Çizim: Murat Başol
Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Gezi Davasının karar duruşmasının ikinci oturumu bugün görülüyor. Hak savunucularının esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanlarını tamamlaması üzerine bugün sıra avukatlarda.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada hak savunucularının avukatları gün boyu savcı Edip Şahiner’in verdiği mütalaaya karşı savunma yapıyor.
1637 gündür Silivri Cezaevinde tutulan Osman Kavala duruşmaya yine getirilmezken, duruşmaya bağlandığı SEGBİS sistemindeki sorun nedeniyle öğleden önceki oturumda salonda sadece sesi duyulabiliyordu. 12.00 sularında yapılan bir ayarlamayla Osman Kavala'nın görüntüsü de verilmeye başlandı.
Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Can Atalay, Hakan Altınay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi ve Tayfun Kahraman ise salonda hazır durumda.
Kimler yargılanıyor: Ali Hakan Altınay, Mücella Yapıcı, Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Çiğdem Mater Utku, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, İnanç Emekçi, Mehmet Ali Alabora, Mine Özerden, Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ali Ekmekçi, Henry Jack Barkey. Müştekiler (şikayetçiler) kimler: 61. hükümet dahil 746 kişi. Müştekilerin başında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan var. Yine dönemin Başbakan Yardımcıları ve bakanları Bülent Arınç, Ali Babacan, Beşir Atalay, Bekir Bozdağ, Binali Yıldırım, Egemen Bağış, Erdoğan Bayraktar, Ahmet Davutoğlu, Muammer Güler, Ömer Çelik, Mehmet Şimşek, Nabi Avcı, Zafer Çağlayan, Sadullah Ergin gibi isimler müştekiler arasında. Ne ile suçlanıyorlar: İddianamede Gezi Parkı protestoları "bir darbe kalkışması" olarak tanımlanıyor. 16 (+Henry Jack Barkey) hak savunucusu temelde, "protestoları örgütlemek ve finanse etmekle" suçlanıyor. |
Köksal: Savunmalarımız dikkate alınmadı
Tuğçe Duygu Köksal söz aldı. Köksal, Gezi'nin karar duruşmasının Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıl dönüme geldiğini belirterek bunun 'tesadüfiliğine' vurgu yaptı.
Savunma yapmakla yapmamak arasında olduğunu söyleyen Köksal, "Bu dosyada hukuka uygun delil toplanması olmadığından savunma yapmamam gerekiyor ama geldiğimiz nokta itibariyle birkaç şey söyleyeceğim" dedi:
"Beraat kararının verildiği 18 Şubat 2020'den beri bu dosyada hiçbir ilerleme yok. Dahası ben buradaki sözlü savunmanın, dosyaya koyduğum yazılı savunmanın ne kadar dikkate alındığından şüpheliyim. Çünkü tevsi tahkikat taleplerimin hepsi şu ana kadar reddedildi.
"İlk yargılamadaki beraat kararı İstinaf mahkemesince esastan bozulmadı. İstinaf, dosyanın delillerin tartışılmasını ve çArşı davasıyla birleştirilmesini talep etmişti.
Ancak o karardan sonra derhal beraat kararı çıkmalıydı ama onun yerine dosya esas hakkında mütalaa için savcılığa verildi. Esas hakkında mütalaa zımni beraat mütalaasıdır.
Müvekkilimin hakkını kullanması esas hakkında mütalaada "Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" olarak nitelendirmiş. Ortada bir suç olmadığı için yardım da olamaz.
Köksal ayrıca dosyada suçlamalara delil olarak gösterilen deniz gözlüğü, maske ve sargı bezini duruşmaya getirerek "Deniz gözlüğü basınçlı suya karşı korur, maske gaza karşı, sargı bezi ise copla fişekle yaralandıysa ona karşı. Bunlar delil olamaz." dedi.
