Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Meydanı’ndaki 625. Haftalarında “22 yıldır yargı eliyle kapatılmak istenen Hasan Ocak Dosyası’nın takipçisi olmaya devam edeceğiz!” dedi.
1995’te gözaltına alınarak öldürülen Hasan Ocak dosyasında takipsizlik kararının kaldırılmasının ardından “Soruşturma olayın tam olarak nasıl meydana geldiğini belirleyecek; sorumluları tespit edecek ve cezalandırılmalarını sağlayacak etkinlikte yürütülmelidir” çağrısı yaptılar.
Ocak Ailesi: Hakikati karartmalarına izin vermeyeceğiz
Ocak Ailesi adına yapılan açıklamayı Maside Ocak okudu. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Senin hamaratlığını kuşanıp, sabrını umutsuzluğa ilaç, anılarını karamsarlığa barikat yaptık her zaman. Artan özlemindir büyüten adalet umudumuzu. Dinmeyen arayışımızdır korkutan zulmün sahiplerini.
“Şimdi onlar şaşkın bir çaresizlikle suçlarını örtme telaşındalar. Hakikati karartmalarına, katillerini aklamalarına izin vermeyeceğiz. Seni ve tüm kayıplarımızı özlemle ve sevgiyle anıyoruz.”
22 yıldır süren mücadele
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına yapılan açıklamayı İsminaz Temel okudu. Açıklamada Hasan Ocak’ın hikayesi şöyle aktarıldı:
“Sosyalist kimliğiyle bilinen 30 yaşındaki Hasan Ocak İstanbul/Avcılar’da yaşıyordu. 21 Mart 1995 tarihinde annesini arayarak, akşam eve geleceğini söylediyse de gelmedi. Ailesi ondan bir daha haber alamadı. Hasan’ı bulmak üzere, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ve İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı’na başvuran aileye ‘Gözaltına alınmamıştır’ cevabı verildi.
“23-28 Mart 1995 tarihleri arasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde gözaltında tutulan iki kişi, Hasan’ı şubede gördüklerini söyledi. Bunun dışında, Hasan Ocak’ın ismini gözaltına alınan kişilerin parmak izi listesinde gördüklerini açıklayan iki kişi daha vardı. Bir başka tanıksa, şubedeyken bir hareketlilik olduğunu ve polislerin ‘Hasan Ocak getirildi’ diye aralarında konuştuklarını duyduğunu söyledi.
“Bu ifadeler üzerine aile, 28 Mart 1995 tarihinde Küçükçekmece Savcılığı’na giderek Hasan’ın gözaltına alınmasından sorumlu kişiler hakkında şikâyette bulundu. Aile ayrıca; TBMM, Başbakanlık, Bakanlıklar, savcılıklar, hastaneler ve Adli Tıp nezdinde girişimlerde bulunduysa da başvurdukları her merci Hasan’ın gözaltına alındığını reddetti.
“Devletin tüm engellemelerine karşı 58 günlük ısrarlı bir arayışın sonunda, Hasan’ın ağır işkence izleri taşıyan bedeninin, 26 Mart 1995 tarihinde Beykoz Buzhane Köyü’ndeki ormanlık alana atıldığı anlaşıldı. Ailesi her yerde onu ararken onun cansız bedeninin tüm resmi makamlardan geçirilip; gizlice Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı'na ‘meçhul kişi’ olarak defnedildiği açığa çıktı.
“Ocak Ailesi’nin tüm hukuki girişimleri sonuçsuz kaldı. Fatih Cumhuriyet Savcılığı, terörle mücadele şubesi polisleri ve olayın soruşturulması ile ilgili görevlerini ihmal eden devlet görevlileri hakkında yapılan çok sayıda suç duyurusunu birleştirdi ve ‘Şikâyetler somut bir veriye dayanmıyor’ gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi.
“İç hukuktan sonuç alamayan Ocak Ailesi, 26 Temmuz 1995 tarihinde AİHM’e başvurdu. AİHM iç hukukta araştırmaya katılan makamların ‘ciddi iletişimsizlik’ içinde olduğunu, Hasan Ocak'ın kaybedilmesi ve ölümüyle ilgili koşullarının belirlenmesi için yeterli ve etkin bir soruşturma yürütülmediğini tespit etti. Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşam hakkını düzenleyen 2. maddesini usul yönünden ihlal ettiğine karar verdi.
“Buna rağmen, Beykoz Cumhuriyet Savcılığı’nın 1995/1075 Hazırlık Numarasıyla takip ettiği dosyada, rutin yazışmalar dışında bir işlem yapılmadı. 17 Ekim 2016 tarihinde de Beykoz Cumhuriyet Savcısı Suat Çalışkan ‘zaman aşımı’ nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. (Karar No:2016/ 3850 )
“Ailenin ve İHD’nin avukatı, Gülseren Yoleri, 29 Kasım 2016 tarihinde İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Hakimliği’nde bu karara itiraz etti. Hakim Ali Günay 5 Ocak 2017 tarihinde itirazın kabulüne, ilgili kararın kaldırılmasına ve CMK 173/3 Maddesi uyarınca soruşturmanın genişletilmesine karar verdi.
“Hasan Ocak'ın kaybedilişinin 22. yılında toplumsal hafızamızda yer etsin diye tekrarlıyoruz: Hasan Ocak İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görevli polisler tarafından gözaltına alındı. İçinde Bayram Kartal ve Sedat Selim Ay'ın da olduğu TİM 3 tarafından işkenceyle sorgulandı. Hasan Ocak gözaltında kaybedildiğinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Reşat Altay’dı. İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir’di. Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’dı. Onlar insanlığa karşı işlenen bu suçtan sorumludurlar!
“Hasan Ocak gözaltında kaybedildiğinde İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu’ydu. İçişleri Bakanı Nahit Menteşe’ydi. Başbakan Tansu Çiller’di. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’di. Hasan Ocak'ı işkencede öldürenler ve sonrasında kaybetmek için kimsesizler mezarlığına gömenler bu suçu onların koruması altında işlediler.” (BK)
* Fotoğraf: Sendika.org / Twitter