Dicle Haber Ajansı muhabiri Nedim Türfent, “örgüt üyeliği” suçu gerekçe gösterilerek 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmada mahkeme heyeti, avukatların uzun tutukluluk talebini de reddederek, Türfent’in tutukluluğunun devamına hükmetti.
Türfent, 19 aydır tutukluydu.
Duruşmanın ardından kararı bianet’e değerlendiren avukat Harika Karataş, müvekkili Türfent’in “Türk’ün gücünü göreceksiniz” haberi nedeniyle tutuklandığının altını çizerek, “İşkenceyi akladılar, gazetecilik faaliyetini suç saydılar. Gerçekten de Türk’ün gücünü göstermiş oldular” dedi.
Davada dinlenen 20 tanığın 19’u, emniyet ifadelerinin işkence ve baskı altında alındığını beyan etti. Tanıkların her birinin Türfent’i tanımadığını, tanısalar da gazeteci olarak bildiğini söylemiş olmasına rağmen, heyet başkanı kararını açıklarken bazı tanıkların fezlekede yer alan ifadelerini delil olarak saydıklarını belirtti.
Savcı, 17 Kasım’da görülen bir önceki duruşmada verdiği mütalaasında, tanıkların mahkeme önünde emniyet ifadelerini reddettiklerini dikkate almamış, fezlekede işkence altında verdiklerini söyledikleri beyanlara dayanarak Türfent’in örgüt üyeliğinden cezalandırılmasını istemişti.
Türfent: Neden beş celsedir yargılama yapılıyor?
Mahkemeye SEGBİS ile bağlanan ve diğer duruşmalarda olduğu gibi savunmasını Kürtçe yapan Türfent, tanıkların ifadelerini kabul etmediğini söyleyerek, işkence beyanlarının savcı tarafından değerlendirilmemesine yönelik tepkisini dile getirdi.
Türfent şunları söyledi: “Yaklaşık beş celsedir duruşma yapılıyor ve bunların hiçbirinde ilk günkü iddiaları çürütecek herhangi bir söylem dikkate alınmadı. Tanıkların kollukta vermiş oldukları beyanların kendilerine ait olmadıklarının ve beni tanıdıklarını söylemiş olmalarının savcı tarafından kale alınmaması art niyet içermektedir. Gerçek bir adalet için yapılması gereken, mahkemede yüzleştirme yöntemi suçlu ve suçsuzun ortaya çıkarılmasına ilişkindir. Fakat mütalaada tam aksine kolluğun tutmuş olduğu tutanak dahilinde hareket edilmiştir. Madem yüzleştirme kale alınmayacaksa ve mahkeme huzurundaki beyanlar geçerli değilse, neden beş celsedir yargılama yapılmaktadır?”
“İstediğimiz, adaletin kış uykusundan uyanmasıdır” diyen Türfent, gazetecilik faaliyetlerinden dolayı yargılandığını bizzat savcının da bildiğini söyledi.
Karataş: Sonu Metin Göktepe gibi olabilirdi
Avukatı Harika Karataş ise savunmasında, suçlamaların düzmece olduğunu ve kolluk kuvvetleri tarafından öç alma saikiyle oluşturulduğunu belirtti.
Dosyada Türfent’in herhangi bir suç işlediğine dair hiçbir bir delil yer almadığını vurgulayan Karataş, “Bazı yargılamalarda olduğu gibi, bu davada müvekkilimin yargılama makamını yargıladığını görüyoruz. Ne savcılık ne de yargılama makamı önümüze delil koyabildi. Biz müvekkilimizin gazetecilik klanına ait olduğu için cezalandırıldığını görüyoruz. Nasıl 1996’da Metin Göktepe yaptığı doğru haberler nedeniyle katledildiyse, yoğun kamuoyu baskısı nedeniyle müvekkilim kaybedilemedi ama kolluğun yapamadığı infaz mahkeme tarafından yapılmak isteniyor” dedi.
