Kamu emekçileri, yarın (25 Kasım) toplu sözleşme ve grev hakları için bir günlüğüne iş bırakıyor. Bunun nedeni, hükümetlerin 12 Eylül'den kalma yasaları değiştirmemeleri. Oysa durum bunun tersine. Türkiye'nin, memurlara sendika kurma hakkı tanıyan Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 87 sayılı sözleşmesinin altında imzası var. Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) iki kararı, Türkiye'nin kamu emekçilerinin toplu sözleşme ve grev haklarını tanımayarak sendikal hakları, örgütlenme özgürlüğünü ihlal ettiğini saptadı.
"Hükümet yasaları çoktan değiştirmeliydi"
AİHM'nin yetkisini tanıyan ülkeler, mahkemenin hak ihlali saptadığı konularda, bu ihlale neden olan düzenlemelerini değiştirmekle yükümlü.
bianet'in görüştüğü Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) hukuk danışmanı Öztürk Türkdoğan, hükümetin yapması gerekenleri şöyle sıraladı:
- 4688 sayıl Kamu Görevlileri Sendikaları yasasını toplu sözleşme ve grev hakkını içerecek şekilde değiştirmeli.
- 657 sayılı devlet memurlarına ilişkin yasadaki grev, iş bırakma yasaklarını kaldırmalı. Artık yargı da bu yasakları dikkate almıyor ve memurlara verilen disiplin cezalarını geçersiz buluyor.
- "Toplu görüşme" denen süreci bırakıp kamu emekçileriyle toplu pazarlık sürecini başlatmalı.
AİHM toplu sözleşme ve grev hakkını tanıdı
AİHM, bir başka kararında sendikacı Erhan Karaçay'a sendika eylemine katıldığı için verilen cezayı haksız bulmuş ve iki yıl önce Türkiye'yi mahkum etmişti. Strasbourg'daki mahkeme, memurların grev ve iş bırakma hakkını da bu kararla belirtmiş oldu.
AİHM, 2008'de Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası'yla ilgili aldığı kararında, "toplu sözleşme hakkı yoksa, sendikal haklar işe yaramaz" diyerek, Türkiye'de memurların toplu sözleşme hakkının olduğunu ortaya koymuştu.
"Bu sorun Türkiye'nin önüne gelecek"
Türkdoğan, hükümet bu değişiklikleri yapmadıkça, Avrupa Konseyi'nin ve Avrupa Birliği'nin bu sorunu Türkiyenin önüne getireceğini söylüyor. Ancak Türkdoğan'a göre, hükümetin amacı zaman kazanmak: "Hükümet bütçeden kamu emekçilerine pay ayırmak istemediği için zaman kazanmaya çalışıyor. 10 yıl önce bütçe içindeki pay yüzde 46'ken şimdi yüzde 20'lere düşürülmüş durumda. Bu IMF'siz IMF programı uygulayan hükümetin işine geliyor. Ama er yada geç bu gerçekle karşı karşıya gelecekler."
Toplu sözleşme başka, toplu görüşme başka
Türkdoğan, "toplu pazarlık/sözleşme/grev" süreciyle "toplu görüşme"nin farkını da açıklıyor:
"Toplu Görüşme'de tüm yetki Bakanlar Kurulu'na ait. Anlaşsanız da anlaşmasanız da son söz Bakanlar Kurulu'nda. Ama toplu pazarlıkta anlaşamazsanız gev hakkı var. Anlaşırsanız, Toplu İş Sözleşmesi uyulması zorunlu bir belgedir. Ama toplu görüşme metinlerine hükümet uymak zorunda değil. Zaten bu metinlerde de basit haklarla yetiniliyor. Hükümet bu yıl Toplu Görüşme mutabakat zaptı bile imzalamadı. Durduğu yerden bir milim bile oynamadı. 'Yüzde 2,5 artı 2,5 zam vereceğim' dedi ve bu oldu." (TK)