Ağır çalışma koşullarının düzeltilmesini ve iş cinayetlerinin önüne geçilmesi istedikleri için eylem yapan 3. Havalimanı işçilerinin iddianamesi Gaziosmanpaşa Asliye Ceza mahkemesi tarafından kabul edildi.
Tıklayın - 3. Havalimanı İşçilerinin İddianamesi Kabul Edildi
Düşünce Suçu?!na Karşı Girişim ise olayların başladığı 14 Eylül tarihinden beri medyada çıkan haberleri ve iddiaları inceleyerek Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianameye karşı hak ihlallerini içeren, "yargıyı yargılama" adı altında, devlet görevlilerinin işlediği suçları belirten alternatif bir yargılama dosyası hazırladı.
Savcılığın "görevi kötüye kullanma", "iftira"; polisin "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "sendikal hakları engelleme", "toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını engelleme" gibi suçları işlediği belirtilen dosyada, gerekçeli karar da verildi.
Ne Olmuştu?
14 Eylül 2018'de çalışma şartlarının ağırlığı, barınma, yemekhane ve servis koşullarının kötülüğü, ücretlerin ödenmemesi ve iş cinayetleri sebebiyle isyan eden inşaat işçileri eyleme başladı. Giderek kitleselleşen ve bütün yerleşkeye yayılan eylemler karşısında şirket yetkilileri kolluk kuvvetlerine başvurdu.
Aynı gece, inşaat işçilerinin kaldığı odalar basılarak 401 işçi gözaltına alındı. 15 Eylül 2018'de inşaat işçileriyle dayanışma amacıyla Dev Yapı-İş ve İnşaat-İş sendikalarının çağrısıyla Kadıköy'de toplanan gruba polis saldırdı ve 27 kişi gözaltına alındı.
Soruşturma
Gözaltına alınan inşaat işçilerinin 275'i 16 Eylül 2018 Pazar gününe kadar, kalan 126 işçinin 83'ü de gruplar halinde tahliye edildi. Savcılık, kalan 43 kişiden 15'inin adli kontrol şartıyla salıverilmesine, 28 kişinin de tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmesine karar verdi.
Gaziosmanpaşa Adliyesine getirilen 43 kişiden dördünün İnşaat-İş Sendikası üyesi ve yöneticisi olduğu öğrenildi. Tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edilen "28 kişiye 2911 sayılı kanuna muhalefet", "polise muhalefet, kamu malına zarar vermek", "çalışma hürriyetinin ihlali", "halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik etmek", "görevi yaptırmamak için direnme" ve "genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması" suçlamaları yöneltildi. Savcılığın bu kararı, kişilerin direnişte aktif rol almış olmaları, durumun video kayıtlarıyla tespit edilmiş olması ve kuvvetli suç şüphesi teşkil etmesi sebebiyle verdiği öğrenildi.
Kovuşturma
24 işçi "Görevi yaptırmamak için direnme", "İş ve çalışma hürriyetinin ihlali", "Kamu malına zarar verme" ve "Toplantı ve yürüyüşlere silah vb aletlerle katılma" suçlamalarıyla tutuklanırken, diğer dört işçiye haftada iki gün adli kontrol ve yurtdışına çıkış yasağı getirildi. Böylece adli kontrol şartıyla salıverilen işçi sayısı 19 olurken, 24 işçi tutuklandı.
25 Eylül 2018 günü, şantiyede protestoların devam etmesi sonucunda dört işçi daha gözaltına alındı. Bu dört işçiden de üçü tutuklandı. Aynı sebeplerle 5 Ekim 2018'de, aralarında sendikacıların da bulunduğu altı işçi daha tutuklandı. Bu tarihten sonra tutuklanan iki sendika yöneticisiyle birlikte toplam tutuklu işçi sayısı 35'e yükseldi. 18 Eylül 2018'de gözaltına alınan 24 işçi için Gaziosmanpaşa 2. Sulh Ceza Hakimliği tarafından yapılan tutukluluk incelemesinden sonra altı işçi serbest bırakıldı.
Karşı suçlama
Düşünce Suçu?!na Karşı Girişim yürütülen soruşturma safhasında medyaya yansıyan hak ihlalleri haberleri inceleyerek şu hükümlere vardı:
-İşçilerin; kaynağını Anayasa ve İş Kanunu'ndan alan "ücretlerin ödenmemesi halinde iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınma" hakkını kullanmasına önce kolluk kuvvetleriyle başlayan, sonra da mahkeme tarafından sürdürülen müdahale yasaya aykırıdır.
-İşçiler hakkında düzenlenen iddianamede yer alan ve işçilerin tutuklanmasına sebep olan "delil"ler, gerçeklikten uzak ve hatta tamamen uydurmadır. İddianameyi hazırlayan Savcı, siyasi sebeplerle (belki de baskılarla?) görevini kötüye kullanmaktadır ve bu "Görevi kötüye kullanma" suçunu oluşturur.
Kanunsuz emrin uygulanması suçtur
-Kolluk kuvvetlerinin müdahalesi, Savcı'nın emriyle gerçekleşmesi sebebiyle meşru kabul edilemez. Anayasa'nın 137. maddesinde belirtildiği üzere, kanunsuz emrin itiraz edilmeden yerine getirilmesi durumunda emri uygulayan da suçludur ve hatta konusu suç olan emir her ne şartla yerine getirilirse getirilsin uygulayanın da sorumluluğunu doğurur.
