BirGün gazetesinden İbrahim Aydın, Barış İnce, Can Uğur ve Bülent Yılmaz’a, Fuat Avni adlı hesabın 2016 yılı öncesindeki sosyal medya paylaşımlarını haberleştirmekten açılan davanın ilk duruşması bugün İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesinde.
Duruşma 12.00’de başladı, tutuksuz yargılanan dört sanık da duruşmada hazır bulundu. Mahkeme Başkanı iddianameyi özetledikten sonra ilk olarak Barış İnce’ye söz verdi.
İnce savunmasında, iddianame hazırlandığı tarihte gazetenin yazıişleri müdürü olduğunu, 2014-2015 yıllarında Fuat Avni gibi hesapların durumunun berraklaşmadığını ifade etti.
“Ana akımda da bu tweet’lerin haber yapıldı, biz de toplumun ilgisini çektiği için haber yapmaya başladık. Bu kişinin dediklerinin çıkmasıyla kim olduğu tartışması başladı. Cemaat-AKP arasındaki kavgada bilgi sızdırma kaynağı olabileceğini düşündük. BirGün de diğer gazeteler kadar internet sitesinden bu haberleri yaptı. Gazetemizin çizgisi ortadadır, sol-sosyalist çizgide bir yayınız ve bahsi geçen yapıyla da mücadelemiz ortadadır.
“BirGün gibi diğer gazeteler de, örneğim Sabah gazetesi, Fuat Avni gibi kullanıcılar için ‘Twitter fenomeni’ adlandırmasını kullanıyor zaten.”
"Yayın hayatı bu tür yapılarla mücadeleyle geçti"
Mahkeme başkanı, bu tarz haberlere nasıl ulaştıklarını sordu, “İnternet gazeteciliğini biraz anlatır mısın” dedi.
İnce, ajanslar ve muhabirler kadar sosyal medyayı da kaynak olarak kullandıklarını ifade etti.
Sanıklardan Bülent Yılmaz da savunmasında şunları söyledi:
“Hakkımda yapılan araştırmalar bahsi geçen örgütle uzaktan yakından bir ilgimin olmadığını gösteriyor zaten. Bir gazetenin de o dönem konuşulan bir durumu haber yapmasından doğal bir şey olamaz. Gazetenin tek motivasyonu toplumun haber alma hakkı ve özgürlüğüdür. BirGün’ün 15 yıllık yayın çizisi de izlenerek görülebilir, yayın hayatı bu tür cemaatlerle mücadeleyle geçmiş bir gazetenin bu tür suçlarla itham edilmesini doğru bulmuyorum.”
“Yarın da böyle bir ortam olursa…”
Can Uğur da gazete kurulduğundan beri tarikat ve cemaat benzeri yapılarla mücadele içerisinde olduğunu hatta devletle ilişkilerini haberleştirme amacı taşıdığını ifade etti, Fuat Avni haberlerine dair de şunları söyledi
“Habercilik refleksiyle yaptığımız haberler, toplumu bilgilendirme amacıyla yaptık.”
Mahkeme başkanı üç sanığa da o dönemde bu tür haberlerin sık yapıldığını, sorumlu gazetecilik gereği haberin teyidine ilişkin bir sorgulanma yaşanıp yaşanmadığını sordu.
Uğur, “Bugüne gelindiğinde şunu daha iyi yapabilirdik diye düşündüğümüz oluyor ancak bu, o dönem paylaştığımız haberlerin yardım-yataklık yaptığımızı göstermez. Twitter gibi herkesin ulaşabildiği bilgiler varsa gazeteciler bu bilgileri kamuoyuyla paylaşabilir.
Başkan da “Yarın da böyle bir ortam olursa peşinden koşmadan bir yandan da arkasında ne olduğunun araştırılmaya gidilmesi gerekmez mi?” dedi. Avukatlar da bu sorulara itiraz ettiler.
Mahkeme Başkanı Uğur’a ayrıca, “Senin hakkında cumhurbaşkanına hakaretten de dava açılmış…” hatırlatmasını yaptı.
“Bu dava itibarsızlaştırma çalışmasıdır”
Ardından söz alan İbrahim Aydın da şu ifadeleri kullandı:
“BirGün gazetesi hiçbir tarikate cemaate bağlı olmayan bir gazetedir. Emekten, ezilenlerden yana olan, sömürüye karşı, çevreci, şiddet ve savaş karşıtı olan bir gazetedir. Türkiye’de özellikle medyanın belirli tekellerin eline geçtikten sonra sermaye gruplarının devletten ihale alma aracı haline getirildikten sonra bağımsız gazete ihtiyacı ortaya çıkmıştı, bu gazeteyi kurduk.
