* Fotoğraf: Murat Kurum'un sosyal medya hesabı.
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Mısır'ın Şarm El-Şeyh kentinde süren Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı'ndaki (COP27) Üst Düzey Liderler Zirvesi'nde bugün konuşma yapan Türkiye Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanı'nı açıkladı.
2030 yılı için yüzde 21 olarak açıklanan emisyon azaltım hedefini yüzde 41'e yükselttiklerini açıklayan Kurum, Türkiye'nin 2038′i de emisyon tepe noktası (pik yıl) olarak belirlediğini duyurdu.
Yüzde 41 emisyon azaltım hedefi 2030 yılına kadar yaklaşık 500 milyon ton sera gazı azaltımı anlamına geliyor.
TOGG
Bakan Kurum, yeni belgenin tüm kurumlar ve özel sektör istişare edilerek bilimsel verilerle hazırlandığını söyledi. Bununla birlikte Kurum, ekonomi genelinde yedi emisyon azaltım sektörünü ve uyum bileşenini içerdiğini belirtti.
Türkiye'nin 2053 net sıfır hedefiyle yeşil dönüşümde yeni bir dönem başlattığını söyleyen Kurum, konuşmasında İklim Değişikliği Kanunu taslağından ve yerli otomobil TOGG'dan da bahsederek "Çevre insan ve doğayı merkeze alan Türkiye Yüzyılı'nın amacının hiç kimseyi geride bırakmamak olduğunu," söyledi.
Kurum "Paris Anlaşmasını uygulamak artık bir tercih değil tüm ülkeler için zaruriyettir. Bu anlamda hepimiz etkin politikalar üreterek ülkelerimizdeki yeşil dönüşümü başarıyla gerçekleştirmek zorundayız," dedi.
#COP27 Ulusal Katkı Beyanı Basın Açıklaması Şarm El-Şeyh pic.twitter.com/wPEpQUtzQj
— T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Dğş. Bakanlığı (@csbgovtr) November 15, 2022
Ulusal Katkı Beyanı'na giden süreç
İskoçya'nın Glasgow kentinde geçen yıl gerçekleştirilen COP26 öncesinde yürütülen müzakereler sonucu AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM 76. Genel Kurulu'nda Türkiye'nin Paris Anlaşması'na taraf olacağını ve ülkenin 2053 net sıfır emisyon ile yeşil kalkınma hedeflerini açıklamıştı.
Bu hedefler doğrultusunda sürdürülebilir kalkınmayı, yeşil ekonomiyi ve yeşil teknolojileri destekleyen stratejik bir planlama sürecine gidildi.
Bakanlığın ismi
Erdoğan'ın BM Genel Kurulu'nda Türkiye'nin Paris Anlaşması'na taraf olacağını açıklamasının ardından anlaşma, 6 Ekim 2021'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde onaylandı.
7 Ekim 2021'de Resmî Gazete'de yayımlanan Türkiye'nin Paris Anlaşması'na ilişkin onayı 11 Ekim 2021'de BM Sekreteryası'na bildirildi.
Çalışmalar kapsamında 29 Ekim 2021'de "Çevre ve Şehircilik Bakanlığı"nın adı "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı" olarak değiştirildi ve bakanlık bünyesinde İklim Değişikliği Başkanlığı kuruldu.
Ne bekleniyordu?
2015 yılında verilen hedefin referans yılı olan 2012'de sera gazı emisyonu 430 MtCO2e'ydi (milyon ton karbondioksit eşdeğeri) ve 2030 yılında 1.175 MtCO2e'ye çıkması öngörüldü.
Türkiye Birleşmiş Milletler'e sera gazı salımındaki katkısını açıklayan metnini (Intended Nationally Determined Contribution/INDC) 30 Eylül 2015'te yollamıştı.
Dünyaca ünlü dört bağımsız iklim araştırma kuruluşunun oluşturduğu Carbon Action Tracker (İklim Eylem Takipçisi), Paris İklim Zirvesi'nden önce Türkiye'nin BM'ye sunduğu iklim planlarını "yetersiz" bulmuştu.
Metne göre Türkiye sera gazı emisyonlarını, 2030'a kadar mevcut referans modele göre yalnızca yüzde 21 azaltma hedefi koymuştu.
