* Fotoğraf: Pixabay
5199 Hayvanları Koruma Kanununda yapılan son düzenlemeyle “tehlikeli ırk” olarak nitelendirilen köpeklerin kısırlaştırılarak, sisteme kaydedilmeleri için yarın (14 Ocak) son gün.
American Pitbull Terrier, Japanese Tosa, Dogo Argentino, Fila Brasilerio, American Staffordshire Terrier, American Bully ırkı köpeklere sahip olan kişiler yarına kadar hayvanlarını kaydettirmezlerse devlet bu hayvanlara zorla el koyacak.
El konulan köpekler, belediyelerin geçici hayvan bakımevine götürülecek ve sahiplerine hayvan başına 11 bin TL idari para cezası verilecek.
Bu tarihe kadar kısırlaştırılan ve kayıt altına alınan köpekler ise kayıt belgesiz, ağızlıksız ve tasmasız olarak dolaştırılamayacak, halkın yoğun olarak bulunduğu yerler ile çocuk oyun alanları ve parklarına sokulamayacak.
Hayvanseverler bu sürenin uzatılması için sosyal medyadan kampanya başlattı ancak resmi kurumlar bu talebi son bir gün kalmasına karşın henüz dikkate almadı. bianet’e şu anki durumu anlatan Hayvanlara Adalet Derneği’nden avukat Hülya Yalçın, “Hayırsız Ada katliamının* misli yaşanıyor” şu anda dedi.
"3-5 aylık yavru kısırlaştırılabilir mi?"
Hayvan hakları için mücadele verdiği yıllar boyunca Pitbull’ların “Amerikan iti”diye aşağılanan bir köpek olduğunu anlatan avukat Yalçın, “Sosyolojik bir araştırma yapılmadan çıkarılan kanun basit bir milliyetçilik çıkardı ortaya” diyor.
Köpek dövüşleriyle ilgili kendilerine ulaşan videolarda “Aslan Türk köpeği kangal, Amerikan itini parçaladı, Amerikan iti ikinci dakikada çöktü” gibi söylemlerle hayvanların en korkunç resimlerinin sergilendiğini de ekliyor.
TIKLAYIN - "Hayvana değil, sorumlusuna ceza verilsin"
TIKLAYIN - "Tehlikeli ırk yoktur, sorumsuz Bakanlık vardır"
“Kötü niyetli insanların elinde de çok pitbull var” diyen Yalçın, hayvanın kötü niyetli insanın eline düşmesini ve dövüştürülmesini engellemek maksadıyla çıkarılan bir yasa olsaydı bunun anlaşılabileceğini ancak kanunla köpeği sokakta hava alsın diye onu gezdiren, ona yuva olan zararsız insanların üzerine gidildiğini söylüyor:
“14 Ocak’a kadar kısırlaştırılamayacak durumda birçok hayvan var. 3-5 aylık yavrular kısırlaştırılır mı?”
"Sokaklar Pitbull kaynıyor şu an"
Kanunun öngördüğü cezayı ödememek için insanların hayvanlarını terk etmeye başladığını söyleyen Yalçın “Sokaklar şu anda Pitbull kaynıyor” diyor ve ekliyor:
“Evladı için evini satan insanlar üç kuruş para için hayvanlarını terk ediyor. Demek ki hayvanlarını aynı samimiyetle tutmayan insanlar bunlar.
“Biz şöyle yapıyoruz, devlet bir şey yazıp çıkardığı zaman bunun doğru mu yanlış mı olduğunu hemen bir kenara bırakıp diyoruz ki ‘Benim köpeğim değil ama komşunun ki Pitbull’. Yani yazıyla gelen her şeyi hemen uygulamak için koşmaya başlıyoruz. ‘Bir dakika dur böyle bir şey olamaz, yaptırmıyorum ne olacak’ diyecek bir güce sahip değiliz.”
