* Fotoğraf: Tuğçe Yılmaz / bianet.
Tarihi Yedikule Bostanları Koruma Girişimi, İstanbul-Karaköy'deki Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı Mimarlar Odası'nda, Yedikule Bostanları'nda İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından yürütülen restorasyon çalışmaları nedeniyle bazılarının zarar görmesi, bazılarının ise yok edilmesi üzerine bugün bir basın açıklaması düzenledi.
Açıklamaya Tarihi Yedikule Bostanları Koruma Girişimi üyeleri, Harvard Üniversitesi'nden Prof. Dr. Cemal Kafadar, İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Politikaları ve Kültür Mirası Yönetimi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asu Aksoy, Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Gökhan Turan ve ekoloji-tarım çalışmaları yürüten Kiraz Özdoğan'ın yanı sıra kent ve yaşam savunucuları ile aktivistler katıldı.
Açıklamadan önce konuşan tarihçi ve yazar Prof. Dr. Cemal Kafadar, bu girişim sayesinde bostanları korumak için 2013 yılından beri çeşitli faaliyetler yürütüldüğünü; ancak gelinen noktada yine bir bostan alanlarında tahribatla karşı karşıya olduklarını söyledi.
Fotoğraf: Tuğçe Yılmaz / bianet.
Kara Surları ve bostan
1985 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi'ne dahil edilen İstanbul Kara Surları'nın, çevresindeki alanlar ve yapılar ile birlikte çok katmanlı bir kültürel peyzaj alanı olduğunu söyleyen Kafadar, sözlerine şöyle devam etti:
"2013 Temmuz ayında girişim olarak toplandığımızda, iki sene bostanlarda tatbiki olarak yaz okulu etkinlikleri düzenledik. Harvard Üniversitesi, bize destek veren kurumlardan biriydi. O günden beri herkes değişik şekillerde ve yoğunlukta, bostanları korumak için çalışmalarını yürüttü. Ancak bostanlarda son haftalarda birtakım yeni gelişmeler gözlemledik ve bazı bostanların yok edildiğini gördük.
"İstanbul'un Dünya Mirası alanlarından biri olan Kara Surları ve bostanlar bunun önemli bir parçası. Dünya genelinde çok nadir görülen bir peyzaj bu. Senelerdir vurguladığımız gibi, Kara Surları ve bostan birlikteliğinin neden birlikte korunması gerektiğinin önemine tekrar dikkat çekmek istiyoruz."
"Üç devlet görmüş bostanlar"
Kafadar'dan sonra söz alan İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Politikaları ve Kültür Mirası Yönetimi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asu Aksoy ise, girişim adına basın açıklamasını okudu.
Açıklamada özetle şöyle dendi:
"İstanbul Kara Surlarının inşa edildiği günden beri bostancılık faaliyetlerine ev sahipliği yaptığını, tarihi belgelerden ve fermanlardan biliyoruz. Kara Surları birbirine paralel örülmüş duvarlardan, bu duvarların arasında bırakılmış peribolos alanından, burçlardan (kuleler), hendekten ve kapılardan oluşmaktadır. Bostanlar da yüzyıllardır bu tarihi savunma sisteminin içinde ve çevresinde varlığını sürdürmektedir. Bostanlar, surların çevresindeki mezarlıklar, anıt yapılar ve tarihi yerleşim dokusu ile birlikte Dünya Mirası Kara Surlarının eşsiz bir kültürel peyzajla yaşamasına katkıda bulunmaktadır. Yedikule Bostanları ise Mevlanakapı ile Yedikule (Altınkapı) arasında, bu alanlarda yaşamakta, dört mevsim kente sebze sunmaktadır.
"Üç devlet görmüş bu bostanlar, yüzyıllar boyunca çeşitli idari kararlarla koruma altına alınmış ve surlarla bir bütün olarak gelecek kuşaklara, yani bizlere ve bostancılarına miras bırakılmıştır. Ancak, İstanbul'un çok yakın zamana kadar neredeyse her semtinde karşılaştığımız bostanlarının başına gelen, Kara Surları ile bütünleşik olarak gelişmiş bostanların da başına gelmiştir; maalesef pek azı aramızdadır. Yedikule Bostanları bunlardan biridir.
Yıkım
"Bölgedeki bostanların yıkımı 1960'larda hızlanmış, 2000'lerde ise bostanları şehirden tümüyle silecek bir noktaya gelmiştir. Örneğin, 2013'te Yedikule Kapı ve Belgradkapı arasındaki Sur İçi bostanlarının bir kısmı moloza gömülmüştür ve hâlâ da molozun altında yatmaktadır.
"2013'te moloza yığılmış bostanların yanı başında uzun zamandır ihmal edilmiş Kara Surları'nda beklenen restorasyon 2021'de başladı. Bugün, üzülerek belirtmeliyiz ki Yedikule bostanları bir kez daha, parça parça yıkılıyor. İBB tarafından restorasyon doğrultusunda geliştirilen projeler arasında 'Mevlanakapı Karakolu Restorasyonu ve Kara Surları Ziyaretçi Merkezi', 'Sulukule Kara Surları Restorasyon Uygulaması', 'Silivrikapı Hipojesi' ve 'Belgradkapı T15-T19 Arası Kara Surları Uygulaması' dahil birkaç noktada surların korunması ve güçlendirilmesi için elzem olan çalışmalar yer alıyordu.
