Fotoğraf: Uzuntarla Adige Derneği
Haberin Kürtçesi için tıklayın
Çarlık Rusyası’nın, Kafkaslardan Çerkes halkını sürgüne göndermesinin üzerinden 156 yıl geçti. Her yıl 21 Mayıs’ta düzenlenen anma törenleri bu yıl koronavirüs nedeniyle kitlesel olarak yapılamadı.
Bu yıl sembolik olarak bir anma programı düzenleyen Kafkas Dernekleri Federasyonu (KAFFED), Kocaeli Kafkas Kültür Derneği, Uzuntarla Adige Derneği, ve Ketenciler Çerkes Derneği Kocaeli’ye bağlı Kandıra’nın Karaağaç Köyü’nde bir araya geldi.
TIKLAYIN - KAFFED Başkanı Yıldız Şekerci: 21 Mayıs Aynı Zamanda Bir Direniş
TIKLAYIN - Yeni Başlayanlar İçin '1864 Çerkes Soykırımı'
Karaağaç köyündeki mezarlıkta bulunan anıtta açıklama yapan Kocaeli Kafkas Kültür Derneği Başkanı Erdal Çatan koronavirüs nedeniyle kitlesel anmaların bu yıl yapılmayacağını fakat bir hafta sürecek olan anma programında onarlı gruplar halinde derneklerin buraya gelerek anma gerçekleştireceklerini söyledi.
Daha sonra söz alan onursal başkan Sami Guğoj ise Karaağaç köyü ve Babalı sahilinin öneminden bahsetti.
Kefken’in sürgün tarihinde bilinç yaratması açısından büyük bir önemi olduğunu söyleyen Guğuj “ Bu sahillere Abhazlar, Adigeler ve Ubıhlar, sürgün ve soykırımın çocukları olarak yeni bir vatan edinmek için gelmişlerdir” dedi.
Anıt mezarlığın öneminden de bahseden Guğoj “Beygua Ömer Büyüka 1878 Büyük Abhaz Sürgünü’nde buraya çıkanlar içerisinde annesi olduğunu söyleyen hatıratları kaleme aldı. Abhazya’dan 13 Mayıs 1993’te gelen heyet ilk olarak 15-20 kişiyle burada anma törenleri düzenledi. Daha sonra anma törenleri federasyon ve derneklerin katılımıyla kitlesel boyuta ulaştı ve bu alan yıllar içerisinde anma yerleri yapıldı” dedi.
Daha sonra Babalı sahiline inen federasyon ve dernek üyeleri Karadeniz’e çelenk bıraktı.
Kılıçdaroğlu: Yaşatılan zulmü unutmadık
Çerkes sürgün ve soykırımı siyasi isimlerce de unutulmadı. Hayatını kaybedenler için çeşitli çevrelerden gelen açıklamalarda Türkiye ve Rusya’ya soykırımı tanımaya davet edildi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sürgünün 156. yılı nedeniyle yaptığı paylaşımda “Bugün 21 Mayıs. 1864'te Rus Çarı'nın emriyle ölümle, yoklukla dolu bir yolculuğa zorlanan büyük sürgünde hayatını kaybeden Çerkesleri saygıyla anıyorum. Tarihleri acılarla olduğu kadar, kahramanlıklarla da dolu olan Çerkes kardeşlerimize yaşatılan zulmü unutmadık, unutmayacağız" dedi.
Bugün 21 Mayıs!
— Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) May 21, 2020
1864’te Rus Çarı’nın emriyle; ölümle, yoklukla dolu bir yolculuğa zorlanan büyük sürgünde hayatını kaybeden Çerkesleri saygıyla anıyorum. Tarihleri acılarla olduğu kadar, kahramanlıklarla da dolu olan Çerkes kardeşlerimize yaşatılan zulmü unutmadık, unutmayacağız.
HDP: Yaraları sarmanın yolu eşit ve özgür bir yaşam
HDP’den yapılan açıklamada ise Rusya ve Türkiye’nin soykırımı kabul etmesi gerektiği belirtildi.
Bu coğrafyada birlikte yaşayan ve ortak gelecek tasavvur eden halkların tarihinde çok büyük felaketler olduğu belirtilen açıklamada, Çerkeslerin 156 yıldır adalet aradığı, insanlığın bu büyük dramla yüzleşmesini, yaralarının sarılmasını beklediği belirtildi. Bu coğrafyada yaşanan tüm soykırımlar ve katliamlarla yüzleşilmeden yaraların sarılamayacağı yaraları sarmanın yolu ise eşit ve özgür bir yaşamdan geçtiği ifade edilen açıklamada; “Halkların Demokratik Partisi olarak, Çerkes Soykırımını kınıyor, Çerkeslerin haklı taleplerinin her zaman yanında ve takipçisi olacağımızı belirtiyoruz” denildi.
HDK: Soykırımının acısını bir kez daha paylaşıyoruz
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Halklar ve İnançlar Meclisi de Çerkesçe ve Türkçe bir basın metni yayınladı. Metinde “156. yılında Çerkes soykırımının acısını bir kez daha paylaşıyor; Çerkeslerin nezdinde soykırım ve sürgüne uğrayan tüm halkları anıyor; anadili, kültürü ve inancıyla özgür, eşit ve demokratik yaşam mücadelesinde omuz omuza olduğumuzu bilmelerini istiyoruz” ifadelerine yer verildi.
İHD: Soykırımın dünyaca tanınmalı
İHD, yaptığı açıklamada bu sürgün ve soykırımın modern Avrupa tarihinde yaşanan ilk etnik temizlik olduğu ifade etti. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Çarlık Rusya’sı, Kafkasya’nın doğusunda, Dağıstan ve Çeçen-İnguş Bölgesi’nde, savaş boyunca kadın, çocuk ayırmaksızın tam bir imha politikası izledi. Bir milyonu aşkın Çerkes katledildi, daha fazlası vatanından sürgün edildi. Beş yüz binin üzerinde insan sürgün yolculuğunda ve ilk yerleştikleri bölgelerde yaşamını yitirdi. Sadece Trabzon’da 53 bin Çerkes öldü. Ubıhların dilini konuşabilen kalmadı. Adıgelerin bir boyu olan Natuhayların adı bugün sadece tarih kitaplarında kaldı.
İHD olarak soykırıma uğramış tüm halklar gibi Çerkes halkı için de, öncelikle yaşadıkları soykırımın dünyaca tanınmasını, hafıza merkezlerinin kurulmasını, onarıcı adaletin yani tanıma, özür dileme ve kayıpların tazmininin gerçekleşeceği sürecin bir an önce başlatılmasını istiyoruz.
Tsitsekun
Çerkeslerin 1864'te uğradığı soykırım, yok olan Ubıh dilindeki bu kelimeyle simgeleştirildi. 2014'ten beri soykırım için "Tsitsekun" kelimesini kullanıyor. Bu kelime, Georges Dumezil ile çalışarak konuşanı kalmayan Ubıhça'nın sözlüğünü hazırlayan, Dumezil dışında Şeraşidze ve Norveçli dilbilimci Hans Vogt ile de çalışmalar yapan ve "Son Ubıh" olarak anılan Tevfik Esenç'e saygıyla; Hans Vogt'un hazırladığı, 1963'te basılan Ubıhça Sözlüğü'nde yer alıyor. Toplu katliam ve kırım anlamına geliyor.
(HA)