Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
bianet’in eski yayın yönetmeni Nazan Özcan’a Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın şikayetiyle hakaret ve iftira suçlamasıyla açılan dava bugün İstanbul 34. Asliye Ceza Mahkemesinde başladı.
“Erdoğan’ın avukatının rüşvet iddialarını haberleştiren gazetecilere dava” haberi nedeniyle yargılanan Özcan duruşmaya avukatı Meriç Eyüboğlu’yla birlikte katıldı.
Duruşmaya Mustafa Doğan İnal ise katılmadı. Avukatı Ömer Faruk Karagüzel ise salondaydı.
Duruşmayı aynı saatlerde yine Mustafa Doğan İnal'ın şikayetiyle haklarında 11 yıl 4 ay hapis istemli dava açılan İleri Haber'den İzel Sezer de izledi. Sezer daha sonra 33. Asliye Ceza Mahkemesindeki kendi davalarına geçti.
Kimlik tespitinin ardından başlayan duruşmada hakim Özcan’a “Haberin yapıldığı dönemde bianet internet sitesinin yetkisi siz miydiniz?” diye sordu. Özcan “Yayın yönetmeniydim” diyerek cevapladı.
Ardından hakim haberi yapan kişiyi sordu. Özcan “Yayın yönetmeni olduğum için tüm sorumluluk bende” dedi. Ardından da kendi savunmasını yaptı.
Özcan savunmasına Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) gazetecilerin hak ve sorumluluk bildirgesinden alıntı yaparak başladı.
“Gazeteci, mağdurun, güçsüzün, yoksulun, ötekileştirilenin ve ‘sesini duyuramayanların’ sesi olmakla yükümlüdür.” diyen Özcan 25 senelik gazeteci olduğunu söyledi. Mesleğim hep bu sorumlulukla yaptığından bahsetti.
"Gazetecileri yıldırmaya yönelik bir dava"
“Benim yerim ezilenlerin yanı, güçlülerin yanı değil. O yüzden bugün neden burada olduğumu çok iyi biliyorum” diye konuştu:
Doğrusu isterseniz, neresinden tutacağımızı bilmediğimiz bir dava ile karşı karşıyayız. Ne yapmışız diye bakıyorum, suçlamayla bir bağlantı kuramıyorum. Oysa 25 yıl gazetecilik yapınca, olaylar arasındaki bağlantıları, ilişkileri hemen görmeyi ve hatta bağlamayı öğreniyorsunuz.
bianet’te yer alan ve davaya konu olan haberimiz, iki meslektaşımıza, iki gazeteciye yani İzel Sezer ve Doğan Ergün’e 11 yıl 4 ay hapis istemiyle dava açılmasına ilişkin. Bu davanın nedeni de, beni de şikayet eden, Mustafa Doğan İnal’ın şikayetçi olması. Herhangi biri de olabilirdi İnal, ama bir özelliği var. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı. Yani kamuya mal olmuş bir isim. Üstelik Cumhurbaşkanı’nın avukatı olmasaydı da, bir avukatın, yargı mensuplarıyla rüşvet pazarlığı yaptığı iddialarının haber değeri olduğu çok açık.
Durum gazeteciler yönünden de farklı değil. Dünyanın her yerinde gazetecilere dava açılması haberdir. Hele de basın ve ifade özgürlüğüne önem veren ve demokratik bir ülkenin olmazsa olmazı olduğunu düşünen, bianet gibi kurumlarda, kesinlikle haberdir.
Peki biz bu haberi nasıl verebilirdik? ‘Cumhurbaşkanı’nın eski avukatı gazetecilere dava açtı’ deyip bırakabilir miydik? Mesleki olarak söyleyeyim, asla yeterli olmazdı. Hatta bir gazeteci bu içerikte bir haberi, gerekçe ve arka plan olmadan yayın yönetmeni olarak bana getirse, gazeteciliğinden şüphe duyarım, ‘haberini tamamla’ derim. Haberin en azından, bu davanın neden açıldığı, meslektaşlarımızın ne sebeple duruşmaya çıkmak zorunda bırakıldığı ve yine meslektaşlarımıza 11 yıl ceza istenmesi için ne gibi çılgın bir suç işlediği sorularına, cevaplar vermesi gerekir. Biz de öyle yapmışız, haberde gazetecilere dava açılma gerekçesini yazmışız: ‘Cumhurbaşkanı’nın eski avukatı Mustafa Doğan İnal tarafından rüşvet pazarlığı yapıldığı iddialarının yer aldığı tweetlerin haberleştirilmesi.’
