Haberin İngilizcesi için tıklayın
Barış İçin Akademisyenlerin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları için "Terör örgütü propagandası" ile suçlanan akademisyenlere yönelik davalar Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde devam etti.
30. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ihraç edilen Türkiye'nin ilk nöropsikoloğu Prof. Dr. Öget Öktem Tanör ve Doğuş Üniversitesi'nde işten çıkarılan Prof. Dr. Serdar Değirmencioğlu'nun ilk duruşmaları görüldü.
Tanör duruşma salonunda hazır bulunurken Değirmencioğlu yurtdışında çalıştığı gerekçesiyle duruşmaya katılamadı.
Tanör'ün savunma yapmadığı ilk duruşmada savcı, esas hakkında mütalaasını okumadan yazılı olarak sundu. Sanığın Terörle Mücadele Kanunu (TMK) 7/2'ye göre cezalandırılmasını istedi. Mahkeme heyeti, Değirmencioğlu hakkında yakalama emri çıkardı.
Terörle Mücadele Kanunu 7/2Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. |
Mahkeme heyeti şu isimlerden oluştu: Başkan: Utku Ercan; Üyeler: Emrah Kızılhisar, Ramazan Balcı; Savcı: Mustafa Güner.
Mahkeme başkanı: Sohbet şeklinde geçecekse keselim
Tanör savunmasında suçlamaları reddetti. “Anayasal özgürlüğüm olduğunu düşünüyorum. Derhal beraat kararı verilmesini istiyorum” dedi. Beraat kararı verilmemesi halinde ayrıntılı savunmasını hazırlamak üzere ek süre talebinde bulundu.
Ardından söz alan avukat Meriç Eyüboğlu, “Aralıktan beri akademisyen davalarını takip ediyoruz” ifadeleriyle savunmasına başladı. Mahkeme başkanı müdahale ederek “Geçelim bu fasarya kısmını, savunmaya geçin. Sohbet şeklinde geçecekse keselim” dedi. Eyüboğlu, “Size bir bilgi vermeye çalışıyorum. İlk defa bu mahkemedeyiz” diye yanıtladı. Başkan “Zaten bildiğimiz şeyler” dedi. Eyüboğlu savunmasına derhal beraat talebinde bulunarak devam etti.
Metinde şiddet ve şiddete çağrı, açık ve yakın tehlike gibi suç unsurlarının mevcut olmadığını belirten Eyüboğlu atılı suçun unsurlarının oluşmadığını söyledi. Bu nedenle müvekkilinin savunması alınmadan derhal beraatine karar verilmesini istedi.
Sanık savunması alınmadan mütalaa açıklandı
Eyüboğlu henüz taleplerini sıralamayı tamamlamışken mahkeme başkanı savunmayı keserek savcıya görüşünü sordu.
Savcı, araştırılması istenilen başka bir husus olmadığını belirterek "Esas hakkında mütalaamızı UYAP’tan yazılı olarak dosyaya sunduk. Sanığın TMK 7/2’ye göre cezalandırılmasına karar verilmesi mütalaa olunur" dedi.
Çıktısı alınan mütalaa sanığa ve avukatına verildi, dosyaya eklendi. Sanığa mütalaaya karşı süre isteyip istemediğinin sorulması üzerine Eyüboğlu, müvekkilinin ne olduğunu anlamadığını söyledi ve durumu izah etti.
Eyüboğlu: Yokmuşum gibi davranamazsınız
Tanör'ün ek süre talebi ardından mahkeme başkanı Eyüboğlu'na ek süre talebi olup olmadığını sordu. Eyüboğlu şöyle konuştu:
"Müvekkilin ifadesi bile alınmadan ilk yargılamada mütalaa vermek önyargı göstergesidir. Usule aykırı hareket ediyorsunuz. Başkan taleplerimi dinlemedi. Duruşmada talepleri yazmak zorundasınız. Yokmuşum gibi davranamazsınız."
