Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Libya’da yaşamını yitirdikten sonra Manisa’da toprağa verilen MİT görevlisinin cenazesiyle ilgili haberler nedeniyle yargılanan gazetecilerin Çağlayan'daki İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ikinci duruşmasında karar çıktı.
Mahkeme Aydın Keser, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Eren Ekinci, Hülya Kılınç, Ferhat Çelik ve Murat Ağırel'in "Devletin Güvenliğine ve Siyasal Yararlarına İlişkin Bilgileri Açıklama" (TCK 329) suçlamasından beraatlerine karar verdi.
Mahkeme Barış Terkoğlu ve Eren Ekinci'nin MİT Kanunu 27/3 uyarınca İstihbarat Faaliyeti İle İlgili Bilgi Ve Belgeleri İfşa Etmek suçlamasından beraatlerine hükmetti.
Barış Terkoğlu'nun hakkındaki adli kontrol tedbirlerininse kaldırılmasına karar verdi.
Mahkeme Aydın Keser, Ferhat Çelik ve Murat Ağırel'e MİT Kanunu'nu ihlal ettikleri gerekçesiyle 4 yıl 8 ay 7 gün, Barış Pehlivan ve Hülya Kılınç'ı 3 yıl 9 ay hapis cezası verdi.
Sanıkların tutuklulukta ve gözaltında geçen sürelerinin cezalarından mahsubuna hükmetti.
Barış Pehlivan, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel'in tutuklukta geçirmiş oldukları süreyi göz önüne alarak ve yurtdışına çıkış yasağı konarak adli kontrol şartıyla tahliyelerine hükmetti.
Mahkeme ayrıca Aydın Keser ve Ferhat Çelik hakkında uygulanan "ikametlerinin bulunduğu il sınırlarını terk etmemek" ve "belirlenen yerlere başvurmak" şeklindeki adli kontrol kararlarından kaldırılmasına hükmetti.
Yurtdışında bulunan Erk Acarer'in dosyasının ayrılmasına karar verdi.
Duruşma öncesi adliye önünde dayanışma
Duruşma öncesinde adliye önünde bir araya gelen gazeteciler, meslek örgütü temsilcileri ve milletvekilleri tutuklu gazeteciler için adalet istedi.
TIKLAYIN - "Ortaya çıkmasını istenmeyenleri yazmaya devam edeceğiz"
Eylemin ardından duruşmanın yapılacağı salona giden kalabalık burada uzun süre bekledi. 11.00 sularında açılan duruşma salonuna koronavirüs önlemleri gerekçesiyle sınırlı sayıda kişi alındı.
Duruşma salonu kapısı önünde gazeteciler avukatlar ve milletvekilleriyle güvenlik görevlileri arasında tartışma yaşandı.
Saat 10.30’da başlaması gereken duruşma, saat 11.45’te mahkeme heyetinin gelmesiyle birlikte başladı.
Davada, duruşma savcısı dün mütalaası açıklamış ve gazetecilerin 19 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istemişti, yurtdışında bulunan Erk Acarer’in ise dosyasının ayrılmasını istemişti.
Kılınç: Nasıl okursanız okuyun sadece cenaze haberidir
Duruşmada mütalaa okunmadan savunmalara geçildi. Odatv Muhabiri Hülya Kılınç yaptığı savunmada “Haberi hangi bakış açısıyla okursanız okuyun sadece cenaze haberi olduğunu görürsünüz. Haberde yayınlanan fotoğraflarda MİT mensuplarının olduğunu bilmiyordum. Bilmem de mümkün değildir. Eğer MİT mensubu olduğunu bilmeyenler hakkında suç isnadı yapılmıyorsa benim içinde yapılmamalıdır diye düşünüyorum dedi.
Kılınç “Şehidin cenazesinde çekilen fotoğraflar gizli çekilmemiştir. Akhisar Belediyesi'nden temin edilmiştir. Fotoğrafta sadece cenazeyi taşıyan köylüler görünmektedir. Eğer cenazenin köylülerin taşıdığını gösteren bu fotoğraflarda MİT mensubunu deşifre etmek isteseydim, haberde 'şehidin mesai arkadaşları da cenazeye katıldı' ibaresi yer alırdı. Ben yalnızca gazetecilik yapmak, kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla haberi hazırladım. Mahkemenizden tutukluğumun kaldırılmasını ve beraatımı talep ediyorum” dedi.