Ataktürk: Varsayımsal nedenler suç gibi gösterildi
Köksal'ın ardından Yiğit Ali Ekmekçi'nin avukatı Emel Ataktürk söz aldı. Ataktürk konuşmasının yaklaşık 40 dakika kadar süreceğini söyledi. Özetle şöyle konuştu:
Bu dava insan hakları için çalışanların ve sivil alanın yok edilmesine yöneliktir. Konusu suç olan eylemlerin yargılanması değil, hak savunucuları üzerinden tüm toplumun susturulmasını amaçlayan politik bir davadır.
Sanıkların ortak özelliğinin toplumsal kamusal haklar için mücadele eden savunucular olduklarını açıktır. Türkiye’de yaşanan hak ihlalleri konusunda susmamaları, mücadele etmeleri önemli. Bunu belirtmeden birbirini hiç tanımayan bu sanıkların neden torba bir iddianamede yan yana oturtulduğunu açıklamak çok zor.
Sanıklar hakkındaki suçlamaların tamamı anayasal hak kapsamında kalan meşru eylemler. Hak savunuculuğunun engellenmesi ve hak savunucuları üzerinden tüm toplumun yargılandığı politik bir dava haline geldi.
İçinde olduğumuz büyük çaresizliğe vurgu yapmak için söylüyorum. Ne müvekkilimin ne de diğer sanıkların şiddet faaliyetlerine karıştığına yönelik tek bir delil yoktur.
Sanıklar işlemedikleri suçları kanıtlamak gibi mümkün olmayan bir duruma sokuluyor. Amaç Türkiye’de hak savunucularını, muhalifleri susturmak. Hukukun araçsallaştırılmasında hiçbir beyis görülmemesi.
Geçen 6 celsede mahkeme gerçeği ortaya çıkarmaya dair hiçbir işlem yapmadı. Tersine sanıkların bir an evvel cezalandırılması amacıyla pek çok ara karara imza attınız.
Belli ki niyetiniz davayı bir an önce karara çıkarmak. Ancak savunma için yeterli bize zaman verilmedi. Sözlü savunma için süre kısıtlaması uygulanarak savunma yazıyoruz.
İddianame ve dosya delilleri inandırıcı değil. Deliller suçlama yapılan olaylarla ilgisiz. Varsayımsal sonuçlar çıkararak olay ve sanıklar arasında bir bağ olmamasına rağmen tespitler yapıyor. İddialar suç değil. Sanıklar yargılanıyor, hakim ve savcılar beğenilmeyen kararlarla soruşturmalara tabii tutuluyor.
Türkiye tarihinde ilk kez AİHM kararlarına uymadığı gerekçesiyle yaptırımla karşı karşıya. Yargı mensupları ise kulaklarını eleştirilere tıkamış durumda.
Biliyoruz ki bu davayla ilgili hiçbir şey gerçek değildir.
Üye hakim ve savcıya 'telefon tepkisi'
Ataktürk'ün beyanı sırasında izleyiciler içerisindeki bir kişi mahkeme heyetindeki bir üye hakimin ve Savcı Edip Şahiner'in telefonlarıyla oynamasına tepki gösterdi. Ataktürk'ün beyanını bölen izleyicinin tepkisi üzerine üye hakim ve savcı oynadıkları telefonu bıraktı.
Demir: Olmayan bir suçu ispat etmek için çırpınıyoruz
Ataktürk'ün savunmalarının ilk bölümünü tamamlamasının ardından Ekmekçi'nin diğer avukatı Hasan Fehmi Demir söz aldı:
Bu dava 'bana suçumu verin' davasıdır. Bu iddiaların aksini ispat etme olanağı yoktur. Müvekkillerimiz olmayan bir suçu ispat etmek için çırpınıyorlar.
Türkiye'de suiistimalci diyebileceğimiz bir yargı süreci başlamıştır. Türkiye'de kuvvetler ayrılığı tamamen ortadan kaldırılmıştır. Bağımsız yargıdan bahsetmeye imkan kalmamıştır.
Yargıç ve savcılar yürütmenin memuruna dönüşmüştür. Bu tespitleri olgusal olarak kanıtlayan en önemli davalardan biri şu anda görülmekte olan davadır.
