten Şimşek, “Bu reklamlarla ilgili üç toplantı yapıldı. Ben sadece not alıp yapılması gereken işlerin tamamlanıp tamamlanmadığını kontrol ettim” dedi.
Reklama ilişkin karar merciinin Ekrem Dumanlı olduğunu söyleyen Şimşek, reklamı yapanın da sanıklardan Sanlıman olduğunu söyledi.
Davaya yarın devam edilecek. (EA)