Bostancılar yerlerinden çıkarıldı
"Kara Surlarında devam eden çalışmalar ve projeler ile ilgili kritik bir noktaya dikkatinizi çekmeliyiz: Mevlanakapı ve Yedikule arasında hayata geçirilmek istenen projeler aynı zamanda bostancıların halihazırda dört mevsim toprağı işlediği Tarihi Yedikule Sur Dışı Bostanları olarak adlandırdığımız alandan geçmektedir. Böylesi bir yanyanalık her şehre nasip olmayacak bir kültürel peyzaj değeri iken bu restorasyon çalışmaları sırasında bostancıların yerlerinden çıkarıldıklarını ve bostanların tahrip edildiklerini görüyoruz.
"Restorasyon çalışmaları sırasında, 2021 başından günümüze kadar Silivrikapı - Yedikule Kapı arasında 9 bostan yok edildi. Aralık 2022'de yaptığımız ziyaretlerde, sur restorasyonunun Belgradkapı - Silivrikapı etabında, surların peribolos bölümünde iş makinelerinin bir süredir aralıksız çalıştığını, kepçelerle toprağın derin bir şekilde kazıldığını, zeminin yer yer 3 ila 4 metre aralığında düşürüldüğünü gördük.
"Bu çalışmalar için bostancılar bostancılık yaptıkları alandan çıkarıldılar. Daha yeni ekilmiş, toprakta büyümeyi bekleyen kış sebzeleriyle beraber bostanlar alt üst edildi. Yüzlerce yıldır burada yetişen marullar, maydanozlar ve yadigar tohumlar tarihin izlerini taşıyan ve bilimsel araştırmalar için bir arşiv barındıran bostan toprağıyla beraber yerlerinden edildiler.
Üzgünüz ve kızgınız
"1600 yaşındaki Kara Surlarının tarihi ve kültür mirası değeri savaşlar, fetih ve mimari yapım tekniklerinden ibaret değildir. Surların çevresinde manastırlar, camiler, bostanlar, mezarlıkların oluşturduğu peyzaj ve bu peyzaj etrafında oluşmuş bir yaşam hakimdi. Bu yeni projelerde kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze gelen ve bostancılarımızda yaşayan bostancılık zanaatı hiçe sayılmaktadır.
"Bostancılık, üzerinde yeşerdiği toprağın iş makinaları tarafından çiğnenmesi suretiyle fiziken yok olurken, resmi anlatılarda da dışlanmakta, unutulmaktadır. Eylül 2022'de açılışı yapılan Mevlanakapı Ziyaretçi Merkezi'ndeki Sur Tarihi panosunda ve Ziyaretçi Merkezi Haritasında bostanların ve bostancıların adı yok. Soruyoruz, neden?
"Üzgünüz ve kızgınız. Çünkü İstanbullulara verilen vaatler tutulmadı.
Surlar, bostanlarıyla yaşasın
"Üzgünüz ve kızgınız, çünkü katılımcı bir süreç işletilmiyor. Sur-bostan birlikteliği için yıllardır mücadele verenler, yani bostancılar, akademisyenler, Tarihi Yedikule Bostanlarını Koruma Girişimi gibi toplumsal hareketler sürece dahil edilmiyor.
"Kara Surlarının restore edilerek bu kültür mirasına sahip çıkılması hepimizi sevindiriyor. Hiçbirimiz restorasyona karşı değiliz. Ancak, hep vurguladığımız gibi: İstanbul'un bostanları ve surları, birini diğerine tercih etmek zorunda kalmadan beraber korunmalıdır. Surlar, bostanlarıyla yaşasın!"
Tarihçi ve yazar Prof. Dr. Cemal Kafadar, Yedikule Bostanları'nın tarihini anlatıyor. |
Açıklamanın ardından tekrar söz alan Prof. Dr. Cemal Kafadar, tarihçi kimliği ile altını çizmek istediği noktalar olduğunu söyleyerek şunları ekledi:
"Tarihçiliğini ve ömrünü İstanbul çalışmaya adamış biri olarak surların, hatta bütün tarihi anıtların taştan ibaret olmadığını belirtmek istiyorum. Surlar söz konusu olunca püriten bir yaklaşımla yapıya odaklanılır ve taş odaklardan ibaret sanılır; ancak hiçbir sur, taştan ibaret değildir. Surlar her zaman şehrin tamamlayıcı bir parçası olmuştur.
Fotoğraf: Tuğçe Yılmaz / bianet.
Toprak arşivdir
"Yedikule Bostanları özelinde baktığımızda ise, bostanları ve surları birlikte yaşayan başka bir şehir yok. İstanbul bu muazzam tecrübesiyle bütün dünyaya örnek olacağına, bunu adım adım yok ediyor. İstanbul'un sesini duyurması ve başka şehirlere ilham ve örnek olması zor bir şey değil. Ve bu çok da yakışır İstanbul'a.
"Toprak arşivdir. Emekle işlenmiş, zanaat ile yoğrulmuş bir toprak hafriyat malzemesi değildir. Surların toprağına baktığınızda yüreğiniz yanar. O bostanlarda kaç bostancının emeği var ki o topraktan bitkilerin, nebat tarihlerini de çıkarmak mümkün. İstanbul'un taşı toprağı altındır dediğimizde, o deyimin içerdiği ironi bir yana, bunu gerçekten görebiliriz."
Kafadar'ın konuşmasından sonra soru-cevap kısmına geçildi ve açıklama, İBB'ye yapılan "Bostanlar için birlikte çalışma" çağrısı ile son buldu.
* 14 Ocak Cumartesi Prof. Dr. Asu Aksoy ve Prof. Dr. Cemal Kafadar, bostanlarda açık bir ders düzenleyecek.
Saat: 14.00.
Yer: Yedikule Kapı'dan içeri girince, hemen soldaki moloza gömülmüş İsmail Paşa Bostanı.
(TY)