Fotoğraf: bianet
Haberin Kürtçesi için tıklayın
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Mezopotamya Ajansı editörü ve bia çocuk kitaplığı yazarı Sedat Yılmaz hakkında iddianame hazırladı.
44 sayfalık iddianamede savcı Nuri Şahan, Yılmaz’ı ‘örgüt üyeliği (TCK 314/1)’ ile ‘silahlı terör örgütü kurmak yönetmekle (TCK 314/2)’ suçladı. Sedat Yılmaz’ın ismini iddianamede sadece 4 kere geçirdi.
Savcı iddianamenin ilk 41 sayfasında PKK/KCK tanımlaması yaptı, tarihini anlattı. Örgüt hiyerarşini çizdi, kadrolarından, yapılanmalarından bahsetti.
Haber kanalı Artı TV’yi, TÜRKSAT üstünden yayın yapan Kürtçe çocuk kanalı Zarok TV’yi, Yeni Yaşam gazetesini, Jin News’i ve Mezopotamya Ajansı’nı örgütün basın-yayın komitesi olarak sınıflandırdı.
Ardından da “Şüphelinin eylemleri” diyerek suçlamalara geçti. Ulaş ve K8Ç4B3L1T5 isimli gizli tanıkların beyanlarına yer verdi.
Ulaş isimli gizili tanık daha önce HDP’nin kapatma ve Kobanî davasında yer almıştı. K8Ç4B3L1T5’in ismi de Ankara’da 7 ay tutuklu kalan 9 Kürt gazetecinin iddianamesinde geçiyordu.
Kardeşi ve çalışma arkadaşlarıyla görüşmeleri iddianamede
Savcı iddianameye Yılmaz’ın telefon numarasına ait HTS kayıtlarını da (geçmişe yönelik telefon trafiğinin araştırılması sonrası hazırlanan rapor) koydu.
Yılmaz’ı, kardeşi Filiz Yılmaz ile birlikte çalıştığı gazeteciler Dicle Müftüoğlu, Mehmet Ali Ertaş, Özgür Paksoy’la görüşme yapmakla suçladı. Tarih aralığı belirtmeden 11 kişi ile 2 bin 176 kez ‘aradı/arandı’ verisi olduğunu kaydetti.
Ayrıca başka dosyada şüpheli olarak lanse edilen 49 kişiyleyaklaşık 350 bin kez baz istasyonu sinyalinin kesiştiğini iddianameye ekledi ve bu kişilerle iletişim kurduğunu iddia etti. “Bu irtibatların ülkemiz sınırları içerisinde KCK Alan Merkezlerinin ve İdeolojik Alan Merkezi içindeki örgütsel faaliyetlerin dizayn edilmesi adına gerçekleştirildiği” iddiasında bulundu.
4G teknolojisinde, bir telefon konuşma yaparken, ses verisi paketler halinde baz istasyonlarına gönderilir. Bu paketlerin gönderilme sıklığı, genellikle milisaniyelerle ölçülür ve bu süreç sürekli olarak gerçekleşir. Özellikle, 4G LTE (Long Term Evolution) teknolojisinde, ses verisi VoLTE (Voice over LTE) protokolü kullanılarak iletilir. VoLTE protokolü, sesi küçük veri paketlerine bölerek iletir ve bu paketler genellikle her 20 milisaniyede bir gönderilir. Bu durumda, bir dakikada (60 saniye) yaklaşık olarak 3 bin veri paketi gönderilmiş olur. Ağ yoğunluğu, sinyal gücü, hücre yoğunluğu gibi faktörler bu sayıyı etkileyebilir. HTS kayıtları, sadece kişiler arasındaki iletişimi tespit eder. İletişimin içeriği hakkında bilgi vermez. Ortak baz sinyal verisi ise iletişimi tespiti yapamaz. Yargıtay kararlarına göre aynı baz istasyonu kapsama alanında bulunan ve aynı baz istasyonundan sinyal alan kişilerin yüz yüze geldikleri, buluştukları kabul edilemez ve baz verileri tek başına şüpheli veya sanığın aleyhine somut delil olarak kullanılamaz. |
Çözüm sürecinde Suruç’ta olması suç
Ayrıca savcı, MİT Müsteşarı Hakan Fidan İmralı'ya giderek Abdullah Öcalan ile görüştüğü, Peşmerge konvoyunun Habur'dan girerek Suriye’ye geçtiği çözüm süreci döneminde Yılmaz’ı Urfa Suruç’ta olmakla suçladı.
Ayrıca Yılmaz’ı Suruç’ta örgütle iltisaklı suçlardan kayıtları bulunan başka kişilerle aynı otelde kalmakla itham etti ve bu durumun tesadüfi olamayacağını iddia etti.
Az sayıda bankacılık işlemi şüphe nedeni
Savcı Şahan iddianamede Mali Suçları Araştırma Kurulu’nun (MASAK) hazırladığı rapora da yer verdi. Yılmaz’ın çok az sayıda bankacılık işlemi yaptığını belirtti.
Eylül 2016’dan sonra Yılmaz’ın hesabına miktar belirtmeden yüksek miktarda nakit para girişi olduğunu belirten savcı, Mart 2017’den sonra Yılmaz’ı herhangi bir havale/eft işlemi gerçekleştirmemekle suçladı.
Ayrıca 2018’den sonra nakit çekme/yatırma işlemi gerçekleştirmediğini ve bunun hayatın olağan akışına aykırı olduğu iddia etti. “Örgütsel gizliliğe riayet” dedi.
Facebook paylaşımları “bir bütün olarak ele alındığında”
Savcı Şahan iddianamede Yılmaz’ın 2017’den beri gönderi paylaşmadığı Facebook profilini de suçlamalara konu etti.
“Yapılan paylaşımları bir bütün olarak ele alın” savcı, Yılmaz’ın PKK, KCK, PYD ve YPG’nin görüş ve ideolojisini benimsediği iddia etti. “Örgüt güdümünde haber yapan sayfaları” takip etmekle suçladı. Ancak propaganda (TMK 7/2) suçlaması yöneltmedi.
“Sedat Yılmaz hakkında tespit edilen deliller bir bütün olarak ele alındığında şüphelinin PKK/KCK silahlı terör örgütünün ideolojisi ve talimatları doğrultusunda aktif olarak sosyal yaşantısını da kendisine kılıf olarak kullanarak gizliliğe riayet ederek faaliyet yürüttüğü, şüphelinin tespit edilen örgütsel faaliyetleri dosya kapsamındaki delillerle şüpheye mahal bırakmayacak açık ve net bir şekilde ortaya konmuş, bu hali ile şüphelinin tespit edilen faaliyetlerinin terör örgütü üyeliği faaliyetini aşacak kapsamda olması nedeniyle şüphelinin örgüt içerisinde inisiyatif ve sorumluluk aldığı ve terör örgütü yöneticisi olduğu anlaşılmıştır” diyerek cezalandırılmasını talep etti ve iddianameyi Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi.
Mahkeme suçlamaların Diyarbakır merkezli olduğunu belirterek yetkisizlik verdi ve iddianameyi 21 Eylül’de Diyarbakır’a gönderdi. 28. Ağır Ceza Mahkemesi, Temmuz'da savcılığın Yılmaz ve gazeteci Dicle Müftüoğlu dahil 19 kişi hakkında hazırladığı iddianameyi iade etmişti. Yılmaz 3 Mayıs’tan bu yana Sincan Cezaevi’nde tutuklu.
(HA)