Roj TV Genel Yayın sorumlusu Amed Dicle, Danimarka eski Başbakanı Anders Von Rasmussen'in İstanbul ziyaretinde Kopenhag'dan yayın yapan kanala soruşturma açıldığına dair sözlerine "Hukuki bir bağlayıcılığı yok" diye cevap verdi.
"Yayınlarımız, kendi geleceğimiz ve hakkımızdaki soruşturma konusunda endişe duymuyoruz. Ancak hukukun siyasete kurban edilmemesini istiyoruz, bu yönde bir endişemiz var... Hukuk ve basın özgürlüğü bazen bu tür çıkarlara alet ve kurban edilebiliyor. Bu biz Kürlerin başına çok gelmiştir."
Danimarka, Roj TV ile ilgili Türkiye'nin şikayetiyle 2006 yılında yürüttüğü soruşturmada "yayınlarda şiddete teşvik olmadığı"na karar vermişti. Danimarka Medya Sekreterliği, kanalın kapatılmaması için Rasmussen'e mektup gönderen 53 belediye başkanının yargılandığı davada, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne "ROJ yasalarımıza aykırı yayın yapmıyor" şeklinde rapor gönderdi.
Danimarka'nın, PKK örgütüyle mali bağlantısı bulunduğu iddiasıyla Roj TV hakkında açılan ikinci soruşturma ve Rasmussen'in buna ilişkin sözlerini bianet, Roj TV yetkilisi Amed Dicle'ye sordu.
Rasmussen'in sözlerini nasıl karşılıyorsunuz?
Rasmussen'in açıklamalarının hukuki bir bağlayıcılığı yok. Türk makamlarının hakkımızda, yayınlarımızın yasalara aykırı olduğu iddiasıyla Danimarka makamlarına bir dosya sunduğunu biliyoruz.
Danimarka'da savcılık bunun incelemesini yapıyor. Savcının Türkiye'ye gelmesi de iddiaları araştırmak ve yayınların suç içerip içermediğini araştırmak için... Ön soruşturma safhasında savcılar delile ulaşıp bu kanaate ulaştıkları taktirde iş mahkemeye yansıyacak. Şu anda o aşamada değiliz.
Rasmussen'in iddiaları da o yöndedir. Bundan fazla bir şey açıklamıyor. Böyle bir şey olursa kapanır, onu biz de söylüyoruz. Yasalara aykırı bir yayınımız yok. Zaten, Diyarbakır'da yargılanan belediye başkanlarının davasında Danimarka Medya Sekreterliği geçen yıl da bunu teyit etti. "Roj TV'nin yaptığı yayınlar, olup bitenleri aktarmaktan ibarettir. Roj TV bunları icat etmiyor, bunlar farazi, hayal ürünü şeyler değil. Yasalarımıza aykırı bir durum yok" diye... Buna rağmen belediye başkanları ceza almaktan kurtulamadılar.
Orada sizlerle ilgili bir işlem yapıldı mı?
Yok, hayır. Olay daha o aşamaya gelmiş değil. Daha evvel, 2006'da böyle bir durum vardı. Türk hükümeti, 2006'da Danimarka makamlarına bir dosya sunmuştu. Newroz'dan önce Roj TV'nin yaptığı bir röportajda Murat Karayılan'ın savaş çağrısı yaptığı, Newroz'un kan ve şiddetle geçmesi ve bunun için herkesin sokağa çıkmasını istediği iddia ediliyordu. Savcılık bunu bize sordu ve röportajın orijinalini istedi. Orijinalini çevirisiyle birlikte sunduk. Karayılan "Biz Newroz'un barış ve kardeşlik içerisinde kutlanmasını istiyoruz. Hiçbir provokasyona meydan vermeyelim, hiçbir askeri aktivite olmasın" diyor ve örgütüne çağrıda bulunuyor. İddia edilenin 180 derece tersi vardı röportajda...Danimarka makamları incelemeden sonra şok oldular ve suç oluşturacak hiçbir şey bulamadılar. Aslında kapanan o dosya, Türk hükümetinin sunduğu bütün dosyaların itibarına da gölge düşürdü. Şimdi bizden savunma isterlerse savunmamızı sunarız. Ancak olay henüz o aşamaya gelmedi.
