Merkez Bankası’nın 6,25 puan faiz artırımı kararı sonrası ekonomistlerin sosyal medya üzerinden yaptıkları değerlendirmeleri derledik.
Ekonomistlerin ortak yorumu Merkez Bankası'nın hamlesinin Türkiye ekonomisinin kötü gidişi için tek başına çözüm olmadığı yönünde.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü'nden ihdaç edilen Yrd. Doç. Dr. Özlem Albayrak'ın yorumu Türkiye'ye sermaye girişi olmadan bir düzelme olmayacağı yönünde.
Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi, ekonomist Murat Sağman, Eylül 2018 enflasyonunun epey yüksek çıkacağını belirtirken yıllık enflasyonun yüzde 20’nin üzerine çıkacağı tahmininde bulundu.
Ekonomi yazarı ve gazeteciler Uğur Gürses Erdoğan’ın faiz artışı için ikna edildiğini ifade ederken, Mustafa Sönmez hem yüksek enflasyon hem resesyon, küçülme, yüksek işsizlik, stagflasyonun birkaç yıl sürebileceği öngörüsünde bulundu.
Murat Kubilay, Merkez Bankası’nın bu kararla bağımsızlığını kanıtladığı yönündeki değerlendirmelere karşı çıkarken Ümit Akçay ise “şok artış” olarak yorumladığı faiz artışı sonrasında bile TL’nin değerlenmemesinin en kötü senaryo olduğu görüşünde.
TIKLAYIN - MERKEZ BANKASI FAİZİ 6,25 PUAN ARTIRDI
Özlem Albayrak: Sermaye girişi yaşamazsa
Dolar hala (saat 16:00 civarı) 6.17 civarında (sabah 6.35'lerdeydi zaten). İçeride dolardan çıkış sınırlı kalıyor belli ki. Sermaye girişi yaşanmazsa, bu düzeylerin altına inmez. Herhangi bir şokla da tekrar daha önce gördüğü düzeyleri görür. Arjantin faiz artışına rağmen sağlayamadı sermaye girişini!
Murat Sağman: Yıllık enflasyon yüzde 21’e çıkacak
Merkez Bankası politika faizini 6.25 puan artırarak ( %17.75’ten % 24’e yükseltti) aynı zamanda enflasyona göre önde yüklemeli de bir faiz artışı yaptı. Böylece hazırlanalım Eylül 2018 enflasyon bayağı yüksek gelecek ve yıllık Enflasyon minimum yüzde 21 seviyelerine çıkacak...
Uğur Gürses: Erdoğan “Ben istemedim onlar yaptı” diyor
En iyimser yorum şu olur; kallavi bir faiz artışı için Cumhurbaşkanını ikna ettiler. O da seçmene "itiraz şerhini" düşüyor, faiz karşıtı söylemini tekrarlayarak. Mealen "Ben istemedim ama bunlar yaptılar" demek için...
Mustafa Sönmez: Caydırıcı olmadı
6,25 puan artış beklentilerin üstüdür ama çok da işe yaramayabilir. Doları 5.50’lere çekemez mesela. Ama yolu açmıştır. Şimdi ikinci bir artışı zorlayabilir.
6,25 puan artışa rağmen doları 6,15-6,20 aralığında görüyorum. Bu, hayra alamet değil. Demek ki çok caydırıcı olmadı. Yüksek döviz yüksek faiz cenderesine girmiş bir ekonomi hayretmez. Özet bu rejime güven yok. Bunu hala anlayamayanlar var.
Yüksek döviz yüksek enflasyona kaynaklık etmeye devam edecek, yüksek faiz durgunluk, giderek küçülme getirecek
Yani hem yüksek enflasyon hem resesyon, küçülme, yüksek işsizlik, stagflasyon, yapışkan bir kriz
birkaç yıl sürer. Politik değişim ve güven önşart. Bu rejimle uzadıkça uzar.
Murat Kubilay: Enflasyonun yüzde 20’yi aşacağı itiraf edildi
TCMB'nin bu kararıyla ne faiz lobisine diz çöküldü ne de merkez bankası bağımsızlığı ispat edilmiş oldu. Bir yandan yerel seçimden önce TL'nin sahipsiz bırakılmayacağı açık mesajı verildi; üstü kapalı bir şekilde de enflasyonun % 20'yi aşacağı itiraf edildi.
Ümit Akçay: TL’nin değerlenmemesi en kötü senaryo olur
6.25 faiz artırımı, çok sert bir resesyonu garantilemiştir. TCMB, bunu açıklamasında 'iç talepteki yavaşlama hızlanmaktadır' diyerek teyit ediyor. TCMB bu karar ile döviz krizinin etkilerini faiz şoku ile azaltmayı amaçlanmış.
Sert ekonomik daralma ile enflasyonun ve cari açığın düşmesi umuluyor. Özellikle TL ile borçlanmak zorunda olan KOBİ'lerin toplu iflasları, muhtemelen çeşitli kurtarma planları ile törpülenmeye çalışılacak.
Buradaki risk şu: Bu şok faiz artışına rağmen -farklı nedenlerle- TL'nin hızla değerlenmemesi. Eğer bu gerçekleşirse, o zaman en kötü senaryo işlemeye başlar.
Türkiye ekonomisi, bizzat mevcut iktidarın 16 yıllık icraatı sonucunda bir döviz-faiz kıskacına sıkıştırılmış durumdadır. Bu sıkışıklık, 2013'ten beri birikim modeli krizi halini almıştır. Şok faiz artışı, birikim modeli krizini çözmez. Tıkanan yere geri dönmek anlamına gelir. (EKN/HK)