Devrimci Halk Kuruluş Partisi Cephesi örgütüne üye olmaktan hüküm giydiği için 14 yıldır cezaevinde tutulan ve damakta başlayan kanseri vücuduna yayılmasına karşın tahliye edilmeyen Güler Zere, dün (12 Ekim) üçüncü kez ameliyat edildi.
Zere'nin son durumuyla ilgili bir açıklama yapan avukatı Oya Aslan, 5 Temmuz'dan beri Adli Tıp Kurumu'ndan müvekkiline dair karar vermesini beklediklerini, buna karşın Zere'nin hastalığının yayılmayı sürdürdüğünü açıkladı.
"Boyunda kanser hücreleri hızla arttı"
Aslan, ilerleyen hastalığına rağmen tahliye edilmeyen Zere'nin son yedi ay içerisinde üç ağır ve sarsıcı ameliyat geçirdiğine yer verdi.
"Altı hafta boyunca radyoterapi tedavisi uygulandı. Sadece yapılan tedavi yöntemlerine baktığımızda durumunun ne derece ağır olduğunu raporlarına bakmaksızın anlayabiliriz. 2 Eylül'de Güler'in radyoterapi tedavisi bitti. Bu tarihten sonra üç ay beklenecek ve kanser hücrelerinin vücuttaki durumu taranacaktı. Ancak radyoterapi tedavisinin bitiminden tam bir ay sonra boyun bölgesinin sağ tarafında hızlı üreyen kanser hücrelerinin olduğu tespit edildi. Doktorların deyimiyle kanser hücreleri agresif büyüme göstermiştir. Bundan sonra hemen kemoterapiye başlanacak."
"Doktorlar itiraz ettiyse de kelepçeler çıkartılmadı"
Son ameliyatla birlikte yoğun bakım servisine alınan Güler, kaçma ihtimali bulunduğu ileri sürülerek ayaklarından kelepçelendi. Avukatı bu durumu şöyle açıklıyor: "Doktorlarının kelepçe takmanın sağlığını etkileyebileceği ve çıkartılması gerektiği söylemlerine rağmen yürürlükte olmayan bir kanuna dayanılarak kelepçeler çıkartılmıyor. Hakkı olan özgürlüğünün gasp edilmesi yetmezmiş gibi moral ve yakınlarının desteğine en çok destek duyduğu günlerde kelepçe uygulaması moralini bozuyor. Prosedür nedeniyle ağır işleyen işler, 'doğru' karar verilsin diye beklenen raporlar nedeniyle Güler Zere'nin ölmesi mi bekleniyor?"
Hiç kimseden ayrıcalık, özel uygulama ya da merhamet beklemediklerini ifade eden avukat Aslan, Zere'ye hak ettiği özgürlüğün tanınmasını ve kanunların uygulanarak serbest bırakılmasını talep ettiklerini kaydetti.
Zere aylardır karar bekliyor
Damakta başlayan kanseri vücuduna yayılan Zere için Elbistan savcılığı Çukurova Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı'ndan rapor istemişti. Çukurova Adli Tıp, 22 Haziran tarihli raporda Zere'nin "ağır özürlü sayıldığı, yaşamının ağır risk altında olduğu, bir başkasının bakım ve gözetimine muhtaç olduğu, radyoterapi de içerecek yoğun ve ağır tedavinin cezaevi koşullarında yerine getirilmesinin mümkün olmadığı, iyileşinceye kadar cezasının ertelenmesinin uygun olacağı"nı yazmıştı.
Savcılık bunun üzerine 25 Haziran'da hastanenin mahkum koğuşunun uygun olup olmadığını sordu ve olmadığı yanıtını almıştı. Savcılık Zere'yi 14 saatlik yolculukla İstanbul Adli Tıp Kurumu'na muayene için göndermişti. ÇHD, bu tutumu nedeniyle savcı için de suç duyurusunda bulunmuştu.
Başkanlığını, daha önce işkenceyi gizlediği için İstanbul Tabip Odası'nın meslekten men cezası verdiği Nur Birgen'in yaptığı İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu, raporda Zere'nin hastanenin mahkum koğuşunda tedavi olabileceğini yazdı.(EÖ)