Türfent’in gazetecilik mesleğini onuruyla yaptığını söyleyen Karataş şöyle konuştu:
“Bir kişinin 19 ay boyunca bir hücrede rehin tutulması, ifadesinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına aykırı bir şekilde SEGBİS ile alınması, ruhsal yıkımına sürükleyebilecek bir durum oluşturuyor. Bugün beraat kararı verilmezse, kolluğun tanıklara yaptığı işkencenin bir benzerini siz müvekkilime yapmış olacaksınız. Müvekkilim bu uydurulan iddialar karşısında eğilmeyecek, onurlu duruşunu sürdürecek.”
“Şimdi de olsa bu haberi yine yaparım”
Türfent savunmasında basın özgürlüğü ve haber alma hakkının bir toplum için önemini mahkeme önünde bir kez daha dile getirdi.
Yüksekova’da sokağa çıkma yasağı sürecinde bir Özel Tim komutanının gözaltına alınan bazı kişilere kötü muamele uyguladığına dair görüntülerin yer aldığı “Türk’ün gücünü göreceksiniz” haberini yapmaması halinde şu anda tutuklu yargılanıyor olmayacağını söyleyen Türfent, “Şimdi de olsa bu haberi yine yaparım. Bu haber bazı kimseleri huzursuz etmiştir. Bu yüzden beni istenmeyen adam olarak ilan etmişlerdir” dedi.
Yedi senedir 1000’in üzerinde haber yaptığını vurgulayan Türfent, şöyle konuştu: “Bu haberlerin bir kısmının iktidar tarafından beğenilmemesi olağandır. Hoşlarına gitmeyebilir. Ama gazetecileri içeri atarak yapmış oldukları haberleri bertaraf etmeye çalışmaları hukuki değildir.”
Türfent’in sözünü ettiği haber büyük yankı uyandırmış, haberin ardından Başbakanlık ve Hakkari Valiliği birer soruşturma başlatmıştı.
Türfent savunmasında ayrıca iktidarın muhalif gazetecilere yönelik baskısına karşı mahkemelere önemli bir iş düştüğünü söyledi:
“Türkiye’de yargılanan gazetecilerden ötürü yabancı ülkelerde çok sayıda olumsuz rapor hazırlandı. Türkiye üzerindeki kara bulutların dağılması mahkemelerin adaletli yargılamasıyla ortaya çıkacaktır. İktidarın istediği sadece kendi yandaş medyasının söyleminin yayılmasıdır. Şayet iktidarın repertuarı dışında bir habere imza attığınız zaman onların karşısında oluyorsunuz. Muhalif bir haber yapıldığı zaman ya terör yanlısı ya da hain olarak bakılıyor. Bu da özgür gazeteciliğin fişinin çekildiği anlamına gelir. Bizler muhalif gazeteci olduğumuz için içerideyiz. Muhalif olarak gazetecilik yapmaya devam edeceğiz. İktidarın hiçbir şekilde değirmenine su taşımayacağız.”
Roboski’de muhalif gazetecilerin yaptıkları haberler olmasa öldürülen sivillerin “terörist” olarak anılacaklarını hatırlatan Türfent, “Gazetecilik vicdani bir görevdir. Bir nevi halkın vicdanıdır. Mahkeme heyeti de çok iyi bilmektedir ki gazetecilik görevi herkesten üstündür. Onların üstünde olan bir kontrol mekanizmasıdır. Türkiye’de gazetecilere deli gömleği giydirilmek isteniyor. Muhalif gazeteciler ateşten gömleği giyerler ama o deli gömleğini asla giymeyecekler” dedi.
Sosyal medya paylaşımlarından ve haberlerinden cümlelerin cımbızlanarak “suç” oluşturulmaya çalışıldığını da sözlerine ekleyen Türfent, “Gazetecilik ben dahil, herkesin eşit şartlarda haber yapma hürriyetidir. Ben hiçbir haberimde şiddet eylemlerinde bulunmadım. Gazetecilik gereği herkes gibi ben de kanunlar ve kurallar çerçevesinde hareket ettim” ifadelerini kullandı.
“Aleyhte ifade veren tek tanığın beyanları tutarsız”
Duruşmada ayrıca mahkeme karşısında aleyhte ifade veren tek tanık Nahide Özaras’ın beyanlarının çelişkili olduğuna dair belgeler sunuldu.
