Basın meslek örgütleri, Diyarbakır merkezli soruşturma kapsamında 21 ilde düzenlenen operasyonda 10 gazeteci ve medya çalışanının gözaltına alınmasına tepki gösterdi.
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), DİSK Basın-İş, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Basın Konseyi gazeteciliğin suç olmadığını belirterek gözaltına alınan meslektaşlarının serbest bırakılmasını istedi.
TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş gözaltıların seçim sürecine girilmesiyle baskı dozunun arttırıldığına işaret olduğunu belirtti.
Durmuş “Gazetecilerin evlerinin basılması ilk olmasa da seçim sürecinde yaşanması kuşku yaratıyor. Zaten Türkiye’de yazdıkları veya söyledikleri nedeniyle 42 gazeteci cezaevinde. En son Diyarbakır ve Ankara merkezli operasyonlarda 25 gazeteci tutuklanmıştı. Diyarbakır’daki gazeteciler içeride neyle suçlandıklarını bilmeden 10 ay geçirdi. Onların iddianamesi hazırlandıktan sonra bu operasyon geldi. Seçim, sansür yasası, gazetecilere iddianame derken hepsinin aynı döneme denk gelmesi kapsayıcı saldırıların göstergesi. İktidar gerçekleri gizlemek için gazeteciler üzerinde baskı kuruyor. Gazeteciler özgürlüğünü yitirirken toplumu haber alma hakkını, Türkiye de demokrasisini kaybediyor. Gözaltına alınan meslektaşlarımız bir an önce serbest bırakılmalı. Çünkü gazetecilik suç değildir.” dedi.
"İktidarın kriz dönemlerindeki olağan uygulaması"
DİSK Basın-İş Genel Sekreteri Özge Yurttaş da seçim dönemleri başta olmak üzere kritik her dönemde gazetecilere, kitle örgütleri ve siyasi parti üyelerine yönelik gözaltı ve tutuklama dalgasının iktidarın olağan uygulaması haline geldiğini belirtti.
Yurttaş “Kürt gazeteciler son 1 yılda 3 farklı operasyonun hedefi oldu. Geçen Haziran ve Ekim aylarındaki dalgada suçlamaya konu olan her şeyin habercilik faaliyetleri olduğunu da ortaya çıkan soruşturma ve dava dosyaları ile görmüş olduk. Seçimler yaklaşırken Diyarbakır merkezli böylesi bir operasyonun özgür basının sesini kısma, halkın haber olma ve haber alma hakkını gasp etme amacı taşıdığını görüyoruz. Gazetecilere yönelik tüm bu baskı ve saldırılar bizi demokratik bir ülke için girilmesi gereken muhasebenin ve sorulması gereken hesabın tarafı yapıyor.” diye konuştu.
"Gazeteciler görevlerini yapamıyorlar"
TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, seçime giderken iktidarın artırdığı baskı nedeniyle Türkiye’de gazetecilik için var olan zor koşullar giderek daha da ağırlaştığından bahsetti.
“Seçim öncesi olayları nesnel gazetecilik çerçevesinde izlemek isteyen gazeteciler görevlerini yapamıyorlar” dedi.
Güneş, Türkiye’de basın özgürlüğünün bir an önce çağdaş demokrasilerin düzeyine getirilmesinin TGC olarak en büyük arzuları olduğunu söyledi ve bunu tüm siyasetçilerden özellikle de iktidardan ivedilikle beklediklerini ifade etti.
Güneş “Düşünceyi ifade özgürlüğünün önündeki engeller kalkmalı. Bunun bilincinde olarak hep birlikte hak odaklı, barış odaklı habercilik için mücadele vermeliyiz. Biz gerçeğin peşinde olan, haber için mücadele eden tüm meslektaşlarımızla dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz. Gazetecilerin seçime giderken gözaltı ve tutuklamalarla görevlerini yapmalarının engellenmesinden vazgeçilmesini istiyoruz. Gazetecilik suç değildir” diye konuştu.
"Basın özgürlüğü yok sayıldı"
Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç de yaklaşan seçimleri cumhuriyet tarihinin en kritik seçimi olarak tanımladı. Seçime günler kala gazetecilerin toplu olarak gözaltına alınması için “Endişe verici” dedi.
Türenç “Seçime çok az bir süre kala gazeteciler terör operasyonu adı altında topluca gözaltına alınarak basın özgürlüğü yok sayılmaktadır. Basın Konseyi olarak tüm bu gelişmelerden büyük kaygı duyduğumuzu, demokrasinin yaşatılması için Anayasanın teminatı altında olan basın özgürlüğüne uygun davranılmasını bir kez daha talep ediyoruz.” diye konuştu.
(HA)