“Ben Devrimci Yol davasında yargılandım, tarikatler, cemaatler, gladyo gibi yapılarla mücadele ettik. tarihsel olarak bu tür yapılarla hep mücadelemiz oldu. Özellikle Gülen örgütlenmesi CIA’in örgütlediği cemaattir, direkt gladyo örgütlenmesidir, komünizmle mücadele, yani bizimle mücadele için kuruldular.
“Şimdi FETÖ gibi örgütlere destek olmakla suçlanmak utanç kaynağıdır, temsil ettiğim gazete açısından da utanç kaynağıdır. Zaten başından beri de bize açtıkları davalarla çökertmeye çalıştılar.
“Şimdi bu örgüte yardım ettik diye yargılanmak bizim için züldür. Bu davayı siyasal saldırı olarak, kalan üç beş bağımsız medyaya saldırı olarak görüyorum. İtibarsızlaştırma çalışmasıdır. Biz gücümüz yettiği kadar bağımsız habercilik yapmaya devam edeceğiz.”
“Sorduğum sorular gazetecilikle ilgili…”
Avukat Tolgay Güvercin söz alarak gazetenin Gülen Cemaatiyle ilgili yaptığı eleştirel haberleri ve manşetleri gösterdi.
Mahkeme Başkanı da “Sorduğum sorular gazetecilikle ilgili, ben gazetecilik bilmem ama…” diye devam etti. Avukat Güvercin de “Araştırma yapıp yapmamak gazeteciliğe dair bir durum, burada ceza yargılaması yapılıyor” dedi.
“Bu tartışmanın yeri ceza mahkemesi değil”
Avukat Ali Deniz Ceylan da gazetecilerin savcı gibi hareket etmeyeceğini, gazetecinin böyle bir sorumluluğu olmadığını da belirtti, “Gazeteciliğin ne olduğunu ayrıca tartışabiliriz ama bu tartışmanın yeri ceza mahkemesi değildir” dedi.
Ceylan bu davanın caydırıcı etki taşıdığını “Yarın başka gazeteciler başka haberleri verirken iki kere düşünecektir” diye konuştu.
Avukat Erdal Çanakçı da Yargıtay'ın, "Gazeteci maddi gerçeği araştırıp ortaya çıkarmakla yükümlü değildir" şeklindeki kararını emsal gösterdi.
Savunmaların ardından kararını açıklayan mahkeme, eksiklerin giderilmesine ve esas hakkındaki mütalaa ve savunmalar için süre verilmesine karar verildiğini açıkladı.
Bir sonraki duruşma 5 Mart 2020, saat 11.00'de görülecek.
Ne olmuştu?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Murat Çağlak’ın hazırladığı iddianame, İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. İddianamede bahsi geçen örgüt “Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY)”.
Dört gazetecinin, Terörle Mücadele Kanunu’nun 5/1. maddesi uyarınca “terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek isteyerek yardım etmekten” cezalandırılması isteniyor.
16 sayfalık iddianamenin delil bölümünde, Twitter'daki "Fuat Avni" hesabından yazılan sosyal medya paylaşımlarının yer aldığı haberler sıralandı ve BirGün’ün bu şekilde örgütün algı operasyonuna katkı sunduğu iddia edildi.
İddianamede BirGün yöneticileri İbrahim Aydın, Barış İnce, Can Uğur ve Bülent Yılmaz’ın açık kaynak taraması ve havuz sorgulaması sonucunda herhangi bir FETÖ üyesi ile bağları olmadığı, ByLock kullanmadıkları, FETÖ bankalarıyla para alışverişlerinin olmadığı, bağlarının bulunmadığının tespit edildiği de yer aldı.
Ayrıca iddianamenin sonunda şu ifadeler yer aldı: “Şüphelilerin örgüt ile hiyerarşik bağlarının olmadığı, geçmişte örgüt aleyhine çok sayıda haber yaptıkları anlaşılmıştır. Toplanan deliller uyarınca kast unsurunun takdiri mahkemeye aittir.”
Gazeteciler savunmalarında, “Haberleri yorumsuz bir şekilde halkın ilgisini çektiği için verdik. FETÖ adı verilen Fethullahçı grupla verdiğimiz mücadele arşivlerimizdedir, manşetlerimiz, yazılarımız da ortadadır. Yayın çizgimizde herhangi bir değişiklik olmamıştır” dediler. (AS)