İklim Eylem Takipçisi yaptığı açıklamada, Türkiye'nin yüzde 21 azaltma hedefiyle küresel sıcaklık artışını 2°C'nin altında tutma yolunda kendisine düşen görevi yapan adil bir hedef ortaya koymadığını belirtmişti.
Maliyeti artıracak
Türkiye adına Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın sunduğu "Yüzde 41 artıştan azaltım" hedefini değerlendiren sivil toplum ve düşünce kuruluşları ile gençlik hareketleri açıklanan hedefin "artıştan azaltım" olması nedeniyle, sera gazı emisyonlarını azaltmak yerine artıracağına dikkat çekti.
Yapılan açıklamaya göre bu hedef, Türkiye'nin enerji dönüşümünü geciktirecek ve 2021 yılında Erdoğan tarafından açıklanan 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşmanın maliyetini artıracak.
Bakanlığın 2038'i emisyon tepe noktası kabul ederek bu tarihe kadar emisyonlarını artırmayı öngördüğünü vurgulayan kuruluşlar, azaltımın bugünden başlaması gerektiğini, dolayısıyla tepe noktasının bugün olması gerektiğini belirtti.
Bakanlık açıklamasının bir azaltım hedefi olmadığına dikkat çeken kuruluşlar, aksine bu hedefin 2030'a kadar yüzde 30'dan fazla artışa neden olacağını ifade ediyor.
Sivil toplumdan açıklama
Sivil toplumun yaptığı açıklamada, Türkiye'nin en güncel emisyon verisinin 2020 yılına ait 523,9 MtCO2e olduğu hatırlatıldı. Bakanlığın 2030 için açıkladığı 500 MtCO2e indirme hedefi ile anlaşılanın, 2015'te verilen baz senaryodaki gibi Türkiye'nin emisyonlarının 1.175 MtCO2e'ye çıkacağının öngörüldüğü ve idarenin alacağı önlemlerle 700 MtCO2e civarına indirileceği olduğu belirtildi.
İklim alanında faaliyet gösteren sivil toplum ve düşünce kuruluşları, Mısır'daki müzakereler öncesinde Türkiye'nin güçlü bir 2030 iklim hedefi vermesi yönünde ortak bir çağrıda bulunmuş ve köklü değişikliklere gidilmeden, yüzde 35 mutlak azaltım ile emisyonların mevcut seviyesinden 340 MtCO2e seviyesine inebileceğini ortaya koymuştu.
Greenpeace Akdeniz Program Direktörü Sevil Turan, "Belirlenmiş bu emisyon azaltım projeksiyonu, 2053 için dile getirilen net sıfır hedefini tehlikeye atıyor ve ticari ve teknolojik yeterlilikleri sorgulanır olan karbon yakalama teknolojilerine ya da nükleer gibi ciddi güvenlik, çevre ve sağlık riskleri taşıyan ithal seçeneklere bağımlı kılıyor. Oysa, 2030 itibariyle kömürden çıkış ve iklim krizine karşı toplumsal direnci aktif olarak artıracak adil dönüşüm politikalarını üretme tercihi, somut bir çözüm olarak burada ve erişimimizde," dedi.
Kömürün Ötesinde Avrupa Kampanyacısı Duygu Kutluay'ın değerlendirmesi ise şöyle: ''Enerji üretimi için kullandığı fosil yakıtların (petrol, gaz ve kömür) yüzde 78'ini ithal eden Türkiye'nin fosil yakıt ısrarı, bize enerjide dışa bağımlılık, yüksek faturalar, giderek kötüleşen hava, su ve toprak kirliliği ile artan sağlık sorunları olarak geri dönüyor.
"Türkiye'nin bu iç içe geçmiş krizlerden çıkabilmesi için bir an önce iklim için adım atması gerekiyor. 'Artıştan azaltım', bu sorunları çözmek yerine, daha değerli kamu kaynaklarının uzun süre bu şekilde boşa harcanmaya devam edeceğini gösteriyor.''
Paris Anlaşması'nın 4'üncü Maddesi, taraf her ülkeden 2020 sonrası iklim eylemlerini özetlemesini ve NDC'ler olarak iletmesini talep ediyor. |
* Kaynak: Yeşil Gazete, Anadolu Ajansı, İklim Haber, bianet arşiv.
(TY)