Mikrofon sistemi bozuldu
Demir'in ardından da Bahri Belen konuştu. Belen'in ardından Can Atalay, Mücella Yapıcı ve Tayfun Kahraman'ın avukatı Fikret İlkiz söz aldı. Ancak duruşma salonunun mikrofon sistemindeki arıza nedeniyle mahkeme başkanı duruşmaya yarım saat ara verdi. 13.30 itibariyle duruşma yeniden başladı.
İlkiz'den 'non bis in idem' hatırlatması
Aranın ardından Fikret İlkiz başlayamadığı konuşmasını yapmaya başladığı. İlkiz özetle şöyle konuştu:
Emniyete savcılığa talimat verme yetkisi verilirse ortaya 2 bin sayfadan fazla fezleke ortaya çıkar, 657 sayfalık bir iddianame ortaya çıkar.
30. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki (Silivri’deki ilk yargılama) yargılamaya hiçbiriniz katılmadınız. Ama bizler tekrarların tekrarlarını yaşıyoruz. Yargı organları aynı şeyleri tekrarlatmak için insanları sanık yapma hakkına sahip değildir.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi beraat kararı verirken bunların zehirli ağacın meyvesi olduğunu söyledi. Gerekçeli kararında Osman Kavala'nın Gezi'nin finansörü olmadığını belirtti.
Şimdi aynı fiilden açılan dava var karşımızda. Bu davanın reddi gereklidir. Daha önceden bir ceza soruşturması var ise, ceza davası açılmış ise öncelikle dikkate alnması gereken kuralların içinde non bis in idem (aynı dava nedeniyle iki kez yargılama yapılamayacağına dair hukuki ilkedir) vardır. Bununla adil yargılama ve hukuki güvenliğin sasağlanması amaçlanmıştır.
Her olasılıkta derhal karar vermek istiyorsunuz. Savunma için süre verilmesine dair bir karar çıkmadı ağzınızdan. Avukat Tora Pekin konuşurken 48 dakika oldu dediniz (Cuma günkü duruşmada). Savunmanın dakikasını mı tutuyorsunuz? Bu savunma hakkının ihlalidir.
Savunmayı ihlal anlamının ötesinde derhal ve hemen bir karar verme isteğindesiniz. Savunmamızı dinleyerek bir karar değişikliğine gidebilirsiniz. Gerekçeli kararınızı kendi aranızda tartışabilirsiniz. 'O zaman red konusunu düşünelim' diyebilirsiniz. Demeyecekseniz o zaman biz neden buradayız? Bir ritüeli tamamlamak için mi buradayız?
Ravel, en bilinen eseri Bolero için "İçinde hiç müzik yoktur" der. Adaletin dağıtıldığı yer mahkemelerdir ama ne yazık ki içinde hiç adalet yoktur.
İşler, Tora Pekin'in Cuma günkü savunmasını yaptı
Fikret İlkiz’in ardından Evren İşler konuşmaya başladı.
İşler "Bu dosyaya dayanak olan soruşturma dosyasının açık olduğu hepimizin malumu. Şüphelilerin kim olduğunu dahi bilmediğimiz bu soruşturmadan zaman zaman birileri seçiliyor ve yargılanıyor. Ama bu önümüzdeki iddianame, iddianamenin hiçbir unsuruna sahip değil. Ama ben yine de anlatayım. Her ne kadar heyetten kimse beni dinlemese de anlatayım… Bu insanların elinin değdiği bir şeye delil demek bu ülkede ne kadar hukuk varsa o kadarına haksızlıktır. Huzurunuzda tek bir delil tartışması yapılmadı. Talepler reddedildi. Adil yargılanma hakkı o kadar ihlal edildi ki. Tora Pekin bu konuyla ilgili, hukuka aykırı delillerle ilgili konuşurken onu dinlemediniz. Ama şimdi beni dinleyeceksiz" dedi ve Tora Pekin’in Cuma günkü beyanını okudu.