Pehlivan: Bu çürümüşlüğe alışmayacağım
Hülya Kılınç'ın ardından Barış Pehlivan'ın savunmasına geçildi. Pehlivan savunmasında mahkeme heyetinin vereceği kararda korkunun değil, gerçek sesi olmasını istedi. İddianamede öldürülen MİT mensubunun cenaze haberiyle suç işlediğinin söylendiği ama bu kişinin öldürüldüğünü sırasıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Muhtar Cemali Merter, onlarca sosyal medya hesabı, Milletvekili Ümit Özdağ ve onlarca haber sitesi ile gazeteden öğrendiklerini dile getirdi.
Pehlivan "Özetle; şehit MİT mensubuna dair fotoğraflar ve bilgiler, Odatv'den çok önce açıklandı, yayınlandı ve yayıldı. Yani bizim yayınladığımız haberde şehit MİT mensubuna dair bize özel hiçbir yeni olgu yok" dedi.
Yazmadıkları bir şey nedeniyle suçlandıklarını söyleyen Pehlivan kaçma şüphesi nedeniyle tutuklu yargılandığını belirterek "Tutuklanmaya bu adliyeye cezaevi çantamla, kendi ayağımla geldim. Ne kaçması ne saklanması!" diye konuştu.
Pehlivan "Anayasa profesörünün uyuşturucu baronunu serbest bıraktırmakla suçlandığı ve tutuksuz yargılandığı... Rüşvet alırken suçüstü yakalanan yargıcın tutuksuz yargılandığı... Suç örgütünün isteğiyle soruşturma dosyası kapatan savcıların tutuksuz yargılandığı... Beni 19 ay suçsuz yere tutuklu tutan, sonra kendisi 6 ay firar eden kumpas hakiminin tutuksuz yargılandığı... Yargı sisteminden adalet beklememeli miyim?" dedi.
TIKLAYIN - Barış Pehlivan'ın savunmasının tam metni
Ağırel: Akıllanmıyoruz, düşünmüyoruz, ders çıkarmıyoruz
Barış Pehlivan'ın savunmasının ardından Murat Ağırel söz aldı. "Çok açık şekilde hakkımdaki iddiaların tutar yanı bulunmamaktadır. Bu dava MİT'in ifşası değil 'şehitleri neden yâd ettin' davasına dönüşmüştür" diyen Ağırel, insanlık tarihi boyunca üzerinde durulan en önemli konulardan birinin adalet olduğunu söyledi ve adalet arayışına dair bir savunma yaptı.
"Akıllanmıyoruz, düşünmüyoruz, ders çıkarmıyoruz" diyen Ağırel "Dün yargıda örgütlenen FETÖ'den bahsediyorduk. Bugün adaletten, yargının bağımsızlığından, hukukun üstünlüğünden bahsetmemiz gerekirken, oturmuş FETÖ'nün boşalttığı yere METÖ mü geldi, PETÖ mü geldi diye tahminler yürütüyoruz. Yarın daha başka bir yapıdan bahsedeceğiz. Yargı bağımsız, adil ve cesur olmadıkça yargıyı ele geçirmek isteyen siyasi güçlerin desteklediği yapılar ve bu yapıların emir eri olmuş savcı ve hâkimlerden bahsetmeye devam edeceğiz" diye konuştu.
TIKLAYIN - Murat Ağırel'in savunmasının tam metni
Savcı: Ağırel hayali bir şey yaşıyor olabilir
Ağırel'in savunmasının ardından duruşma savcısı "Murat Ağırel'in fikri olarak savunmasına diyeceğimiz yok. Fiziki olarak bir kısım farklılıkları belirtmek istiyorum. Bugün yaşadıklarını daha önce yaşadıklarıyla benzetti. Eğer söyledikleri bugün yaşadıkları gibiyse hayali bir şey yaşıyor olabilir" dedi.
Mahkeme başkanı ise dışarıdaki sesten dolayı duruşma salonu önündeki bekleme alanının boşaltılmasını istedi. Bekleme salonunun boşaltılmasının ardından Barış Terkoğlu'nun savunmasına geçildi.
