*Fotoğraf: AA
Türkiye ekonomisinin seçimlere kadar olan sürede temerrütte düşüp düşmeyeceği, dış borçlarını ödeyip ödeyemeyeceği, borçlarını döndürüp döndüremeyeceği başat konu olarak karşımızda duruyor.
Türkiye, çok ciddi borç ödemeleri olan ve cari açığını finanse etmekte zorlanan bir ülke durumunda, bu nedenle de risk primi denilen temerrüt faizi çok yükseldi, dokuz yüzlere geldi.
CDS’leri* dokuz yüzlerde olan dört beş ülke var dünyada. Bunlar iflas bayrağı çekmiş ülkeler , geçmiş dönemlerde hatırlarsınız “yetmiş sente muhtaç olmak” ile vurgulanan bir dönem vardı, durum tespitiydi, bir slogandı.
O zaman kapalı ekonomideydik, sermaye hareketleri serbest değildi, döviz kuru, faizi piyasada belirlenen bir ülke değildik, çok sınırlı ihracatı olan bir ülkeydik. O yıllarda da iflas ettik. Paris Kulübü'ne gidildi, Paris Kulübü bir anlamada ülkelerin moratoryumunu ilan ederdi ve duruma göre bir hareket planı hazırlardı, oradan da IMF ‘ye gidilirdi.
Kırk yıldır uluslararası finansal sisteme entegrasyon içindeyiz. Bunun bir sonucu olarak içine girilen krizlerin birini daha yaşıyoruz. Ancak bu krizde uluslararası konjonktürden ziyade, Türkiye'nin akıl dışı uygulamaları, politikasızlığı, yaşanan iktisadi krizin çok büyük katalizörü olarak karşımıza çıkıyor.
En önemli katalizör de faiz; bütün ülkeler faizlerini yükseltirken Türkiye faizlerini düşürdü ve sabitledi. Dünyada eşi benzeri bulunmayan bir durum.
Türkiye'de uygulanan para politikası, döviz kuru politikası ve iktisat politikası olduğundan söz etmemiz mümkün değil. Akıl dışı bir durumla karşı karşıyayız.
G20 zirvesi Kasım ayında Bali'de olacak. G20 liderler zirvesine kadar Türkiye'nin yaşamı idame etmesi çok zor. Ancak iktidar değişikliği ihtimali söz konusu olursa idame olabilir, iktidar değişikliği için de seçimin netleşmesi gerekir.
Neden seçimle biraz nefes alınabilir? Çünkü kendi tarihimizde de, dünya tarihine de baktığımızda ekonomide kaybeden seçimleri de kaybediyor. Artık bu iktidarın, geniş toplumsal kesimlere verecek bir şeyi kalmadı.
İçinde bulunduğumuz kriz, gitgide ülkenin daha da berbat olmasına yol açıyor. Demokrasilerde ekonomiyi kurtaracak yol seçimlere gitmektir. Ama bu önerme daha çok demokrasilerde geçerlidir!
Sancılı bir demokrasi içinde de değiliz, sancılı bir otokrasi içerisindeyiz. Dolayısıyla, gelecek seçimlerde demokrasiye geçilip geçilmeyeceğini belirleyeceğiz. Dolayısıyla, sancılı bir yoldayız.
Önümüzdeki dönemde otokrasiden demokrasiye geçiş olacak ve yeni bir Türkiye inşası olacak. Önümüzdeki seçimlerde partiler ve programları yarışmayacak, otokrasi ile demokrasi yarışacak!
Normal bir demokraside olduğu gibi partilerin seçim yarışması değil bu seçim. Bu nedenle ittifaklar meselesinin uzun erimli bakılması gereken proje olduğunun hep altını çiziyorum. Türkiye’nin yeniden inşası öyle bir seçimde olacak şey değil.
Ülkenin ihtiyacı olan ithalatın gerçekleştirilmesi, ülke faturalarının ödenebilmesi için tasarruf edilmiş olan iki yüz küsur milyar dolarlık döviz mevduatına ilişkin düzenleme yapılması pekala gündeme gelebilir, böyle bir düzenleme yapılabilir, bu şekilde de seçime gitmek düşünülebilir.
Ülkenin altın varlıklarının rehin edilerek, satılarak döviz kaynağı elde edilmesi de yine düşünülen son çareler olarak karşımıza çıkabilir.
Türkiye ekonomisi müflis bir işletme durumunda bulunmaktadır. IMF Başkanı'nın gelişmekte olan ülkeler ve dünya ekonomisi için önerilerine bakarken Türkiye ayrı bir yerde durduğunu görmek durumundayız.
Önümüz kış, birkaç ay sonra kış mevsimine gireceğiz. Faturalarını ödeyemeyecek duruma gelmiş bir Türkiye bulunuyor.
Vatandaşın tasarrufuna el koyarak ya da ihracatçının gelirine el koyarak ya da var olan altını satarak ancak faturalarını ödeyecek hale gelmiş bir ülke Türkiye.
Dünyada enerji maliyetleri had safhaya yükselmiş durumda. Tahılda ve enerjide sorunu olan bir ülkeyiz. Yani, açlık ve ısınma sorunları yaşayabilecek bir ülkedeyiz. (AB/APK/RT)
* CDS, Credit Default Swap teriminin kısaltması. CDS risk primi borç-alacak ilişkisinde borcun ödenmeme riskini hesaplamak için kullanılan finansal oran.
** Bu yazı 18 Temmuz 2022 tarihli Açık Radyo'nun Açık Gazetesi'ndeki "Ali Bilge ile Ekonomi Politik" köşesinden derlendi.