Fotoğraf: Paris/ Mustafa Yalçın/ AA
Fransa'nın birçok şehrinde 17 Kasım'da başlayan protestolar 1 Aralık Cumartesi günü başkent Paris'te yoğun şiddet içeren bir boyuta ulaştı.
Toplam gözaltı sayısının 400'e yaklaştığı eylemlerde, son bilançoya göre 23'ü polis, 133 yaralı ve 3 ölü bulunuyor.
Sarı Yelekler isyanının kontrol altına alınamaması durumunda hükümet, yeniden olağanüstü hal seçeneğinin görüşülmeye başlanacağı da gündeme gelmiş, dün Fransa'da hükümet sözcüsü Benjamin Griveaux, olağanüstü hal ilan etmeyi düşündüklerini açıklamıştı.
Fransa'da Paris saldırılarından sonra Kasım 2015'de ilan edilen olağanüstü hal 5 kez uzatıldıktan sonra Kasım 2017'de sona ermişti.
Bugünkü akaryakıta ek zammın askıya alınacağı sinyaline kadar delegelerin taleplerinin başbakan tarafından sert bir dille reddedilmesi 8 Aralık ve onu takip eden cumartesi günleri için yapılan eylem çağrılarını da devam ettirdi.
Fotoğraf: AA
Neden Sarı yelek?
Yaklaşık bir aydır devam eden protestoların "Salı Yelekler" olarak adlandırılmasının sebebi, akaryakıt fiyatlarına gelecek son zamlara karşı ön plana çıkan kitlenin, Fransa'da her araçta bulunması yasal bir zorunluluk olan high-visibility yani "yüksek görünürlük" yeleklerini birer sembol olarak giyiyor olmasıydı.
Macron politikaları ne kadar etkiledi?
Protestocular Macron'u Marie Antoniette gibi resmettiler. |
Toplumun geneline yayılan hiçbir sosyal hareketin bir anda ortaya çıkması mümkün olmadığı gibi, kısa sürede tüm Fransa'yı kaplayan bu kitlesel ayaklanma da aslında Mayıs 2017'de Emmanuel Macron'un cumhurbaşkanı seçilmesi ile başlayan sürecin kaçınılmaz bir sonucu oldu.
Son seçimlerin ilk turunda, Fransa tarihinde çok ender rastlanır bir şekilde, iki partili yarışın değişmez tarafları olan merkez sağ Cumhuriyetçiler ve merkez sol Sosyalist partileri yerlerini Jean-Luc Mélenchon liderliğindeki radikal solcu partiye ve Marine Le Pen liderliğindeki aşırı sağcı partiye kaybetmişlerdi.
İkinci tura gelindiğinde halk, aşırı-sağcı lider Le Pen ve Rothschild Bankası eski ortağı, halkın hoşnut olmadığı Hollande hükümetinin ekonomi bakanı Emmanuel Macron arasında kalınca, Macron "tek seçenek" olarak, oyların büyük çoğunluğunu aldı ve seçimi kazanmış oldu.
Macron'un seçim programında da, daha sonrasında gelen reformları arasında da alt-orta sınıfa hiçbir zaman yer vermediği hatta yok saydığı, adaylık sürecinde olduğu gibi seçilmesinin ardından da en çok tartışılan konulardan birisi oldu.
Cumhurbaşkanı olmasının ardından gelen reformlar arasında, zenginlerden alınan servet vergisine son verilmesi ve çalışanları işten çıkarmayı kolaylaştıran bir takım değişiklikler de vardı.
Demiryolu grevi ve kampüs işgalleri sinyal miydi?
Fotoğraf: AA
Halk için son damla olan akaryakıt zamlarından önce, 2018 yılının ortasında Macron'un neoliberal ekonomi politikalarına karşı başlayan büyük demiryolu grevi ve eğitim reformlarına karşı üniversiteler genelinde aylarca devam eden kampüs işgalleri, hükümete karşı gittikçe artan hoşnutsuzluğun göstergeleri olarak ortaya çıkmaya başlamışlardı.
Ve Kasım'da protesto başka mıydı?
Ekolojik reformlar çerçevesinde akaryakıta yeni zam kararlarının alınmasından itibaren, Fransa'nın kırsal ve küçük yerlerinde, otoyolları ve şehir girişlerini bloke etmekle başlayan eylemler, sosyal medya üzerinden vatandaşların paylaştığı videolar ile hızlıca yayılarak 17-18 Kasım'da yüz binlerce kişinin katılımı ile şehir merkezlerine, özellikle başkent Paris'e ulaşmış oldu.
24 Kasım günü, eylemcilerin Paris'in en turistik ve en lüks mağazalarının olduğu Champs-Elysees Caddesi'nde toplanması ile eylemler ulusal bir boyut kazanırken, aynı caddenin sonunda cumhurbaşkanlığına ait Elysee Sarayı'nın bulunması da bu bölgenin eylemciler tarafından seçilmesinde önemli bir sebepti.