Terkoğlu: Kendim için değil ülkem için adalet
Terkoğlu savunmasında "Daha soruşturma bile açılmadan hakkınızda hüküm veriyorlar. Gözaltına bile alınmadan cezanız kesiliyor. Savcılar iddianame hazırlamak için gösterecekleri çabayı yandaşlarına evrak sızdırmaya harcadıkları için, duruşmaya çıkmadan iddia tüketiliyor. Haberlerin savcı bilgisayarında mı yoksa iddianamelerin bazı gazetelerde mi yazıldığını bilmediğimiz bu davada, özür dilerim ama hüküm anına bir şey bırakmadılar" dedi.
"Bugün yargılandığımız dava da bir uslandırma davasıdır. Benim için bu nedenle de hükümsüzdür" diyen Terkoğlu savunmasında "Kendim için değil, ülkem için, adalet için tek dileğim; kararınız başından sonuna suç olan bu soruşturmanın, bu iddianamenin, bu davanın, bu mütalaanın devamı olmasın. Bırakın bu suç, bu kağıttan kuleyi kuranların üstüne devrilsin" ifadelerini kullandı.
TIKLAYIN - Barış Terkoğlu'nun savunmasının tem metni
Çelik: Kamuoyuna açıklanan bir bilgi suç oluşturamaz
Terkoğlu'nun beyanının ardından savunma yapan Ferhat Çelik "Biz tam 7 aydır casus değil de gazeteci olduğumuzu ispatlamaya çalışıyoruz" dedi.
Çelik "Defaatle vurguladığımız gibi ne bu haberden istihbari bir suç oluşturulabilir ne de Yeni Yaşam gazetesinden casusluk faaliyeti çıkar" diye konuştu.
Haberi Yeniçağ ve T24'ten derlediklerini söyleyen Çelik, "Yani iddia edildiği gibi bu haber ilk kez Yeni Yaşam gazetesinde çıkmadı. Haberin içinde zaten hangi kaynaklardan temin edildiği açıkça yazılıyor. Kaldı ki internet yoluyla ya da başka bir şekilde kamuoyuna açıklanan bir bilginin daha sonra yazılı basında yer alması özel bir suç oluşturamaz" ifadelerini kullandı.
Çelik "Ülke demokrasisinin zaten ayaklar altında olduğu, yandaş olmayanın ezilmek istendiği, bir avuç muhalif medyanın davalar, kapatma veya para cezaları gibi aygıtlarla susturulmak istendiği bir dönemi yaşıyoruz. En çok tutuklu gazeteci bizde. Yasaların kişilere göre değil, herkese adil ve eşit biçimde uygulanmasını istiyoruz" diye ekledi.
TIKLAYIN - Ferhat Çelik'in savunmasının tam metni
Aydın Keser duruşmaya katılamadı
Ferhat Çelik'in ardından savunma yapması beklenen Aydın Keser, Covid-19 testi pozitif çıkan biriyle temasta olmasını nedeniyle karantinada olduğu için duruşmaya katılamadı.
Ekinci: Muhtarla aynı konumdayım, o tanık ben sanığım
Duruşmaya SEGBİS ile bağlanan Eren Ekinci Hülya Kılınç dışında kimseyi tanımadığını söyledi. Ekinci "Kasten suç işleme gibi bir düşüncem kesinlikle yoktur. Böyle bir düşüncem olsa fotoğrafları Whatsapp üzerinden değil, başka bir yolla gönderirdim. O gün belediye başkanı ve milletvekilimiz ile cenazeye katıldık. Herkesin gözü önünde çektim, gizli çekim yapmadım. Görevim gereği gazeteciler fotoğraf ve video ister benden. Ben de gönderirim, kullanmak isterlerse değerlendirirler. Odatv ile hiçbir bağlantım yoktur. Tanık muhtar Cemali Merter ile aynı konumdayım, o tanık ama ben sanığım. Beraatimi talep ediliyorum" diye konuştu.
Ekinci'nin savunmasının ardındna duruşmaya 45 dakika ara verildi.
Avukatların savunmaları
Aranın ardından yargılanan gazetecilerin avukatları savunma yapmaya başladı. Barış Pehlivan avukatı Hüseyin Ersöz “Burada konuşan bütün sanıklar malumun ilanını söylediler. Ne suçun ne de suçlunun olmadığı bir davada verilebilecek kararın beraat olduğunu düşünmekteyiz. Tabi ki bu davanın kamuoyunda bir adlandırılışı var. Bu yüzden sizin vereceğiniz karar insanların haber alma hakları açısından bir kriter olacak. Müvekkilimin özgürlüğünün kendisine iadesini ve beraatını talep ediyorum” dedi.