"Üye hakim AKP'den milletvekili aday adayı"
Sonrasında ise şöyle konuştu:
Manasız bir birleştirme süreci yaşadık, hemen sonrasında da hızlı bir ayırma kararı verildi. İstinaf mahkemesi kararında 'elinde bir delil yok bir de oraya bak' diyerek çArşı dosyasını işaret etti. Baktınız bulamadınız ve dosyayı iade ettiniz.
Hükümetin istifasını talep etmek suç değildir. Sanıklar hakkındaki bu iddianame yazana kadar hükümetler defalarca kez değişti. Hükümet kendine yönelik bir kalkışma olduğunu düşünseydi altı yıl beklemezdi.
Bu dosyada adil ve dürüst ve hatta bir yargılama yapıldı mı? Hayır. Adil yargılama bu kadar basit bir şey değil. Memleket yargıya yönelik çeşitli baskılardan geçmiş ama yine dönüp mahkemelerden medet umuyoruz.
Adil yargılanmanın görüntüde de topluma yansıtılması gerekir. Bir yurttaşın burada adil bir yargılama yapıldığını hissetmesi gerekir.
Mahkeme heyetini oluşturan üyelerin ismini Google'a yazdığımızda üye hakim Murat Bircan'ın Bafra Belediyesi Hukuk İşleri Müdürlüğü'nde çalışırken istifa edip hakim olduğunuzu görüyoruz. Murat Bircan aynı zamanda AKP'den milletvekili aday adayı da olmuş. Bu dosyada Erdoğan mağdur. Talimat vermeye gerek var mı? Üye hakim onu seviyor zaten.
Heyetin dosyadan çekilmesi istendi
Ardından Osman Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar söz aldı. Bayraktar, Evren İşler’in ortaya çıkardığı üye hakim Murat Bircan’ın AKP’den milletvekili aday adaylığıyla ilgili konuştu. “Siyasi bir liderle arasındaki bağı açık eden bir hakimin karar verme mevkiinde bulunmaması gerekir. Bunlar üzeri örtülecek şeyler değil. Mahkemenin bir karar vermesi lazım, bu karar davadan çekilme şeklinde veya üye hakimin çekilmesi şeklinde olabilir. Biz sizi reddediyoruz. Bunun 4,5 yıldır tutuklu olan müvekkilimizin durumuna halel getireceğinin de farkındayız” dedi.
Tora Pekin de Bayraktar’ın ardından söz alarak “Murat Bircan’ın dosyanın bir numaralı mağduru Erdoğan iken aynı partiden milletvekilliğini ilan etmesi kabul edilebilir bir hikaye değil.” dedi veheyetin dosyadan çekilmesini istedi.
Heyet "davayı uzatmaya yönelik" dedi
Ancak mahkeme heyeti bu talebin davayı uzatmaya yönelik olarak değerlendirdi ve talebi şu kararla reddetti.
“Köksal Bayraktar ve Tora Pekin tarafından mahkememizin üye hakimi Murat Bircan’ın ve heyetin dosyadan çekilmesini ve hakimin reddine yönelik taleplerini CMK 31/1-c maddesi uyarınca davayı uzatmaya yönelik olduğu kanaatine varıldığından çekilme talebinin oy birliğiyle reddine karar verilmiştir.”
Bayraktar: Bizi 'darbeci' diyerek yaftalayamazsınız
Talebin kabul görmemesi üzerine Köksal Bayraktar tekrar söz aldı. Bayraktar şöyle konuştu:
Bazı arkadaşlarımız davanın siyasi olduğunu söylediler ve bu doğrudur. Ama şunu da eklemek lazım: Bu dava olağandışı bir davadır. Olağan bir dava içinde değiliz. Bugüne kadar 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nden itibaren dosyanın 36. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sonra İstinaf'a gitmesi sonra tekrar 30. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gelmesi ardından 13'e gitmesi sürecinde davada 20'ye yakın yargıç değişmiştir.