"Toplanırken kalp krizi geçirip ölüyorlar"
Köpeklere çip takılması olayını örnek veriyor Yalçın ve şunları anlatıyor:
“Binlerce köpek var İstanbul’da, hangisini çipleyecek belediyeler? Ben şu soğukta dışarıda bir kediye, köpeğe mama verirken ürküyorum; dokunursam ıslak zaten, narin, kırılgan, üşümüş, aç… Belediye bunları nasıl toplayacak, en iyi en donanımlısı bile nasıl yapacak? Orada çalışan işçi de bu ülkenin halkının bir mensubu. İyi çıkarsa şansımıza ama genellikle hayvan topladığı için öfkeli tipler var orada. ‘Bula bula bu işi mi buldum’ deyip ite kaka, kemiklerini kıra kıra, döve söve toplayacaklar hayvanları. Ankara’da geçen kış toplanırken soğuktan, açlıktan ve korkudan üşüyerek kalp krizi geçirip öldü bir sürü hayvan.
“Ama biz hala bakanlığın genelgesi şöyle, kanun böyle diye sıkışıp kaldık. Oysa bir hukukçu olarak şunu söyleyebilirim ki hukuki olarak yapılacak her şey kinci planda, aksiyon sokakta. Bu hayvanları sokakta birebir koruyabilmek zorundayız. Bunun için de insanlar birbirini yemekten vazgeçip örgütlenmek zorunda. Şu cehennemden köpekleri bir çıkarabilelim, ondan sonra herkes birbiriyle hesaplaşsın ve ondan sonra hayvan hakları konuşalım.”
"Bu toplum çocuklarını da sevmiyor"
“Köpekler bu davanın sarı öküzüydü ve Cumhurbaşkanı bütün sarı öküzleri bir anda istedi” diyen Yalçın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Sokak köpeklerinin yeri barınaklardır” sözünü hatırlatarak “Karine diye bir şey vardır, yani yapılanlar yapılacakların göstergesidir. Bugüne kadar belediyelerle, bu toplumla ve köpeklerle ilgili yaşadığımız her şey bundan sonrakilerin de göstergesidir. Hayırsız Ada’nın mislini yaşıyoruz şu an. İşi gücü olmayan, sokakta aylak aylak gezen insan bile bir köpeği bacağından tutup sürüklediğinde kahraman gibi görünüyor” diyor.
TIKLAYIN - Erdoğan hedef gösterdi: Sokak hayvanları toplatılıyor
Antep’te yaşanan olay sonrası sokakta işkenceyle köpek toplamalarının başladığını anımsatarak “Ben bu toplumun çocukları çok sevdiğine de inanmıyorum. Öyle olsa tecavüzler, işkenceler, çocuk işçiler olmazdı. Yani samimiyetsiz ve kendisinden zayıf gördüğüne saldıran bir topluma dönüştük. Öncelikle bunun çözülmesi lazım” diye devam ediyor.
"Yarından itibaren müebbet hapis"
Yarından itibaren adı geçen bütün köpeklerin toplanacağını ve müebbet hapse mahkum edileceğini belirten Yalçın, barınaklarda Pitbull’ların olduğu bölümün ziyarete bile kapalı olduğunu aktarıyor:
“Bir barınağa gittiğinizde Pitbull’ların olduğu bölüme alınmıyorsunuz. Kim bilir orada ne kıyamet ne kanunsuzluk ne cehennem yaşanıyor. Uzaktan seslerini duyuyorsunuz. Atlayıp zıplayıp varlıklarını göstermeye çalışıyorlar. Bir köpeğe bu zulüm olmaz. 5199 sayılı kanun bizi feci şekilde oyalıyor ve bloke ediyor. Kanun olmasa belki çok daha doğal kanunlarla çok daha rahat savunacağız hayvanlarımızı. ‘Sen benim evime giremezsin kim oluyorsun ‘ Sen benim çocuğumu eşyamı alamayacağın gibi hayvanımı da alamazsın’ diyeceğiz. Hayvanların yararına gibi çıkan bu kanun köpeklerin kıyımını getirdi.”
Az önce geldi görüntü...
— HAYKURDER (@haykurder) January 9, 2022
Nefesimiz kesildi görünce...
Dün "tehlikeli ırk" diye tutanak tutup, bugün karnındakilere kıydılar acımadan!
Bir tepside can verdi 10 bebe! pic.twitter.com/t9ufB8smcL
Genelge ve sonrası
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 7/12/2021 tarihinde yayımladığı genelgeyle Pitbull Terrier, Dogo Argentino, Fila Brasilerio, Japanese Tosa, American Staffordshire Terrier ve American Bully ırk köpekler tehlike arz eden hayvanlar olarak belirlenmiş, 1 ay içerisinde bu hayvanların sahiplerince kısırlaştırılıp kaydettirilmesi, yasaklara aykırılık halinde ise hayvanlara el konularak bakımevine götürülmesine yönelik düzenlemeye gidilmişti.