Özmen: Yamalı bohçaya dönmüş bir iddianame
Barış Pehlivan bir diğer avukatı Emre Özmen ise söz alarak “Yamalı bohçaya dönmüş olan üç imzalı bir iddianameye ve iddianameden kopyalanmış bir mütalaa ile karşı karşıyayız. 3 Mart’ta Odatv'de yer alan haberden önce şehidin adı, annesinin babasının adı soyadı zaten birçok internet sitesinde yer aldı. Haberde cenazeye MİT mensuplarının katıldığına dair bilgi bulunmuyor. İddianamede fotoğrafların gizlice çekildiği söylense de belediye görevlisi tarafından çekilen bir fotoğraftan bahsediyoruz. Hiçbir gizlilik protokolü cenazede uygulanmış değil. İddianame bizden tesadüfe dayalı ihanet gerçekleştirdiğimizi iddia ediyor. Tesadüfen ihanet olur mu sayın hakim? Yargılama sonunda müvekkilimin beraatına karar verilmesini talep ediyoruz” dedi.
Günel: Bu davanın tek ciddi yanı tutukluluktur
Pehlivan'ın bir diğer avukatı Serkan Günel ise şöyle konuştu:
“Mütalaa iddianamenin kötü bir kopyası. İddianame de küçük bir haberi olağanca büyütmek için sayfalarca yazılmış. Mütalaa da bunu 18 sayfaya indirgemiş ve 2 satır kendi cümlesini ekleyerek 3 sanığın tutukluluğun devamını istemiş. Mütalaanın birinci sayfasının Anayasa’nın düşünceyi açıklama özgürlüğünden bahsediyor. İkinci sayfaya geçtiğinizde bunun sınırlama koşullarını anlatıyor. MİT Kanunu 27/3 görevde olan MİT mensupları için geçerlidir. Bu mütalaada da belirtilmiş. En baştan söylediğimiz gibi şehit olan artık görevde olmayan bir MİT mensubunu bu maddeden korunabilir olması mümkün değildir. İfşanın TDK açıklaması nettir. İfşa gizli bilginin açıklanmasıdır. Gizli bir bilgi bir defa açıklanır. Bu bilgi defalarca 20 Şubat'ta yani haberin yayınlanmasından çok daha önce ifşa edildiği için ortada ifşa edilen bir bilgi yoktur.
"Bu davanın tek ciddi yanı tutukluluktur. Barış Pehlivan 9 yıl öncede tutukluydu. Covid-19 ortamında 6 aydır geçen tutukluluk süresi var. Bu insan hakkı ihlalidir.
"Bir yanlışa düşülüp ceza bile verilmeye çalışılsa bu davada MİT Kanunu’ndan verilecektir. Onun da alt sınırı 6 yıldır. Yatar süresi kalmamıştır. Müvekkilimin tahliyesi gerekmektedir”
Ülgen: Tutanakta 3 ayrı karar vardı
Avukat Celal Ülgen ise savcının Murat Ağırlel'e müdahalesine ilişkin konuştu. Ülgen “İddia makamı hem iddianamede hem de esas hakkındaki mütalaada müvekkilimizin dezenformasyon yaptığını iddia edilerek sahte 11 sayfalık bir karar çıkardığından bahsediyor. O tutanak müvekkillerimize imzalatılırken 11 sayfa verilmiş ve içinde 3 ayrı karar bulunuyor. Birinci kararda Murat Ağırel'in tutuklanmasına yönelik talebin reddine, iki kararda serbest bırakılmasına, üçüncü kararda da tutuklanmasına ilişkin ifadeler yer alıyor. Sizin takdirinize sunuyorum. Cumhuriyet Savcıları da yargı etiği kurallarına tabiidir. Yargı etiğine tabii olanların böyle esas hakkındaki mütalaaya yanlış bilgileri alması doğru değildir. İfşa öncesi sır görüşme diye iktidara yakın basın organlarında haber yapıldı. Bu bilgileri Takvim’e, Sabah’a kim servis etti. Sizden beklediğim şey şu sayın başkan. Bu konuda suç duyurusu yapmanız" diye konuştu.