Kırsal kesimlerin aksine Paris'in merkezinde eylemci sayısı arttıkça ve yürüyüşler kontrolsüz bir hale geldikçe polis müdahalesinin de gittikçe sertleşmesi, özellikle 1 Aralık akşamı eylemciler ve polis arasında şiddetli çatışmalara yol açtı.
Klasik protesto kültüründen farkları ne oldu?
Fotoğraf: Elyxandro Cegarra/ AA
Yetkililer, hasara ve çatışmalara sebep olan kesimin 30-40 yaşları arasında Paris dışından gelip Sarı Yelekler'i kamuflaj olarak kullanan aşırı sağ ve anarşist gruplara bağlı "les casseurs" yani "provokatörler" olduğunu ve bu kesimin protestocuların yaklaşık üçte birini oluşturduğunu belirtti.
Sarı Yelekler'in büyük bir kısmı kırsal kesimlerden gelen, araba kullanmaya tabi olan ve içlerinde çok sayıda kadın eylemcinin de bulunduğu bir grupken, tümünü tek bir politik bağlamda ele almak mümkün değil.
Sarı Yelekler hareketini farklı kılan en önemli özelliklerden bir tanesi, kesinlikle öncü bir siyasi parti, sendika ya da kişiyi takip etmiyor olması olarak gösterilebilir.
Bu hareket, toplumun her kesimden, farklı sektörlerde çoğunluğu asgari ücret ile çalışan Fransızların satın alma gücündeki düşüşe karşı kendiliğinden ortaya çıkmış, hükümetin izlediği politikalara karşı artan öfkenin bir yansıması olarak değerlendirilmelidir.
Kısaca, Macron'un programında kendisine yer bulamayan, minimum gelir ile ay sonunu getirmekte zorlanan, herhangi bir sendikaya ya da partiye yakınlığı bulunmayan kesimin belli başlı talepler etrafında bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkmış bir halk hareketi olarak tanımlanabilir.
Elitistler onlara neden "La France d'en bas" diyor?
Fotoğraf: AA
Protestolar sırasında sokaklarda en çok kullanılan sloganlardan biri de "Aşağı Fransa" anlamına gelen "La France d'en bas" kavramı. Elitist politikalara ve zenginlere karşı Fransız halkının gerçek çoğunluğu anlamına gelen bu slogan, isyanın içine dahil ettiği tüm kesimleri de böylece özetlemektedir.
Geçtiğimiz hafta Başbakan Edouard Philippe ve Ekoloji Bakanı François de Rugy ile görüşen Sarı Yelekler delegeleri, bu görüşme öncesi 40 maddelik bir talep listesi oluşturarak hükümetin acil eylem planında neler olması gerektiğini sıraladılar.
Bu listede asgari ücretin arttırılması ya da akaryakıt zamlarının iptal edilmesi dışında vergi adaletinin sağlanması, sosyal güvenlik sisteminin herkes için aynı şartlara getirilmesi, engelliler için verilen yaşam ödeneğinin arttırılması, yerel ve ulusal çapta referandumlar yapılması gibi isteklerin de yer alıyor olması, hareketin çok sesli olduğunu kanıtlar niteliktedir.
Öğrenci konseyleri neden harekete geçti?
Macron hükümetinin eğitim alanında yaptığı son reformlardan biri de, Avrupa Birliği dışından gelen öğrencilerin lisans ve yüksek lisans ücretlerinin yaklaşık olarak 16 katına çıkarılması oldu.
Fransa'da eğitim herkes için eşit bir hak olarak kabul edilirken ve yabancı öğrenciler de Fransız öğrenciler ile aynı miktarda harç ödeyerek eğitime dâhil olabiliyorken, yeni çıkarılan bu kanun ile eğitimin ticarileşmeye başlaması, Paris başka olmak üzere birçok şehirdeki öğrenci konseylerini harekete geçirmiş durumda.
Yakın zamanda Sarı Yelekli protestolarına öğrenci meclislerinin de katılması ve 2018 başında yaşanan kampüs işgallerinin yeniden gündeme gelmesi oldukça mümkün görünüyor.
Anketlere göre protestolara destek oranı ne?
Protestolara olan kitlesel destek hızlı artarken Le Figaro gazetesinin yaptığı son ankete göre bu desteğin partilere göre dağılımı şu şekilde;
Le Pen liderliğindeki aşırı sağcı partinin yüzde 96'sı, Mélenchon liderliğindeki radikal sol partinin yüzde 92'si, Sosyalist Parti'nin yüzde 90'ı ve Cumhuriyetçilerin yüzde 77'si protestoların lehindeler.
Ankete göre Macron seçmeninin tutumu ise yüzde 50-50 şeklinde ayrılmış görünüyor. (DU/PT)