Rasmussen'in yaklaşımından endişeli misiniz?
Biz bir endişe duymuyoruz. Yayınlarımız, geleceğimiz ve soruşturma konusunda endişe duymuyoruz. Ancak hukukun siyasete kurban edilmemesini istiyoruz, bu yönde bir endişemiz var. Bunun örnekler de var. Örneğin, Almanya geçen yıl bizim televizyonumuzu geçen yıl yasakladı. Almanya İçişleri Bakanlığı yasak kararından bir hafta sonra, "bu karar hukuki değil siyasi" dedi. Çünkü çok yüksek meblağlı bir nükleer silah ihalesi vardı. Hukuk ve basın özgürlüğü bazen bu tür çıkarlara alet ve kurban edilebiliyor. Bu biz Kürlerin başına çok gelmiştir. Eğer yayınlarımız mercek altına alınacak olursa, biz zerre kadar kuşku duymuyoruz. Çünkü bizin yaptıklarımız zaten ortada..Soruşturma açmaya bile gerek yok, bir televizyonun yayını zaten ekrandadır, yayınları kaydedip izleyen bile bunun ne kadar komik olduğunu görür. Akşama kadar, burada barış kardeşlik çağrısı yapıyoruz. Kürt kültürü, müziği, günlük sosyal yaşamını yansıtıyoruz. Endişelenecek bir durumumuz yok. Şu anda endişelenecek pozisyonda olan hükümettir. NATO Zirvesi'nde televizyonumuzu bu kadar gündeme getirecek Siz neden bu kadar endişeleniyorsunuz? Kürtlere yönelik yaptığınız antidemokratik ve kanunu dışı uygulamaları sadece bu televizyon deşifre diyor diye bu kadar endişelenmenize gerek yok.
Şimdi PKK'ye mali bağ suçlaması var?
İddialarla ilgili söylenecek bir şey yok, çok şey de var aslında. Avrupa'nın göbeğinde yayın yapan, o kadar prodüksiyon ve teknik şirketlerle kapsamlı bir şekilde çalışan bir kanal niye böyle bir şeye ihtiyaç duysun ki? Bu akla hayale uygun değil. İlk olarak yayınlarımızın niteliğinden hareketle bizi engellemeye çalıştılar. Bu tutmayınca, daha zayıf bir halka olarak, "PKK ile ilişkileri var" diye suçlamaya kalkıştılar. Bunu kanıtlayan herhangi bir delilleri yok. Böyle bir şeye ihtiyaç da yok zaten... PKK'lilerle röportaj yapmışız yayınlamışız. Eğer AKP'liler istiyorlarsa onlarla röportaj yapmamızı, buyurun onlarla da yapalım. Onların da televizyonları gidip HAMAS ile röportaj yaptı. Burada ters bir durum yok. Eşdeğerdir anlamında söylemiyorum ama evet, biz bir Kürt televizyonuyuz. Ve PKK; Kürt toplumunun baş gündemlerinden bir tanesidir. Kürtlere hitap eden bir televizyonunun, PKK ile görüşüp onlardan röportaj alması kadar doğal bir şey olamaz.
Şiddete teşvik anlamında..
Az evvel Danimarka Medya Sekreterliği'nin yaptığı incelemeden söz ettim. Varsa böyle bir şey mahkemeler bunu inceler ve gerekirse bizi cezalandırır. 1 Mart 2004'ten beri yayın yapıyor. Hiçbir ülkenin mahkemelerinde, bırakın ceza almayı, tek bir uyarı bile almamıştır. O kadar soruşturma inceleme yaşamasına rağmen, yayınlarımız temizdir. Sadece Almanya, ticari ilişkilerden kaynaklı olarak bizi yasaklamış. Ancak Türkiye'de her gün Roj TV aleyhinde konuşan toplum ahlakına ve insanlık değerlerinde ters düştükleri için RTÜK tarafından cezalandırılan yayın kuruluşları ve diğer gazete yazarlarının bu konuda bizi suçlamaları komik bir durumdur.(EÖ)