Tam da dediğim gibi işimizin gereğini yapmış, haberi tam bir şekilde, bütün unsurları ve arka planıyla da yazmışız. Bu mudur suç? Mesleğimi hakkıyla yapmak mı? Şikayetçi kişi ve iddianame savcısı, hakaret ve iftirada bulunduğumu söylüyor. Bakıyorum, okuyorum, inceliyorum, öyle bir şey yok! Bundan yüzde 100 eminim. 25 yıllık gazeteci hakaret etmemesi gerektiğini bilir çünkü. Meslek kurallarımız bunu söyler zaten. Ayrıca 2000 vuruşluk habere bakıyorum, tam beş kere “iddia” sözü geçiyor. Yani yargıda bulunmuyoruz, iddia edildiği gibi ‘iftira’ etmiyoruz, sadece bu kişiyle ilgili böyle bir iddia var diyoruz.
Ceza almam isteniyor ama şöyle sağlam bir gerekçe yazılamamış. Çünkü hakaret ve iftira yok. O halde neden şikayet edilmişim/edilmişiz? Bu şikayet, basın özgürlüğüne yapılan bir saldırı ve basın özgürlüğünü yok etmeye yönelik kötü niyetli bir tutumun göstergesi, başka açıklaması yok!
Eskiden gazetelerde haberlere itirazı olanlar, düzeltme ve cevap hakkını kullanmak için açıklama gönderir ve gazete de bunu yayınlardı. Usul ve etik böyleydi. Şimdi de aynı şey yapılabiliyor. Ama şikayetçinin bu şekilde davranmaması, direk suçlamalarda bulunması, derdinin basını susturmak, kendisi ile ilgili çıt çıkmamasını sağlamak olduğunu düşündürüyor.
Sonuç olarak, üzerime atılı suçlamaları hiçbir şekilde kabul etmiyor, hepsini reddediyorum.
Nazan Özcan'ın savunmasının tamam için tıklayın
Hakim de davanın konusunu anlamadı
Nazan Özcan’ın savunmasının ardından hakim İleri Haber’den İzel Sezer ve Doğan Ergün hakkında açılan davayı sordu. Özcan ve Meriç Eyüboğlu İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davayı, İleri Haber’de yayımlanan haberleri ve Mustafa Doğan İnal hakkındaki iddiaları anlattı.
Hakimin söz vermesi üzerine Meriç Eyüboğlu “Bu ilk duruşma. Uzman mütalaası da sunacağım ancak bu salonda buluşmuşken şunu söylemek istiyorum. Biz neden buradayız diye düşünmemek mümkün mü? Nasrettin Hoca’nın fıkrasına benzer bir durum var. Ortada bir iddia var. Onu haber yapanlara açılan dava var. Ve gazetecilere açılan dava haberini yayınlayan bir gazeteciye açılmış bir dava var” diye konuştu.
Eyüboğlu “Eni boyu altı üstü 2-3 paragraf olan bir haber nedeniyle karşınızdayız. Bu kadar dosyanın içinde bir de bu dosyayla ulaşıyorsunuz. Söz konusu haber müştekinin şahsına ilişkin değil. İki gazetecinin müştekiyle ilgili haberleri haberleştirmesi nedeniyle dava açılmasına ilişkin. Ne hakaret ne de iftira suçunun unsurları oluşmamış. Beraatına karar verilmesini istiyoruz” dedi.
İnal’ın avukatı Ömer Faruk Karagüzel ise şikayetlerinin devam ettiğini belirterek davanın kabulünü istedi. Müvekkilinin onur ve şerefinin söz konusu olduğunu söyleyen Karagüzel, Sezer ve Ergün’ün yargılandığı davayı anlattı. Ancak iki dosya arasında bağlantıyı tam olarak açıklayamadı.
Bunun üzerine hakim Karagüzel’den beyanını yazılı olarak sunmasını istedi.
Savcı telefonla ilgilendi
Karagüzel bunun üzerine “Dava konusundaki haberin başlığında ‘rüşvet iddiası’ denmesi suç oluşturuyor” dedi. İnal’ın şikayet dilekçesini sunmuş olması nedeniyle de kendisinin şahsen dinlenmesine gerek olmadığını söyledi.
Hakim bunun üzerine savcıdan mütalaa istedi. Telefonla oynayan duruşma savcısı kafasını kaldırarak katılma talebinin kabulünü istedi. Mahkeme de şikayet dilekçesini dikkate alarak İnal’ın mahkeme huzurunda dinlenmesinden rücu edilmesine karar verdi.
Bir sonraki duruşma 22 Mart 2023 saat 11.30’da.
İzel Sezer ve Doğan Ergün'ün davası
İleri Haber'den İzel Sezer ve Doğan Ergün de bugün İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesinde Mustafa Doğan'ın şikayetiyle açılan davada hakim karşısına çıktılar. Dördüncü duruşması görülen davada savcı esas hakkındaki mütalaasını sundu.
Savcı gazetecilerin 11 yıl 4 ayla cezalandırılmasını istedi. Mahkeme, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmaların hazırlanması için süre vererek davayı 14 Mart'a bıraktı.
(HA)