Başkandan el işaretiyle "dışarı çıkın" emri
Mahkeme başkanı el işareti yaparak avukata kapıyı gösterdi ve salondan çıkmasını istedi. Eyüboğlu'nun talebi olmadan duruşma zaptına ek süre talebi olduğunu yazdırarak duruşmayı 12 Aralık'a erteledi ve Eyüboğlu'na taleplerini yazılı vermesini söyledi.
Eyüboğlu, "Böyle bir zorunluluğum yok, taleplerimi söylemeden çıkmıyorum. Ben burada savunma makamını temsil ediyorum. Neye göre karar verdiniz" diye sordu. Duruşma salonunun boşaltılmasını isteyen mahkeme başkanının emrini tepkiyle karşılayan izleyiciler avukat salonu terk etmeden çıkmayacaklarını söyledi. Bunun üzerine başkan duruşma salonundan çıktı.
Başkan: Kaçıyor mu?
Aynı mahkemede görülen ikinci duruşmada avukat Ayşe Serdar müvekkili Değirmencioğlu'nun yurtdışında olduğunu söyledi. Başkan "Kaçıyor mu" diye sordu.
Serdar, "Türkiye'de çalışma ortamı olmadığı için yurtdışında çalışıyor, kaçmıyor" diye yanıtladı. Derhal beraat ve birleştirme yönünde taleplerini sundu.
Savcı, derhal beraat talebinin reddine karar verilmesi yönünde ara mütalaasını açıkladı.
Çağrı kağıdının kime teslim edildiği belli değil
Mahkeme heyeti, "çağrı kağıdını tebliğe rağmen duruşmaya gelmemesi üzerine" Değirmencioğlu hakkında yakalama emri çıkarılmasına karar verdi.
Avukat Serdar'ın çağrı kağıdını kimin teslim aldığı sorularını yanıtsız bırakan başkan salonu bir kez daha terk etti. Çağrı kağıdını kimin teslim aldığını dosyadan inceleyen Serdar, kağıdın teslim edildiği ismin dahi dosyada yer almadığını ve usule uygun tebligat yapılmadığını söyledi.
Bir sonraki duruşma 14 Aralık'ta görülecek.
Akademisyen yargılamaları hakkında10 Ocak 2016'da "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin (BAK) "Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisi 1128 akademisyenin imzası ile yayınladı. Sonraki katılımlarla imza sayısı 2212 oldu. Akademisyenler hakkında Savcı İsmet Bozkurt’un hazırladığı iddianame ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) “örgüt propogandası” fiilini düzenleyen 7/2 maddesinden dava açıldı. 3 Ekim itibariyle 5 Aralık 2017'den bu yana mahkemeye çıkan akademisyen sayısı 283 oldu. 27 akademisyen 1’er yıl 3’er ay hapis cezasına mahkum oldu. Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zübeyde Füsun Üstel ve Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Büşra Ersanlı'nın cezası hariç cezalarda hükmün açıklanması geri bırakıldı. Üstel’in ve Ersanlı'nın cezalarının ertelememe gerekçesi olarak "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep etmediği" ve "mahkemede suç işlemeyeceğine dair kanaat oluşmadığı" gösterildi. TIKLAYIN - Akademisyen yargılamalarında cezalar Barış akademisyenleri 10 Mart 2016’da “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi nedeniyle yaşadıklarını basın toplantısında paylaştılar. Toplantıda açıklamaları yapan Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy (15 Mart 2016) ile Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı (31 Mart 2016) TMK 7/2'de düzenlenen “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklandılar, 22 Nisan 2016’da serbest bırakıldılar. Savcının talebi üzerine Adalet Bakanlığı “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama"yı düzenleyen TCK 301. maddeden yargılanma izni verdi. Dava sürüyor. TIKLAYIN - bianet Akademisyen Yargılamalarının 225 Gününü İzledi Birleştirme kararları 33. ACM'de 27, 25. ACM'de yedi, 29 ACM'de dört olmak üzere 38 akademisyenin dosyaları birleştirildi. Akademisyen yargılamaları haberlerinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz. Barış Akademisyenleri’nin beyanlarının tam metinlerine buradan ulaşabilirsiniz. |
(TP)