Avukat Karataş, Özaras’ın daha önce başka bir davada emniyet ifadesinin baskı altında alındığı yönünde beyanda bulunduğunu vurguladı. Özaras’ın Türfent aleyhindeki ifadelerinin gerçeği yansıtmadığını söyleyen avukat Karataş, beyanlarındaki tutarsızlık nedeniyle ifadesinin güvenilir olarak değerlendirilemeyeceğini belirtti.
Duruşmada SEGBİS ile ifadesi alınan bir diğer tanık ise emniyette kendisine gösterilen 1000 adet fotoğraf arasından teşhis yaptığını, ekranda gördüğü Türfent’i tanımadığını söyledi. Türfent’in avukatı Karataş, tanığın emniyette teşhiste bulunduğunda 14 yaşında olduğunu vurgulayarak, dosyadaki diğer çocuk tanıklar gibi ifadesinin Çocuk Koruma Kanunu’na aykırı bir şekilde alındığını belirtti. Karataş, “Çocuk Koruma Kanunu’na göre çocukların ifadeleri sadece savcılıkta ve bir psikolog veya pedagogun eşlik etmesi durumunda alınabilir” dedi.
Türfent’in avukatları ayrıca iki tanıkla ilgili işkence beyanlarını doğrular nitelikte adli raporların dosyaya sunulduğunu ifade etti.
Polisler tarafından tehdit edilmişti
Türfent, 17 Kasım’da görülen 4. duruşmada gözaltına alındıktan sonra polisler tarafından ölümle tehdit edildiğini anlatmıştı. Türfent mahkemeye ifadesinde ayrıca, polislerin kendisine “Merak etme, en az 20 yıl içeride kalacak şekilde senin üzerinde dosya hazırlarız. Kolay kolay çıkamazsın” diye gözdağı verdiklerini de söylemişti.
Ne olmuştu?
Türfent, 12 Mayıs 2016’da, bulunduğu aracın Van girişinde durdurulması sonrası gözaltına alındı, Nedim Türfent, 13 Mayıs’ta Yüksekova Savcılığı'ndaki ifade işlemlerinin ardından, "Örgüte üye olmak" iddiasıyla tutuklama talebiyle sevk edildiği mahkemece tutuklandı.
Bu sırada sosyal medyadaki kimi hesaplardan Türfent'i tehdit eden paylaşımlar yapıldı.
İddianameden
Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan, Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede Türfent, “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” ile suçlanıyor.
Savcı, 23 sayfalık iddianamede Türfent’in Yüksekova’da gazetecilik faaliyeti kapsamında YPS üyeleriyle haber için yaptığı görüşmeler ve röportajları suç unsuru olarak gösterdi, 20 kişinin Türfent hakkında savcılık ve emniyette “tanık” olarak verdiği ifadelere ve fotoğraflı teşhislerine verildi.
İddianamede yer alan bu kişilerin beyanlarında Türfent’in Hakkari’de gazetecilik yaptığı, DİHA muhabiri olduğu, fotoğraf makinesi ve kamerasıyla görüntü çektiği yönündeki ifadelere yer verildi. İddianamede bu kişiler, Türfent’in yaptığı haberler ve çektiği görüntülerle “örgüte yardım ettiğini” öne sürdü.
Gazetecilikten “örgüt üyeliği” iddiası
Türfent’in örgüt üyeleriyle irtibat kurduğu, örgüt gençlik yapılanmasında yer alarak, örgüt talimatıyla hareket ettiğini iddia eden savcı, Türfent’in “örgütün medya sorumlusu olarak faaliyet göstererek, bu eylemleriyle örgüt ile fikir ve eylem birliği içerisine girerek organik bağ kurduğu ve bağın süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik arz ettiği”ni öne sürerek, Türfent’in “silahlı örgüte üye” olduğunu savundu.
Sosyal medya paylaşımları da suç sayıldı
İddianamede, Türfent’in sosyal medya paylaşımları de “örgüt propagandası” iddiasıyla suç delili olarak gösterildi. Savcı, Türfent’in sosyal medya hesaplarında yaptığı paylaşımlarla “örgütün cebir, şiddet içeren yöntemlerini meşru gösterecek şekilde örgütün propagandasını yaptığını, bu şekilde zincirleme yoluyla örgüt propagandası” suçunu işlediği ileri sürdü. (AS)