bianet'in 19 Kasım'da başlayan "Öldürülen Gazeteciler ve Cezasızlık" dizisi 8 Aralık'ta sona erdi. Gazeteci Ferai Tınç'a bu konuda neler yapılabileceğini, somut hangi adımlar atılması gerektiğini sorduk.
Gazeteciler genellikle Türkiye'de içeride ve dışarıda çeşitli projelerin gerçekleştirilmesi için çatışmaların yoğun olduğu dönemlerde öldürüldü. Bu cinayetler okuyucunun haber alma hakkının kısıtlanması şeklinde bize yansıdı ve gerçekleri açıklayan gazetecilerin susturulması amaçlandı.
Bazı cinayetler birilerine gözdağı vermek, toplumda istikrarı bozmak için işlendi. Bazıları ise gazetecilere yönelik iklimin kötüleştiği dönemlerde, "vur abalıya, vur gazeteciye" eğiliminin trend haline geldiği dönemlerde işlendi.
Cinayetlerin çoğu ana akımda yer bulamadı. Bunun en önemli nedeni terördü. Terör basın özgürlüğünün bastırılması için kullanıldı. Zaten 1980 Askeri Darbesi'nden sonra toplum basın özgürlüğü kavramıyla tam olarak tanışmamıştı.
Oysa meslek ve sivil toplum örgütlerinin iktidara şiddete karşı kitlesel mücadelenin ancak basın özgürlüğünün sağlanmasıyla mümkün olabileceğini kavratması lazım.
Şimdi öldürülen gazetecilerle ilgili meslek örgütleri, insan hakları, düşünce ve ifade özgürlüğü örgütleri bir araya gelmeli ve kampanyalar hazırlamalı.
Siyasi partiler bu kampanya ile zorlanmalı. Çünkü bugün bırakın iktidarı muhalefet bile, basın özgürlüğünden söz etmesine rağmen, konuyu yeterince sahiplenmiyor. Siyasi partiler bu meseleyi birinci gündem maddeleri haline getirmeli.
Bu kampanya çerçevesinde topluma öldürülen gazetecilerin tanıtılması, hatırlatılması, hikayelerinin yaygınlaştırılması gerekiyor.
Öldürülen gazetecilerin davalarının tekrar açılması için halkla, örgütlerle ve hukukçularla koordineli çalışacak Meclis Komisyonları kurulabilir. Çünkü meclisin kendi içine kapandığı komisyonlar amacına ulaşamıyor. Amacımız sadece mahkemelere belge sağlamak değil; soruşturmalar halkı aydınlatacak şekilde sürdürülmeli.
Bu noktada barolarla işbirliği yapılabilir. Gazetecilerin dosyalarında her cinayetin neden kapatılmak istendiği, nelerin engellendiği kamuoyuyla paylaşılmalı.
Son zamanlarda siyasi, sosyal çözümler yerine hukuki çözümler öne çıkarılıyor. Oysa mahkemelerin bağımsızlığının şüpheli olduğu koşullarda, sadece hukuki çözüm arayışı gerçeği ortaya çıkarmaz. O yüzden kamuoyuyla birlikte siyasi, sosyal çözüm arayışlarına ağırlık verilmeli.
Gazetecilerin öldürülmemesi için basın, ifade, düşünce özgürlüğünün güvence altına alacak yasal değişiklikler derhal yapılmalı
. Siyasi kültürümüzde basının hedef gösterilmesinden de artık vazgeçilmeli. (EG/HK)