*Mayıs 2016'da beri Van Hapishanesi'nde olan gazeteci Nedim Türfent, Türkçe "Volta" anlamına gelen "Pêgermok" isimli köşesinde bianet'e yazıyor. Nedim'e mektup yazmak isterseniz adresi şöyle: Van Yüksek Güvenlikli C.İ.K. A-44 Van |
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Kendimi bildim bileli ülkemizde tutuklu gazeteciler sorunu var, yadsıyan da. Keşke bu içimizden herhangi birinin ömür uzunluğuyla sınırlı kalsa, zira bu mevzu ülkenin ayağında asırlık bir pranga, paslı bir bukağı, bir hilkat garibesidir tutturmuş gidiyor. Her dönemin yönetenleri gibi mevcut olanlar da bunu reddediyor.
Onlar gazeteci-yazar-çizer değil, vatan haini-terörist. Kuşkusuz mesleğini alnının akı ve kelimenin teriyle yapan hem her gazetecinin "bam teli" olabilir bu yakışıksız suçlama.
Peki, onlar gazeteci değil, terörist mi?
Haklı olabilirler. Dosyayı görmek lazım, kişileri bilmek lazım. Bilen az çok biliyor. Bilmeyenin de itirazı yoksa, kendi dosyam hakkında kimi noktalara dikkat çekmek istiyorum.
Dosyamda değişiklik yaratmadı
Malum olduğu üzere, Hakkâri 2. Ağır Ceza Mahkemesi, cezanın gerekçeli kararında “rahatsız edici haberler yaptığı için” ibaresiyle aslında bilfiil gazeteciliği cezalandırdığını itiraf etmişti.
Anımsayalım, 2019’daki yargı paketinde TMK’nin ilgili maddesine “Haber açmalı ifadeler rahatsız ve şok edici olsalar da suç teşkil etmez” eklentisi yapıldı.
Başta Barış Akademisyenleri kararı olmak üzere AYM’nin (ve AİHM’nin de) bu minvalde çok sayıda emsal kararı ve içtihadı bulunuyor.
(Bir de parantez açalım, darbe girişimi sonrası ihlaller kabul edildi ama suç FETÖ’ye yüklendi. Mehdi Eker, onların bilerek orantısız güç kullandığını söyledi. Yani ihlal haberleri bir bakıma teyit edildi. Gelgelelim, bu dosyamın ‘kaderi’ açısından bir değişiklik yaratmadı, ne hikmetse. )
Zaten daha şimdiden kabak tadı verdi diye daha fazla ayrıntıya girmeyeceğim, velakin mahkeme heyeti kantarın topunu fena halde kaçırdığı için bir parantez daha açmak vacip oldu.
Mahkeme ellerini korkak alıştırmamış
Heyet “Böyle olması gerekir, böyle yazması gerekir” diye yorum yaparak hem gazeteciliği tarife kalkmış hem de ağır bir ihlale neden olmuş. Yani yapmadığınız ve yazmadığınız şeyler sizi terörist yapıyor.
Tutalım kelin perçeminden! Tam bir kara mizah konusu.
Kanımca, bunu öyle sallapati değil de bile isteye yazmış ve yapmışlar. Bundan olacak ki gerekçeli kararda gazetecilik mesleğinin cezalandırıldığını alenen üstüne basa basa göstermişler.
Dosyanın hamurunu yoğururken, ellerini hiç de korkak alıştırmadan gazetecilik faaliyetlerini bol keseden katmışlar. Taammüden, bile isteye.
Ne diyorlardı “Onlar gazeteci değil, terörist!"
Peki, o zaman ağır cezanın gerekçeli kararında sanığı gazeteci değil de ‘terörist’ olarak gördüklerinin nedenlerini ve kanıtlarını alt alta, üst üste, yan yana, artık nasılsa sıralamaları gerekmez mi?
Ara ki bulasın nedeni, hak getire kanıtı.
Bizim Hakkâri’deki Mahkeme Heyeti ya çok acemiydi ya da gazeteciliği cezalandırdığını açıkça gösterecek kadar cesurdu. Halen gazeteciliğin cezalandırıldığına ikna olmayan varsa nihai sorumuzu ona yöneltelim.
Sizce, gerekçeli karar tutanağında gazetecilik ve faaliyetleriyle ilgili ibaresi kaç kez geçiyor? Çünkü sanık terörist ise neredeyse hiç geçmemesi gerekir, eşyanın tabiatı gereği. Hepi topu kaç kez?
Saymakla bitmez desem, çok soyut olur. Ben de yapacak daha iyi bir işim yokmuş gibi oturup göznuru döke döke saydım. Somutlaştırdım. İşimin kimyası gereği.
Tesbih tanesi çeker gibi, elifi elifine not ettim. Buyurun bakalım, hangi ifadede kaç kez geçiyor.
- Gazeteci(lik): 66 kez
- Haber : 75 kez
- Röportaj : 54 kez
- Fotoğraf : 146 kez
- Video/Görüntü: 46 kez
- DİHA Editör/Muhabiri: 43 kez
- Basın/ Yayın: 65 kez
- Medya/Paylaşım: 142 kez
İnsanlık halidir, bir yukarı iki aşağı hata payı bırakalım bu sayılar için. Bu ibarelerin yüzde 97'si savcı ve hâkimin. Mahkeme heyetinin. Daha ne diyelim ki?
Dilim olsa da söylesem…
(NT/Lİ/EMK)