Bu dava 4 yıldan beri devam ediyor. Gezi 2013'te cereyan etti, bugün 2022'deyiz. Suç hükümeti devirmek. Siz hiç hükümeti devirme fiili nedeniyle bir yargılamanın fiilden itibaren tam tamına 10 yıla yakın sürdüğünü gördünüz mü?
Aslında sizin bu davayı aldığınız ağır ceza mahkemesine yeniden göndermeni gerekirdi. Çünü siz işin esasına girmediniz, tanık dinlemediniz, bilirkişi incelemesi yapmadınız. Siz sadece sanıkların ifadelerini aldınız.
Yargıtayın ne dediğini dinlemeden bu davanın mahkemesi benim diyorsunuz. Bunun mahkemesi 30. Ağır Ceza Mahkemesi. Bu dava Gezi ve Osman Kavala davası olmasaydı ne yapardıız? Dosyayı inceler ve geriye gönderirdiniz. Fakat siz alabildiğine bunu karmaşık hale getirdiniz.
İddia makamı kalkışmadan sözediyor. Biz darbeci değiliz. Bu terim ile bizim önümüzü yaftalayamazsınız. Ne bize, ne müvekkilimize ne de Türk toplumuna karşı böyle bir hakkınız yoktur. Kalkışma ara başlık olarak kullanılıyorsa orada objektiflik yoktur. Bu kadar pamuk ipliğine bağlı hak ve özgürlükler görülmüş değildir.
Aytöre: Elinizde hiçbir şey yok
Köksal Bayraktar’dan sonra Osman Kavala’nın bir başka avukatı Tolga Aytöre söz aldı. Aytöre üye hakim Murat Bircan’ın AKP’den milletvekili aday adayı olmasıyla ilgili konuştu.
Heyetin avukatların çekilme talebini ‘davayı uzatmaya yönelik’ şeklinde değierlendirmesiyle ilgili Aytöre “Bu heyet bu kararı veremez. Karar baştan sakat olur” dedi.
“Ben sanıksız yargı gördüm ama yargılamasız sanık ilk defa görüyorum” diyen Aytöre şöyle devam etti:
Osman Kavala’ya bir tane soru bile sormadan ağırlaştırılmış müebbet istiyosunuz. "Sen Gezi Parkı'na gittin mi" diye bil sormadınız. Bari tapeleri getirip sorsaydınız bunlar sanıkların sesi mi diye? Müdahale olmuş mu diye? Bunlar olmadan en ağır cezaya doğru gidiyoruz.
Savunmalarımız usulü, bir ritüeli yerine getirmek belli ki. Biz tarihe not düşmek için buradayız. Hukuka aykırı delilleri hukuka uygun hale getirme çabası var. Mütalaa doğruyu yansıtmıyor. Delilleri ısrarla kullanmak istiyorsunuz çünkü elinizde başka bir şey yok. Bu tapelerdeki konuşmaların içeriğinde de bir suç yok.
Koyuncu: Mahkemeden bir talebim yok
Aytöre'den sonra Osman Kavala'nın avukatlarından İlkan Koyuncu konuşmaya başladı. Koyuncu "15 Temmuz ile ilgili yargılama yapıyorsunuz ama bir kişi bile Osman Kavala'ya 15 Temmuz'da nerede olduğunu sormadı. Hükümete karşı suçlama yöneltiyorsunuz. Bu davada yargılanan sanıklar Ankara'ya gitmemiş. Davayı çArşı'yı birleştirdiniz. Sonra onlara ceza vermek istemediniz, çünkü seçim geliyor. Bir zümreyi karşınıza almak istemediniz. 'Siz' derken kararına sahibine sesleniyorum. Mahkemeden de bir talebim yoktur" diye konuştu.
Mahkeme ardından hak savunucularına son sözlerini sordu. Yargılanan hak savunucuları tek tek kürsiye gelerek son sözlerini söyledi.