Devletin güç kullanma yetkisi kaynağını yasalardan almalıdır. Aksi durumda emir "kanunsuz" hale gelir. Hatta zor kullanma yetkisi yasal zemine dayanmadığında "Yaralama" ve "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarını oluşturur.
-İşçiler hakkında ortaya atılan "eyleme silahlı katılma" suçu, herhangi bir somut delile dayanmadan ortaya atılmıştır. Bu, "iftira" suçudur. Zira ortada, yasalarda sınırları ve yöntemi belirtilen biçimde bir soruşturma süreci olduğundan bahsedilemez. Bu durumda Savcı ve iddianameye dayanarak paralelinde haber yapan basın organları iftira suçu işlemektedir.
Gerekçeli karar
Düşünce Suçu?!na Karşı Girişim'in hazırladığı dosyada gerekçeli karar da açıklandı:
-İşçilerin toplu olarak iş bırakma eylemi yapmalarının yasadışı olduğu iddiası gündeme geldi. Ancak işçilerin ücretlerinin ödenmemesi sebebiyle iş bırakmaları Anayasa'nın 55. maddesinde "Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır" denilerek güvence altına alınan ücreti alamamaları sebebiyle; İş Kanununda tanınan yasal haklarını kullanmaları anlamına gelir.
Söz konusu olayda işçilerin aynı zamanda çalışma koşulları ve iş cinayetlerini de protesto etmeleri eylemlerini yasadışı hale getirmez. Dolayısıyla bu tip herhangi bir şekilde şiddet içermeyen ve hak arayışı içindeki eylemlere yapılan müdahaleler kanuna ve Anayasaya aykırıdır.
Suçlamalar somut delile dayanmıyor
-Eylemlere katılanlara yöneltilen "Görevi yaptırmamak için direnme", "İş ve çalışma hürriyetinin ihlali", "Kamu malına zarar verme" ve "Toplantı ve yürüyüşlere silah vb aletlerle katılma" suçlamaları, bu gibi kitlesel eylemlerin haklı taleplerini kamuoyu nezdinde bir tür karalama kampanyasıyla örtme çabası olarak düşünülebilir. Zira suçlamalara bakınca, herhangi somut delile dayanmadan, kolluk görevlileri ve savcıların peşin hükümlerle yürüttükleri soruşturmaların neticesinde iddianameye girdiği rahatlıkla görülüyor.
-3. Havalimanı işçilerinin ortaya koyduğu eylemi nitelemek için en uygun tanım ise toplu eylem hakkının kullanılmasıdır. Bu hak; Anayasanın 34. maddesi ve Avrupa Sosyal Şartı'nın 6. maddesinde güvence altına alınmıştır. Mahkemenin kararı; kaynağını yasadan alan bir hakkın kullanımı engellemektir ve asıl suç olan budur.
Sendikal faaliyette bulunma hakkı ihlal edildi
-Öte yandan işçilerin toplu eylemine "öncülük eden" ya da bu eylemi "örgütleyen" sendikacılara yöneltilen suçlamalar ise Anayasada ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde düzenlenen "düşünce ve ifade özgürlüğü" ile "toplantı ve örgütlenme özgürlüğüne" ilişkin haklar kapsamında yer alan sendikal faaliyette bulunma hakkının açıkça ihlal edilmesidir.
Bir hakkın ihlal edilmesi için doğrudan o hak özelinde bir fiilin ortaya konması gerekmez. Yasal bir hakkını kullanan işçilerin, başka konular hakkında suçlanarak bu haklarını kullanılmaz hale getirmeye çalışmak da ihlaldir.
Barışçıl eyleme katılmak tutuklama sebebi olamaz
-Tutuklanan işçi ve sendikacılara yöneltilen suçlamaların tutuklama ile sonuçlanması Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yer alan; tutuklama sebebinin var sayılabileceği belirtilen katalog suçlar düzenlemesinin kötüye kullanılmasıdır. 3. Havalimanı işçilerinin eylemi barışçıl nitelikler taşımaktadır. Barışçıl bir eyleme katılmak tek başına tutuklama sebebi olarak değerlendirilemez.
-İşçilere destek olmak amacıyla Kadıköy'de düzenlenen eyleme de müdahale edilmiştir. Bu müdahale anayasal bir hak olan "toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı"nın doğrudan ihlalidir. Bu hakkı kullanmak için herhangi bir izin dahi alınması gerekmez. Dolayısıyla bu türden barışçıl eylemleri gerçekleştirenlerin gözaltına alınmaları, Türkiye pratiğinde yaygın olduğu üzere tamimiyle keyfidir.
Düşünce Suçu?!na Karşı Girişim'in savcılık ve polisin işlediği suçlara atıf yaptığı kanun maddeleri şöyle:TCK Madde 257: Görevi kötüye kullanmaKanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Anayasa Madde 137: Kanun emirKamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz. Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz. Askeri hizmetlerin görülmesi ve acele hallerde kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır. TCK Madde 86: Kasten yaralamaKasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. TCK Madde 109: Kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaBir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. TCK Madde 267: İftiraYetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İş Kanunu Madde 34 - Ücretin gününde ödenmemesiÜcreti ödeme gününden itibaren yirmi gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. Bu nedenle kişisel kararlarına dayanarak iş görme borcunu yerine getirmemeleri sayısal olarak toplu bir nitelik kazansa dahi grev olarak nitelendirilemez. Gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanır. Bu işçilerin bu nedenle iş akitleri çalışmadıkları için feshedilemez ve yerine yeni işçi alınamaz, bu işler başkalarına yaptırılamaz. Anayasa Madde 34 - Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkıHerkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usullerkanunda gösterilir. |
(HA)