Son sözler
Avukatların savunmalarının ardından gazetecilere son sözleri soruldu. Tüm sanıklar beraatını talep ederken Barış Pehlivan "Bu davada Odatv ve yazdığım kitaplar yargılanmak istendi. Ben gazeteciliği başka şekilde yapmayı bilmiyorum. Böyle de devam edeceğim" dedi.
Ferhat Çelik ise "Mahkemenizden ne karar çıkarsa çıksın halkın haber alma özgürlüğünü savunacağız" ifadeleri kullandı.
Duruşmaya saat 19.00'a kadar karar arası verildi. Saat 19.00'da kararını açıklayan mahkeme Aydın Keser, Ferhat Çelik ve Murat Ağırel'e MİT Kanunu'nu ihlal ettikleri gerekçesiyle 4 yıl 8 ay 7 gün, Barış Pehlivan ve Hülya Kılınç'a 3 yıl 9 ay hapis cezası verdi. Gazetecilerin içeride bulunduğu süre nedeniyle tahliyelerine hükmetti.
Gazeteciler hakkındaki iddianame7 Mayıs'ta hazırlanan iddianamede gazetecilerin Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 329/1. maddesi ve Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nun 27. maddesi gereğince cezalandırılmaları isteniyor. TCK 329/1: "Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri açıklayan kimseye beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir." MİT Kanunu 27. madde: "Millî İstihbarat Teşkilatının görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi ve belgeleri, yetkisiz olarak alan, temin eden, çalan, sahte olarak üreten, bunlar üzerinde sahtecilik yapan ve bunları yok eden kişiye dört yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir. MİT mensupları ve ailelerinin kimliklerini, makam, görev ve faaliyetlerini herhangi bir yolla ifşa edenler ile MİT mensuplarının kimliklerini sahte olarak düzenleyen veya değiştiren ya da bu sahte belgeleri kullananlara üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası verilir. Birinci ve ikinci fıkra kapsamındaki bilgi ve belgelerin basın ve madya yoluyla yayımlanması, yayılması veya açıklanması hâlinde üç yıldan dokuz yıla kadar hapis cezası verilir." |
Ne olmuştu?Libya'da öldürülen MİT personelinin cenazesiyle ilgili haber nedeniyle Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu İstanbul’daki evinden, Hülya Kılınç Manisa’daki evinden 4 Mart sabaha karşı gözaltına alındı. Kılınç İstanbul’a getirildi. Terkoğlu ve Kılınç, aynı gün İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliğince tutuklandı. 5 Mart’ta Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), Odatv’ye erişim engeli getirildiğini açıkladı. 5 Mart'ta aynı soruşturma çerçevesinde ifadeye çağrılan Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan da 6 Mart’ta tutuklandı. Aynı gün Yeni Yaşam gazetesi genel yayın yönetmeni Ferhat Çelik ve yazı işleri müdürü Aydın Keser aynı soruşturma kapsamında tutuklama talebiyle sevk edildikleri mahkemece serbest bırakıldı. 7 Mart Cumartesi Yeniçağ yazarı Murat Ağırel, savcılık ifadesinin ardından tutuklanma talebiyle sevk edildiği mahkeme tarafından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Savcılığın itirazı üstüne Ferhat Çelik, Aydın Keser ve Murat Ağırel, 8 Mart'ta çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklandı. Tutuklu gazeteciler Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Ferhat Çelik, Aydın Keser, Murat Ağırel ile yurtdışında bulunan gazeteci Erk Acarer ve CHP Akhisar Belediyesi Basın Birimi görevlisi E.E. hakkında 24 Nisan’da iddianame hazırlandı. Yurtdışında bulunan Erk Acarer hakkında yakalama kararı çıkartılırken, tutuklu gazetecilerin tutukluluğa itiraz duruşmasının avukatlarına haber verilmeden görüldüğü ortaya çıktı. 24 Haziran'da görülen ilk duruşmada İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi Barış Terkoğlu, Ferhat Çelik ve Aydın Keser'i adli kontrol şartıyla tahliye etti. Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Murat Ağırel ve Eren Ekinci'nin ise tutukluluk halinin devamına karar verdi. |
(HA)