Son sözler
Mücella Yapıcı “Son sözüm olduğunu düşünmüyorum. Ben 50 yıllık bir meslek insanıyım. Olabildiğince aydın olmaya çalıştım. Hiçbir zaman şiddeten yana olmadım. Toplum yararına mesleğimi onurla yürüttüm. Bugüne kadar tek bir çocuğuma haram lokma yedirmedim. Hırsızlık, uğursuzluk, yolsuzluk yapmadım. Yaşamımdan onur duydum. Aynı onuru benim yaşıma gelince sizin de yaşamınızı umuyorum. Hüküm sizindir.” dedi.
Çiğdem Mater de “Bu iddialarla yargılanmayı esefle karşılıyorum. Darbeci olarak yargılanmayı kabul etmiyorum. Protestolar sırasında gençleri öldürenlerin peşine düşülmesini beklerdim ama onun yerine bu dava açıldı. Osman Kavala'nın hayatından çaldığınız 4.5 yılı geri veremezsiniz. Tüm suçlamaları reddediyor, derhal beraatimi talep ediyorum.” diye konuştu.
Mine Özerden ise kürsüye geldiğinde bilgisyasara ya da kendi önlerindeki dosyalara bakan mahkeme heyetinden kendisine bakmasını istedi. Ardından “Yürütmenin yargı üzerindeki vesayetinin son bulmasını, güçlünün hukukunun yerine hukukun gücünün galip gelmesini talep ediyorum ve beraatimi talep ediyorum” ifadelerini kullandı.
Can Atalay “Harama el uzatmadık, kul hakkı yemedik, devleti kendi çıkarlarımız için kullanmadık, devletin gücünü ele geçirip yandaşlarımızı zengin etmedik. Suç işlemedik. Avukatlık, mimarlık, şehir plancılığı yaptık. Bu yargılama faaliyeti değil. Eğer sorun Gezi direnişini sahiplenmekse, hep sahiplendik, yine sahipleniyoruz” dedi.
Osman Kavala’ysa son söz olarak “Siyasi ve ideolojik saiklerle hazırlanan komplo teorileri olayların tarafsız bir şekilde incelenmesini, nesnel değerlendirme yapılmasını engeller. Aynen bu iddianamede ve mütalalda olduğu gibi. AİHM'in tutukluluğumun hak ihlali olduğu kararından sonra aleyhime sunulan delillerin hiçbiri beni suçla ilişkilendirip makul şüphe yaratmadığını açıkladıktan sonra delil olmayan delillerle hakkımda ağrılaştırılmış müebbet hapis istenmesi gerçekçi de değildir, hukuki de değildir. Bu aynen ikinci iddianamedeki suçlar gibi yargı kullanılarak yapılan bir suikast eylemidir.” diye konuştu.
Karar
Osman Kavala'nın son sözünün ardından duruşmaya karar yazımı için ara verdi. Mahkeme verilen yaklaşık 45 dakikalık aranın ardından da izleyicileri salona alarak kararını açıkladı.
Osman Kavala'nın TCK 312'den (Hükümeti kaldırmaya teşebbüs) ağarlaştırılmış müebbet cezası verdi. Casusluk suçlamasından ise beraat ettirdi.
Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi'ye TCK 312'ye yardımdan 18 yıl hapisle cezalandırdı. Tutuklanmalarına karar verdi.
İzleyiciler karar üzerine tepki gösterdi. Salonda "Her yer Taksim her yer direniş" sloganları atıldı. Tepkiler üzerine mahkeme başkanı salondakileri dışarı atmakla tehdit etti. Mahkeme hak savunucularının tutuklanma kararının hemen uygulatılmasını istedi.
Hak savunucuları polis eşliğinde salondan çıkartılırken, izleyiciler adliyedeki bekleyişini ve tepkisini sürdürüyor. Ayrıca adliye içine çevik kuvvet polisi alındı.
