Kanserli mahkum Güler Zere'yi tutulduğu hastanenin mahkum koğuşunda ziyaret ettikten sonra, "durumunun çok kötü olmadığını", koşullarının iyi olduğunu açıklayan TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül'ü, Zere'nin avukatları yalanladı.
Halkın Hukuk Bürosu, "Burada yatıyor olması tedaviyi kolaylaştırıyor" diyen Üskül'e şunları hatırlattı:
Ağzında büyüyen yaraları nedeniyle konuşamayan, damardan beslendiği için damarları şişen, radyoterapi nedeniyle halsizleşen ve ağır sancılar yaşayan Güler Zere'nin serbest bırakılması bir zorunluluk. Daha temiz, ferah bir mekanda tedavi edilme ve yakınlarının ona vereceği moralle hastalığı yenme hakkı var. Zafer Üskül, Zere'ye yaşam hakkını çok mu görüyor?
"Koşulları iyi..." olarak değerlendirdiği yer, 10 metrekare alandan oluşan, sürekli yapay ışıkla aydınlanan, havalandırması olmayan kör bir hücreden ibaret.
Yasa kapsamında hücrede tutulan hükümlülerin dahi gün ışığına çıkma, doğal ışıkla aydınlanan bir mekanda tutulma hakları varken, Zere ağır hasta olduğu, mahkum koğuşunda tutulma zorunluluğu bulunmadığı halde neden mahkum koğuşunda tutuluyor?
Yakınlarından sadece bir tanesi, haftada 15 dakika süreyle kendisini görebiliyor. Radyoterapiye bağlı olarak durumunun kötüleşmesi ve temel ihtiyaçlarını tek başına karşılayamaması üzerine, talebimiz doğrultusunda, 28 Temmuz'dan sonra yanında refakatçi kalmaya başladılar. Temel ihtiyaçların karşılayamadığı için refakatçisi sürekli kalmak zorunda ve bu durum hastane uygulamasıyla aynı.
Zafer Üskül de iyi bilir ki hastanın tedavi yöntemini, doktorunu, tedavi göreceği hastaneyi değiştirme ve en güzel şekilde tedavi edilme hakkı vardır. Zere Balcalı hastanesinde "yer olmadığı", "sırası gelmediği" için uzun süre tedavi edilmeyen hastalardandı. Kendisine çok kısa bir süre diyet yemeği verildi, şimdi ise istese de alamaz; çünkü damardan besleniyor.
Tahliye olmasının tedavisini zorlaştıracağını söyleyen Üskül, Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı'nca kanser hastalığının yenilmesinde yüksel morale ihtiyaç duyulduğu, mahkum koğuşunda kalmanın hastalığı yenmede olumsuz etki yarattığı belirtilmiş olmasını, hiç mi dikkate almıyor.
Üskül istifa etsin
Komisyon üyelerine ve bu konuda çalışan milletvekillerine haber vermeden Zere'yi ziyarete gitmesini kuşkulu bulan avukatlar "Üskül gerçekleri gizleyerek insan hakları savunuculuğu yapamaz, derhal istifa etmelidir" diyor.
Üskül: Koşullar iyi, yanıltıcı bilgi veriliyor
Bugün Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi'nde Zere'yi gören Üskül, hastanede yaptığı açıklamada, Zere'nin mahkum koğuşunda tutulmasının uygun koşullar yarattığını ileri sürdü; avukatlarının yanlış bilgi verdiğini iddia etti.
Üskül'ün açıklamasından bazı bölümler şöyle:
"Zere'nin bodrum katta kaldığını iddia ediyorlar. Mahkum koğuşu zemin katta. Aynı katta yanık ünitesi, özel hasta muayenehaneleri var. Zemin katta yoğun bir insan trafiği var. Bu insanların hiçbiri mahkum değil.
"Normal hastalara yapılan tüm işlemler Zere ve diğer mahkumlar için de yapılıyor. Her gün çarşafları değiştiriliyor ve odaları temizleniyor. Eğer hastane görevlisinin bir ihmali olursa hastane yönetimi gerekli uygulamayı yapacaktır. Zere'nin odası kamerayla izleniyor, bu kayıtların örnekleri herhangi bir haksızlığı tespit etmek için kullanılıyor."
Üskül, akraba olan refakatçilerin her 4 günde bir değiştiğini ve sürekli mahkumun yanında kalma hakkı verildiğini söyledi; bunu iyi niyet göstergesi olarak yorumladı:
"Aslında refakatçi dışarıda kalır ve yalnızca ihtiyaç zamanında içeri girer. Oysa, burada Zere'nin yanında 24 saat kalmasına izin veriliyor. Bu Türkiye'de bir ilk uygulamadır ve doğru bir uygulamadır. Bütün bunlar ortadayken basında aslı olmayan yanlış bazı bilgileri yayarak kamuoyu oluşturmaya çalışmanın doğru olmadığını ve bunun kimseye yararı olmadığını düşünüyorum. Zere'nin dört günde bir refakatçisi değişiyor, bu sayede tüm yakınlarını görebiliyor. Bütün bu esneklikler gösterilmişken bu haksız iddialarda bulunulması doğru değil.
"Benim için bütün tutuklular eşittir. Suçu ne olursa olsun. Doktorlardan aldığım bilgiye göre Zere'nin tedavisiyle ilgili gerekenler yapılmaktadır. Kendisinin şubat ayından beri hastanede doktorların gözetimi altında olması tedavinin yapılması açısından uygun koşullar yaratıyor. Aksi takdirde her gün dışarıya çıkıp buraya ışın tedavisi alması gerekirdi. Burada da yatıyor olması tedaviyi kolaylaştırıyor.
"Ben 'hiçbir yerde ölmesin' diyorum. Acil şifalar diliyorum. Işın tedavisi bitene kadar burada kalacak. Bu tedavi 10 gün önce başladı ve devam edecek. Gıda verilmediğini iddia edenler oldu. Besinleri sağlık durumuna göre veriliyor. Durumu elverdiği ölçüde dışarıdan talebi de karşılanıyor. Dün sütlaç istemiş ve getirilmiş. Gıda verilmiyor iddiası komik ve kötü niyetli bir iddia. Beslenmese belli olur. Doktorlar buna göz yumar mı? Bu iddiaları gereksiz ve hastaya zarar verici iddialar olarak değerlendiriyorum."
"Daha ağır durumda olan var"
Üskül erkek koğuşunda kalan beyin tümörlü mahkum, 45 yaşındaki Eyüp Çoşkun'un durumunun Güler Zere'ninkinden daha ağır olduğunu öğrendiğini söyledi:
"Hemen karşı koğuşta ondan çok daha kötü durumda bir hasta yatıyor. Adı Eyüp Coşkun. 45 yaşında bir erkek, beyin tümörü var. Ameliyat edilemiyor. Işın tedavisi ve kemoterapi yapılıyor. Kendisi tam bilinçli değil. Dolayısıyla belki onun durumu öbüründen çok daha ağır. Onun infazının ertelenmesi çok daha acil sayılabilir. Ama onun yakınlarının böyle bir talebinin olmadığını saptadım. Belki de yakınları hastanede tedavi görmesinin çok daha uygun olacağını düşündükleri için ne infazın ertelenmesi ne de Cumhurbaşkanı tarafından af edilmesi talebinde bulunmamışlar." (TK)