Bu genelgeden yaklaşık iki hafta sonra Antep’te 4 yaşında bir çocuk köpek saldırısında yaralandı. Bu olay üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan “Sahipsiz hayvanların yeri sokaklar değil, barınaklardır” sözleriyle sokaktaki hayvanları hedef aldı.
24 saat geçmeden belediyelerin hayvanları sokaklardan işkenceyle topladığı görüntüler sosyal medyada yayılmaya başladı. Bazı hayvanlar dövülerek, bazıları bayıltılarak nereye götürüldükleri bilgisi verilmeden belediye ekiplerince alındı.
TIKLAYIN - "Hayvanlar toplanmıyor, sokakta hayvan katliamı yaşanıyor"
Erdoğan’ın açıklamaları bir gün sonra, 27 Aralık günü Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın genelgesiyle de tescillendi. Bakanlık, valiliklere gönderdiği genelgeyle, Pitbull başta olmak üzere beş cins köpeğin sahipsiz sokaklarda bulunmaması, sokak hayvanlarının da "rehabilite olmadıkça" alındıkları ortamlara bırakılmamasını istedi.
* Hayırsız Ada katliamı1900’lü yılların başında Avrupa’daki parfüm ve kimya sanayisi için denek olarak köpeklerin kullanılması, o bölgelerde köpek sayısının ciddi bir şekilde düşmesine sebep olmuştu. Bu nedenle Osmanlı’da bol olan köpeklerin toplatılıp kendilerine satılması teklifiyle geldi Fransızlar. Ve aralarında bu konuda anlaşma imzalandı. Fakat Türk halkı köpeklerini vermek istemedi. Katledilmelerine göz yummayacaklardı, onlar da mahallenin birer sakiniydiler. Köpek toplamaları sürüp Tophane’deki bir gemide biriktirilirken, hayvanseverler tarafından yapılan baskınla masum canlar o anlık kurtarılmışlardı. O anlık, çünkü ardından bu toplama işini paraya ihtiyaç duyan kişilere ve serserilere görev edindirerek devam edeceklerdi. Bu sefer geminin başında askerler de nöbet tutuyorlardı. Kısa sürede 80 binden fazla köpeği toplatıp Fransa’dan talimat bekleyen devlet, gelmeyen yanıt üzerine fiyatı daha da aşağılara çekmeye başlamıştı. Aç susuz, dehşet verici şartlarda telef olmaya başlayan köpeklerden kurtulmak için ücretsiz vermeyi de teklif etti fakat hala yanıt yoktu. Bunun üzerine köpeklerden kurtulmak adı altındaki katliamın ilk adımı atıldı 3 Haziran 1910 tarihinde. 80 binden fazla köpek Sivriada’ya kaderlerine terk edildi. Fransa’dan yanıt gelene kadar bir süre daha adada bakıldı köpeklere fakat sözleşmenin feshedildiği haberi gelince köpeklerin bir daha yüzünü gören olmadı. Üstelik dine göre öldürmenin günah olacağı gerekçesiyle direkt öldürmek yerine toplanıp can çekişerek ölmeleri için adaya atılmasında sıkıntı görmemişlerdi… Halk kendi imkanlarıyla yiyecek götürmeye çabaladığında bunun için de önlemler almaya başladılar. Bir ada dolusu köpek, açlıktan ve susuzluktan can veren kardeşlerinin cesetleri arasında ölümü bekleyerek yalvarırcasına havladılar günlerce, aylarca… Denilene göre ölen köpeklerin ceset kokuları 2-3 sene boyunca Anadolu yakasındaki sahil şeridinden her daim hissedilmeye devam etti. Halk, bu katliamın üstlerine büyük bir lanet bıraktığına inanıyordu. Ve o lanetin 1912 yılındaki büyük depremle geldiğini düşünüyorlardı. Bu deprem binlerce köpeğin çığlığıydı… Adanın adı da Hayırsız Ada oldu. |
(TP)