#GeziDavası Osman Kavala'ya hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüsten ağırlaştırılmış müebbet, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi'ye ise bu suça yardımdan 18 yıl hapis cezası https://t.co/h6XHfEC4fn pic.twitter.com/NOFjik526G
— bianet (@bianet_org) April 25, 2022
Üye hakimden karara itiraz: Dosyada delil yok
Karar mahkemeden 1'e karşı 2 üyenin oy çokluğuyla çıktı. Üye hakim Kürşad Bektaş karara muhalefet şerhi koydu. Beştaş muhalefet şerhinde dosyada dinlemelerden başka delilin olmadığını, dinlemelerin de hukuka aykırı kararla yapıldığını belirtti:
Dosya içeriğinde dinleme kayıtlarından başka delil bulunmadığı, ilk dinleme kararının 18/06/2013 tarihinde TCK'nın 220.maddesinde düzenlenen, "Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma " suçuna ilişkin olarak alındığı, TCK 312.maddesi kapsamında " Hükümete Karşı Suç" suçundan alınan dinleme kararı olmadığı, daha sonra dinlemenin uzatılması talep ve kararlarında ayrıca TCK'nın 312.maddesininde eklendiği, ancak bu suçun bu tarihlerde 5271 sayılı CMK'nın 135/8 maddesinde sayılan ve yasal dinlemeye konu suçlardan olmadığı,
"Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlardan"," Hükümete Karşı Suç" suçunun 02/12/2014 tarihinde 5271 sayılı CMK da yer alan dinleme kapsamındaki suçlara eklendiği, bu tarihten sonra alınan bir dinleme kararının da bulunmadığı, dosyadaki tüm dinleme kayıtlarının 02/12/2014 tarihinden önce olduğu, bu haliyle dinleme kayıtlarının, kanuna ve hukuka aykırı delil niteliğinde bulundukları CMK 206/2-a,217/2.230/1-b maddeleri doğrultusunda yapılan değerlendirme ve yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre dosyadaki dinleme kayıtlarının yasak delil mahiyetinde olduğu,
sanıkların kanuna aykırı dinleme kayıtlarına karşı beyanları da yasak delile dayandığından hükme esas alınamayacağı,
Aksi kabul edilse dahi dinleme kayıtlarını destekleyen somut kanıtlar olmadığı ve tek başına dinleme kayıtlarının sanıkların üzerlerine atılı suçlardan mahkumiyetlerine yeter olmadığı anlaşılmış olup, sanıkların, üzerlerine atılı suçlardan cezalandırılmalarına yeter her türlü kuşkudan uzak, somut, kesin ve inandırıcı başkaca delil de bulunmadığından beraati,
tutuklu sanık Osman Kavala'nın tahliyesi ile diğer sanıkların tutuklanmaması gerektiği görüşündeyim.
Duruşmayı kimler izledi?Ülke temsilcilikleri: Fransa, İsveç, Hollanda, Almanya, Belçika, ABD, İtalya, İsviçre, Birleşik Krallık, Çekya, Danimarka ve Avrupa Komisyonu Milletvekilleri: Özgür Özel, Ali Şeker, Sezgin Tanrıkulu, Onursal Adıgüzel, Turan Aydoğan (CHP), Hüda Kaya, Filiz Kerestecioğlui Musa Piroğlu (HDP), Erkan Baş, Ahmet Şık (TİP) STK'ler: Norveç Pen, İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) Emma Sinclair-Webb, TMMOB Başkanı Emin Koramaz, İstanbul Mimarlar Odası Başkanı Esin Köymen "Adalet, demokrasi, güven yok ise ülkede, ülke nedir?"Duruşmma öncesinde bianet'e konuşan Norveç Pen'den Caroline Stockford: "...Bu dava hiçbir zaman açılmamalıydı. Biz Norveç Pen olarak 676 sayfasını inceledik, okuduk. Hepimiz aynı fikirdeyiz. Her şey tükendi. Olay çok fazla drama ve şova dönüştü. Ne düşüneceğimi bilmiyorum. Hukukun üstünlüğüne inanmak istiyorum ve Osman Kavala'nın serbest bırakılmasını istiyorum çünkü doğrusu budur. Adil yargılama herkes içindir. Adalet, demokrasi, güven yok ise ülkede, ülke nedir? |
(HA/MD)